Meclis önünde deterjanlı protesto…

Protesto, yol yoksa seyrüsefer ödemelerinin de yapılmayacağını söyleyen topluluk tarafından yapıldı. Sivil itaatsizliğe davet ediyorlar aslında…

Bu sefer ellerinde deterjanları vardı.

Deterjanlar ile yollarda mı, mecliste mi olduğu anlaşılamayan, ancak aslında her ikisi de anlamlı olan bir protesto yaptılar. Çünkü mecliste de yollarda da memleketin her yerinde şöyle sıkı bir temizliğe ihtiyaç olduğu kesin. Hem de her anlamda…

Halkın belli noktalarda demokratik haklarını anımsaması ve kullanması gereklidir, önemlidir. Biz bundan soğutulmuş bir toplum olduk çok uzun zamandır ne yazık…

Kabul etseniz de etmeseniz de bu grup önemli bir adım attı. Ne söyledikleri ve nasıl söyledikleri tam da bu nedenle çok önemlidir.

Toplumun dikkatini ne kadar çekip, hareketi nasıl anlamlı bir şekilde toplum çıkarına evriltebilecekleri de…

Bu noktada, dejenere olmuş(edilmiş) Kıbrıslı Türk sivil direniş bilincinin, psiko-sosyal yapısının, kültürel şekillenmesinin önemli yapı taşlarına vurgu yapması da önemlidir. Daha geniş kitlelere erişmek ve onları da hareketlendirmek için bu çok anlamlı.

Beklentilerin ne olduğu ve bunun karşısında seçilmişlerin ne yaptığı, hatta ne yapmadığının izahı da bu grubun önemli görevine dönüşmüştür.

Halkı dahil etmenin, kitleyi büyütmenin gerekliliğine inandığım kadar bunu da savunurum.

Bazen çok gürültü çıkarırsınız ama çıkardığınız gürültü sizi saygınlaştırmaz. Bilakis çürütür ve sözleriniz dinlenmez olur.

Hareket de bu noktada oldukça önemlidir.

İşte seyrüsefer isyanıyla, daha doğrusu yollarımızın haline karşılık gelenekselleştirilmiş yüklü vergi zamlarını protesto ederek harekete geçen insanların memlekette artık iyice ses getirdiği ortada.

Duyulmak, yönlendirmek ve dinlenilir olmak, yaptırım uygulayabilen bir saygınlığa ulaşmak lazım.

Bu hareketin doğal ve sosyal medya üzerinden başlayan bir hareket olduğu belli. Siyasal bir hareket olmakla birlikte, siyasilerin emellerine kurban edilmeden yürüyebilmesi, tekliflere kapalı devam edebilmesi bir avuç da olsak seslerimizin duyulmasına elbette etkili olabilir.

****

Tarihsel derinliğe bakıldığında, halkın bağrından koparak gelen bu türden isyanların etkili olduğu, toplumun çeşitli tabakalarına sıçradığı hatta sınır ötesine geçebildiği bilinen bir şeydir. En son Fransa’dan yayılan sarı yeleklileri anımsamayanınız yoktur herhalde.

***

Ve işte seyrüsefere yönelik başlatılan, iç politikaya dair eleştirilerini yaparak halkın isyanının sesi olmaya çalışanların bundan sonraki planlarının ne olduğunu da ortaya koymaları gerek. Kimlere ve nasıl ulaşacaklar, nasıl bir baskı unsuru oluşturacaklar, hareketi nasıl yönlendirecekler… Çok önemli. Aksi takdirde uzun zamandır örgütlülüğünü yitirmiş olan Kıbrıs Türk halkının sokağa dökülmek hususundaki inançsızlıklarına bir yenisi daha eklenebilir.

Şu ana kadar sivil toplum örgütü, sendika ve siyasi partilerden hiçbir temsilciyi veya bunların yüzü olan kişiyi konuşturmadıkları gibi bunlarla birlikte de yürümediler. Yürüseler bile o bireyler onların yanında bireysel olarak olmayı kabul etti.

Şimdi ne olacak?

Memleketin hali de ortada, siyaseten bu işi yapamadığı açık seçik ortada olanların da…

Şimdi bir de kendilerini cumhurbaşkanlığına seçilen politikacılar ile siyasal partilerin hali de.

Oysa memleket çok başka yere gidiyor.

Hiçbir şey tamam değil diyecek kadar bile elle tutulur bir şeylerin kalmamış olmasından ve bir yerden tutunacak gücün dahi kalmayacağının anlaşılarak çökmeye ve göçmeye ramak kalmış durumda daha ileriye ve hep ileriye nasıl bakılabilir ki?

Diyeceğim şu ki: Güzel bir amaç, anlamlı bir hareket ve sivil kalmayı başarmış bu protest grubun yol çizerek toplanmayı gerçekleştirmesi için daha ileri etki yaratma alanlarına ihtiyacı var.

Gücenmece kırılmaca yok!

Ona dokunmayalım, şuna da üzmeyelim, ahbaplarımızdan teğet geçelim, şu meselelere hiç girmeyelim yaklaşımı çökmeye hazır bir hareket yaratır.

Sonunda olan yine Kıbrıs Türk halkına olur.

Dr. Çiğdem DÜRÜST