Bir yanda kamuya istihdam edilen engelli bireylerin özlük haklarını düzenleyen yasalar mecliste görüşülerek iyileştirilmesi için adımlar atılıyor.

Öte yanda özel sektörde engelli istihdamın neredeyse yok!

Veya engelli bireylerden çalışma yaşamına çeşitli aşamalarda kazandırılabilecek olanların eğitim ve rehabilitasyonları ile eksikliklerin dikkate bile alınmıyor!

Nasıl da karmaşık bir durum öyle değil mi?

***

Covid-19 nedeniyle işyerlerinin Bakanlar Kurulu kararlarına istinaden kapalı olduğu süreçte, özel eğitime muhtaç bireylerin görmezden gelindiğini, oysa önemli bir kısmının eğitimine ve rehabilitasyonuna devam edilmesinin mümkün olduğunu söyleyip durmuştuk.

Bu insanların, özellikle de çocukların belli aşamalara taşınmış olan eğitim ve rehabilitasyonlarının,neredeyse 2 aylık süreçte ciddi şekilde gerilemeye yüz tuttuğunu ve yeniden tutunmak zorunda kalacak kadar her şeyi zorlaştıracak vakaların olabileceğini, tümünü tek potada düşünemeyeceğimizi adeta haykırmıştık.

Dinleyen olmamıştı.

Zaten bu hususta gerekli çalışmaların yapılarak çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmak üzere daha 40 fırın ekmek yememiz gerektiğinin de farkındayız.

Üstelik bunlarla ilgili kayda değer çalışmalarımızın da olmadığını fark edebiliyoruz.

Neacıdır ki böyle bir ortamda, kamuda çalışan engelli bireylere kazandırılan iyileştirilmiş haklarla ilgili çalışmaları takdir etmekle birlikte fırsat eşitliği ve sonuçlardaki eşitlik adına ciddi bir sorunla karşı karşıya kalındığını görebiliyoruz.

Ve bunun bir tartışma ortamı yaratması da kaçınılmaz!

Kamuda istihdam edilen engelli bireylerin takdir edilesi bir yaşam standardına kavuşturulmasına itirazımız elbette olamaz.

Olmamalıdır!

Hatta çok daha iyi bir seviyeye taşınması şarttır.

Yine de çalışma yaşamına dahil edilmeleri, yetenekleri, engellerinin izin verdiği veya aldıkları eğitimleri ve donanımlarına uygun pozisyonlarda yasalarla korunarak hatta teşvik edilerek yaşamlarını zenginleştirmek ve onları yaşama daha çok dahil etmek için geçici özel önlemlerin alınması, alınan önlemlerin takip edilmesi de gündeme alınmalıdır.

Bugün işyerlerinde istihdam edilen bireyler arasında muhakkak engelli bireylerin de donanım ve yeteneklerine, yeterliliklerine göre yeterli sayılacakları işler vardır. Bu işlere göre Çalışma Dairesi aracılığıile yerleştirilmeleri ve üretime dahil edilerek takiplerinin yapılacağı bir düzenin geçici olarak kurulması, sonrasında bu düzenin oturması ile sorunun da ortadan kalkması hiçtendir. Biliyorsunuz değil mi?

***

Sıralamalarımız, belki devlet yönetmek hususundaki yetersizliğimiz belki de tecrübesizliğimizden kaynaklanıyor.

Anlaşılabilir de.

Ancak bizlerin Amerika kıtasını yeniden keşfetme zorunluluğumuz yok ki. Dünyada zaten yapılan ve yaşananlar var. Bu yapılan ve yaşananların gözlemlenmesi, araştırılması, KKTC’ye uygun olan modellerin geliştirilmesi o kadar da zor olmamalıdır.

Her şey teşvikle, devlet kaynaklarını havaya atarak takipsiz bırakmakla veya sosyal hizmetler meselesi ilan etmekle çözülemez.

Gelişen ve değişen, tıbbi, teknolojik, bilimsel aşamalarda artık, engelli pek çok bireyin çalışabileceği alanların sayısında artış, aldıkları eğitimlerde de kendilerini bir alanda geliştirerek yeteneklerini açığa çıkarma hususunda kolaylaştırıcı imkanlar vardır.

O halde daha ne bekliyoruz.

Popülizm değil iş bizi ileriye taşıyacak en önemli özelliğimiz olmalı…

Ve bu görev sadece devletin de değildir!

Dr. Çiğdem DÜRÜST