K.T. Tabipleri Birliği’ni eleştiren geçen haftaki bir yazımızın başlığı şöyleydi;
“Sahte rapor yazan doktorlar kim?”
Çünkü bu yazı bir iddia değil belgeli bir konuydu!
Lefkoşa’da kliniği olan bir doktor bu işi para karşılığı sahte rapor vermeye kadar getirmiş ve konu K.T.Tabipleri Birliği’nin onur kurulundan görüşülmüş ve konu ört bas edilmişti…
Bu yazı üzerine birlik başkanı Filiz Besim bizi aradı ve isteği üzerine dün kendisi ile buluştuk, sohbet ettik…
Haliyle ilk sorduğumuz konu bu oldu!
“Niçin bu doktoru koruma altına aldınız” diye bir kez daha sordum…
O da bunun yanlış bir bilgi olduğunu söz konusu doktora onur kurulu tarafından 15 gün doktorluktan men cezası verildiğini iddia etti…
O kararı görmek istediğimi söyledim;
“Onur kurulunun kararları gizlidir, paylaşamayız” dedi!
İyi de bu suç işleyen bir doktoru koruma altına almak değil de nedir Allah aşkına?
Filiz hanım da tüm sağlık sektörü çalışanları gibi sağlıktaki sistemsizlikten yakındı…
Biraz da kendisini sıkıştırmak maksadı ile sordum;
“Siz CTP’liydiniz değil mi” diye!
Maksadım sistem ile birlikte CTP’yi de sorgulamaktı, kaçamak cevap verdi;
“Şu anda CTP’li değilim K.T.Tabipleri Birliği’nin başkanıyım…”
Sonra ağzındaki baklayı çıkardı;
“CTP de sağlıkta irade gösteremedi ve başarılı olamadı!”
Doğruyu söylüyordu, ne CTP ne de gelmiş geçmiş bütün siyasi partiler sağlıkta çağdaş bir sistem kuramamış bu konuda başarılı olamamışlardı…
En azından bu konuda kendisi ile hem fikir olmuştuk!
Aslında sistemsizlik konusunda söz konusu olan taraflardan birisi filan değildir!
Bu konuda Filiz hanımın saptamalarına katılırım…
Tabi ki öncelikle siyasi irade!
Sonra meslek örgütleri…
Hasta hakları için kurulan kuruluşlar…
Ve tabi ki halkın ta kendisi!
Belki görüntü olarak herkes bir şeyler yapmaya çalışıyor ama yetersiz!
Bir çoğu gösterişten öte gitmiyor, bir iki basın bildirisi hepsi o kadar…
Böyle olunca da sistemsizlik haline gelen sistemin devamı!
En önemli eksiklik ise;
Denetimsizlik!
Devlet hastanelerini denetleyen bir birim var mı, elbette var ama denetleme yok!
Peki özel hastaneleri ve klinikleri kim denetliyor?
İlgili birim Sağlık Bakanlığı ama onların da denetlemesi için illaki bir ölüm olayı yaşanacak…
Yani iş işten geçtikten sonra soruşturmalar açılır ve sonra bir dahaki vukuata kadar kimse kılını bile kıpırdatmaz!
Sonuçta;
K.T.Tabipleri Birliği elbette tüm hekimleri bir çatı altında toplayan bir kurum olmasından dolayı önemli bir yere sahip…
İyi niyetli çalışmalarından da hiç kuşkumuz yok ama bize göre onlar da kendi üzerlerine düşeni tam olarak yapmıyorlar…
Bu bazen siyasi nedenler olabiliyor bazen meslektaşları koruma içgüdüsü ile suya sabuna dokunmayan minik hamleler…
Ama Sayın Besim’den şu müjdeyi de aldık;
“Bu yıl eylem yılıdır…”
 
 
3 bin 700 TL’ye doktor çalıştırılmaz!
 
Sağlıkta ikinci iş olayı tam bir muamma!
Bu konuda K.T.Tabipleri Birliği bir referandum yapmış ve yüzde 99 oranında ‘ikinci işe hayır’ çıkmış!
Yani hekimlerin çok büyük bir bölümü hem devlette hem de özelde çalışılmasına büyük çoğunlukla karşı çıkıyor…
Ama ekonomik nedenlerden dolayı da devlette çalışanların neredeyse yarısı özelde de çalışıyor!
Nedenlerden bir tanesi denetimsizlik ve Sağlık Bakanlığı’nın yasalara rağmen bu konuya sessiz kalması…
Ama en önemli nedenlerin bayında da devletin hekimlerine reva gördüğü maaş geliyor!
10 senelik bir eğitimden sonra 3 bin 700 TL devletten maaş alan hekimler haliyle ekonomik sıkıntı içine giriyor ve dışarıdan gelen cazip teklifleri değerlendiriyor…
Bunu da ancak sağlıkta tam gün ve hekimlere ciddi maaş artışları yaparak çözüm üretilebilir!
 
 
Onkoloji Hastanesi tamam ama hekim yok!
 
Kanser hastalarını yakından ilgilendiren ve yılların özlemi olan Onkoloji Hastanesi’nin yapımı hızla devam ediyor.
Yapılan açıklamalarda da hastanenin kısa bir süre içinde hizmete gireceği söyleniyor!
Yapılan bina gerçekten çok modern ve dünya standartlarında…
Ama ne yazık ki bu hastanede çalışacak olan hekim konusunda şimdilik gözle görülür bir çalışma yok!
Eğer bu hastanenin açılışı yapılır ve kurdela kesildikten sonra kapısına kilit vurulursa hiç şaşırmayacağım!
 
 
“Bu kadar mı kör olduk?”
 
“Ne zaman başkasının parası ile solculuk ve milliyetçilik oynamaktan vazgeçeceğiz?
"Herkes kendi kültürüne, diline, ekonomisine, devletine sahip çıkarsa ancak o zaman eşitler arasında kardeşlik ve barış olur.
Kendine haysiyetini ve itibarını kaybetmiş bir topluma kimse eşit davranmaz böyle bir durumda; kölelik olur barış değil, patronluk olur kardeşlik değil "
Bu kadar mı kör olduk?..”
 
(Şahap AŞIKOĞLU)
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Derviş EROĞLU, UBP kurultayı için ilk turda kılınızı bile kıpırdatmadığınızı ama ikinci tur için ciddi bir çalışma içinde olacağınız yönünde mesajlar gelmeye başladı. İntikam saati yaklaşıyor desenize! Hayırlara vesile olsun…
Sayın Ali PİLLİ, genel başkanınıza destek vereceğinizi beyan etmeniz taktirde karşınıza rakip olarak çıkan 4 adayın da adaylıktan geri çekileceğini biliyor muydunuz? İşte şimdi ince eleyip sık dokuma vaktidir, top artık sizde!
Sayın Tahsin ERTUĞRULOĞLU, müsteşarınız Suat Yeldener’in bu görevinden alınması halinde Girne Yat Limanı’nın iyileştirilmesi konusunun 6 ay ileriye atılacağını biliyor muydunuz? İki ucu şeyli değnek değil mi?
Sayın Mutlu ATASAYAN, önceki akşam sizin bölgede Mahmut Özçınar ve Ali Pilli ile çok gizli bir kurultay toplantısı yaptığınız söyleniyor. İyi de madem ki bu kadar gizliydi niçin biraz daha sakin bir mekan seçmediniz ki!
Sayın Emir ARANIR, Kıb-Tek Mağusa sorumlusu olarak Ötüken’de tamamlanan kazı çalışmalarını hiç gözlerinizle gördünüz mü? İlgili şirket asfalta büyük zarar verdi ama onarmayı unuttu galiba! Bölge halkı şikayetçi haberiniz olsun istedik…
Sayın Mahmut ÖZÇINAR, son yerel seçimlerde zaten kıl payı bir seçim kazanmıştınız şimdi bazı taktik hataları ile bir  dahaki seçimleri biraz  tehlike altına aldığınız konuşulmaya başlandı. Yok ben artık vekil olacağım derseniz işte o zaman durum çok başka!
Sayın Hüseyin ÖZGÜRGÜN, kurultay tarihine sadece 25 gün kadar kısa bir süre kaldı ama hala örgütleri ziyaret etmeye başlamadınız. Artık halkın içine girmeniz ve kendinizi göstermeniz şart oldu haberiniz olsun…
Sayın Fikri ATAOĞLU, kardeşinizin işlettiği okul kantini elinden alınınca esip yağmaya başladığınız söyleniyor. Yani bir vekil olarak zaten işin başından hata yapıp kardeşinize kıyak geçtiniz bari unutulup gitsin diye ha keşke sessiz kalsaydınız!
Sayın Ahmet ORUN, hafta sonu oynanan Gençlikgücü-Mormenekşe maçında hakeme laf atınca ortalığın epey karıştığını duyduk. Tamam maçlarda böyle şeyler olur ama her şeyin de bir sınırı vardır değil mi?
Sayın Mehmet ERKUL, DP’den istifa ettikten kısa bir süre sonra UBP üyeliğine yazıldığınızı duyduk hayırlı ve uğurlu olsun. Siyaset bir kez insanın kanına işleyince bir daha çıkmıyor değil mi? Hadi bakalım şimdi sırada milletvekilliği var…
Sayın Süleyman GÖKTAŞ, Milli Eğitim Bakanlığı müsteşarlığınız için özellikle K.Kaymaklı örgütünüz son günlerde epey bastırmaya başladı ama bunun için sanırız kurultay sonrasını beklemek zorunda kalacaksınız gibi gözüküyor değil mi?
Sayın Süleyman MANAVOĞLU, son günlerde polis teşkilatında dövme yasağı epey tartışma konusu oldu. Ama size bir tiyo verelim çok üst düzey bir polis komutanının sırtında da çok büyük bir dövme var. Bakalım bulabilecek misiniz?
Sayın Bülent BERKAY, ASBANK Lefkoşa Sanayi Bölgesi şubesinin önündeki Türk bayraklarının bayraktan başka her şeye benzediğini biliyor muydunuz? Ya değiştirip yenilerini takın ya da eskileri kimseler görmeden oradan kaldırın lütfen…
Sayın Filiz BESİM, dünkü görüşme benim için çok yararlı ve bilgilendirici oldu ama artık sizin de birlik olarak daha fazla ses getirecek eylemler yapma zamanı geldi de geçiyor gibi geldi bize. Cesur ve radikal kararlar alırsanız bütün camia arkanızda olacaktır!