“Ben KKTC vatandaşı Elif Açık,
Eşim Türkiye vatandaşı İbrahim Halil Yumuşak’la nişanlı olduğumuz dönemde 2013 Mayıs ayında işlemediği bir suça karışmış, komploya uğramış ve suçsuz olduğu mahkeme tarafından ortaya çıkarılmıştır…
Ancak KKTC’de vize cezalı olduğundan ihraç edildi. Ben de eşimin arkasından Türkiye’ye gidip 1 Temmuz 2013 tarihinde evlendik.
Ben evlendiğim dönemde KKTC’de öğrenciydim. Defalarca İçişleri Bakanlığı ve Cumhuriyet Meclisi’ne dilekçe yaptım fakat bir yanıt alamadım.
Ben burada eşim orada olmuyor, yetkililere sesleniyorum ne olur bizi kavuşturun.
Muhaceret affı geçenlerde yürürlüğe girdi ama gerekçesi bölünmüş aileleri birleştirmek olduğu halde bizi kapsamıyormuş.
Bu nasıl ailelere yöneliktir?
Sayın Bakanlarıma sesleniyorum, lütfen biz de her karı koca gibi aynı ülkeyi ve evi paylaşmak istiyoruz. Türkiye’de kimsemiz yok ki orada yaşayalım. Kendi ülkemizi terk etmek istemiyoruz, lütfen bize yardımcı olunuz.
Levent bey,
İnternetten bakarken ihraç edilen kişiler için sizin yazınıza denk geldim…
“Cezaevinde Allah Yok mu” diye yazdığınız köşe yazısında da belirttiğiniz konuya yakın bir konuda eşim de buna benzen bir olay yaşamıştı.
Lütfen bizim sesimizi KKTC yetkililerine duyurmamızda bize yardımcı olunuz.
Bizim tek istediğimiz benim doğup büyüdüğüm ülke olan KKTC’de mutlu bir aile ortamı kurup yaşamak.
Yeni muhaceret affı niçin bizi kapsamıyor?
Eşimin suçsuz olduğuna dair mahkeme kararı varken biz niçin yasa kapsamının içine giremiyoruz…”
 
(Elif AÇIK)
 
 
---------------------------------------------------
“Yanmayan Sokak Lambaları!”

“Yanmayan sokak lambalarından herkes şikayetçi. Şikayetlere ise aldıran yok. Artık sokak aydınlatma paralarını Elektrik Kurumu topladığına göre lambalardan da o sorumlu, Belediyeler değil..Ancak Elektrik Kurumunda vidalı lamba ve seyyar merdiven olmadığı için sokak lambaları lambasız kalıyormuş!
Bu nedenle sokak sakinleri, artık bu mesele canlarına tak ettiği için kendi aralarında örgütlenerek "Sokak Lambalarını Koruma, Kollama ve Değiştirme Derneği" kurarak bu sorunu çözmelidir. Bu işi beceren "Lambacı Dernekler" ise Alatirik Kurumunun ahaliden metazori topladığı aydınlatma değil karartma paralarından makbuz karşılığı lamba paralarını talep etmelidir. Sorun çözülmezse biz de Kurumun elektrik sırmalarını kesmeliyiz. Olmadı, Lambacı Dernekler olarak Meclis’i basıp boru ve düdük çalarak fasariya çıkarmalıyız.. Nasıl çözüm amma…”
 
(Serdar SAYDAM)
 
 
Birkaç soru…
 
 
“Küfür edenleri savunmayacağım, ancak bir-iki sorum olacak:
1. Milli değerlere sözlü saldırıda bulunmak ne zamandan beri suç olmaktan çıkmıştır?
2. Anayasa'ya aykırı davranıp kürsüde and içmeyi reddetmek (Madde 82) ve kendi istediği şekilde davranmak suç mudur?
3. Kendi ordusuna tecavüzcü damgası vurmak ve bunu elinde kanıtlardan yoksun bir şekilde yapmak ve bu anlamda orduya saygı duyanları kışkırtmak suç değil midir?
4. 1974 yılında tecavüz vakaları olduğunu varsayarsak, bunların Yunan cuntası tarafından yapılmadığı konusunda kanıtlar var mıdır?
5. Bu eylemleri peşinen biz Türklere yüklemek hangi topluma hizmet eder? Hatırladığım kadarıyla Kıbrıs Türk toplumunu temsilen seçim kazananların yine aynı topluma hizmet etmesi usulen cayizdir.
6. Bu ülkede aykırı düşünceler haricinde normal davranış ve söylemlerde fikir özgürlüğü var mıdır?..”
 
(Meriç ERÜLKÜ)
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Sunat ATUN, önceki akşam ki UBP Mağusa ilçe toplantısında Cumhurbaşkanlığına yönelik “DP’den ümidimiz yok” diye konuşunca ortalık epey karışmış ve tepki toplamışsınız. Siz yine daha aklı selim olun çünkü bu kez seçim sonuçlarında tek bir oyun bile hayati önemi olacak gibi görülüyor. DP kökenliler kırıldı haberiniz olsun…
Sayın Sibel SİBER, Doğuş Derya konusunda sizden beklenilen sert açıklamayı yapmayınca kendi partilileriniz bile tepki göstermeye başladı. İddialı bir Cumhurbaşkanı adayı olarak önümüzdeki 4 ay böyle daha çok ikilemlerde kalacaksınız. Şu süreç bir bitse de toplum olarak kurtulsak değil mi?
Sayın Özdil NAMİ, bundan böyle elinizde dış temsilciliklere gönderecek meslek memuru kalmadığı söyleniyor. Çok sayıda yeni mezun gencimiz bakanlıkta münhal açılmasını dört gözle bekliyor. Haksız da değiller yani değil mi?
Sayın Ali GÜLLE, son günlerde sizi Mağusa Belediyesi’nde bakan kapısında fazla görmeye başlamışlar. Yani başkan da verdiği sözü bir türlü yerine getiremedi değil mi? Bu sıralar başı epey yoğun idare edeceksiniz artık…
Sayın Umut ÖZKALELİ, kendi ülkesinde iş bulamayan ve başka bir ülkede akademisyenlik yapmak zorunda kalıp büyük başarılara imza atan birisi olarak savaşta tecavüz konusunda en anlamlı yorumlar sizden geldi. Tebrik eder başarılarınızın devamını dileriz…
Sayın Şahap AŞIKOĞLU, siz de ülkenin en başarılı bürokratlarının başında geliyorsunuz ama işte gördüğünüz gibi başkalarının yerine topun ucuna siz konuluyorsunuz. Eminiz ki bu haksız eleştiriler sizi yıldırmayacak ve ülke turizmine daha çok hizmetler vereceksiniz…
Sayın Erkut ŞAHALİ, hükümete 10 üzerinden 7.5, yani 8 puan vermeniz biraz abartılı olmadı mı? Demek ki bir okulda hocalık yapsanız öğrenciler sizi sırtlarında taşıyacak. Şaka bir yana bize göre bu hükümet çık yakında ikmale kalacaktır…
Sayın Suphi HÜDAOĞLU, şu sıralar siyaset daha ağır basıyor ve oraya yöneliyorsunuz ama özellikle de çocuk hastalıkları da neredeyse tavan yaptı değil mi? Kış geçinceye kadar yoğunluk çok olacağa benziyor. Allah kolaylıklar versin…
Sayın Kudret ÖZERSAY, son günlerde özellikle de iş çevrelerinden büyük destek aldığınızı biliyor muydunuz? Bir çok tanınmış iş adamı çok belli etmemeye çalışıyor ama ciddi destek vermeye başladılar, denek ki tırmanış devam ediyor desenize…
Sayın Zorlu TÖRE, bir Nuri Alço’luğunuz kalmıştı sonunda o da oldu yani! Bu arada çirkin yorumların yapıldığı face sayfanızı bir süreliğine kapatmışsınız. İyi de yaptınız, milletin bir vekili olarak uzlaştırıcı olmakta yarar var…
Sayın Mehmet Ali YÜKSEK, LAÜ Rektörü olarak okula çok uzakta yurtların yapımından şikayetçi olduğunuzu öğrendik. Burada amaç yurt yapmaktan daha ziyade kredi kapmak olunca normal karşılamak gerek…
Sayın Hakan DİNÇYÜREK, bakanlığınıza bağlı bazı dairelerin müdürleri dost sohbetlerinde su konusunda olumsuz açıklamalar yapıyormuş. Bir daha duyarsak size isimlerini vereceğiz ki kulaklarını çekesiniz!
Sayın Raziye KOCAİSMAİL, derneğiniz adına hastanede çalışan bir kişiyi işten durdurduğunuzu söylemenize rağmen aynı şahsın halen çalıştığı tespit edilmiş. Hasta yakınlarından şikayet mesajları alıyoruz haberiniz olsun…
Sayın Aybars KARAATMACA, şu ana kadar şirket olarak büyük hizmetlere imza attınız ama ‘uygulama evi’ sanırız en yararlısı oldu. Çok sayıda tebrik ve teşekkür mesajınız var. Başarılarınızın devamını dileriz.
Sayın Alihan PEHLİVAN, sonunda Türkiye ana haber bültenlerinde yer almayı başardınız ya helal olsun size. Çok yakında ciddi teklifler gelirse sakın şaşırmayın. Transfer ücretini yüksek tutmakta yarar var…
Sayın Derviş ALPMAN, Güzelyurtlu dostlarınız haber göndermiş hem tüpleri bitmiş hem de sizden patates kavurma istiyorlar. Eski gençlik anılarını  yaşamak ne güzel bir şey olsa gerek değil mi?
 
GÜNÜN FOTOĞRAFI:

 
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Günün Fıkrası
 
Lastik

Yaşlı bir amca elinde bastonuyla kalabalık bir otobüse biner, oturacak yer yok..Bastonunu yere vura vura arkaya gider ama kimsede tın yok..
Baston tıklamasından rahatsız olan gencin biri, yüksek sesle bağırır amcaya;
''Dede,şu bastonunun altına keşke lastik taksaydın.Bu kadar kafamızı şişirmezdin,biz de rahat ederdik.''
Bütün gözler gence dikilirken, yaşlı adam istifini bozmadan otobüsü kahkahaya boğacak bomba cümleyi patlatır;
''17-18 yıl evvel de senin baban o lastiği şeyine taksaydı,şimdi biz rahat ederdik!''