Son iki gündür üzüntümüz malum…
Maden ocağındaki ölü sayısının 500’e kadar çıkacağı iddiaları var…
Dünya basınının bile olayı manşetlerden vermesi durumun vahametini gözler önüne seriyor…
Bir yandan üzülürken yüreğimize su serpen olaylar da olmuyor değil!
Öncelikle bu vahim olaya Kıbrıs Türkünün gösterdiği tepki yaramıza biraz olsun merhem oluyor.
Rum yönetimi başkanı Anastasiadis’in başsağlığı mesajı ardından Rum Politis gazetesinin bu konudaki Türkçe başlığı öyle azımsanacak şeyler değil…
KKTC’deki kurum ve kuruluşların, özel işletmelerin özel ve eğlence günlerini iptal etmesi de büyük bir felaketin acısını yüreğinde duyduğu gerçeğini gösteriyor bize…

Türkiye medyası bizden çok öte izliyor bu katliam gibi olayı…
Kimi siyaset yapıyor AKP hükümetini vurmaya çalışıyor, kimi hükümet yalakalığına devam edip olayları çarpıtarak kamuoyuna duyuruyor…
Tarafsız olanlar da yok değil hani!
Bir yandan ölü sayısının her saat artmasıyla içimiz yanıp tutuşurken diğer yandan olayın nasıl kaynaklandığına dair sağlam bir bilgimiz yok…
Ama bizim bildiğimiz inandığımız şudur, iş kazası diye bir şey olamaz ihmal olur, vurdumduymazlık olur…
Ardından kaza ve ölüm gelir…

Biz bu karışık duygularla serseme dönerken İzmir dönüşü bir İngiliz aile ile sohbetini kaleme alıp bize gönderen sevgili Abdullah Üçgöz’ün yazdıkları insanın kafasında yeni çareler üretecek cinsten geldi…
Bu paylaşımından dolayı Üçgöz’e teşekkürlerimizi iletiyoruz, işte o yazı;

“Yer Adnan Menderes hava alanı..İzmir yani...
233 Nolu kapının bekleme salonu Kıbrıs'a,
234 Nolu kapının salonu Londra'ya gidecek yolcularla dolu. Ama bir yaşlı İngiliz aile sığmamış belli ki kendi salonlarına ve bizim salonda tam benim karşımda oturuyorlar.
Elimde gazetem,ön sayfam bitmiş içerlerde bir yeri okuyorum.Yani baş sayfayı İngiliz okuyor.Daha doğrusu anlamaya çalışıyor.. Ağlayan,çırpınan insan resimlerine bakıp.Sonunda yardım almaya karar veriyor benden..
Türk müsünüz, diyor önce, tabii İngilizce olarak..Sonra haberlerden dinlediğini ve çok üzgün olduğunu söyleyip,ölü sayısının kaç olduğunu soruyor bana...
Ben,200 'ün çok üstünde olduğu söyleniyor deyince gözleri kocaman oluyor.."aman tanrım" nidası fışkırıyor ağzından ve hemen ekliyor,
-Bu bir suikast mı? Terör mü yoksa? diyor...
Önce,"Yok hayır İş kazası" diyesim geliyor.Ama sonra bir düşünüyorum ki bu cevap doğru olmayacak,t am " no" diyecekken, dudaklarımdan kendiliğinden, "Yess" dökülüveriyor hem de sonundaki "s" harfi çoğalmış bir şekilde..
-Yesss. ...diyorum. Tam da öyle diyebiliriz.....
İngiliz bayan ..Biraz düşündükten sonra başka bir soru soruyor bana, artık aklından ne geçirdiyse...
-Sizde idam cezası kalkmıştı değil mi?...
Ama ben anlıyorum ne demek istediğini.
O bayan kendi mahkemesinde bu işin sorumlularını asıyordu bir bir....
Sonra ben düşünceye dalıyorum Bu ayıp,bu katliam, nasıl kapanır bizde acaba diye.....
Ve cevap olarak aklıma hemen şu geliyor,,,
Yarın acele Suriye'ye bir savaş açar,bu işin üstünü kapatırız diyorum kendi kendime...
Bakalım..bekleyip göreceğiz...
Haa İngiliz aileyi mi merak ediyorsunuz..
Onlar yapılan anonstan sonra rezil bir Türkiye haberiyle İngiltere'ye dönüyorlar..Orada yakınları ve ,arkadaşlarıyla Türkiye'yi konuşacaklar...”




MESAJ KUTUSU

Sayın Mehmet DEMİRCİ, Dipkarpaz Belediyesi’nin kirasında olan oteli özel bir şirkete kiraladığınızı duyduk. İyi de siz zaten Vakıflar İdaresi’nin kiracısı değil miydiniz? Umarız bu konuda başınız ağrımaz!

Sayın İsmet AKİM, KIB-TEK konusundaki bazı basın açıklamalarını CTP merkezinden servis etmeniz hiç de hoş karşılanacak bir durun değil! Devlet ile partinin bu kadar kucak kucağa olması ortaya nahoş durumlar çıkarabilir, bizden uyarması!

Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, Soma’daki maden kazası nedeniyle Türkiye halkına değil de sadece Türkiye Hükümeti’ne başsağlığı dilemeniz biraz yanlış olmadı mı? Umarız bu hatayı en kısa zamanda düzeltirsiniz zira çok tepki aldı!

Sayın Zorlu TÖRE, yuvaya dönmek için artık siz dakikaları sayarken UBP kurmayları ise düzenlenecek törene ne kadar kalabalığın olacağını hesaplıyorlar. Kuru kalabalıkların beş para etmeyeceğini demek ki daha anlayamamışlar…

Sayın Nevvar NOLAN, YSK başkanı olarak artık yasa dışı propaganda sürecine dur demeniz gerekiyor. Hele de devlet memuru olan bazı adayların hem görevlerini sürdürmesi hem de adaylık propagandası yapması rezaletin daniskası!

Sayın Hasan GÜNGÖR, Yeni Erenköy belediye başkan adayı olarak iyisiniz hoşsunuz ama biraz çabuk parlayıp erken sönüyorsunuz. Bazı bölge sakinleri biraz daha rahat ve sakin olmanızı salık veriyorlar, bizden iletmesi!

Sayın Orsel NEŞE, DP sonuçta yıllarınızı verdiğiniz eski partinizidir. Bazı konularda yardımınızı istemişlerse kabul etmeden önce biraz daha düşünün deriz. Güzelyurtlular birbirine sahip çıkmazsa kim çıkacak?

Sayın Kadri FELLAHOĞLU, Lefkoşa’da Erdem Mehmet sokak sakinleri tam 9 aydır yola asfalt dökülmesini bekliyorlar. Size iletmemiz için aracı olmamızı istediler. Bu arada oradan her gün 150 civarında su tankeri geçiyor, asfaltı iki kat dökmekte yarar var…

Sayın Kemal Deniz DANA, yağan son yağmurlardan sonra gözle görülür bir çıkışa geçtiniz. Hala ikinci sıradasınız ama kazanmak imkansız değil! Siz yine de bütün mermilerinizi şu anda kullanmayın ve son haftaya bırakın…

Sayın Mehmet ÇANGAR, dün öğlen ofiste bol etli kuru fasulye partisi düzenlemişsiniz. Masada kuru soğan ve turşu olmayınca yemeğe katılanlar memnuniyetsizlik belirtmiş. Bir dahaki sefere daha zengin bir sofra istiyorlar!

Sayın Oktay KAYALP, Mağusa Hastanesi’ne yaptığınız seçim ziyaretini kısa tutmanız çalışanlar tarafından memnuniyetle karşılandı. Seçimleri fazla abartmamak lazım değil mi?..

Sayın Ceyhun ÜMİTER, ikinci kız için artık gün saymaya başlamışsınız. Erkek olmayacak diye hiç gönül koymayın zira kız evlatlar erkeklere göre daha vefalıdır. Sağlıklı bir doğum süreci temenni ederiz…

Sayın Işıl TAŞÇI, şirketinizin 40’ncı kuruluş yılını kutlamanın mutluluğunu yaşıyormuşsunuz. Bizim gibi bir memlekette kaliteden ödün vermeden 40 yılı geride bırakmak herkesin harcı değil. Nice başarı dolu bir gelecek dileriz…

Sayın Başak TEKEREK, siz sağda solda söylenen dedikodulara kulak asmayın. 29 Haziran akşamına kadar bakalım daha neler yazıp çizilecek. Seçim kurmaylarınızı iyi belirlerseniz kadın olmanın da faydalarını görür potaya girersiniz. Başarılar dileriz…

Sayın Aziz KENT, 80’nci yaşınızı kutlar sağlık ve mutlu nice seneler dileriz. Bu enerjinizde çok genci cebinizden çıkarırsınız. Umarız formülünü de açıklarsınız…

Sayın Ufuk SOĞUR, yerel seçimler için bazı adayların basın ve iletişim danışmanlığını aldığınızı duyduk. Sizden daha iyisini bulacak değildiler ya! Demek ki Haziran sizin için de epey sıcak geçecek değil mi?

Sayın Aykut ÜRETİCİ, her ne kadar talihsiz bir başhekim olsanız da hastane doktorlarının bir günde en uzun çalıştığı hastane olarak tebrik mesajlarınız geliyor. Bu arada şu bozuk asansörü tamir ettirdiniz değil mi?


Günün Fıkrası

Başım belada

Siyasal gerginliğin dışında iki toplumun insanlarının arasındaki sosyo-kültürel farklılığın da büyük boyutlara ulaştığı bir dönem de, bir Türk gurbetçisinin evi: Küçük oğlan, akşam üstü okuldan gelmiş... kapıdan girer girmez:
"Anne!" diye seslenmiş, "Ben Alman oldum!"
Annesi:
"O nasıl söz? Sakın bir daha tekrarlama"
"Anne ben Alman oldum. Bugün sınıfta karar verdik. ben Almanım artık"
Annesi "sus bakayım" diye tiz perdeden bağırırken, babası da içerden duyup koşmuş. Bir tokat, bir tokat daha.
Çocuk bir yandan yediği dayaktan korunmaya çalışırken, bir yandan da konuşmasını sürdürüyormuş:
"Şu dünyanın işine bakın! Alman oldum. Yarım saat sonra Türklerle başım derde girdi!"