Sosyal medya insanların dertlerini, şikayetlerini bildirmek için iyi bir zemin oldu…

Seviyesiz paylaşım ve tartışmaları bir yana koyuyoruz, umarız Bilişim Yasası geçecek ve durum düzelecek!

Hoş, niçin bu yasanın hala geçmediğini de bir ara sorgulamak gerek ama…

Girne’de yeni açılan Lord Palace oteli…

Turizme katkısı açısından elbette diğerleri gibi kıymetli, desteklenmeli!

İnsanlar buraya milyonlarca TL döktü çok kısa bir sürede inşaatı tamamlandı ve açıldı…

Kaliteli 5 yıldızlı bir otel!

KKTC vatandaşı çok sayıda istihdam da yaptılar, bu da güzel…

Ama şu disko olayı uzun bir süredir sıkıntı yaratmaya başladı!

Bırakın otelin yakınındaki tesisler ve evleri…

Beylerbeyi’nden de yoğun şikayetler geliyor!

Gece yarısından itibaren çekilmez oluyormuş…

Son aylarda sosyal medyada da en çok konuşulanların arasına girdi…

Elbette öncelikle otelin çevresinde ve yakınında işletmesi olan diğer turistik tesisler ve evlerde oturan vatandaşlar!

Hemen her gün ses kirliliği şikayetlerini paylaşıyorlar…

Belediyeye, Kaykamaklığa, polise ve bakanlıklara çağrıda bulunuyorlar!

Bunlar gazetelerde yayınlanıyor…

Şikayet çok ama ne yazık ki her zamanki gibi bu işletmeye sabahın erken saatlerine kadar izin veren makamlar suskun!

Ses kirliliği yaratan böyle bir işletmenin açılmasına kim izin verdi?

Girne’de belli bir saatten sonra ses yasağı uygulanırken bu işletmenin özelliği neydi de müzik izni bu kadar sarkıtıldı?

Bunun geçerli bir açıklaması olmalı…

Tamam insanlar eğlensin ama onlar eğlenirken başkaları rahatsız oluyorsa bu işte bir sakatlık var demektir!

Rahatsız olanlar şikayet ediyor ya…

Bunlar hep sosyal medyada kalırken memleketin ‘deli’si Turgay Hilmi kalktı şimdi eylem kararı aldığını açıkladı!

Deli derken elbet ne demek istediğimizi anladınız…

Özellikle de bu otelin yarattığı ses kirliğinden şikayet edenlere güzel bir fırsat yarattı!

Ses kirliği devam ettiği müddetçe eylem yapacağını açıkladı…

Yapar çünkü her dediğini yapan bir şahsiyet!

Bu memleket için biraz fazla birisi ama zaten yıllardır bireysel mücadele ile yaptıklarını hemen herkes bilir…

Nasıl bir eylem şekli düşünüyor bilemeyiz ama önemli olan da zaten bu eylemde onun yanında kimlerin yer alacağı!

Hele de sabah akşam şikayet edenler…

Yanında olacak mı yoksa sadece sosyal medyada sızlanmaya devam mı edecekler!

Zira bizim huyumuzdur bu…

Gürleriz, parlarız ama iş icraata geldi mi boynumuzu büker popomuzun üstüne otururuz!

Hadi bakalım görelim şikayet edenleri…

Tabi ki olay artık toplumsal bir hal aldığı için konu sadece ses kirliliğinden şikayetçi olanları ilgilendirmiyor!

Bugün sana yarın bana meselesini unutmamak gerek…

“Gülsek mi ağlasak mı?”

“Avlanması yasak olan, 
Ancak, ökse ve net ile her yıl, hem Kuzey'de hem Güney'de
100 binlercesi kaçak olarak yakalanıp,
Alenen meyhanelerde servis edilen "pulya" kuşunun,
Devlet zevatının katılımı ile resmi açılışı yapılacak,
FESTİVALi de düzenleniyor.
Boğaziçi Pulya Festivali 18 Ağustos Cuma günü başlıyor ve
27 Ağustos’a kadar sürecekmiş.

Ağlasak mı Gülsek mi?..”

(Ülker FAHRİ)

“Devlet bu ayrıcalığı neden yapıyor?”

“31 Ağustos Perşembe gün tatil verilmesinin gerekçesi nedir? 
Anladık devlette çalışsan da çalışmasan da maaş ay sonu cepte.

Ama arife diye tatile ne gerek var anlayamadım. 
Özel sektör arife gün kapatabilir mi?
Kapatırsa maaşları devlet verecek mi?
Devlet dairelerinde yapılması gereken işi olan, alınması gereken izinleri olan, kurtarılması gereken malı olan vatandaşın suçu ne?
Devlet bu ayrıcalıkları neden yapıyor?..”

(Salih ÇELİKER)

Girne'de durumlar...

Turizmin başkenti…

Gözbebeğimiz Girne!

Her ne kadar son yıllarda betonlaşsa da, çarpık yapılaşma ile göze batsa ve bundan şikayetçi olsak da artık başka şeyler de gözümüze batmaya başladı…

Orta yaşlarda bir kadın, elinde bir iki paket kağıt mendil paketi ve diğer elinde minicik bir yavru ile hüzünlü bir tablo!

Tabi ki bunlar hep işin senaryosu…

Duygu sömürüsü yapılarak cebe indirilen mangırlar!

Sonuçta hem insanlık hem de turizm açısından çok kötü bir görüntü…

Yazık ediyoruz Girne’ye!

Hem de el birliğiyle…

Semih Sancar’ın madalyaları…

Türkiye basınında yayınlanınca resmen dehşete düştük…

1974 Barış Harekatı’nın komutanı ‘Kıbrıs Kahramanı’ Semih Sancar’ın madalyaları ve aldığı taktir belgeleri bit pazarında satışa sunulmuş!

Neden nasıl oldu diye soracak değiliz ama…

Bunları alan kişiyle temasa geçilip bunlar KKTC’ye kazandırılır mı bilemeyiz ama!

En azından bir girişimde bulunulmalıdır…

Özellikle de vatan millet deyince mangalda kül bırakmayanlar!