Hükümetin ekonomik tedbirler paketine sıcak bakıyoruz…

Belli ki ülke şartlarına göre yapılacak olanı yaptılar!

Bunu yaparken olaya daha geniş yelpazeden bakıp muhalefeti ve sivil toplum örgütlerini de dahil etseler en azından ülke iç barışı için daha sağlıklı olacaktı ama, sonuçta hala bu şansları var!

Hükümet bir şekilde bir dizi kararlar üretmiş ve bu topluma da düşen kararları desteklemektir…

Bu arada yapılan olumsuz eleştirilere bakılınca belli ki 17’nci maddede bir takım sıkıntılar yaşanacak!

Toplum algısı da bu yönde zaten…

Ülkeye çalışma izinli ya da oturma izinli gelenlerin çocukları için uygulanacak asgari ücretin yüzde 5’i oranındaki ek vergi!

Bunun mutlak bir şekilde izahı yapılmalıdır…

Yapılmazsa yanlış anlaşılmaların olma ihtimali ortaya çıkacaktır!

Örneğin, hani geçenlerde basına da yansımıştı ya…

Türkiye’nin KKTC’ye eğitim maksatlı bir takım yardımlarında indirime gidildiği meselesi!

Bakan Özyiğit sadece ‘sorun yok’ der gibi bir açıklama yaptı…

Bu iddialar ise havada kaldı!

Türkiye gerçekten bu tür yardımları aşağıya çekti mi, resmi bir açıklama olmadığı için bilemiyoruz…

Millet sadece tartışıyor, birbirine düşüyor!

Şimdi ise şöyle yorumlar yapılıyor;

Bu maddeyi bakanlık mı koydurdu?

Aklı sıra Ankara’ya misilleme mi yapıyor yoksa!

Onun için her şey artık konuşulmalıdır bu ülkede…

Doğru neyse odur, mutlaka her şeyin bir izah tarzı vardır!

Gelin görün ki 17’nci madde bir kez daha gözden geçirilmek zorundadır…

Burada kimsenin Ankara’ya kafa tutma gibi bir lüksü olamaz!

Varsa da saman altından su yürüteceğine çıksın açık seçik söylesin ki herkes neyin ne olduğunu bilsin…

Bu konuda en güzel yorum ve açıklama sevgili Necmi Karakılıç’tan geldi, herkesin duygularına tercüman oldu;

“Asgari ücretin 2620 tl olduğu bu ülkeye çoğunluğu (toplam işgücünün %50'si) Türkiye'den çalışmak için gelen insanların çocuklarından asgari ücretin yüzde 5'i oranında her yıl vergi almayı önlem diye açıklayan ve bunu savunmaya çalışan örümcek kafalı hükümete birkaç sözüm var.

1. Bu ülkenin bütün altyapısını (yol, hastane, okul v.s) Türkiye karşılamaktadır.

2. Türkiye bütçemize her yıl ortalama 1 milyar tl para aktarmaktadır.

3. Bu ülkede çalışan işçilerin çoğu asgari ücretle yani brüt 2620 TL ile ve kesinlikle 8 saatten fazla çalışmaktadırlar.

4. Asgari ücretle çalılan bu kesimin çoğu fahiş kiralar ödemektedir. 

5. Bu insanlar dolaylı ve dolaysız vergi ödemektedirler.

6. Türkiye’den çalışmak için gelen aileler dışındaki 3.dünya ülkelerinden gelen işçiler büyük çoğunlukla ailelerini getirmemektedir.

7. Bu ülkede asgari ücretle çalışan bu insanların çocuklarından alınacak 130 TL yıllık olarak ülkeye en çok 2 milyon tl civarında para getirecektir. Ama çocuk başına alınacak her 130 TL bu ailelerin alım gücünü ciddi oranda etkileyecektir.

Sonuç: Bu uygulama tamamıyla yabancı düşmanlığı demektir. Resmen Türkiye'den gelen insanlara çocuklarınızı bu ülkeye getirmeyin demektir. Bu uygulama ailelerin parçalanmasına veyahut insanların asgari ücretin de altında çalışmasına yol açacaktır. İlaveten bu uygulamayla Türkiyelilerin yurttaş olmasının önüne geçilmesi hedeflenmektedir.

Ayrıca bu uygulama 3.dünya ülkelerinden çok daha fazla işçi gelmesine yol açacaktır. Bu işçilerin asgari ücretin çok altında ve uzun saatler çalıştırıldıkları bilinmektedir. Bu uygulamayla sadece sermaye sınıfına hizmet edileceği açıktır.

Ülkede tasarruf yapılacak o kadar önlem varken hem de sol partilerin insanların emeklerinden sömürmek suretiyle gelir yaratmayı düşünmesi de ayrıca manidardır…”

“AKSA kazığı!”

“Ortalama elektrik tüketen bir aile için elektrik tarifesi 79 krş/kWh.

Bu rakam üretim, iletim ve dağıtım için.

Tekrar ediyorum, bu rakam tüm masraflar için. Özel sektör AKSA’dan alınan elektrik için (yani sadece üretim için) ödenen miktar 84 krş/kWh. Bence AKSA derhal çağırılmalıdır ve fizibilite yapılmadan sözleşme sonuna kadar belirlenen (yanlış) rakam yeniden düzenlenmelidir.

Ya da sözleşmesi tek taraflı iptal edilmelidir. Böyle yapmak ve “koştur” demek lazım değil mi?

Ama maalesef bunu yapamayız!

 Çünkü kurulu gücümüz yok! Muhtacız!

Aynen yatırım yapmadan kablo ile elektrik alırsak başımıza gelecek olan gibi!..”

(Hasan Ulaş ALTIOK)

Sadece merak işte?

Sormadan müdahale etsek ne olur?

Yakın bir gelecekte Kıbrıs’ta bir çözüm görülmüyor…

Çünkü biz hala insani konularda bile yardımlaşamıyoruz!

Her iki taraf ta kendini bir tarafa çekiyor…

Örneğin dün Güney Lefkoşa’da çok büyük bir yangın çıktı!

Resmi bir yardım elbette kabul etmezler aynen bizim gibi…

Peki biz onlar hiç sormadan yangına müdahale etsek ne yaparlar acaba?

Kovacak halleri yok ya, ya da savaş çıkaracak…

Kredi kartıyla et caiz mi!

Dün gazetelerle ilan vardı…

Bir kasap kredi kartı ile 8 taksite et ve kurbanlık koyun vereceğini açıkladı!

Demek ki artık buralara kadar düştük…

Ama bir sorun var işte!

Bizim bildiğimiz taksitle kurban kesilmez…

Kesilirse de caiz değildir!

Kırmızı bültenlinin KKTC’de işi ne?

Adam Türkiye’de ciddi bir suç işlemiş ki kırmızı bültenle aranıyor…

KKTC’ye gelmiş iş bile bulmuş çalışıyor!

Sonra da enseleniyor…

Biz bilirdik ki iki ülke arasında bir takım güvenlik işbirliği anlaşmaları var!

Suçlular daha giriş yaparken muhacerette belirleniyor ve tutuklanıp ülkesine gönderiliyor…

Bu kez nasıl gözden kaçtı, nasıl bilgisayarlara işlenmedi biraz garip değil mi?

Kaçak et ne oldu?

Bundan tam 2 ay önceydi…

Mağusa’da 6.5 ton kaçak et ele geçirildi!

Etler yurt dışından Güney’e, oradan da Kuzey’e geçirilmişti…

Aradan iki ay geçti ama hala ortada elle tutulur bir şey yok!

5 kilo, 100 kilo kaçıranlar anında bulunuyor da tonlarca kaçıranlar nasıl olur da yakalanmıyor?

Haliyle kafalardaki soru işaretleri de günden güne büyüyor…

MESAJ KUTUSU

Sayın Erkut ŞAHALİ, çam kese böceğine karşı mücadele ihalesi bu kez de adrese teslim olduğu için yine aynı işletmeye verildi. Hem de geçen yılın üç katına. Bu arada yapılan itirazlar da dikkate bile alınmadı demek ki bunların enseleri tahmin ettiğimizden de kalınmış değil mi?

Sayın Mehmet Ali TALAT, bir kez daha size yakışanı yaptınız ve 200 Bin TL’lik makam aracını kabul etmediniz tebrik ederiz. Umarız bu hareket tüm devlet makamlarında oturanlara da örnek teşkil eder…

Sayın Rauf DENKTAŞ, babanız artık bakanlığa bisikletle gidip gelmeye başladığına göre şimdi sıra size geldi demektir. Hem son günlerde epey kilo aldığınız söyleniyor, iyi bir fırsat olabilir değil mi?

Sayın Aziz KAYA, Yedidalga’daki işletmeler kaldırım ihlallerine devam ediyor diye şikayetler gelmeye devam ediyor. Yani yayalara ait bölümün araçlar tarafından ihlal edilmesi belediyenin otoritesini de bozuyor bizden uyarması!

Sayın Biray DELİCEIRMAK, kazı-kazan biletleri birkaç gün satışa sunulduktan sonra bayilerden yine toplatılmış diye duyduk. Hayırdır yine ne gibi bir sıkıntı yaşanmaya başladı da ansızın böyle bir karar aldınız?

Sayın Derviş EROĞLU, UBP’nin kurultay çalışmaları için bu sıralar Mağusa ziyaretlerini yoğunlaştırdığınız gözleniyormuş. Hatta herkese mavi boncuk dağıttığınızı iddia edenler bile var artık diyoruz renginizi belli etseniz mi acaba?

Sayın Tahsin ERTUĞRULOĞLU, kurultay anket sonuçları ortaya çıktıktan sonra siyasi kulislerde bir takım algı operasyonları yapmaya başladığınızdan şikayetler gelmeye başladı! Bu desteklediğiniz adaya zara verin daha dikkatli olun deriz…

Sayın Cafer GÜRCAFER, hükümete verdiğiniz 1haftalık süre dolduğu için sizin üyeler hayıflanmaya başladılar. Hatta bazıları hükümetin restine karşılık vermediğiniz için eleştirilere başladılar haberiniz olsun istedik!

Sayın Serdar DENKTAŞ, bata marketler olmak üzere bazı bayiler zamlanacak diye sigaraları artık zulaya saklamaya başladılar. Böylelikle haksız kazanç elde etmek için gün sayıyorlarmış umarız bir önleminiz olacaktır değil mi?

Sayın Hasan SADIKOĞLU, hükümet bölgenizdeki petrol gelirlerinin diğer belediyelerle paylaşılması için bir çalışma başlattı haberiniz var mı? Zira bu gerçekleştiği taktirde gelirlerinizde büyük kayıplar yaşayacaksınız!

Sayın Fuat AZİMLİ, Beylerbeyi’ndeki tarihi manastırın artık düğün salonu olarak kullanıldığını hem tarihi yapıya hem de çevreye büyük zara verdiğini biliyor muydunuz? Böyle tarihi yapılarsa ses sisteminin kurulması yasak biliyorduk yanılıyor muyuz acaba?

Sayın Ziya EMİR, bundan böyle iş görüşmeleri için şort giyme kararı aldığınız ve bunu da klimaları kullanmamak için yaptığınız iddia ediliyor. Tabi ki tasarruf için bir yerlerden başlamak gerekiyordu değil mi?

Sayın Ersin TATAR, nihayet genel başkan adaylığınızı açıkladınız ve rahatladınız hayırlara vesile olsun artık. Bu arada yanınızda görünüp başka adaylara da destek verenler olup ikili hatta üçlü oynadıkları söylenenlere aman dikkat!

Sayın Asım İDRİS, geçen yıl öğretmen sınavları okullar açılmadan önce yapılmıştı ama şimdi açıldıktan sonra yapılacak? Bunun bir açıklaması var mı, okullar bu yıl da öğretmensiz açılacak desenize!

Sayın Kenan ARİFOĞLU, meslektaşlarınıza yaptığınız muayene ücretlerini en düşük tarifeden tutma çağrısı toplumun genelinde memnuniyetle karşılandı. Madem ki ülkede her kesim elini taşın altına sokacak hekimler de buna dahil olmalı değil mi? Tebrik ederiz…