Ahlakı, tikel bir topluluktaki insanlar arası ilişkileri düzenleyen ilke ve kurallar bütünü olarak tanımlayabiliriz. Bu ilke ve kuralların söz konusu toplum ya da topluluğun olumlanan ve olumsuzlanan davranışlarını düzenleyen bir sistematik yapı oluşturduğu söylenebilir. İlke ve kurallarla örülü her normatif düzen temel olarak topluluk ya da sosyal grubu oluşturan bireylerin çoğunluğunca benimsendiği oranda bir bağlayıcılık ve caydırıcılık taşıyacaktır.
* * *
Ahlaki ilke ve kuralların belli bir devletin politik otoritesi ve hukuksal yapısı tarafından gözetilip desteklenmesi ahlaki, politik ve hukuki süreçler ve gerçeklik alanların iç içe olduğu gösterir. Bu bağlamda ahlak, siyaset ve hukuk felsefeleri de yakın bir ilişki içindedir. Ahlak felsefesine eğitim felsefesi ve bilimi çerçevesi içinde bakarsak, toplumsal eğitim sürecinin bireylerde oluşturulmuş normlar düzleminde bir karakter yaratmaya çalıştığı rahatlıkla söylenebilir.
* * *
Toplumsal yaşamın doğal örgüsü içinde yaratılan bu karakterin, devletin resmi kurumları tarafından desteklenmesi, durumu pekiştiren ve kalıcı kılan bir öge olarak karşımıza çıkarken, devlet tarafından desteklenmemesi ise sivil toplum ve devlet arasında bir gerilim ögesi olarak karşımıza çıkacaktır. (alıntı)
* * *
Sevgili okur, yukarıda bahsi geçen ahlak tanımı, çok güçlü ve çok yönlü bir araştırmanın yalnızca kısa bir özetidir. Ahlak halkların bir arada yaşarken, halklar arasında ki ilişkileri koruyan önemli belki de en değerli öneme sahiptir.
* * *
Ülke yöneticileri bu ahlak çizgisini kaybetti mi, halklarla olan bağı kopar, ve bu yöneticiler yine ahlaktan yoksun tavırları ile halkları sarsan bir biçimde böler. Tam da şu an içinde bulunduğumuz ülke şartları gibi. Sizin yapmanız gereken, iş, eğitim, siyasi, aile, arkadaş, vs tüm bunların var olan ahlakınızla koruyup, bunu destekleyip koruyacak yönetimlere el vermenizdir.
 

Behiç ANİBAL