3 DÖNEMDEN FAZLA VEKİLLİK ETMEYECEĞİMİ TAAHHÜT EDİYORUM....

Geçenlerde CMC arşivimi karıştırırken Hükümetin CMC arazilerindenden sorumlu Bakanlığının CMC alanında görevli bir müdüre yazımış olan bir yazısı gözüme çarptı.

Yazı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından yazılmıştı.Altında da Bakan olarak bilin bakalım kimin ismi vardı.

İrsen Küçük. Tarih 1975. Hesapladım.Tam tamına bundan 42 yıl önce yazılmış bir yazı.Yarım asra yakın. Bir ömür.

İrsen Küçük beyin daha düne kadar Başbakan olduğunu düşündüğümüzde O yıllarda dünyaya gelen çocukların en az 42 yılının nasıl olacağı üzerinde rol oynayan bir şahıs. Yazıyı görünce ve aklıma daha düne kadar bu şahsın Başbakan kalmak hatta Cumhurbaşkanı olmak için topluma ve bağlı bulunduğu partisine yaşattıkları aklıma gelince hiçbir siyasetçinin kendi rızası ile oturduğu makamı bırakmayacağını birkez daha teyid etmiş oldum. Tabii ondan medet umanlarında onu seçmeyi....

Sonra ABD’nin gelmiş geçmiş en iyi ve sevilen başkanlarından biri sayılan Sayın Bill Clintonun 2 dönem toplamda 8 yıl Başkanlıktan sonra yerini devrettiği aklıma geldi. 1990’lı yıllarda ABD siyasetinin en önemli tartışma konularından birini, seçimle göreve gelen kimselerin görev sürelerinin belirli bir zaman dilimiyle yasal yollardan kısıtlanmasını amaçlayan dönem sınırlaması düşüncesi oluşturmuştur. Buna göre belirli bir süre görev yapmış bir yasama üyesi, yasada belirtilen azami görev süresini tamamladıktan sonra seçimlerde tekrar aday olamayacaktır Seçilmiş kimselere getirilmesi arzulanan dönem sınırlamasının arkasındaki temel düşünce, vatandaşı temsil etme amacıyla göreve getirilen temsilcilerin zaman içinde kendilerine devredilen yetkiler ve güçler sayesinde sonraki seçimlerde sıradan adaylara göre daha fazla avantaja sahip olmaları, ardı ardına seçimleri kazanarak temsilcilik görevlerini bir mesleki statüye ve kariyere dönüştürmeleriydi. Dönem sınırlaması uygulaması sayesinde seçilmişlerin kendilerine sağladığı imtiyazlardan ve kıdemlilik sisteminin olumsuz etkilerinden arındırılması amaçlanmaktadır.

Bu yönleriyle dönem sınırlaması düşüncesi “daha iyi bir demokrasi” arayışlarıyla yakından bağlantılıdır. ABD’de dönem sınırlaması hareketini genel olarak siyasal hoşnutsuzluğun bir yansıması olarak görmek mümkündür. Dönem sınırlamasını destekleyenlerin mevcut yasama organı ile ilgili en önemli eleştirileri onun temel amacı kendi çıkarını korumak olan halktan kopuk bir siyasi sınıf yaratarak yozlaştığı iddiasıdır. Mecliste görev yapan yasama üyeleri hem kendilerini kanıtlamış ve daha tanınmış isimler oldukları, hem de seçim için para ve oy toplama yetenekleri daha fazla olduğu için seçimleri, yeni adaylara üstünlük sağlayarak tekrar kazanabilmektedirler Seçimleri kazanan yasama üyelerinin en önemli endişesi ise makamında olabildiğince uzun bir süre kalmak olmaktadır Bunu sağlamak için her zaman riskten kaçınan kararlar alma yolunu seçmekte ve görevlerini yerine getirme konusunda özenli davranmamaktadırlar. Dönem sınırlamasına desteğin yasama üyelerinin uzun süre görev yapmalarına karşı bir tepki olduğunu ileri sürenleri haklı çıkaran gelişmeler de vardır. Yasama üyelerinin ortalamadan daha uzun süre görev yaptıkları eyaletler, dönemin uzunluğu ve yasağın kalıcılığı konusunda daha katı önlemler almaktadırlar. Dönem sınırlaması taraftarlarına göre yasama üyeleri, görevlerinin ilk yıllarında çok – Daha heyecanlı ve gayretli olurlar. Sonraki yıllarda ise heyecanlarını kaybettikleri için rehavete düşmektedirler. Heyecanını kaybeden kimselerin ise görevde bulunması sakıncalıdır. Ayrıca toplumla yasama organı arasındaki akışkanlığı hızlandıracak olan dönem sınırlamasıyla küçüK bir grubun yasama organına tahakkümü engellenebilir ve böylece çıkan yasaların halkın beklentileriyle daha uyumlu, diğer bir ifadeyle daha demokratik olması sağlanabilir .

ABD’nde son yarım asırdır yaşanan skandaller, kongre üyeleriyle bağlantılı yolsuzluklar, siyasal partiler arasındaki partizan kavgalar, kongreyle başkan arasındaki çatışmalar, kongre üyelerinin çıkar ve lobi çevrelerinin etkisi altında yasalar çıkardığına ilişkin kuşkular ve genel olarak kongrenin performansıyla ilgili hoşnutsuzluklar 1990’lı yıllarda seçilmiş kimseler için dönem sınırlaması düşüncesini kamuoyunun gündemine getirdi. Başta ABD Dönem Sınırlaması (US Term Limits) ve Sınırlandırılmış Dönemleri Destekleyen Amerikalılar (Americans for Limited Terms) olmak üzere bir çok sivil toplum kuruluşu 1990’lı yılların başlarından beri bu yönde güçlü bir kamuoyu desteği sağlamak için çalışmaktadırlar. Her türlü propaganda aracıyla dönem sınırlaması uygulamasının getireceği yararları anlatarak bu kuruluşlar, dönem sınırlamasının seçilmiş bütün yasama üyelerine uygulanmasını sağlamak için ülke genelinde oldukça yoğun kampanyalar yürütmüşlerdir. Halk desteğini kanıtlayan başka bir bulgu, seçmenlerin dönem sınırlamasını destekleyen adaylara seçimlerde daha fazla destek vermiş olmalarıdır. Politikacıların dönem sınırlamasına karşı genel isteksizliği karşısında bu sistemi uygulamaya kararlı sivil toplum kuruluşları bu eğilimdeki politikacıları kamuoyu karşısında teşhir etmek ve onların tekrar seçilmelerini güçleştirmek için bazı girişimlerde bulundular. Bu girişimlerden biri, adayların üç dönemden fazla hizmet etmeyecekleri taahhüdünde bulunmaları ve bu taahhütlerini oy pusulasına yazdırmalarıydı. Bu taahhütte bulunanlara seçimlerde destek verilecek aksi yönde davrananlara karşı ise aleyhte kampanyalar düzenlenecekti . Seçimlerde yenilgiye uğrayan 35 meclis üyesinden 23’ü ABD Dönem Sınırlaması grubunun başlattığı girişime imza atanlara karşı kaybettiler. Dönem sınırlaması girişimine karşıtlıklarıyla bilinen meclis üyelerinin %47’si seçimlerde başarısız oldu O zaman iş bize düşüyor. Sivil toplum örgütlerinden sade vatandaşına basın ve medya mensuplarına kadar tümümüz bu talebi seslendirelim.Sesimizin çıktığı kadar yüksek haykıralım. Buna onay verip yasallaşması için çalışan vekillerin hanelerine artı 1 puan yazalım. Karşı duran milletvekillerini Amerikalıların yaptığı gibi teşhir edip bunu engelleyenleri bir sonraki seçimde meclis dışında bırakalım. Çünkü yukarıda yapılan bilimsel çalışma ve ülkemizde yaşanan benzerliklere baktığımızda Amerikayı yeniden keşfetmeye gerek yok. Koltuğu kendi rızası ile bırakıp gitmeye hiç kimsenin niyetide yok.Bırakıp gitmeyenlerin başımıza açtığı işlerde çok. Sivil toplum örgütleri basın yayın organları siz sevgili vatandaşlarımız işte yaklaşan yeni bir seçim ve sizi temsil etmek isteyenlere sormanız gereken en önemli soru şu 3 dönem sınırlaması ile ilgili yasanın geçmesi için onay verecekmisiniz ve her ne olursa olsun 3 dönemden fazla vekillik yapmayacağınızı taahhüd ediyormusunuz.