Ülkemizde, devlet hükümet yöneticilerimizin görmediği veya görüp de hiç umursamadığı sorunlarla yaşamaktayız. Devlet ve hükümet yöneticilerimiz gibi normal vatandaşlarımız da görüp yaşadığı pek çok olayı görmezden gelebilmekte ve “Sin da gülle geçsin” demektedir.
Mevcut yasalarımız ya yetersiz kalmakta veya bayrak yasası gibi çiğnenmektedir. Akıl ve mantık çerçevesinde hatalı olduğu görülen yasalar, meclis tarafından düzeltilmediğinden ağlamamız gerekirken güldüğümüz durumlar yaşanmaktadır. Dünyanın bütün devletlerindeki düzeni bilmediğim için dünyanın hiçbir yerinde yoktur diyemeyeceğim fakat bizim ülkemizde yaşamaktan utandığım ve geleceğe dönük büyük bir tehlike olarak algıladığım bir konuyu dile getirmek istiyorum.
***
Yıllardır ülkemizde seçimler yapılmakta ve bazı TC vatandaşları da ülkemize gelerek çifte vatandaşlığa dayalı olarak oy kullanmakta, burada yaşayanların iradelerini farklı yönlere sürükleyebilmektedir. TC’de bakanlık makamlarında bulunan bazı kişilerin dahi Kıbrıs’ta seçimlerde oy kullanması çok çirkin ve gülünç olmasına rağmen normal kabul edilmektedir.
Şimdi de ülkemizde devlet ve hükümet görevlisi olarak çeşitli makamlarda bulunan bazı kişiler TC’deki seçimlerde aday olma yoluna girmişlerdir. İlk adaylık müracaatı Din İşleri Dairesi Başkanı Talip Atalay’dan gelmiş ve bunu Büyükkonuk Eski Belediye Başkanı Sezai Sezen’in adaylık girişimi takip etmiştir.
KKTC’de bir makamı işgal ederek devlet bütçesinden maaş alırken, bir başka devletin seçimlerinde aday olmak çok çirkin bir davranıştır. İlgili kişi seçilirse siyasi yaşamına TC’de devam edecek belki de ayni zamanda KKTC’de görevine devam edecektir. Seçildiği takdirde belki de TC’de kurulacak hükümette görev de alacaktır. Ayni kişinin KKTC’deki seçimlerde de aday olabilmesi ve seçilirse KKTC meclisinde milletvekili, hatta hükümette bakan olarak görev alması mümkündür.
KKTC’de halkın oylarına talip olan bir siyasetçinin Türkiye siyasi yaşamı içinde yer alması ne kadar etik bir davranıştır. Bunun tersi olarak TC siyasi yaşamı içinde bulunan bir kişinin bağımsız bir devlet kabul edilen KKTC siyasi yaşamında bulunması ne kadar doğrudur. Bu durum tam anlamıyla bir kara mizahtır. Meclisimizin bu konuyu ele alarak gerekli yasal düzenlemeyi yapması gerektiğine inanıyorum. Aksi halde KKTC için yeni bir siyasi dönemin başladığını görüyorum.
Bu yönde tavırlar devam ettiği sürece zaten karmaşık bir hale dönmüş TC-KKTC siyasi ilişkileri daha da kördüğüm haline dönüşecektir. Geçmişte “HATAY” cumhuriyetinde olduğu gibi ayni kişilerin ayni anda iki ayrı devlette siyasi yaşam içinde yer alması, Kıbrıs siyasi yaşamında gelecekte “HATAY” olmaya yönelik yeni bir işarettir.
İki tarafın yanlışları nedeniyle ortadan kalkmış olan görüşme masasının, yeni seçilecek cumhurbaşkanı tarafından kurulabilmesine bir katkı olarak bu karmaşık siyasi ilişkilerin düzenlenmesi gerekmektedir.