AKSA’nın zehri nereye akıyor?

Önce Akdoğan’da kesilen ağaçlar konusu…

Çevre konusunda insanların, sivil tolum örgütlerinin duyarlı olması sevindiricidir!

Eğer söylemler eylemlere dönüşürse ne ala…

Zira bizde bu işler genelde şov nitelikli olmuştur hep!

Sıkı bir çevreci görüntüsü verip çevre düşmanlarını da iyi biliriz…

Akdoğan’daki ağaç kesimi konusunda sanırız bir kez daha yargısız infaz yaptık toplum olarak!

Evinin önüne bir tek ağaç dikmeyenler Belediye Başkanı Ahmet Latif’i ‘ağaç katili’ ilan ettiler…

Hem de sormadan soruşturmadan!

Oysa yaptığı açıklama gayet mantıklıydı…

İlgili birimlere danıştı, yasal olmayan bir şey yapmadı ve en önemlisi de bu kararda çocukların güvenliği ön planda tutuldu!

Yarın bir gün eğer o ağaçlardan bir dal çocukların kafasına düşse, hayati tehlikeler yaşansa bu sefer de ‘çocuk katili’ mi olacaktı yani…

Bu tür yargısız infazlar işini iyi yapanların sadece moralini motivasyonunu bozar!

Hele de işe siyaset bulaşmışsa, vay halimize…

Ahmet Latif, Akdoğan için kazanılmış bir değerdir, göreve geldikten sonra da yaptıkları başarısını kanıtlamıştır!

Siyaset değil de çevre konularına değinmek uzun bir zaman sonra bize de iyi geldi…

Seçim çalışmaları, seçim sonuçları ve hükümet senaryoları derken içimiz iyice kararmıştı!

Ha keşke artık bizim meslekte de profesyonellik olsa ve çevre yazarları, muhabirleri işlerini bir uzman edasıyla yapsa…

Ama bizde basıncılar her konudan anlayanlardır, sanki de her konuda uzman kesilmişlerdir!

İşte çevreciler için üzerinde önemli durması gereken bir konu daha;

AKSA ve çevre konusu şimdiye kadar ne kadar kamuoyuna yansıdı?

Bu işletmenin ekonomideki yerini ve kazanımlarını gündeme getiririz de ya çevre faktörlerini…

Bir iki kara dumanlı baca resmi, ‘zehirleniyoruz’ feryatları, sonra unutur gideriz!

Birkaç gündür AKSA’nın çevreye verdiği zararları içeren ihbarlar geliyor, telefon görüşmeleri yapıyoruz…

Filtre takılmış, artık eskisi gibi havaya zehir üfürmüyor!

Bu iyi haber de ya bu zehir nereye gidiyor?

Teknik kişilerin söyledikleri şu:

Denizden filtreye bir boru çekilmiş, dumandaki kükürt buhar olup yine borularla bir yerlere veriliyor…

Bir başka boruyla bu kez havaya değil denizin dibine!

Deniz içindeki canlıların içine yani…

Bölgedeki balıkçılar bile en verimli yerlerden birisi olan kıyıların artık eskisi gibi verimli olmadığından şikayet ediyorlar!

Elbette tamamen bilimsel bir konudur bu…

Denize verilen zehrin komşu kıyıları ve haliyle plajları da zehirleme riski çok büyük!

Konu elbette teyide muhtaçtır ve tamamen bilimsel verilerle kesin sonuçlar ortaya çıkarılabilir…

Çıkarılmak da zorunluluk haline gelmiştir!

Başta devletin çevre birimleri sonra çevre örgütleri ve tabi ki kendine ‘çevreci’ diyen herkes bu konuya dahildir…

Birkaç ağacın kesilmesiyle insanları ‘katil’ olarak nitelendirenler bu konunun da üstüne ciddiyetle gitmeli ve eğer varsa asıl katliamların önüne geçmelidir!

Arıklı ve sendikalar!

YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı dün sendikaları fazlasıyla kızdıran bir açıklama yaptı…

Haliyle çiçeği burnunda bir vekil olduğu için bu tür keskin söylemlerini önümüzdeki günlerde de mutlaka göreceğiz!

Tarz olarak açıklaması eleştirilebilir ama haksız yanları da yok değil…

Aslında sendikaların şu anki konumlarından bazı sendika yöneticileri de memnun değil!

Bunu kendi aralarında konuşurken, çok da dışa vuramıyorlar…

Memnuniyetsizlik üyelerde de görülüyor ve son iki yılda hemen tüm sendikalardan ciddi rakamda üye istifası yaşandı!

Arıklı’ya kızabilirsiniz ama…

Perde gerisinde yaşanan bir takım gerçekleri de göz ardı edemezsiniz!

Sadece Merak İşte?

Alkolmetreler ayarsız mı?

Hani şu yollarda trafik polislerinin alkol kontrolü yaptığı cihazlar…

Bir polis arkadaş aradı uyardı:

Bu cihazların mutlaka periyodik aralıklarla bakımının yapılması gerektiğini zira bu yapılmazsa yanlış değerler alınabileceğini söyledi!

Şöyle ki örneğin yüksek mevkilerde yapılan ölçümlerle alçak yerlerdeki öçlükler arasında büyük farklılıklar yaşanıyormuş…

Uyaralım dedik!

Mülteciler suçlu mu?

KKTC’yi de kullanarak Güney’e ya da buradan Avrupa ülkelerine gitmek isteyen mülteciler konusu…

Yakalanıp elleri kelepçeli olarak nezarete atılıyorlar!

Bunların bir çoğu savaştan kaçan can emniyeti arayan insanlar…

Yaşadıkları ülkelerde çektikleri cefa yetmezmiş gibi bize geldiklerinde de aynı muameleyi görmeleri ne kadar doğru?

Tamam kaçak giriş çıkış yapıyorlar da…

Biraz daha hoşgörülü olamaz mıyız?

29 nolu sandıkta ne oldu?

Dün banımızda da yer aldı…

Seçimlerde Lefke’deki 29 nolu sandıkta 233 seçmen oy kullanmazken, buradan bazı adaylara oy çıktı olarak görülmüş!

YSK bu konuda bir araştırma yaptı mı?

Eğer  doğruysa diğer sandıklarda da aynı tezgahlar oldu mu?

Zira bir çok aday kılpayı vekil olurken bazıları da yine kıl payı olamadı!

Teknecik’de son durum?

Kalecik’teki santralin zehri denize akıtılıyor da…

Teknecik’teki santralin son durumunu konuşan kimse yok!

Bacadan hala kara dumanlar çevreye zehir saçmaya devam ediyor…

Cezası da bilmem kaç asgari ücret karşılığı!

Başta  devletin birimleri ve çevre örgütleri hiç mi burardan geçip felaketi görmüyor?

MESAJ KUTUSU

Sayın Serdar DENKTAŞ, hükümet kurma çalışmalarında 4’lü koalisyonu tercih etmiş ve bu yönde bir karar alarak devleti daha fazla hükümetsiz bırakmamayı yeğlemişsiniz. Madem ki siz yine Maliye’nin başında olacaksınız sorun yok demektir. Vatana ve millete şimdiden hayırlı olsun…

Sayın Cemal ÖZYİĞİT, önümüzdeki hafta kurulması beklenen kabinede İçişleri Bakanlığı için bastırdığınız konuşuluyor! Bu bakanlığı size biraz zor verirler ama kim bilir belki de biraz nazlanırsanız olmayacak iş de değil yani! Sonuna kadar bastırın deriz…

Sayın Asım İDRİS, işinizi gücünüzü bırakıp partinize gönül verdiniz ama sonuçta seçilemediniz. Ancak umarız ki partiniz ister iktidar olsun isterse olmasın size muhakkak sahip çıkacaktır, sahip çıkmak da zorundadır! Siz bunu zaten çoktan hak etmiştiniz…

Sayın Ahmet LATİF, bizim ülkemiz iyi adamları yeme bakımından öncü olduğu için yapılan eleştirilere çok da kafa takmayın deriz! Zaman sizi muhakkak haklı çıkaracaktır o zaman da yargısız infaz yapanlar düşünsün artık!

Sayın Günay KİBRİT, 7 Ocak genel seçimlerinde hiçbir engelli adayın meclise girememesi artık sizin gibi sivil toplum örgütlerini bir kez daha düşünmeye ve yeni kararlar almaya zorlamalıdır! Siyasiler tarafından duygu sömürüsü yapılıp sonra da bir kenara atılmak hoş bir duygu olmasa gerek değil mi?

Sayın Ahmet KASIMOĞLU, dün talihsiz bir trafik kazası saniyelerle ucuz atlattığınızı üzülerek öğrendik. Büyük geçmiş olsun diyoruz, bizim ülkede daha bisiklet sürenlere saygı duyulmadığından bu tür örnekler ne yazık ki sıkça yaşanıyor…

Sayın Hasan TOPAL, yeni kurulacak olan hükümette Sağlık Bakanlığı’na getirilmenize kesin gözüyle bakılmaya başlandı. İyi bir hekim olarak umarız iyi bir yönetici de olarak bu görevi layıkıyla sürdürürsünüz. Hayırlısıyla olsun deriz…

Sayın Okan HACIALİ, işletmenizin uluslar arası alanda ödüle layık görülmesi sadece içeride değil kamuoyunda da büyük memnuniyet yarattı. Zira gıda konusunda hemen her evin içindesiniz ve bunun için sağlık en önemlisi. Tebrik ederiz…

Sayın Sami OSMANLI, küçük bir operasyon geçirdiğinizi duyduk büyük geçmiş olsun…Sizin gibi genç insanlar kendilerine çok dana iyi bakmalı ki ileriki yaşlarda daha zinde olasınız…

Sayın Oğuzhan HASİPOĞLU, önceki gün bir televizyon programında yaptığınız açıklamalar artık sizin de şahinler grubuna geçtiğiniz yönde yorumlandı. Bu işlerin ortası yok değil mi açık ve net bir kulvar her zaman en iyi olanıdır…

Sayın Anıl KAYA, yaptığınız derin araştırmalar sonucunda seçimi karma oyların yanmasından dolayı kıl payı kaybettiğiniz sonucuna ulaşmışsınız! Demek ki siz de yeni sistem kurbanısınız desenize. Öyleyse mücadeleye devam…

Sayın Murat ERGÜN, bir suçluyu darp ettiğiniz yönündeki iddialar için kamuoyunu bilgilendirmek gibi de bir zaruret orta çıkmış oldu. Sizin gibi polis arkadaşlar bu konularda daha hassas olmak zorundadır…

Sayın Bekir KILIÇ, uzun bir aradan sonra hem eşinize hem de oğlunuza kavuşmanın sevincinin yüzünüzden okunduğu söyleniyor! Bu dünyada aileden daha önemli ne olabilir ki? Gözünüz aydın olsun, kutlamalara ne zaman başlıyorsunuz?

Sayın Erhan ARIKLI, yaptığınız bazı açıklamalarda haklıyken haksız duruma düşen bir pozisyona girme gibi bir hatanız var. Artık milletin bir vekili olduğunuzu kendinize sıkça tekrarlamanız gerekiyor değil mi?