HK Ajans<br /> <br /> Bu hafta Turizm eski Müsteşarı Şahap Aşıkoğlu ile sektörü konuştuk ve <br /> kendisini biraz daha yakından tanımaya çalıştık. Aşıkoğlu turizm sektöründe <br /> hükümetin yanlışlar yaptığını ve bu nedenle kötüye doğru bir gidişin var <br /> olduğunu iddia etti. Aşıkoğlu,turizmin canlanması için neler yapılabileceğini <br /> şöyle sıraladı: Türkiye’ye aşırı bağımlılıktan kurtulmalı, daha fazla casino izni <br /> verilmemeli, Turizm Sektörü libarelleşmeli, Turizm Yatırım Teşvik sistemi <br /> yeniden revize edilerek vergi ve yatırım teşvikleri konularında devletin <br /> avantajına olacak noktalar artırılmalı. Haksız rekabete yönelik önlemler <br /> alınmalı. Ulaşım Teşvik sistemi acentelerin rekabetçi olmasını, büyümeye ve <br /> dışa açılmaya odaklanmasını teşvik edecek şekilde revize edilmelidir. İşte Şahap <br /> Aşıkoğlu’nun HK Ajans’a söyledikleri. <br /> SORU: Sizi toplum Turizm Bakanlı Müsteşarı olarak tanıyor. Ancak sizin çok <br /> farklı yönleriniz var. Sizi biraz tanıyabilir miyiz?<br /> AŞIKOĞLU: 1967 yılında Lefkoşa’da doğdum ancak 9 yaşında babamın <br /> Mağusa’ya tayini dolayısıyla çocukluğum Mağusa Maraş bölgesinde geçti. 4 <br /> çocuklu bir memur ailesinin en küçük çocuğu olmamdan dolayı çalışma <br /> hayatına ilkokul beşinci sınıftayken yaz tatilinde yeğenimizin benzin <br /> istasyonunda başladım ve sonrasında ise tüm öğrenim hayatım boyunca hep <br /> çalıştım. O zamanlar çocukların çalışması ayıp değildi tabii. <br /> Çocukluğumdan bu yana hep çalıştım<br /> SORU: Ne gibi işler yaptınız?<br /> AŞIKOĞLU: Portakal fabrikasından tutun da, limanda yük taşımaya kadar <br /> birçok yerde ve turizm sektörünün, casinolar dahil birçok alanında çalıştım. <br /> Garsonluk, krupiyerlik, rehberlik gibi işlerin yanı sıra seyahat acentelerinde de <br /> farklı görevler yürüttüm. Çalışma hayatına erken atılmış olmak bana iş <br /> dünyasında büyük avantajlar sağladı. Lise ve üniversite sonrasında yüksek lisans <br /> yaparken de üniversitelerde öğretim görevlisi olarak çalıştım. Çalışmamın yanı <br /> sıra öğrencilik hayatım boyunca çok da aktif bir spor ve sosyal hayatım oldu. <br /> Voleybol, atletizm ve satranç alanında başarı göstererek Türkiye’de birçok kez <br /> ülkemi temsil etme şansını yakaladım. <br /> Kar amacı gütmeyen şirket<br /> SORU: Turizmle tanışmanız nasıl oldu?<br /> AŞIKOĞLU:Üniversite eğitimim sırasında turizm alanındaki tecrübelerimden <br /> dolayı üniversitenin turizm master plan ekibine dahil edildim. Master planının <br /> tesliminden sonra üç yıl boyunca London Metropolitan Üniversitesi adına <br /> “Kuzey Kıbrıs’taki kumar turizmi sürdürülebilir mi” konusunda akademik bir <br /> çalışma yapıp, dönemin Turizm Bakanı Sayın Mustafa Akıncı’ya teslim ettik. <br /> Bu arada Maltepe Üniversitesi’nden aldığım teklifi kabul ederek İstanbul’a <br /> taşındım. Burada Turizm Bölüm başkanlığı dahil olmak üzere rektör <br /> danışmanlığına kadar farklı görevlerde bulundum. Avrupa Birliği’nin <br /> Türkiye’de faaliyetlerine başlaması üzerine üniversitedeki görevlerim devam <br /> ederken, AB Delegasyonlarında uzman olarak çalışmaya başladım. Türkiye’de <br /> bu alandaki ihtiyacı görerek üç ortağımla beraber Türkiye’nin ilk Nonprofit <br /> (Kar amacı gütmeyen) şirketini kurduk. 2009 yılına kadar Doğan Grubu, <br /> Sabancı Grubu, Doğa Grubu, Bakırköy Belediyesi, İstanbul Büyükşehir <br /> Belediyesi, Tarih Vakfı, Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı gibi birçok <br /> kuruma yatırım danışmanlığı, kurumsal sosyal sorumluluk, fon yaratma, itibar <br /> yönetimi gibi alanlarda danışmanlık hizmeti vererek birçok proje <br /> gerçekleştirdik. <br /> 6 yıl süren Turizm Müsteşarlığı <br /> SORU: Türkiye’de birçok alanda çalıştığını anlatıyorsunuz. Kuzey Kıbrıs’a <br /> dönüşünüz nasıl oldu?<br /> AŞIKOĞLU: 2009 yılında KKTC’de Avrupa Birliği projelerinden birinde görev <br /> yapmaktayken aynı yıl yapılan seçimin ardından kurulan Eroğlu hükümetinde <br /> Turizm ve Çevre Bakanlığı Müsteşarlığı görevi teklif edilince kabul ettim. 2015 <br /> yılının Aralık ayında bu görevden istifa ederek Türkiye’deki ve uluslararası <br /> çalışmalarıma kaldığım yerden yeniden başladım. Türkiye ve ülkemizde yatırım <br /> danışmanlığı ve fon yaratma alanındaki kariyerimi sürdürürken, KKTC’deki <br /> SAYTEV Saydam Tarih ve Eğitim Vakfı’nın Müdürlüğünü de yürütüyorum. <br /> Aynı zamanda Turizm alanındaki çalışmalarımı ise Londra merkezli bir <br /> danışmanlık şirketi olan Touch TD’de sürdürüyorum. <br /> Uyguladığımız stratejilerler turist sayısını 1 milyonun üzerine çıkardık<br /> SORU: Peki şu andaki turizm sektörünün durumunu nasıl görüyorsunuz? <br /> AŞIKOĞLU:Öncelikle şunu tekrar vurgulamalıyız ki ülkemiz KKTC’nin turizm <br /> sektörünün dışında, ki yüksek öğrenim de turizmin bir çeşididir, kalkınmak için <br /> başka hiçbir alternatifi yoktur. Bu söylediğim kısa ve orta vade için geçerlidir ve <br /> tartışma kaldırmaz bir olgudur. <br /> Bu noktadan hareketle; ülkemiz turizm sektörünü doğru analiz edebilmemiz <br /> için, dört farklı faktörü gözönünde bulundurmamız gerekir. Birincisi dünyadaki <br /> ve bölgemizdeki turizm konjektürü, ikincisi hükümetin kararlılığı ve gücü, <br /> üçüncüsü turizm sektörümüzün dinamizmi ve dördüncüsü de Türkiye <br /> hükümetleri ile ilişkilerdir. Bahsettiğim bu dört noktayı 2009 yılında <br /> dengeleyebilmiş ve doğru stratejiler kurabilmiştik. Böylece sürekli arkasına <br /> saklanılarak başarısızlıklarını “ambargolar altındayız” söyleminin ardına <br /> gizleyen zihniyetin gerçek olmadığını, 23 ülkeden turist akışı sağlayarak <br /> ulaştığımız rakamlarla kamuoyuna göstermiştik. Yürüttüğümüz çalışmalar ve <br /> kurduğumuz sistemle turizmin birçok makro ekonomik göstergelerinde, 1974 <br /> sonrasında ulaşılan tüm rakamları geride bırakarak rekorlar kırdık. Örneğin <br /> turist başına gecelemeyi artırarak 6 geceye yaklaştık, yabancı geceleme <br /> ortalamasında ise ilk kez Türkiye geceleme rakamlarını yakaladık ve turist <br /> sayısını bir milyonun üzerine çıkarararak turizm gelirlerinde büyük artış <br /> sağladık. <br /> Siyasi istikrarsızlık sistemi çökertti<br /> SORU: Neden geriledik peki?<br /> AŞIKOĞLU: Hükümetlerin devamlı bir şekilde değişmesi ve siyasal <br /> istikrarsızlık az önce değindiğim dört faktörlük paketin üzerine kurduğumuz <br /> sistemi çökertti. 2016 yılına geldiğimizde ve bu yılın OcakTemmuz dönemi <br /> verilerini 2015 ile kıyasladığımızda, yabancı uyruklu turistlerin gecelemelerinde <br /> %10’luk bir düşüş, turistik konaklama tesislerinin doluluklarında ise %8’lik bir <br /> düşüş gerçekleştiğini görmekteyiz. Dolayısı ile bu verilerin sonucunda da 2016 <br /> yılı turizm gelirlerinde %2025 bandında bir düşüş olacağı görülebilmektedir. <br /> Özetle verilere baktığımızda 2016 iyi gitmemektedir ve maalesef 2017 de hiç iyi <br /> görünmemektedir.<br /> Türkiye’ye değil, Avrupa’ya bilinçli tanıtım yapılmalı <br /> SORU: Bakanlık Türkiye’de bir tanıtım atağı başlattı. Sizce bu çalışma 2016 <br /> rakamlarını yükseltir mi? Ve turizm sektörünün yeniden toparlanması için <br /> uygun bir strateji mi?<br /> AŞIKOĞLU: Bu konuda ben Bakanlıktan farklı düşünüyorum. Bizim en ciddi <br /> yapısal sorunumuz turist pazarı anlamında Türkiye’ye olan aşırı <br /> bağımlılığımızdır. Bizim ülkemizin %7075 oranındaki turisti Türkiye’den <br /> gelmektedir. Aynen Antalya’nın Rus turiste olan aşırı bağımlılığından dolayı <br /> yaşadığı sorunları yaşamamak için, bizim hedefimiz tüm yumurtaları bir sepete <br /> koymamak olmalıdır. Türkiye alternatifinin yanında birçok farklı pazarlar <br /> üretmemiz gerekmektedir. Bütçemizin çoğunu yurt dışında İngiltere, Almanya, <br /> Hollanda gibi Avrupa ülkelerinde yapacağımız nokta atışlarıyla yeni uçak <br /> seferlerinin başlatılmasına yöneltmeliyiz. 7 gecelik paket turlarla daha fazla <br /> yabancı turist getirmeliyiz. Bunun için Türkiye’ye değil Avrupa’ya yönelik <br /> bilinçli tanıtım ve çalışmalar yapmalı, Avrupa’ya yönelik tarifeli veya part <br /> charter veya full charter uçak hatlarını çoğaltmalıyız.<br /> Azınlık hükümeti zaafiyeti<br /> Bu anlamda 2017 için turizm sektörünün başarılı olmasının TEK YOLU uzun <br /> süreli ve kararlı bir planlama yapmak ve uygulamaktır. Ancak ne yazık ki şu <br /> andaki azınlık hükümetinin bu yöndeki bir planlamayı yapmaya gücü ve iktidarı <br /> yoktur. Dolayısıyla Turizm Bakanlığı’nın ve teknik ekibin de bu gücü yoktur. <br /> Bu söylediğimin gerekçesini açıklayacak olursam, şu andaki hükümet azınlık <br /> hükümetidir ve özellikle meclis açıldıktan sonra milletvekili yeter sayısından <br /> dolayı bu hükümetin birçok sorun yaşaması herkes tarafından beklenmektedir. <br /> Meclisteki azınlık zaafiyeti varken, bu hükümetin uzun vaadeli planlar yapıp, <br /> tüm halkın faydasına kararlar alabilmesi neredeyse imkansızdır. Çünkü birçok <br /> rant cephesi yıllardır böyle bir hükümeti beklemektedir. Zaten bunu da <br /> hükümetin yaptığı tüm icraatlarında görmekteyiz. Örneğin Girne Emirnamesi <br /> konusundaki ısrarı, Karpaz’da ve İskele’de işgal edilen yerlerin yıktırılmaması, <br /> TÜK kararı, mersedes alımı konusu ve seyrüsefer affı tamamen popülist ve <br /> hükümetin zaafiyetinden yararlanan çevrelerin talepleri doğrultusunda atılan <br /> adımlardır. Ki maalesef bu iki parti “KKTC sonsuza kadar yaşatılacaktır” deyen <br /> iki partidir ve ilk kez birlikte hükümet etmektedirler. Ama hükümet ederken <br /> yaptıkları icraatlarına bakacak olursak, KKTC Devletini halk karşısında küçük <br /> düşüren, acizleştiren ve saygınlığını sıfırlayan kararlar alarak söylemlerinin tam <br /> tersini yapmaktadırlar. <br /> Tüm kesimlerin karşı olduğu bu emirname kimin için çıkarılıyor?<br /> SORU: Girne Emirnamesi konusundaki düşünceleriniz nedir?<br /> AŞIKOĞLU: Dolayısıyla böyle bir konjektürde bu hükümetin turizm alanında <br /> da kamuoyu yararına olacak uzun vadeli bir plan yapıp kararlılıkla uygulaması <br /> mümkün değildir. Örneğin Girne Emirnamesi kararı sadece bir otelin casino <br /> açabilmesi için uyguladığı baskının sonucudur. Genel olarak analiz yapacak <br /> olursam böyle bir 5 yıldızlı casino oteline Girne’nin ihtiyacı yoktur. İkincisi <br /> turistik yatak kapasitemizin %70’i beş yıldızlı otellerden oluşmaktadır ve bu <br /> orana bakıldığında Turizm Bakanlığı’nın ülkede bir müddet 5 yıldızlı otel izni <br /> vermemesi gerekmektedir. Bundan da önemlisi yeni casino açarak zaten zor <br /> durumda olan şans oyunları sektöründeki karlılığın daha da azalmasına sebep <br /> olunmaktadır. Bunun yanında bu otele izin verilmek için yapılacak değişiklikler <br /> bu ve benzeri otelleri çoğaltarak zaten plansız ve dengesiz büyüyen turizm <br /> sektörünü daha da dengesiz hale getirecek ve hali hazırda betonlaşmış olan <br /> Girne’yi 20 sene sonra tam anlamıyla bitirecektir. Bu basit soruyu sormak lazım, <br /> Turizm Master Planına ve Ülke Fiziki Planına uygun olmayan bu emirnamenin <br /> geçmesini turizmciler istemiyor, inşaat sektörü istemiyor, mimar mühendis <br /> odaları istemiyor, şans oyunları sektörü istemiyor, bölge belediyeleri istemiyor, <br /> halk istemiyor, peki kim istiyor? Bu uygulamada ısrar edilerek, yasalara ve <br /> hukukun üstünlüğü ilkesine ayrkırı davranılarak halka “Ülkemiz KKTC’de yasal <br /> olmayan her şey yolunu bulursan yapılabilir” mesajı verilmektedir. <br /> Bütün bunları düşündüğümüzde, bu kararı verecek olan, bu kararı üretmek için <br /> çabalayan Bakanlar Kurulunun devletini sevdiği veya ülkemiz KKTC’yi <br /> yaşatmak için çalıştığı düşünülebilir mi? Yoksa turizmin halk için yapıldığının <br /> ve amacın halkın sosyal ve ekonomik refahının yükseltilmesi için yapıldığının <br /> mı farkında değildirler?<br /> Halk ile turizm yatırımcıları karşı karşıya getiriliyor<br /> Çok aşikardır ki bu popülist yaklaşımlarla kıyılardan, denizden, yatırım <br /> atmosferinden koparılan halk, bu alanları giderek kapatan yabancı sermayeye <br /> karşı tepki duymaktadır. Ve dolayısıyla da turizme de tepki duyarak sahip <br /> çıkmamaktadır. Halk ile turizm yatırımcıları karşı karşıya getirilerek, aralarında <br /> bir nefret oluşmasına neden olunmaktadırlar. Bu durum ne turizm yatırımcıları <br /> için ne de halk için sürdürülebilir değildir. Çünkü bu devlet, turizm yatırımları <br /> olmadan kalkınamaz, turizm yatırımcıları ise bu ülkenin halkına rağmen turizm <br /> yapamaz. <br /> SORU:Bu durumda çözüm öneriniz var mıdır? Neler yapılmalıdır?<br /> AŞIKOĞLU:Elbette yapılabilecek ve uygulanabilecek aksiyonlar vardır. Turizm <br /> gelirimizi sürdürülebilir biçimde artırabilmek hedefiyle yapılması gerekenleri <br /> madde madde sayacak olursam; <br /> 1 Konuşmamın başında da belirttiğim gibi turistik anlamda tek pazara yani <br /> Türkiye’ye olan aşırı bağımlılığımızdan kurtulmak için yaratacağımız yeni <br /> pazarlardan tarifeli uçuşlar başlatmamız gerekmektedir. Böylece Türkiye <br /> pazarına olan aşırı bağımlılığımız yüzünden burada oluşan veya oluşabilecek <br /> olumsuz şartlardan ciddi şekilde etkilenmemizin önüne geçebileceğiz.<br /> 2 Yine az önce belirttiğim gibi turizm sektörümüzün bir diğer aşırı bağımlı <br /> olduğu Şans oyunları şektörünün regüle edilmesi gerekmektedir. Artık casino <br /> izni verilmemesi gerekmektedir ve sektörün karlılıklarının daha da <br /> düşmemesi yönünde kararlar üretilmelidir.<br /> 3 Ulaşım Teşvik sistemi acentelerin rekabetçi olmasını, büyümeye ve dışa <br /> açılmaya odaklanmasını teşvik edecek şekilde revize edilmelidir. Halbuki <br /> teşvik sisteminde yapılan son değişiklikler, aynı tarım sektöründeki <br /> uygulamalar gibi dejenere olmaya doğru gitmekte ve sektörün dinamizmini <br /> öldürmektedir.<br /> 4 Turizm sektörü ülkemizin diğer sektörlerinde de olduğu gibi rekabeti ülke <br /> dışında değil ülke içinde algılamakta olduğundan haksız rekabete yönelik <br /> önlemler alınması gerekmektedir. Bu anlamda alınacak cezai önlemler <br /> herkese uygulanmalıdır.<br /> 5 Turizm Sektörü libarelleşmelidir. Seyahat Acenteleri Yasası ve Oteller <br /> Yasası yeniden ele alınarak sektörün başarısız olanlarının piyasanın dışına <br /> atılması sağlanmalıdır. <br /> 6 Turizm Yatırım Teşvik sistemi yeniden revize edilerek vergi ve yatırım <br /> teşvikleri konularında devletin avantajına olacak noktalar artırılmalıdır. <br /> Böylece turizmin ekonomik getirisi artırılmalıdır.