<div><br /> Temiz Toplum Derneği üyelerinden Avukat Serkan Mesutoğlu Anayasa sürecini değerlendirdi. mesutoğlu'nun analizi şöyle:<br /> "Anayasa değişikliği sürecinin halkoylamasından önceki son safhası yapılan Meclis</div> <div>oylamasıyla tamamlandı. Her ne kadar basın Meclis’teki partilerin uzlaşıyla komiteden çıkan</div> <div>önerileri “kısmen” kabul etmesini “tarihi bir başarı” olarak sunsa da, aslında bu yaklaşım</div> <div>uzlaşı eksikliği nedeniyle değişiklik sürecinin kötü bir şekilde yönetildiği gerçeğinin hasır</div> <div>altı edilmesine neden olmaktadır. Dikkat edilirse uzlaşıyı yapan partilerden ana muhalefet</div> <div>partisi, Anayasa Komitesi’nde yer almayarak kabul ettiği önerilerin şekillenmesinde hiç bir</div> <div>rol oynamamıştır. Komite’de yer alan ve önerilerin oybirliği ile Meclis gündemine gelmesini</div> <div>sağlayan iki parti ise, değişiklik önerileri onaylanmak üzere Meclis’e geldiğinde nisabı</div> <div>sağlamayarak Komite içerisinde gerçekten kollektif bir çalışma olmadığının işaretlerini</div> <div>vermişlerdir. Eğer uzlaşıdan bahsedeceksek, o zaman bu uzlaşının neden bir partinin diğer</div> <div>partileri ikna etme çabası şeklinde geliştiği sorgulanmalıdır. Herhangi bir partinin herhangi</div> <div>başka bir partiyi belirli bir metin üzerinde ikna etme çabası aslında o metnin müşterek ve</div> <div>uzlaşı içerisinde gerçekleşen bir çalışmanın ürünü olmadığının göstergesidir.</div> <div>Son bir hafta boyunca anayasa değişikliğinin aceleye getirildiği yönünde muhalefet yapan</div> <div>partiler aslında ciddi bir noktaya dikkat çekmekteydi. Ancak unutulmamalıdır ki, eleştirinin</div> <div>haklılığı eleştirinin kimin tarafından yapıldığı ile de alakalıdır. Keza, değişikliğin aceleye</div> <div>getirildiği yönünde muhalefet yapan UBP’nin süreç boyunca hiç bir ses çıkarmayarak bu</div> <div>duruşuyla sürecin gelişmesine onay vermesi; içerik ve zamanlama konusunda endişeleri</div> <div>olduğunu söyleyen DP’nin ise Komite’de önerilerin berlienmesinde rıza göstererek rol</div> <div>oynamaları yaptıkları muhalefetin altı boş, itibar edilemez ve mevsimi geçmiş olmasına</div> <div>neden olmuştur. Anayasa değişikliğinin dar bir zaman içerisinde yapılmaya çabalandığı</div> <div>eleştirisi yanında, kimse dillendirmese de, anayasa değişikliği önerileri halkın mevcut</div> <div>anayasa üzerindeki fikirleri alınmadan ve farklı görüşler arasında yeterli tartışma ortamı</div> <div>yaratılmadan; önerilerin “yukarıdan” belirlenerek halktan “onay” talep edildiği bir yöntemle</div> <div>hazırlanmıştır. Anayasa değişikliği sürecindeki yaşanan kargaşa ve tutarsızlıkların en önemli</div> <div>nedeni ise, Meclis içerisindeki partilerin başından beri süreci müşterek yürütmek yönünde bir</div> <div>iradeye sahip olmamaları ve sürecin sonunda gösterildiği iddia edilen uzlaşının önerilerinin</div> <div>belirlenme safhasında gösterilmemesinden kaynaklanmaktadır. Aslında Meclis’teki</div> <div>partilerin uzlaştıkları tek bir nokta vardı; o da halkın sürece etkili bir şekilde dahil olmasını</div> <div>sağlayacak ortamı yaratmamaktır.</div> <div>Anayasa değişikliği süreçleri halkın hangi ihtiyaçlarının anayasayı değiştirmeye neden</div> <div>olduğunu ve böylece sorunların anayasadan mı yoksa uygulamadan mı olduğunu tartışmasına</div> <div>fırsat yarattığı için önemlidir.1 Tabii ki bu fırsat ancak halkın dahil olduğu süreçlerde</div> <div>1 İbrahim Kaboğlu, Hangi Anayasa?-2012, S. 228.</div> <div>doğabilecektir. Halkın dahil olduğu süreçlerde değişiklik önerilerinin belirlenmesinde etkisi</div> <div>olurken; halktan kopuk bir şekilde devam eden süreçlerde öneriler yukarıdan belirlendikten</div> <div>sonra halka önerilerin ne olduğu hakkında izahatler yapılır. Bizde de sürecin aynı şekilde</div> <div>geliştiğini iddia etmek yanlış olmayacaktır. Bizdeki değişiklik sürecinde, partiler anayasada</div> <div>nelerin değişmesi gerektiğine dair sahip oldukları kanaatlar üzerinden önerileri geliştirmiş</div> <div>ve sivil toplum örgütleri ile medya yoluyla halka, ancak öneriler belirlendikten sonra,</div> <div>bilgilendirme görüntüsü altında bir nevi “onaylama makamını ikna etme amaçlı” olarak</div> <div>gidilmiştir. Bu noktada eleştiriyi sadece Meclis içerisindeki partilere yapmak ta doğru</div> <div>olmayacaktır; zira katılım aktif bir eylemdir ve önerilerin belirlenme sürecinde halkın katılım</div> <div>gösterdiğini söylemek pek mümkün görünmüyor. Burada, Hukukun Üstünlüğü Hareketi,</div> <div>Toparlanıyoruz Hareketi ve YKP’ ye ayrıca değinmek lazım çünkü sadece bu oluşumlar</div> <div>“önerilerin belirlenmesi safhasından önce” düşüncelerini ve taleplerini ifade ederek sürece</div> <div>zamanında katılım gösterme bilincine sahip olduklarını göstermişlerdir. Diğer taraftan</div> <div>sendikalar, dernekler, meslek odalar ve özellikle hukukçu yığınlarının temsil edildiği</div> <div>Mahalli Barolar ve Barolar Birliği’nin süreç içerisinde hareketsiz kaldıkları bilinmektedir.</div> <div>Anayasa değişikliği niyetinin hükümet programında açıklanmasından komitenin önerilerini</div> <div>hazırlamasına kadar geçen 8 aylık süre düşünüldüğünde sivil toplum örgütlerinin katılım</div> <div>konusunda yaya kaldığı; yani halkın önerilerin berlilenmesinde oldukça edilgen bir</div> <div>tutum sergilediğini söylemek lazımdır. Böyle bir ortamda sazı eline alanın istediği türküyü</div> <div>çalmasına göz göre göre rıza gösterildiği unutulmamalıdır. Dolayısıyla bazı çevrelerin</div> <div>arzu ettikleri değişikliklerin anayasa önerileri içerisinde olmaması nedeniyle eleştiride</div> <div>bulunmaları, önerilerde yer alınması arzu edilen konular hakkında zamanında ve yeterli</div> <div>mücadele gösterilmediği için kendiliğinden “eksik” bir duruş olacaktır. Sanıyorum burada</div> <div>toplum olarak katılımcı olmaktan ne anladığımızı tekrar bir gözden geçirip; katılımcılığın</div> <div>seçimden seçime kurulan sandıklara gidip oy vermek olmadığını ve karar alma süreçlerine</div> <div>doğru bir zamanlama ile dahil olunmasını ifade ettiğini hatırlamalıyız.</div> <div>Anayasa değişikliği süreçleri halkın sorunlarının anayasadan mı yoksa uygulamadan mı</div> <div>kaynaklandığını anlamak için önemli olmakla birlikte yine de sorunlara çözüm üreten</div> <div>bir anayasanın yapımı için nihai belirleyici değildir. Kulağa biraz avuntu gibi gelse de</div> <div>gerçek budur. Her ne kadar süreç kötü yönetilmiş olsa da önümüzde emek sarfedilerek</div> <div>hazırlanmış bir öneriler metni vardır. Üstelik bu metin içerisindeki önerilerin “daha</div> <div>çağdaş ve daha insan ögesinin ön planda olduğu bir Anayasaya sahip olma” iddiasıyla</div> <div>hazırlandığı dile getirilmektedir. Dolayısıyla, bu noktadan sonra odaklanılması gereken</div> <div>konu halkoylamasında oylanacak olan bu önerilerin içeriği ve önerilerin halk tarafından kabul</div> <div>görmesi halinde nasıl bir uygulama yaratılacağı olmalıdır. Anayasa değişikliği konusunda</div> <div>üzerine “tarihi bir başarı” gibi olması gerekenden büyük anlamlar yüklenen Meclis içi</div> <div>uzlaşının rehavetine kapılıp oylayacağımız değişiklik önerilerinin içeriğini ve hayat bulmaları</div> <div>halinde nasıl uygulanacaklarını sorgulamamak hatalar zincirine bir zincir daha eklemek</div> <div>olacaktır. Hayal kırıklığı yaşamak istemiyorsak en azından bu safhada farkındalığımızı</div> <div>yüksek tutmak zorundayız..."</div> <div><br /> Av. Serkan MESUTOĞLU<br /> </div>