Düzen torpil düzeni olunca ülkede olup biten her türlü entrikaya artık gülüp geçiyoruz.
Hele de devletin çıkardığı yasaların yine devletin başka kurumları tarafından bertaraf edilmesi ne yenilir ne de yutulur cinsten.
Çok bir şey olacağına inanmıyoruz ama biz yine de yazalım ki içimizde kalmasın…
Konu Alsancak’ta bir beton şantiyesi ile ilgili;
Aşan şirketi bir otelle anlaşmış ve otelin yapımında kullanılmak üzere otel yakınına gerekli gümrük muafiyetleri de alarak başlamış beton üretmeye!
İş bitmiş, ama her halde yerleşim yerinde beton üret işi fazlaca karlı olsa gerek izin süresi bittiği halde üretime devam etmiş.
Halen de ediyor!
Hem de bölge sakinlerinin şikayetlerine, böyle bir işletmenin burada olmasının yasal olanaksızlıklarına rağmen…
Şirketin de sahibi K.T. Müteahhitler Birliği Başkanı Faik Dağaştı!
İyi örnek olacağına, kötü örnek olmayı yeğlemiş, yasalara rağmen…

Bundan sonrası tam bir rezalet!
Sırf bu yüzden Çevre Bakanı ile Girne Kaymakamlığı neredeyse köprüleri yakmak üzere…
Bakan Bakırcı ile konuştuk, dosya önünde!
Altını çize çize söylüyor;
“Yapılan iş yasal değildir!”
Konu üç ay önce gelmiş gündemlerine, Girne Kaymakamlığına da yazılar yazılmış!
Bugün de konu ile ilgili Başbakanlık ile İçişleri Bakanına ayrı yazılar gitmiş…
Yasalara göre böyle bir durumun ‘suç’ sayıldığı irdelenmiş…
Hiç parmağının ardına saklanmadan da şöyle diyor;
“Kaymakamlık yasa dışılığa göz yumuyor”
Lütfen dikkat eder misiniz, bunu sokaktaki bir adam değil, devletin tepesindeki bir bakan söylüyor…

Girne Kaymakamı Mehmet Envergil;
Suçlama bir bakandan gelince onunla da konuşma ihtiyacı hissettik.
Öncelikle iznin verildiği tarihte Kaymakam olmadığını ifade etti.
Sonra yatırımcı firmalara destek olma yönünde böyle kararların zaman zaman alınabileceğini söyledi.
Bir de yolların sağlığı açısından belki de inşaatların hemen yanına böyle tesisler yapılmasının doğru olabileceğini kaydetti.
Günün ilerleyen saatlerinde bu kez Kaymakam Envergil bizi aradı.
Konuyla ilgili biraz da araştırma yapmış.
Bu kez o da Çevre Bakanlığını suçladı…
Bir önceki Çevre Bakanı ve Çevre Dairesi Müdürü’nün izniyle kurulan işletmenin şimdiki bakan ve çevre dairesi müdürünün döneminde niçin kabul görmediğinin çeliştiğine işaret etti.
Bakanlığın tepkisine rağmen bu işletmenin kış sonuna kadar orada kalmasının uygun olacağını ifade etti.
Hatta işin siyasi boyunun bile olacağını, müteahhitler anasında bir sorundan da kaynaklanabileceğini ima etti…
FAİK DAĞAŞTI: İŞLETMEMİZ KAPALIDIR
Bir tarafta Çevre Bakanlığı diğer tarafta Girne Kaymakamlığı…
Ve Aşan Ltd. direktörü Faik Dağaştı’yı aradık bu kez.
Belli ki bu konu onu da bir hayli sıkmış ve zor durumda bırakmış.
Sağolsun o da şirket sahibi olarak görüşlerini anlattı.
Bundan iki yıl önce Merit Royal Otel’in inşaatı için beton şantiyesini oraya kurduklarını, işin de bittiğini ve bu nedenle işletmelerinin beton üretmediğini söyledi.
Ama işletmenin Şubat ayında yine Merit Otel’e ait Mare Monte bölgesindeki başka bir otel inşaatına başlayacaklarını, bu yüzden işletmenin şimdiki yerinde kalması gerektiğini vurguladı.
Faik bey de olayın siyasi boyutu bulunduğuna inandığını ve Müteahhitler Birliği seçimi nedeniyle bir karalama kampanyası başlatıldığını ifade etti.
Dağaştı, müteahhitler arasında yaşanan anlamsız kavganın öncelikle sektöre zarar vereceğini vurguladı.

Burada sorgulanması gereken şudur;
UBP hükümeti döneminde yasal görünen ve izin verilen beton işletmesi CTP-DP hükümeti döneminde nasıl yasa dışı olarak algılanır?
Yasaları bu ülkenin meclisi değil de başka bir ülkenin meclisi mi yapmıştır ki devlet kurumları bile birbirine düşmektedir?
Aşan Ltd, Girne Kaymakamlığı tarafından gerçekten koruma altına mı alındı?
Ya da şirket sahibinin de iddia ettiği gibi bu işte siyasi bir boyut mu vardır?
Bundan sonrasının yorumunu gayri siz yapın…

GÜNÜN FOTOĞRAFI



MESAJ KUTUSU

Sayın Ahmet BENLİ,
Gönyeli’de bazı kabarık su faturalarına okkalı indirim yapıldığı yönünde şikayetler alıyoruz. Örneğin 2 bin 700 TL olan bir faturadan sadece 700 TL alınmış ve gerisi hibe edilmiş. Umarız doğru değildir ya da geçerli bir nedeniniz vardır.

Sayın Zeren MUNGAN, İskele’den öğrenci taşıyan işletme sahipleri aradı tam beş aydır ödeme alamamaktan şikayet ettiler. Onları da bir ödeme sırasına koysanız diyoruz. Maluk çoluk çocuk evde ekmek bekler değil mi?

Sayın Hasan BAŞOĞLU, istifa kararı ile en doğrusunu yaptınız. Onurlu bir bürokrata da böylesi yakışırdı. Madem ki kurumda eski sistemi istiyorlar ve bundan da rant elde ediyorlar orada durmanın hiç alemi yoktu.

Sayın Serdar DENKTAŞ, aday sayısı her geçen gün biraz daha artıyor. Demek ki parti içinde icraatlarınıza onay vermeyen önemli bir kesim var. Dikkate almanız önerilir zira kurultay sonrası kıyamet kopacak diyorlar.

Sayın Oktay KAYALP
, Mağusa’dan bir hayvan sever aradı, bugün onlarca sokak köpeğinin toplanarak bir araca konulduğunu söyledi. İyi de sizin bölgede bir hayvan barınağı olmadığını biliyoruz. Yoksa yaptınız da bizim mi haberimiz olmadı? Sokak köpekleri şimdi nerede merak konusu olmuş!

Sayın Başaran DÜZGÜN, Havadis’in eşcinseller aleyhine yayınlanan tam sayfa ilanı çeşitli kesimlerden tepki gördü. Bu gibi hassas konularda sizin daha fazla hassas olmanız öneriliyor. Bizden iletmesi…

Sayın Kemal HIFZIOĞLU, DP-UG Lefkoşa İlçe başkanlığı için aday olduğunuzu öğrendik. Madem aday oldunuz rakip çıkacağını hiç zannetmiyoruz. Aktif siyasete dönüşünüz muhteşem olacak desenize, hayırlı olsun…

Sayın Hamit BAKIRCI, Girne Kaymakamı ayrı siz çok ayrı telden çalıyorsunuz. Bu kavganın sonunu ben de merak etmeye başladım. Bu arada bakanlığın camların ara sıra temizletmekte yarar var, sonuçta en temiz görünümlü sizin bakanlık olmalı değil mi?

Sayın Mehmet ENVERGİL, siz ona buna değil de yasalara bakın. Tam 27 yıl devlette çalışan birisi olarak yasaları yorumlarken adil olun gerisine karışmayın. Sonra aksi söylemler yayılabilir…

Sayın Hasan TAÇOY, DP’nin 2 bin 200 delegenin en az yarısını sizin yazdığınız iddia ediliyor. Eğer söylenenler doğruysa kurultaya gitmeye hiç gerek yok değil mi? Açıklayın sonucu gitsin, en azından parti olarak masraftan kurtarırsınız…

Sayın Sümer AYGIN, Girne’deki sel baskını belediyenin değil de devletin kusuru ise peki devletin başında şu an kimler var? Ha keşke sel gelmeden önce onları tetikleyip bu işi bir resmiyete dökseydiniz. En azından elinizde belge olurdu…

Sayın Ali ÇIRALI, siz istediğiniz kadar yerli üretimi destekleyip özellikle de hellim üreticilerine toz kondurmayın. Sağlık Bakanlığı’nın verileri hellim üretimine dikkat çekiyor. Şu meşhur komiteyi bir mercek altına alın bakalım kış uykusuna mı yatmışlar…

Sayın Fesih DAĞ, Dipkarpaz’da yapılacak olan yerel seçimlerde bu kez bire bir çalışacağınız bu konuda hayli iddialı olduğunuz gözlemleniyor. Gazanız mübarek olsun…

Sayın Ahmet HAVUÇTU, Ömer Köseoğlu ile birlikte KTHY eski çalışanlarının ödenmesi konusunda sabahladığınız ve sonra da soluğu çorbacıda aldığınız görülmüş. Madem ki ödemeler tamam çorbayı da artık çalışanlar ödeseydi bari değil mi?

Sayın Altay SAYIL, Dr. Küçük Müzesi’ne yıllardır emek veren birisi olarak tarihin gözünüzün önünde eriyip gitmesi bu devletin bir ayıbıdır. Bizim yöneticiler ancak törenden törene nutuk atar sonra da unuturlar.

Sayın Nevvar NOLAN, muhterem validenizin vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhumeye Tanrı’dan rahmet size ve aileye sabır ve başsağlığı dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler versin.

Sayın Hüseyin YALYALI, TAK’da tashih hataları son günlerde biraz fazla olmadı mı? Gereken tedbirleri kısa sürede alın zira bunlar hep eksi hanenize yazılıyor ve arşivleniyor!

Günün Fıkrası

Sadakat

Akşamdan kalma adam, büyük bir baş ağrısı ile sabah uyanmış. Zorlukla
gözlerini açıp, yerinden doğrularak, şöyle bir etrafına bakınmış.
Komodinin üstünde bir bardak su ve iki aspirin duruyor. Yatağın
ayakucundaki sandalyede elbiseleri temiz ve ütülenmiş. Aspirinleri
içerken, komodindeki not dikkatini çekmiş;
“Sevgilim, günaydın. Kahvaltın mutfakta. Ben alışverişe çıkıyorum,
erken dönerim. Seni seviyorum”.
Kalkıp, giyinmiş ve kahvaltı için mutfağa gitmiş. Bakmış oğlu
oturmuş, kahvaltı ediyor. Masada da kendi servisi ve gazeteleri
duruyor. Oturmuş, kahvaltısına başlamış ve oğluna sormuş;
Evlat, dün gece ne oldu, biliyor musun?
Evet, dün gece saat 3’ü geçiyordu, sarhoş olarak eve
geldiğinde. Önce koridordaki sandalyeyi devirdin, ardından kustun,
daha sonra da odanın kapısına kafanı çarptın, bir gözün
morardı. Adam, şaşırmış vaziyette:
Anlayamadım. O zaman niye her şey temiz, kahvaltı hazır ve gazetem alınmış?
Onu mu soruyorsun. Annem seni sürükleyerek yatak odasına götürüp,
pantolonunu çıkarmaya çalıştığında,
“Bayan, beni yalnız bırakın, ben evli bir adamım” dedin.