Bir doktor, bir nöroloji uzmanı olarak çok kızgınım.

Neden mi?

Ülkemizdeki uyuşturucu ile mücadelenin tüm yükü, Başbakanlık Uyuşturucu İle Mücadele Komisyonu’na yıkıldığı için. Sayın Hasan Karaokçu nezdinde, Sayın Prof. Dr. Mehmet Çakıcı’nın ve komisyonun diğer değerli üyelerinin çabaları, sadece aktivitelerde ve çalıştaylarda hatırlandığı için.

Çok kızgınım, çünkü, çalıştayları fırsat bilen siyasilerin, kürsüde konuşma sırası geldiğinde, ülkemizdeki madde bağımlılığı konusunda ne kadar ‘’derin’’ bilgiye sahip olduklarını, konu ile ilgili ‘’hassasiyetlerini’’ büyük bir olgunlukla halkımızla nasıl paylaştıklarını sergileme yarışına girdikleri için.

Ama icrrata gelince, samimi olmadıkları için…

Sadece alkış bekledikleri için kızgınım!

Dün, Başbakanlık Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu’nun düzenlediği "Bağımlılıkla Mücadelede Medya ve İletişimin Rolü Çalıştayı" açılış töreni yapıldı.

Şimdi gelelim törendeki konuşmalara:

Sayın Karaokçu, her zamanki naifliği ile, birleştirici ve motive edici üslubuyla, uyuşturucu ile mücadele konusunda emeği geçenlere teşekkürlerini iletti. Madde bağımlılığının ‘’tedavi gerektiren bir tıbbi durum’’ olduğunun üzerinde durdu. Bağımlılıkla yüzleşme, kabul etme, mücadele etme üçlüsünün önemini vurguladı. Özetle, insana insan gibi yaklaştı.

Sayın Çakıcı, bildiğimiz akademik üslubu ile, madde kullanımı ile ilgili, ülkemizdeki güncel istatistiki verileri paylaştı. Uyuşturucu madde kullanımının her geçen yıl katlanarak arttığını, özellikle çocuk ve gençlerimizin ne kadar vahim bir durumda olduklarının altını çizdi. Ülkemizdeki alkol ile ilgili ciddi bir problem olduğunu söylemesi dikkatimi çekti! Ülkemizdeki, sigara kullanımının dünya ortalamasının üzerinde olması da cabası! Gözden kaçırmamamız ve üzerinde durmamız gereken bir tespiti de, yatıştırıcı/sakinleştirici ilaç kullanımının ülkemizde çok fazla olduğu idi!

Sağlık Bakanı Sayın Pilli’nin açılış konuşması, bilindik, duyulduk şeylerdi, orijinal değildi. Sağlık Bakanlığı olarak, uyuşturucu ile mücadeleyi ‘’ilk sıraya’’ aldıklarını söylemesi ise dikkatimi çekti! Günü değil, geleceği kurtaracaklarını ifade etti. Bana bu ifadeler, Sağlık Bakanlığı’nın potansiyelini bildiğim için olacak ki, çok iddialı ve biraz da ütopik geldi… Gerekli şeyler yapılaCAK, süratle adımlar atılaCAK, kısa ve uzun vadeli yapılan değerlendirmelerin açıklanaCAĞINI ifade etti! Bana göre, Sağlık Bakanı Sayın Pilli’nin açılış konuşması, ne acıdır ki, incir çekirdeğini dolduramadı!

İçişleri Bakanı Sayın Baybars, konuşmasına hızlı girdi. Bu tabirime kızmasın! Zira, uyuşturucu ile mücadelede, Başbakanlık Uyuşturucu İle Mücadele Komisyonu’nun varlığının, devletin konu ile ilgili bir politikasının olduğunu gösterdiğini belirtti. Komisyon iyi ki var, ama devletin politikası yok ki! Olsaydı, ilki Nisan 2015’te yapılan çalıştay ile günümüz arasında, sigara, alkol, madde kullanımı bu artar artar mıydı? Demek ki ya gerçekten bir devlet politikası yok, ya da devletin izlediği politika yanlış! Bir zahmet, gözden geçiriversin o zaman Sayın Baybars!

Medyadan da sorunlu değil, sorumlu dil istedi.

Medya kanalı ile, uyuşturucuyu teşvik etmenin suç olduğundan da bahsetti, asıl mesleği gereği. Ama sigara ve alkolün, madde kullanımına geçiş maddeleri olduğu bilimsel gerçeğini de göz ardı etti bilerek ya da bilmeyerek!

2015 yılındaki çalıştay unutulmuş olacak ki, şimdiki çalıştaydan çıkacak sonuçların, ulusal eylem politikaları açısından önemli olacağını ifade etti. Demek ki 2015 yılındaki çalıştaydan, bir eylem planı çıkmamıştı!

Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Sayın Çavuşoğlu da kürsüdeydi! Hani 12 yaşındaki öğrencisi alkol komasında yerlerde sürünen ’milli eğitimin’’ ‘’bakan’’ ı! CEK’lerle, CAK’larla bitirdi ya cümlelerini… Gerek kalmadı hiç yorum yapmaya!

Değerli okurlar;

İnanın çok kızgınım!

Çocuklarımızla, gençlerimizle alay ediyoruz gibi hissediyorum kendimizi!

Daha sigarayı bile denetleyemiyoruz!

Alkol reklamlarının yasaklanması, hadi onu da geçtim, ‘’sınırlandırılması’’ konusunu meclise taşıyacak kadar bile ''dürüst’’ değil ki siyasilerimiz! Hani, hangi konuşmacının konuşmasında değinildi buna?

Yeşil reçetelerimizde ‘’tanı’’ bölümünün olmadığını kaç doktor biliyor?

Kutu kutu X….x’lar, L….a’lar, R….l’ler gırla gidiyor ülkemizde!

Yazdıkça daha da kızıyorum!

Çünkü, kutusu 300-500TL’den yeşil reçete gerektiren ilaçlar, elden satılıyor ülkemizde! Kime mi? Türkiye’den gelenlere!

Tamı tamına ON KUTU yazılabiliyor bir yeşil reçeteli ilaç ülkemizde! Hangi tanı ile, ne kadar süre ile kullanılacağı belirsiz bir şekilde! Neden mi? Türkiye’ye gidiyor bu ilaçlar… Satılıyor Türkiye’de! Adeta ‘’tıbbi uyuşturucu hattı’’ kurulmuş KKTC ile Türkiye arasında!

Çok kızgınım değerli okurlar!

Alkol medyasına yenilgiyi çoktan kabullenmiş siyasilerin, "Bağımlılıkla Mücadelede Medya ve İletişimin Rolü Çalıştayı" nda, kürsüde sergiledikleri bu tiyatroya kızgınım!

Gençlerimiz ve geleceğimiz parmaklarımızın arasından kayarken,

Kendi kendimizi kandırmaya devam ettiğimize kızgınım!

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899