Cumhurbaşkanı seçilen Tatar ve ona gönül verenler zaferin sarhoşluğunu yaşamaya devam ediyor…

Bu analarından emdikleri süt kadar haklarıdır!

Zira Tatar siyasette hedefinin sadece Başbakanlık olduğunu defalarca söyledi…

Ama geleneksel parti baskısı var ya!

Ona yenik düştü ve biraz da korka korka aday oldu…

Bunu zaten kendisi de kabul ediyor!

Ama Tatar’ın çok ayrı bir özelliği vardı, o da siyasete atıldığı ilk günden itibaren halkın içinden hiç çıkmadı…

Sabah yürüşlerinden doğa çektiği doğa fotoğraflarını paylaştı!

Girne’den Lefkoşa’ya gelirken onlarca yerde durdu, halkın siyasetçisi olduğu görüntüsünü ihmal etmedi…

Sadece parti örgütlerini değil, partisiz hatat başka partilerin mensuplarının da içine girdi!

Ülke siyasetini iyi analiz etmişti çünkü…

Halktan kaçmayacaksın, aksine istenmediğin yerlere de gidip kendini hissettireceksin!

Bizim ülkede bunu yapanın hep kazandığını biliyordu, ama o bunu gösteriş için değil, içtenlikle yapınca, bir de buna Ankara’nın güçlü desteği eklenince ipi göğüslemesi kaçınılmazdı!

Tabi ki bundan sonrası işi kolay değil…

Çünkü yeni bir KKTC’nin dizaynı için çoktan düğmeye basıldı, önümüzdeki günlerde gelişmeleri hep birlikte izleyeceğiz!

Tatar’ın aksine Akıncı, belki de kişiliği gereği daha aristokrat bir görüntü çizdi…

Tamam o makam ağır ve epey sorumluluk isteyen bir makam ama bizim insanlarımız da kasıntılı siyasetçi tiplerini hiç benimsemedi ki!

Dün Lefkoşa açık pazarından güzel görüntüler paylaştı…

Koruma ordusu yoktu!

Saray’dan maaşlı fotoğraf çekenler de…

Kendi çektirdi kendi paylaştı!

Oysa Cumhurbaşkanlığı sürecinde çarşı Pazar fotoğrafları daha profesyonel olup Saray’dan servis edilirdi…

Bunun da çok samimi görüntüler olmadığını zaten herkes bilirdi!

Bizim insanımız doğal olmayan siyasetçileri benimsemiyor…

Kasaba siyasetçilerini benimsiyor çünkü, kendisi de zaten bu tablonun bir parçası!

Yıllardan beridir böyle geldi böyle gidecek…

İneceksik halkın arasına, sırt sıvazlayacaksın, insanların yüzüne güleceksin, bunu yaparken de bir makam sahibi olarak değil sıradan insan görüntüsü vereceksin!

Bu arada takım elbiseli, kravatlı çarşı gezisi mi olurmuş…

Akıncı, halktan birisi olarak çarşıya dün indi ama biraz geç indi!

Geçtiğimiz yol içinde daha seçimler gündem olmadan önce Akıncı’nın bir çok açıklamasında şöyle görüşler de ortala atılırdı…

Sayın Akıncı, çok defa şunu tekrarladı;

Bu ülkede çözüm olmazsa KKTC ile yola devam ederiz…

Başka da bir alternatif yok ki zaten!

Bu ifadeleri seçim sürecinde bir kez bile kullanmadı…

İrade dedi başyka bir şey söylemedi!

Vatandaşı iradeye sahip çıkmaya çağırdı…

İradeye sahip çıkma meselesi de bizde Türkiye karşıtlığı olarak algılannıca olanlar oldu!

Akıncı seçilmezse halilmiz harap olacak söylemleri de eksi olarak hanesine yazıldı…

Kendi ya da ekibi, yanlış bir seçim stratejesi belirlemişti!

Dün olduğu gibi, bugün ve yarın da Türkiye ile ilişkileri fazlasıyla zayıf olan siyasilerin pek de şanslarının olmadığını bilinen bir gerçektir…

Şimdi önümüzde bir UBP kurultayı var…

Hem genel başkan hem de Başbakan seçilecek olması bu kurultayı daha fazla önemli hale getirdi!

Dikkatle izlemeye çalışıyoruz, UBP’liler ciddi bir hata yapmaya başladı…

Şimdi de ‘Önce UBP’ sloganını ön plana çıkarıyorlar!

Yapmayın Allah aşkı için…

Bu demektir ki önce partim sonra başka şeyler!

Partiden daha önemli başka bir şey yok öyle mi?

Bundan daha saçma bir şey olabilir mi?

Ülkenin içinde bulunduğu durum ortada, aynı şekilde Türkiye’nin de durumunu bilmeyen yok…

Salgın hala devam ediyor, kış aylarında yine kapanabileceğimiz yönündeki görüşler insanları korkutuyor!

Türkiye gelin de gerekirse seçim yatırımı olsa da pandemi hastanesini yaptı yoksa bir daha çok yerimizde sayardık, peki vakalar patlarsa halimiz ne olacak…

Tirizm bitmiş, döviz patlamış, özel sektör mahvolmuş hala mı önce partim görüşü ön planda olacak yani?

Onun içindir geel başkanlık ve tabi ki başbakanlık yarışındakilere çağrımızdır…

Seçimler geride kalmıştır!

Artık sadece partinizi değil bu ülkenin genelinin yaşadıkları sorunları ön planda tutmaya bakın…

Bu ülke artık önce partim değil, önce ülkem diyen ve bunu hedefleyen siyasetçi ve ülke yönetisi istiyor!

Ülke yokken partinin ne önemi var ki?

MESAJ KUTUSU

Sayın Ayşegül BAYBARS, Kudret beyin aktif siyaseti bırakma ihtimali üzerine parti başkanlığı için nabız yoklamaya başladığınız konuşulmaya başlandı. Kadın parti başkanlığı hem size hep de partinize gayet iyi gelebilir, geri adım atmayın deriz. Diğer genel başkanlardan neyiniz eksik ki!

Sayın Mehmet Ali YÜKSELEN, LAÜ geçmiş yıllarda olduğu gibi yine trafik kazasına kurban verdi, başınız sağolsun. Devlet artık bu ülkenin ana yollarındaki aydınlatma ışıklarını tamir edemiyorsa bunu bizzat üniversite olarak üstlenin ki hem onlar utansın hem de hem de artık canlar pisi pisine ölmesin…

Sayın Murat GEZİCİ, Cumhurbaşkanlığı anketlerinden sonra şimdi de kurultay için yapmaya başladığınız anket çalışması merak konusu olmuş ki bu konuda yoğun mesajlarınız geliyor. Yani KKTC’yi epey sevidiniz ama bukadarını da hiç beklemiyorduk doğrusu…

Sayın Gürcan ERDOĞAN, Ahmet Dargın’ın kurum müdürlüğü görevinden alınmasından sonra bu makama en şanslı aday olduğunuz konuşulmaya başlandı. Bu arada muhalifler de karşı atağa geçti, şu sıralar sağlam basmakta yarar görüyoruz…

Sayın Dursun OĞUZ, Başbakanlığın tam karşısına kurultay seçim ofisi açma karanınızın bazı mesajlar da içerdiği ifade ediliyor. Bu arada ikinci tur için de bazı teklifler yapıldığı yönünde duyumlar almaya başladık hadi bakalım hayırlısı. Partiyi ve özellikle de ülkeyi ileriye taşıyacak kazansın diyelim…

Sayın Sarper ALTINCIK, artık seçimler de geride kaldığına göre kamera kayıtları soruşturmasını kamuoyuyla paylaşmanın zamanı gelmedi mi? Siyaset dünyası ve vatandaş bu soruşturmanın sonuçlarını dört gözle bekliyor, biraz elinizi çabuk tutmakta yarar var…

Sayın Tolga ATAKAN, aktif siyaset ile kendi işinize geri dönüm dönmeme konusunda büyük bir çelişki yaşadığınızı öğrendik. Parti tabanı ve yönecileriniz devam kararı almanızı bekliyor, pek ala ki götü gidişatı geri çevirebilirsiniz. Bu konuda kolay pes etmemek gerek değil mi ama?

Sayın Salih CANSEÇ, Ünal Üstel’in seçim ofisinin başında tüm organizasyon sorumluluğunu üstlendiğiniz ve 7/24 prensibiyle ekibe nefes aldırmadığınız söyleniyor. Bu arada seçim ofisine gelenlerin haddi hesabı yokmuş. Şunun şırasında 5 gün kaldı gazanız mübaret olsun…

Sayın Emir ERSOY, dikenli yollar ve amansız bir bürokrasi savaşından sonra niyahet istaysonu hizmete açtığınız ve pompacılık dahil işletmede her türlü görevi üstlendiğinizi duyduk. Böyle giderseniz çok kısa sürede petrol krallığına aday olursunuz, hayırlı işler bol kazançlar dileriz…

Sayın Mustafa AKINCI, biraz geç de olsa nihayet çarşı ve pazara korumasız olarak sade bir vatandaş olarak inerek ABD’ye filan gitmediğinizi de kamuoyuna duyurmuşsunuz. Sonra vakaların patladığı rekor kırdığı bir ülkede ne işiniz var ki, ülkenin güzelliklerinin keyfini çıkarın deriz…