Şu Kıbrıs meselesi var ya:Artık bunu bir tiyatro oyunu ya da sinema filmine benzetiyorum!

Özellikle Perşembe günü Guterres'in son yaptığı açıklamadan sonra...

Neden mi?

Çünkü yaşadığımız son 2 aylık süreçte, önceliklerimiz de duymak istediklerimiz de çok değişti.

Evet, doğru duydunuz.Bunu sahnelenecek bir oyuna benzetiyorum. Çünkü bir sinema filmi ya da tiyatro oyunu da binlerce kez art arda seyircinin karşısına çıkabilir. Fakat ne sonucu değişir ne izlenen yol ne de kullanılan enstrümanlar. Çünkü bu bir kere çekilir. Mütemadiyen çok az emekle sergilenir.

Ve bazı kesimlere kazandırmaya devam eder…

Bazılarının ise hasılatını, kazancını keser, engeller…

Bizim müzakere sürecimizde tam bunun gibi bir şey.Her ne kadar arada sanki farklı bir şey yapılıyormuş hissi yaratan bazı aksiyonlar olsa da dikkatle dönüp baktığınızda üç beş yılda,belkion yılda bir tekerrür edenlerin tıpatıp aynı olmaktan öteye geçmediğini kolaylıkla görebilirsiniz.

Ayrıca, sahnelenecek bir film ya da tiyatro oyununda başroldeki oyuncular var. Yardımcı oyuncular var.Ve figüranlar var.

Başroldeki oyuncular çok kazanırlar.Yardımcı oyuncular nispeten daha az, figüranlar da en az kazanırlar.

Yalnız yapıtın izleyici tarafından ne kadar tercih edildiğine ve nasıl bir yapıt olduğuna bağlı olarak bu kazançların oranı değişebilir.Bazı durumlarda figüranlar dahi tatmin edici dolgun kazançlar elde edebilirler…

Ne söyleyeceğimi tahmin etmişsinizdir: Kıbrıs sorununda da oyuncular var. Yardımcı ve figüranlar da...

Bunların bir kazançları var.

Bu kazançlar oldukça dolgun, tatmin edici ki yarım asrı geçmiş bir süreden beridir aynı oyunu oynamaktan vaz geçmiyorlar.

Nesiller boyu başroldeki oyuncular değişmeden, yardımcı oyuncular ve figüranlar değişmeden bu oyun devam etmedi mi?

Bizim rolümüz mü? Bu da soru mu? Figüranız.

Evet evet,yanlış duymadınız. Bizler figüranız.

Proje çok büyük olduğu için iyi kazanıyoruz doğrusu. Bizdeki sorun,topluma yansıtılma hususundaki adaletsizlik. Kıbrıslı Türk figüranın mekanizması tam çalışmıyor. Paydaşlarımızın bazıları“biraz daha açıkgöz” oldukları için diğerlerinin payına düşeni de kendilerine ayırıyorlar.Öyle ki bu artık onların yaşamlarını sürdürmeleri için olmazsa olmazları haline geldi.

Bir kazanç kapısı… Nasıl bitirirsin ki?

***

İşte tam da bu ve buna benzer sebeplerle Guterrespandemi riski biterken açıklamayı yapıştırdı. Dedi ki: “İki ay sustuk. Artık kazanmaya başlamalıyız!”

Ayrıca eş zamanlı olarak sınır kapısında eylem tetiklendi.

Güneyde iş başı yapmaları elzem olan, orada çalışan Kıbrıslı Türkler de bu hatırlatmayı yaptılar. Çok haklılar çünkü Kıbrıs’ın kuzeyindeki onbinlerce çalışma izinliye karşın, kendi emek gücümüze yer veremediğimiz piyasamızdan onları kovduk! Şimdi bir de iyice kısıtlanarak açlıkla sınanıyorlar.

Bu eylemler Kıbrıs sorunundan beslenenleri tetikliyor, sorundan beslenenler de ihtiyaç sahiplerini. Böylece müzakere süreci reklamları hiç bitmiyor.

Şimdiki sahnede figüranlar olarak Kıbrıs’ın iki tarafı neyin ne kadar farkında?

Güney bu eylemden ne anladı ne kadar yanıt verecek?

Bizim Cumhurbaşkanı bir süredir pasifize edilmişti. Bunu Anastasiadis de izlemişti. Şimdi Akıncı, Anastasiadis’in gözünden nasıl görünüyor? Peki ya diğer oyuncular tarafından?

Beklemek mi?

Olmazdı!Çünkü bu oyunda, belli sahneler tekrarlanmak zorundadır.Sahneler tekrarlanmazsa, reytinglerde düşer,kazanç da…

Ellerini çabuk tutmalılar yoksa reytingler de düşer!

Sahneden çekilmek hiç kârlı değil şu an.

Kıbrıs sorununda çok ekmek var daha!

Kıbrıs sorunundan zengin olacak çok insan var!

O yüzden olanlar, alışılagelmiş bir şekilde tekrarlanmak/hatırlatılmak zorunda.

Eğer bugüne kadar olanların, söylediklerim gibi olduğuna kanaat getirmemişseniz,o halde şimdiden sonrasını takip edin!

Nereden baksanız daha uzun yıllar devam edecek ne de olsa…

Ve hiçbir şey kaçırmadınız…

Guterres gider “X”erres gelir ve bu yalelli sürer gider…

Dr. Çiğdem DÜRÜST