Tam 3 ay olmuş.

Geleneksel medyada gerek basılı gerekse de sanal, yer almadım.

Bırakmaya karar vermiştim esasında.

“13 senedir söyledim, yazdım…” diye düşünmüştüm.

“Ne oldu?”, “Ne değişti?” diye düşünmüştüm.

Tam da bu sebeplerle sendikacılığı bırakmıştım. Sonra sokak eylemlerine eski ilgim kalmadığını fark ettim.

Ardından TV programlarından çekildim.

Giderek umutlarını yitiren tipik bir Kıbrıslı’ya dönüşüyordum.

Sonunda eski yazdığı gazete ile prensiplerde uyuşmayınca çabalamanın, toplumsal bir çaba ortaya koymanın bu memlekette işe yaramayacağına karar verdim ve çekildim.

Hani sevgilisinden ayrılan çok aşık birisi ayrılır ama ruhen ayrılamaz ya… İşte öyle takılı kaldım. Klavyemden de kopamadım, siz okurlarımdan da…

Söylemeden duramayışım beni ciddi bir sorgulamaya itti.

Bu sorgulama eğilimimde politikacılarımızın tesiri yadsınamaz. Son 10-15 yılın en çirkin dönemlerinden geçtiğimizi söylememe gerek yok galiba.

Okurlarım bilirler: Sosyal medyamdan yazmayı sürdürdüm “Asi Köşe” diye bir köşe kurup kendime.

Olmadı.

Ait hissetmedim.

Ve işte döndüm.

***

Yıllarca çalmaktan, çırpmaktan, görevini kötüye kullanmaktan, hiçbir şey yapmadığı halde çok şey yapmış ya da yapacakmış izlenimi yaratan pek çok politikacıdan da kendisini toplumun kanaat lideri ilan edenlerden de çok daha içten ve çok daha dürüsttüm ben.

Hiç kimse bilmese de ben biliyorum bunu.

Ve sonunda burada buluşmaya karar verdim sizlerle.

***

Daha olgunlaşmış, biraz kafamı gömüldüğüm onca kısır döngüye dönüşmüş olayın ve yaşantının içinden çıkarmış, nefes almış ve daha tarafsız, objektif bir şekilde gözlemleyebildiğimi gördüm son 3 ayda.

Söylenecek çok sözüm, yüzleştirilecek çok olayım var sizler nezdinde sizlerle birlikte.

Benim durum durağım yoktur.

Doğruya eğri demediğim gibi asla eğriye doğru demeyeceğim.

Demedim bugüne dek…

Domuzun kuyruğu misali kafama her vurmaya çalıştıklarında beni doğruluğum kurtardı.

Şimdi de çizgimde yoluma devam edeceğim.

Tek bir çıkar sağlamadığım, asla nemalanmadığım ve hiçbir zaman kimse için tek bir kalem oynatmadığım gibi devam edeceğim.

Gelin birlikte düşünelim.

Gelin birlikte tartışalım.

Gelin birlikte düzeltelim birçok şeyi.

Çünkü biz halkız!

Çünkü biz güçlüyüz!

Ve çünkü seçim kazanmak gibi değildir toplumun kazanması.

Çünkü toplumun kazanması demek geçici süreçlerde, kısa vadeli kazanımlar olmamalı.

Biz kazanacağız.

Ve hep kazandıklarımızı üst üste dizip çocuklarımıza armağan edeceğiz.

Var olacağız!

İnanıyorum.

Varoluşumuza inanmayanların, bizi küçümseyenlerin yoluna birlikte taş koyalım!

***

Geri döndüğüm için çok ama çok mutluyum.

Mücadele Kıbrıslı bir kadın olarak benim, bizim işimiz!

Varız, var olmaya devam edeceğiz.

Ayrımcılığa uğrayan kim varsa, kim görmezden geliniyor, yok sayılıyorsa onlarla kavgalarda yer alırken, bizi kim aptal yerine koyarsa orada deşifre etmek için elimden geleni ardıma koymayacağım.

Çünkü bu mesele benim meselem. Yurdumun meselesi.

Evlatlarımızın meselesi.

Çünkü ben bunu annemden, babamdan, geçmişte bizi var edenlerden devraldım.

Taşımak ve büyütmek zorundayım.

Hoş bulduk dostlar!

Dr. Çiğdem DÜRÜST