Haftalık Simerini gazetesi “Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasının Peçesiyle Ambargo Kırılıyor” başlığıyla manşetten yayımladığı haberinde “bunun yasadışı rejim aleyhinde hüküm süren ambargonun kırılması için bir çeşit kapı olduğunu, çünkü bu durumun yabancı bankalar karşısında işgal altındaki bölgelerin bankacılık sistemine güvence ve güvenilirlik sağladığını, bu nedenle de bu 5 milyon Euro’ya, çok daha büyük miktarlarla alakalı olabilecek diğer teminatların eşlik edebileceğini” iddia etti. Yunan Bankası ile “Kıbrıs Bankası”nda da hisseye sahip olan Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasının, KKTC’nin ithalat ve ihracatlarının bir kısmına da kefil olduğunu, çünkü dış dünyayla alışverişin tamamlanması için tüccarların güvenilir bir bankadan teminata ihtiyaç duyduklarını öne süren gazete, “işgal altındaki bölgelerdeki bankaların iflas etmiş (batık) ve yasadışı olmalarından ötürü, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasının teminat mektupları ile kredilere kefil olduğunu” öne sürdü. “Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasının KKTC’ye yönelik desteğinin, çözüm Haziran’a kadar ulaşılabilecek kadar yakındır mantığında olduğunu” da savunan gazete, “bundan ötürü bankanın yıllık toplantısının, bir kısmının da gizli bir eş-organizasyon şeklinde işgal altındaki bölgelerde gerçekleştirilmesi şartıyla, geçtiğimiz Mayıs ayında Güney Kıbrıs’ta yapılmasına karar verildiğini” ileri sürdü. Gazete, mantığın, genel kurul toplantısının bir “Bağışçılar Toplantısı” şeklinde gelişebileceği yönünde olduğunu, ama bunun gerçekleşmediğini ekledi. Gazete iç sayfadan “Hükümet ve Birçokları Biliyor Ama… Ambargo Kanatlandı” başlığıyla geniş yer ayırdığı haberinde de, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasının eyleminin “skandal” olduğunu iddia etti. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasının eylem şeklinin Rum hükümeti ile partilerin de bilgisinde olduğunu ve bunun çözüm potansiyeli politikasına entegre edildiğini kaydeden gazete, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasının KKTC’yi, toplam bir buçuk milyar Euro’ya ulaşan bir meblağla, programın ortağı olan 26 ülke ve 96 bankayla bağladığını belirtti. Gazete, 2015 yılından bu yana bu programa Eurobank, Yunan Bankası aynı zamanda Kıbrıs Bankasının katılmakta olduğunu da kaydetti. “Yasadışılığın Desteklenmesi” ara başlığını da kullanarak, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasının “Türkiye dışında başka hiçbir devlet tarafından tanınmayıp, işgal altındaki bölgelerde faaliyet gösteren ve hiçbir makam tarafından denetlenmeyen bir bankanın işlemlerini teşvik ettiği” iddiasında da bulunan gazete, bunun esasında “işgal altındaki bölgelerin yasa dışı faaliyetlerine destek ve hükümetin toleransıyla, ambargonun kırılması formülü teşkil ettiğini” ileri sürdü. Bankanın, geçtiğimiz Mayıs ayında, bir kısmı da KKTC’de gerçekleştirilen yıllık toplantısına da değinen gazete, konuyla ilgili önerinin Rum Maliye Bakanı Haris Yeorgiadis tarafından Rum Bakanlar Kuruluna sunulduğunu ve kararlardan çoğunun da gizli tutulduğunu belirtti. Güney Kıbrıs’a giden Türk yetkililere, pasaportlarına mühür vurulmadan, havalimanına varışlarıyla kendilerine giriş izni verilmesi konusunda düzenlemeler yapıldığını ve katılımcılardan bazılarının KKTC’deki otellerde kalmaya karar verdiğini de yazan gazete, katılımcıların 67 ülkeden gelmekte olduğunu ve bunun “yalnızca özgür bölgelerin değil, potansiyel Kıbrıs Türk kurucu devleti olarak, sahte devletin de ekonomik desteklenmesinin ileriye götürülmesinde de eşi benzeri olmayan bir fırsat olduğuna” dikkati çekti. Sahnenin, çözümün çok yakın olduğu ve bankanın yıllık toplantısının da bir bağışçılar toplantısına dönüşebileceği mantığında kurulduğunu yineleyen gazete, en nihayetinde çözümün Crans Montana’daki çöküşün ardından gerçekleşmediğini, ancak Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasının faaliyetlerinin sürdüğünü ekledi.