Yürekleri dağlayan son iki ölüm olayı…

Birisi daha 20 yaşındaydı, diğeri 57 yaşında!

Acı başlıklarla okurla buluştu yürekleri dağlayan bu haberler…

“Amansız hastalığa yenildiler…” dendi!

Sonra cenaze törenleri!

Acılı aileler…

Tabi ki ateş aslında düştüğü yeri yaktı!

Ana babaların içi yanıyor hala, hiç sönmeyecek ki…

Serzenişimiz şudur;

“Amansız” deyip geçelim mi?

Bu bir çözüm asla değildir…

Aksine hayati konuları savsaklamaktır!

Ateş düştüğü yeri yakar da gerisi de gösterişten ibarettir…

Kanser belasına yakalanmamak için önce insan kendine sahip çıkacak…

Kanser Hastaları Derneği Başkanı Raziye Kocaismail önceki gün bir televizyon kanalında altını çize çize bir kez daha vurguladı;

“Aracınızı nasıl her sene muayene ettiriyorsunuz, kendinize de bunu uygulayacaksınız…”

İşin özü budur aslında!

Kanserde erken teşhis diye bir şey var…

Bunu başarabilene ne ala!

Ama genelde ne olur biliyor musunuz?

Başka bir hastalıktan dolayı giderseniz hastaneye, sonra yapılan tetkikler sonucunda bu hastalığa yakalandığınız anlaşılır…

Kimi şanslıdır daha yolun başındadır!

Ama kimi o kadar şanslı olmaz genelde…

Onun için ‘amansız’ deyip geçmemek gerek!

İnsan önce kendine sahip çıkacak, sonra devlete sitem edecek…

Bu konuda canla başla hastaları hayata çevirmek için özveriyle çalışan sağlık çalışanlarını da kırıp geçmemek gerek!

Dün bir arkadaş eşinin aylardır kanser tedavisi gördüğünü anlatınca bir kez daha yazmak şart oldu…

Devlete de gitmiş özele de!

Devletten memnuniyetsizlik belirtmedi ama yetersizliklerden, çalışan ve uzman eksikliğinden sitem etti…

Haklıdır, ama eldeki imkanlar da budur işte!

Ha keşke çok daha fazla hekim ve hemşire çok da modern cihazlarla donatılmış olsaydı devlet hastanelerimiz…

Çünkü kanserin çeşitleri ve uzmanlık alanları o kadar fazla ki!

Bir de sürekli gündeme getirmeye çalıştığımız PET cihazı…

Kocaman devlet olduk ama!

Vücutta kanseri tespit eden bu önemi cihaz bizde yok…

Gerekçe de 9 Milyon TL’ymiş!

Ne büyük para ama değil mi?

Bu devlet her sene sadece çalışanın ek mesaisi için 120 Milyon TL gibi ciddi bir para ödüyor ama kanser teşhisinin olmazsa olmazı 9 Milyon TL için kaynak yok…

Oysa her sene bu paranın çok daha fazlası sevk yoluyla özel hastanelere ödeniyor!

Bunun hesabını ise yapan yok…

Kanser vakaları için amansız hastalık demek, kolaycılıktır, işi başından atmaktır…

Onun için şimdiki hükümetin ve ilgili bakanlığın sorumluluğu çok büyüktür!

“Geçmiş hükümetler ne yaptı” diyerek umarız bu işten sıyırmaya çalışmazlar…

Geçmiş hükümetler yeteri kadar bu işin üstüne gitmediyse siz gideceksiniz!

Gerekirse ülke çapında seferberlik ilan edip başta kanser olmak üzere diğer çok ciddi hastalıkların önlenmesinde elinizden ne gelirse yapacaksınız…

Gerekirse bunlar için Türkiye’nin de imkanlarından yararlanmasın bilip vatandaşa hizmet getireceksiniz!

Amansız hastalık yoktur…

Hastalıklara karşı yeteri kadar önlem almamak, halkın sağlığını takmamak vardır!

Kanser teşhisinde önemli bir yeri olan PET cihazı devletin hastanesine kazandırılmalıdır…

Sadece Merak İşte?

Medya nereye?

Bazı günlük gazetelerin yayınları…

Belli ki artık iş çığırından çoktan çıkmış!

Makamlar, insanlar karalanıyor…

Asparagas haberlerle gözdağı verilmek isteniyor!

Burada önemli olan bireysel menfaatlerin ön planda tutulması…

Baskı, tehdit ve şantaj ile!

Hani şu Medya Takip Hukuk Bürosu kuruldu ya…

Bu işe de bir el atarsa iyi bir amme hizmeti yapmış olacaklar!

Su sayaçları niye pahalı?

Aslında şu başlığı da kullanabilirdik;

Su sayaçları niye paralı?

Aklı olan belediye peşin ödeme sitemli olan akıllı su sayaçlarına geçiyor…

Para ödemezsen sular kesiliyor!

Böylelikle belediyelerin de kazançları artıyor…

İyi de bunlar vatandaşa niye hem pahalı hem de paralı takılıyor!

Eğer bu ülkede tüketici hakları ya da dernekleri filan varsa bunun üzerine gitmeyecekse dükkanı hemen kapatsın…

Merkez Bankası niye başsız?

Çok defa yazdı ama…

Demek ki yazmaya da devam edeceğiz!

KKTC Merkez Bankası’nın başına hala bir başkan atanmadı…

Sanki de çok önemsiz bir kurummuş gibi!

Dün de konuyu çalışanlar bir kez daha kaleme almamızı rica ettiler…

Bir başıbozukluktan dert yandılar!

Bir devletin Merkez Bankası’nın başsız oluşuna anlam veremediklerini ifade ettiler…

Hani tarihe saygı?

Göçmenköy’de benzin istasyonunun hemen yanında Kanlıdere’nin üstündeki köprü…

Bir iş aracı sazlıkları temizleyecek diye köprünün bir kısmına önemli hasar verdi!

Biz de bilmiyorduk öğrendik;

Meğerse bu köprü Venidikliler zamanında inşa edilmiş…

Onca yıl dayanmış ama iş aracının gazabına uğramış!

İyi de bu kadar tarihi önemi olan bir köprünün Venedikliler zamanından kaldığını belirten bir tabela şimdiye kadar neden konulmamış?

Tarih bu kadar mı önemsiz ve ucuz bir şey bizde?

MESAJ KUTUSU

Sayın Mustafa AKINCI, kanser hastalığı konusunda bir devletin olmazsa olmaz cihazı PET’in ülkeye kazandırılması için öncülük etmeniz ve gerekirse bu konuda kampanya başlatmanız bu vatandaşa verilmiş en büyük hizmetlerden birisi olacak. Madem ki artık müzakere süreci de gerilerde kaldı biraz iç konulara eğilmek iyi olur değil mi?

Sayın Faiz SUCUOĞLU, UBP kurultayı için ülkede neredeyse basmadık bir yer bırakmamışsınız! Özellikle örgütleri ziyaretleriniz bu konudaki kararlığınızı da gösterir nitelikte! Bakalım yakında aday olmamanız konusunda telkinler alacak mısınız?

Sayın Tolga ATAKAN, en azimli ve başarılı bakanlar arasında gösterilmeye başlandınız. Özellikle bakanlığa sabahın çok erken saatlerinde gidip görev başı yapmanız çalışanlar için de güzel bir teşvik oluyor. Özel sektör ruhu umarız- sizi başarıdan başarıya koşturur…

Sayın Suphi COŞKUN, eşsiz güzellikteki Altınkumsal kıyıları madem ki kirlilikten geçilmiyor çanak yine sizin başınıza kırılacak gibi gözüküyor! Bölgede bir seferberlik ilan edip vatandaşı da hareket geçirip bu işin altından kalkarsınız değil mi?

Sayın Kadri FELLAHOĞLU, partinizin Lefkoşa’da aday göstermeyecek olmasından dolayı muhalefetin dozunu iyice yükselttiğiniz konuşuluyor! Hatta seçim günü sandığa gitmeyeceğinizi söylemeye bile başlamışsınız doğru mu?

Sayın Erek ÇAĞATAY, hükümet icraatlarını partinizin icraatı gibi gösterip bu konuda reklam yapmanız diğer iktidar partili arkadaşların bir hayli gücüne gitmeye başladı! Seçim öncesi verilen mesajların ne çabuk unutulduğu sorgulanıyor haberiniz olsun istedik!

Sayın Ahmet VARIŞ, hızla yayılan bulaşıcı hastalıklar konusunda uyarınız gayet yerinde ve çok da uygun oldu ama bunları bizim devletin hantal yapısına bırakırsanız sadece söylemde kalmış sayılacak. Bu konuda çözüm üretip öncülük yapmanız artık şart oldu!

Sayın Cemal ÖZYİĞİT, geçen ayın başında öğrenci taşımacılığı yapan işletmelerin alacaklarını ödenmeye başlayacağı sözünü vermiştiniz ama henüz bir ödeme yapılmadığını ve 7 aydır mağdur olduklarını belirten işletme sahipleri şikayetlerini yoğunlaştırdılar!

Sayın Kemal ALTUNCUOĞLU, LTB Başkan adaylığınız artık resmiyete bindi ve bu işin de şaka kaldırır yönü kalmadı! Seçim sonuçları özellikle de partinizin Lefkoşa’daki gücünü de göstereceğinden uykusuz geceler sizi bekliyor olsa gerek değil mi? Gazanız mübarek olsun…

Sayın Zeki ÇELER, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda özel sektör çalışanlarının da tatil yapması için başlattığınız girişimler memnuniyetle karşılandı ama özellikle bir turizm ülkesinde bunun çok da başarılı olamayacağı konuşuluyor. Ama ek mesai ücretleri konusunda bastırabildiğiniz kadar bastırabilirsiniz…

Sayın Barış TİLKİ, bir sendika ile sözleşme imzalayıp ülke çocuklarına ücretsiz trafik eğitimi verecek olmanız ülkedeki büyük bir boşluğu da dolduracak nitelikte! Yine de bu konuda devletin mutlaka destek olması gerek zira kolay bir iş de değil yani!

Sayın Okyay SADIKOĞLU, yerel seçimlerde Lefkoşa’da sürpriz yapmaya hazırlandığınız ve özellikle iki büyük arasından sıyrılmak için özel projeler üzerine çalıştığınız söyleniyor. Kendinizi iyi anlatabilirseniz niye olmasın ki, yolunuz açık olsun…

Sayın Hakkı ATUN, siyaset yaşamınızdaki tarihi olayların bir kitap haline getirilmesi önemli bir gelişmeydi! Umarız bu ülkeye mal olmuş bütün değerlerimiz bu imkanı bulurlar ve gençlere de iyi birer kaynak yaratmış olurlar…

Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, geçen yılki organik tarım ürünlerinde yakın dostlar pek faydalanamadı ama bu kez eğer paylaşım yapmazsanız bahçeyi basmayı düşünen bile var haberiniz olsun! Birkaç kasayı özel olarak ayırın deriz…

Sayın Şener LEVENT, ismi Afrika olan gazetenizin binasında halen niye Avrupa ismini olduğunu merak edilmiş olmalı ki bu konuda çeşitli sorular gelmeye başladı! Bilmeyenler için küçük bir açıklama yaparsanız fena olmayacak…