Bulaşıcı Hastalıkla Üst Kurulu kim? Sağlık Bakanlığı’ndan atanmış/görevlendirilmiş kişilerden kurulu bir üst kurul.

Bunlar kendileri bölgeler arası dolaşmak için ve çalışmaya devam edebilmek için zorunlu hallerde PCR yaptırın dediler. Sonra yap(a)mıyoruz vazgeçtik dediler.

Sağlık Bakanlığı teslim bayrağını kaldırarak B planı mı uygulamış oluyor. Hani Sağlık Bakanı B Planımız var ama zorunda kalmadıkça uygulamak istemiyoruz demişti devletin TV kanalında…

B Planı BU olsa gerek(!)

Üstelik açıklama o denli gayri ciddi yapılmış ki özel hastaneler yapmaya devam ediyor mu, Bakanlar Kurulunca onaylanan kararlardaki 7 günlük PCR hala zaruri mi, kamu görevlileri ve mecbur olan ilçeler arası dolaşım için hala yapacak mı belli değil!

Bunca soru ile insanları karşı karşıya bırakmak acemilik değil de nedir?

***

Dünya üzerinde devletin pes ettiğini ilan ettiği bir başka durum daha görülmüş duyulmuş değil herhalde. Haber dün bültenlere düştüğünde, bu bir şaka diye düşündüm.

Bir şirket iflasını ilan edebilir, bir dükkân sahibi borçlarım var diyerek kilit vurabilir.Ama devlet “adamı” ben bunu yapamıyorum deyip makamda oturmaya devam edemez!

Etmemeli!

İnanın akıl almaz işler dedikleri tam olarak budur.

**

Gelin birlikte sorgulayalım:

Geçtiğimiz sene Mart ve Nisan aylarında da eczaneler, tedarikçiler, benzin istasyonları ve şimdi her neresi açıksa oralar gene açıktı.

O zaman biz bir tam kapanma havasındaydık. Mecbur kalmadıkça evlerimizden çıkmıyorduk. Yaşam 3 aya yakın bir süre belli bir disiplindekalmıştı. Her şey çok daha zordu çünkü ilk defa bu tür işlerle karşılaşıyorduk. Devlet de ilk kez karşılaşıyordu. Ancak son derece itinalı bir şekilde tedbirlerimizi alıyor, virüse geçit vermiyorduk! Şimdi de kararlar farklı değil lakin alışık olmamıza karşın, uygulamıyoruz!

Bunun sebepleri hükümet tarafından sorgulanmalı.

Ne oldu da bu defa uyum gösterilmiyor? Neden bu hususta insanlar canları pahasına sokakta?

Bakın geçen sene 5 vakaya çok derken şimdi 100’lerde seyreden bulaşa karşın kopmuş ve ilgilenmez durumdayız.

Vatandaşın uyum göstermemek için gerekçesinin ne olduğunu bulmak, sorgulamak ve önünü almak artık devleti yönetenlerin görevidir. Çünkü hakikaten kendisi korumayı nasıl yapacağını idrak etmiş ve uygulayanlar da zarar görüyor.

Devlet görevlilerinin, kamuda çalışan elzem yerlerin görevlerinin sürdürebilmeleri için, polisin, itfaiyenin, sağlık çalışanlarının zarar görmeden hizmetleri sürdürebilmesi için gereğinin ivedi olarak yerine getirilmesi lazım.

Durumun önemini daha nasıl izah edebilirsiniz? Siz yönetenler bunu aktarmalısınız. Mesela Akıncı çıkıp çağrı yapardı Cumhurbaşkanı olarak neden Tatar aynı şekilde yapmıyor.

Acaba toplum saygısını neden yitirdi?

O zaman tolumun saygı duyduğu birisi yapsın bu çağrıyı!

Başhekimlerden kurulu bir ekip mi yapar, Polis Genel Müdürü mü yapar, Ombudsman mı yapar, Yüksek Mahkeme Başkanı veya onlardan kurulu bir heyet mi yapar, hepsi bir araya gelip mi yaparlar bilmiyoruz. Lakin durumun vahametini birileri izah etmeli. Gerekli cezai müeyyide de uygulanmalı!

Yasalar buna cevaz veriyor.

***

1 Temmuz’da kapıları açarak, turist getirilecek diye çabalanarak, belli kesimler beslenecek diye bunlar yaşanıyorsa şimdi bedelin hep birlikte ödüyoruz.

Tüm otel ve yurtlar bu süreçte devlet ödenekli zaten çalışmaya devam ettiler. Artık sussun onlar.

Sanayi Odası daha geçen hafta kapanma isteyip bugün kapanmaya itirazı neden?

Şimdi ne kar yapma ne de servetine servet katma zamanı değildir. Şimdi toplumsal birlik zamanıdır.

Ayrıca ben yapamıyorum artık diyen kim varsa gitsin lütfen!

Gölge etmeyin başka ihsan istemeyiz…

DR. Çiğdem DÜRST