Dün öğlen duygusal anlar yaşattı bize Dipkarpaz Belediye Başkanı Suphi Coşkun…

K.T. Belediyeler Birliği’nde buluştuk!

Yalnızca Suphi Coşkun yokta orada…

Bütün belediye meclis üyeleri de oradaydı!

Muhtarlar da…

Bütün siyasi partilerin örgüt başkanları da gelmişti toplantıya!

Sanki bir başkaldırış vardı orada…

Yıllardır isyan eden bölge halkının temsilcileri içini döküyordu dünkü gün!

Ama Suphi Coşkun’un ruh hali bambaşkaydı…

Hele de bundan tam 9 yıl önce hayatını kaybeden 4 yaşındaki Cansu’nun dramını anlatırken!

Kah ağladı…

Kah öfkelendi elini masaya vurdu!

Tüm bölge insanının yıllardır birikmiş dertlerini döktü ortaya…

Sahi 2010 Yılında 4 yaşındaki Cansu Aydemir nasıl oldu da öldü bilen var mı?

Bu ülkenin Cumhurbaşkanı…

Başbakanı ve bütün bakanları!

Siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri…

Akıllarında kaldı mı böyle bir dram!

4 yaşındaki Cansu Dipkarpaz’da oturuyordu ailesiyle birlikte…

Hastalandı!

Sağlık Ocağı kapalıydı, hekim yoktu…

G.Mağusa’da götürülmek zorundaydı!

Araçları da yoktu onun için polis koştu imdatlarına…

Koyuldular G.Mağusa yollarına!

Yetişemedi işte…

Hastaneye giderken polis aracının içinde yumdu gözlerini!

Aradan tam 9 yıl geçti ama kimse sorgulamadı bu olayı…

Bundan sonra da sorgulanmayacak tabi ki…

Çünkü bizde sosyal devlet sadece kocaman bir palavradan ibaret!

Lefkoşa’daki bir vatandaş ile Dipkarpaz’daki bir vatandaş asla eşit değil…

Bundan böyle de eşit olmayacak!

Biz burada hastaneye en fazla 5 dakika içinde ulaşıyoruz…

Ama onların bu şansları yok!

Hele de önemi bir vaka ise önce Mağusa oradan Lefkoşa’ya ancak 3 saatte gidilir…

Onun için haberlerde de geçer hep;

Dipkarpaz’dan Mağusa’ya götürülürken ambulansta hayatını kaybetti diye…

Dipkarpaz’da yaşayanların kaderleridir bu!

Olmaya da devam edecektir…

Bu memleketi yönettiklerini söyleyenler bu kafayla giderse!

Suphi Coşkun’un serzenişleri gayet ilginç aynı zamanda da yerinde…

Diyor ki;

Dipkarpaz sadece eşeklerden, doğadan ve çevreden ibaret değil…

Yasalar ve bazı sivil toplum örgütleri oradaki bitkileri ve eşekleri korumak için ellerinden geleni yapıyor ama!

İş insana gelince öyle değil işte…

Çünkü orada insanın kıymeti yok!

Yollarda, ambulans içinde, polis otosunun içinde hastaneye giderken yollarda heba oluyorlar…

Konuya sadece devlet değil, siyasiler de, sivil toplum örgütleri de duyarsız!

Bir de biz ekleyelim o zaman…

Medya da suçlu bu konuda!

Çiçekler, böcekler önemli ama…

Ya insanlar!

“Vatandaşlıktan vazgeç üyeliğini verelim…”

Gelelim asıl meseleye…

Göreve geldikten sonra bölgede hekim olmayınca Suphi Coşkun uzun bir arayıştan sonra çözümü bulmuş…

Hükümetle görüşüp onay aldıktan sonra gitmiş G.Mağusa’da özel bir hastanede çalışan bir çocuk hekimi ile anlaşmış…

Anlaşırken de diyor ki, ‘resmen yalakalık yaptım’ sırf kabul etsin diye!

Ettirmişte…

Azerbaycanlı Dr. Bakhtiyar Mammadov kabul etmiş Dipkarpaz’daki görevi!

Suphi Coşkun bastırmış ve vatandaş yapılmasını da sağlamış doktorun…

Hükümet de bu zorlu görevi kabul etti diye vatandaş yapmış!

Yapmış ama işte birileri de bundan rahatsız olmuş…

Kıbrıs Türk Tabipleri Odası Dipkarpaz’da görev yapan doktora bu kez izin vermemiş!

Gerekçeye de bakar mısınız?

KKTC vatandaşı oldu ya…

Güçlerine gitmiş arkadaşların!

Oda Başkanı Mustafa Taşçıoğlu’nun da…

Sözde golifa gibi vatandaşlık dağıtılıyormuş çünkü!

KKTC vatandaşı olmadan izini veriliyordu ama…

Vatandaş olunca izin yok!

Çık vatandaşlıktan al iznini…

Sanki de Dr.Mammadov Dipkarpaz’da keyif çatıyor!

Ya da tatil yapıyor…

İşi hasta olan çocuklara bakmak, aynı zamanda da sağlık ocağına gelen tüm hastalara müdahale etmek!

Kısaca can kurtarmak yani…

Hipokrat yeminine sadık kalıyor!

Ama bazılarına göre de KKTC vatandaşı olmak suç…

Çünkü golifa gibi vatandaşlık dağıtılıyormuş!

Bu çağda nasıl bir zihniyet bu?

Daha fazla Cansular ölsün diye mi?

Memleketi böyle mi yöneteceksin Mustafa bey?

KKTC vatandaşı oldu diye Dipkarpaz’da görev yapan çocuk doktorunun iznini yenilemeyen K.T. Tabipleri Odası Başkanı Dr. Mustafa Taşçıoğlu bundan birkaç gün önce sosyal medyada Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun açıklamalarına tepki göstermiş…

Federasyon konusunda görüşlerini paylaşmış ve sununda da şöyle buyurmuş;

“Bu memleketi biz yöneteceğiz…”

Siyasi ve dünya görüşüne elbette saygı duyuyoruz…

Ama diyor ya, ‘bu memleketi biz yöneteceğiz’ diye!

Nasıl bir yönetim anlayışıdır ki bu?

Dipkarpaz’daki çocuklar hastalanınca tedavi olmasınlar diye mi bir yönetimden bahsediyor yani!

İşte o paylaşımı;

“TC.Dışişleri bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Bilmez mi ki,1977 ve 1979 doruk anlaşmalarından itibaren Denktaş zamanında bile” federal çözüm” dillendiriliyor ve tartışılıyordu.Çözüm hep federal bir merkeze ve yapıya dayandırılıyordu.Bilir de bilmezi oynar.
Kıbrıs Kıbrıslılarındır.

Onu da bilir de işine gelmez.Bundandır suyu bulandırması,siyasi uşakları kullanması.
Susanlar utansın.”Sin da Gulle geçsin” zihniyetindekiler utansın.

Utanmaları varsa tabii.
Hadi başka mahalleye evladım başka yerde oyna!!

“Bu memleket bizim biz yöneteceğiz”