Yani yaşanan bu ekonomik sıkıntılarda belki her şeyi anlarız da…

Konu sağlık olunca anlamak mümkün değil!

İster istemez duygusal oluyorsunuz…

Hatta sinirlerinize hakim olamıyor isyan edesiniz geliyor!

Konu eften püften bir şey değil ki…

Tamamen sağlıkla ilgili!

Buna bir de çocuklarınızın sağlığı eklenince hangi ana baba isyan etmez…

Bu memlekette kimse dilenci değil!

Devletin kendine sağladığı bir takım haklar var…

İstedikleri sadece çocuklarını zamanında aşılatmak!

Bundan daha doğal ne olabilir ki…

Ama devlet ciddiyetine bakar mısınız lütfen!

Ülkede haftalardır aşı yok…

Giden boş dönüyor!

Hem de saatlerce sıra beklediği halde…

Kendilerine hiçbir uyarı yapılmadığı için de onlar isyan etmeyecek kim edecek ki!

Hadi diyelim aşıyı devlette yok diye dışarıda yaptıranlar var…

Ya olmayanlar!

Onlar nereden bulup buluşturup çocuklarını aşılatacaklar, kimsenin umurunda mı bu…

Az buz para da değil, bir aşı 200 TL’den satılıyor eczanelerde!

Yani kimse artık kusura bakmasın…

Muhakkak ki aşı olmamasını da belki dövizin uçuşuna bağlayacaksınız!

Belki de suçu başka bahanelere atacaksınız ama…

Bu kadar uzun bir süredir devlet hastanelerine aşı gelmiyorsa, getirilmiyorsa ve vatandaş geri dönüp özele yöneliyorsa siz niye varsınız diye de sormak artık şart olmuştur!

Sağlık konusu çocuk oyuncağı değildir…

Hiçbir eksikliğin, aksaklığın da mazereti olamaz!

İşte bir öfkeli annenin bizimle paylaştıkları;

“Bir devletin en önemli sorumluluklarından biridir sağlık...

Ama bizim ülkemizde ne yazık ki sağlık sistemi bir türlü oturmuyor!

İki çocuklu bir anneyim.

Çocuklarımın yaşları, aşılarının henüz tamamlanmadığı yaşta…

Devletimizin sağlık sistemi, zorunlu aşıları ücretsiz yaptırma imkanı tanıyor.

Buraya kadar güzel…

Ancak son iki haftadır (daha öncesiyle ilgili bilgim, çocukların aşı zamanının iki hafta önce gelmiş olması nedeniyle yok), aşı yaptırmak için gittiğimiz Tren Yolu Polikliniği’nde, çocuklar için hayati öneme sahip olan aşılar yok!

Doğru dürüst bir gerekçe de yok üstelik.

Zaten bu konu gerekçe kabul etmeyen bir konu…

Geçen hafta gittiğimizde, bir saatten de fazla bekledik, doktorun muayenehanesine girdiğimizde aşıların bulunmadığını öğrendik. Üstelik aşıların bulunmadığına dair kapıda herhangi bir not da yoktu.

Oraya aşı yaptırmaya giden bir anne, işini gücünü bırakır da gider, belki de uzaktan bin bir zahmetle gelir, kucağında bebeğiyle uzunca bir süre bekler sırf bunun için.

Devlete ait bir sağlık kurumunda aşı olmaması zaten büyük bir problemken, oraya giden insanların bu konuda bilgilendirilmemesi de ayrı bir skandaldır. Geçen haftadan sonra, sosyal medya hesabımdan bu konuyu gündeme getirdim.

Konu, sosyal medyadaki bir grupta da paylaşıldı ve bu sayede sayın Filiz Besim’in de haberi olduğunu, akabinde de aşıların ertesi gün geleceğini öğrendik.

Bunun üzerine bu sabah yeniden çocuklarımla Tren Yolu Polikliniği’ne gittim. Yeniden aynı süreçten geçtim, bir buçuk saat kadar bekledim.

Doktorun yanına girdik ve aşı yine yok!

Dedim nasıl olur, bize aşıların geldiği söylendi.

Gelmemiş!

O an gerçekten öfkelendim, dedim ki en azından kapıya not falan asılsaydı, geçen hafta da aynı şeyi yaşadık, hiçbir bilgilendirme de yok.

Doktor hanım haklısınız, hemen yazdırıyorum deyip notu astırdı.

Doktorun hiçbir suçu yok.

Nasıl olsun, elinde aşı varsa yapar, yoksa yapamaz. Çok da anlayışlı davrandı sağ olsun. Zaten esas sorumluluk, oraya giden vatandaşı bilgilendirmeyen yetkililerde.

Nitekim, sonunda gidip aşıları 400 TL’ye eczaneden aldım ve yaptırdım.

Başka çarem kalmamıştı, gelen ay başka bir aşı var ve bu ay bu aşıların yaptırılması gerekiyor.

Peki durumum müsait olmasaydı ne olacaktı?

Devletin sağlamakla yükümlü olduğu aşıları özelde yüzlerce lira ödeyip yaptırmak zorunda mıyım?

Aşı yoksa vatandaş bilgilendirilmelidir, bunu yapmak da çok kolaydır.

Herkesin sosyal medya hesabı var, o da olmazsa haberlerde çıkar, gazeteler yazar.

Devletimiz vatandaşa eziyet etmek için mi yoksa yardımcı olmak için mi var?..”

Sadece Merak İşte?

12.2 Milyon TL ne oldu?

Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Cemal Özyiğit bizzat açıkladı…

Eğitim için ayrılan TC kaynaklı 12.2 Milyon TL’nin kayıp olduğunu!

Bunu bir bakan açıkladıysa muhakkak doğrudur…

 Ama asıl soru şu olmalıydı?

Bu para nerede?

Neden kullanılmadı ve geri gitti!

Bu sadece eğitimde değil hemen tüm sektörlerde yaşanıyor…

TC ayırıyor, biz kullanmıyoruz ve sonra da dizimizi dövüyoruz!

Başta tartışma konusu yok mu?

Birisi Cumhuriyet Meclisi Başkanı…

Diğeri de yardımcısı!

Birbirlerini medya kurumlarına şikayet ediyorlar…

Akaryakıt ve içki konularında!

Bu sıralar vatandaşın en son duymak istediği şey bunlar…

Aranızda varsa bir sorun oturup çözeceksiniz!

Bunları kamuoyuyla paylaşmak da neyin nesi?

Milletin vekillerini başka işi mi kalmadı Allah aşkına?

Böyle boykot olur mu?

Tüketiciler Derneği Başkanı Hasan Yılmaz Işık bazı işletmeler kara listeye alındı deyince biz de heyecan yaptık ve tabi ki merak ettik…

Sonra haberi okuyunca hayal kırıklığı!

Uzun bir liste beklerken tek bir isim bile çıkmadı haberden…

Bu nasıl bir boykottur ki!

Vatandaş ile dalga mı geçiyorsunuz?

Yoksa başka hesaplarınız mı var!

Tasarruf mu dediniz?

Yani anladık, devletiz, ülkeyiz elbette yurt dışında bazı temsiliyetlere de katılacağız ama…

Son zamanlarda öyle sıklaştı ki?

Devlet erkanının kalabalık bir kadro ile yurt dışına yapacakları ziyaretler ve bunun harcamaları açıklandıkça vatandaşın da beynine kan sıçrıyor…

Bu nasıl bir tasarruf tedbiri diye!

Yahu en azından şu krizi atlatıncaya kadar bu işi yurt dışında bulunan temsilciliklere bırakmayı da gündeminize alsanıza…

MESAJ KUTUSU

Sayın Cemal ÖZYİĞİT, atamasını yapmayı düşündüğünüz müsteşar konusunda sadece kamuoyundan değil parti içinden bile eleştiriler gelmeye başladı. Bakanlığın ilk kez dışarıdan atama yapacağı ve bürokrasi ile yakından uzaktan ilgisi olmayan birini göreve getirmek istemeniz çok da doğru bulunmuyor, haberiniz olsun istedik!

Sayın Tufan ERHÜRMAN, medyadan arkadaşlar haftalık basın toplantılarını özlediklerini bir süredir niçin yapılmadığını soran mesajlar göndermeye başladı. KKTC’de bir ilki gerçekleştirmiştiniz ama hayırdır bir arıza mı çıktı acaba?

Sayın Hüseyin ANGOLEMLİ, Cumhuriyet Meclisi Başkanlığı için siz de fena inat yaptınız yani! Hatta size yakın çevreler bu gerçekleşmezse niyetinizin çok da iyi olmadığını iddia etmeye başladılar umarız olgun davranışlarınız devam eder…

Sayın Serdar DENKTAŞ, ekonomideki hızlı iniş devam ederken kamı çalışanı ve emekliler şimdi dört gözle hayat pahalılığı ödeneklerini beklemeye başladı. Bu arada bu konuda da çeşitli spekülasyonlar yapılmaya başlandı küçük bir açıklama lütfen!

Sayın Hasan Yılmaz IŞIK, çarşıda tüketici yararına yaptığınız denetimlere bir lafımız yok hatta çok da iyi yapıyorsunuz ama kara liste yapıp da listedekileri kamuoyuna açıklamayınca yaptığınız işin değeri de kalmıyor değil mi?

Sayın Doğuş DERYA, Angolemli’nin Meclis bakanlığına getirilmesi için artık bütün gözler sizin üzerinizdeymiş. Konuyu komiteye ne zaman getireceksiniz ne zaman sonuç alınacak hem millet hem de vekilleri merak etmeye başladı…

Sayın Ahmet KAŞİF, Mağusa ve çevresinde kurultay için bir genel başkan adayı için çok ciddi bir çalışma yürüttüğünüz gözleniyormuş. Hangisinin olduğunu duyduk ama zorda kalmayasınız diye şimdilik bizde kalsın…

Sayın Filiz BESİM, devlet hastanelerinde hala aşı yoksa ve sizin de bu konu ile ilgili mantıklı bir açıklamanız yoksa gidişat nereye kadar işte onu hiç tahmin edemeyiz. Yani çok acil durumlar için de mi bir projeniz yok, çok tuhaf doğrusu!

Sayın Mehmet BURHAN, Bakan bey böyle buyurdu ama özellikle de sizin bakanlıkta müsteşarlık görevi o kadar ağır bir görev ki umarız bunun altından kalkarsınız! Hele de Türkiye ile ilişkiler ve temaslarda tek sorumlu siz olacaksınız artık aman dikkat!

Sayın Mehmet BİCEN, bakanlık domatesten sonra patates konusunda da ithalat kararı aldıktan sonra bölgede ciddi bir kıpırdanma olduğu ve çok yakında üreticilerle birlikte Başkent’e bir çıkarma yapacağınız konuşulmaya başlandı.

Sayın Kudret ÖZERSAY, hükümetin ilk aylarında her bakanlar kurul toplantısından sonra ekranların karşısına çıkaran kamuoyunu bilgilendirirdiniz ama nedense son aylarda bu gelenek çoktan unutuldu gibi gözüküyor. Kararları öğrenmek vatandaşın da hakkı değil mi?

Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, ikiz torunlar dünyaya gelmek için artık geriye saymaya başlamış ve birkaç güne kadar da size dede olma zevkini tattırmaya hazırlanıyorlarmış. Altın da epey pahalı ama artık en büyüğünden takarsınız değil mi?

Sayın Süleyman MANAVOĞLU, son aylarda polis teşkilatında yapılan görev değişikliklerinin resmi olarak açıklanmamasının mantıklı bir açıklaması var mı? Zira bazı söylentiler artık teşkilata zarar verme noktasına kadar geldi…

Sayın Ömer ARABACIOĞLU, camianın başkanlık ısrarını kırmayıp bir dönem daha devam etme kararı bölgede büyük memnuniyetle karşılandı. Bundan böyle artık tek sorun maddi konular onu da bir şekilde çözeceksiniz artık…

Sayın Kemal Deniz DANA, 40 kilo verince artık ne tansiyon kalmış ne de şeker. Bu arada master derslerinde de sınıfın en başarılısı olduğunuz konuşuluyor desenize birileri yine fena halde kıskanacak?

Sayın Kemal YILMAZ, bölgeyi çok iyi tanıdığınız için ilk mahsul ayrellileri çuvalla topladığınız konuşuluyor. Yakında sizi takibe alacaklar bakalım onları nasıl atlatacaksınız o da sizin sorununuz artık değil mi?