Bizim meslekte en büyük sermayemiz okuyucu ile olan iletişimdir.
Eğer telefonlarınız hiç susmuyor ve yurdun çeşitli yerlerinden ihbar yağıyorsa bu mutluluk sebebimizdir.
Bakkalda manavda önünüzü kesip de ‘ne olacak bu ülkenin hali’ diye sorduklarında da aslında söyleyecek çok bir sözümüz yoktur ama vatandaşın gazeteciyi bilirkişi olarak görmesi, bizden medet umması bile gururumuzu okşar.
Aslında bizim ne yaptırım gücümüz vardır ne de devlet ve hükümet nezdinde bir makamımız.
Yazarız, çizeriz ve yorumlarız, sözümüz dikkate alınıp da yanlış giden bir şeyler düzeltilirse ne ala…
..
Başlığa bakıp da sakın yanlış anlamayın…
Başlık benim değil sadece bir okurun!
Önceki gün yolumu kesen orta yaşta bir kadın önce kolumdan sıkıca kavradı, sonra gözlerimin içine öyle bir baktı içinden ‘ne oluyoruz’ diye biraz da ürktüm.
“Beni tanımadınız mı” diye biraz da fırça atar gibi kükredi!
Bizim mesleğin cilvesidir bu, çoğuna selam verir gülümser ama onun kim olduğunu genelde tanımayız, ya da ben kendi adıma konuşayım…
“Özür dilerim ama tanıyamadım” demek zorunda kaldım…
Sonra ‘elbette tanımazsın hiç bana gelmedin ki” diye gülümsedi…
Gülünce ben de biraz rahatladım, zira her gün yazılarımızda birilerine sataşıyoruz, eleştiriyoruz, bunun bir de geri dönüşümünü düşünmek gerek, değil mi ama?

Hadi adı biz de kalsın ama zaten bir çoğunuz onu tanıyor…
Daha doğrusu fal meraklıları diyelim…
Kadın öyle bir konuşuyor ki, sözünü kesmek ne mümkün…
Tek tek sayıyor müşterilerinin kim olduğunu, kime neler söylediğini…
Siyasetçiler, iş dünyasının önde gelen isimleri, kelli felli adamlar, bürokratlar daha kimler kimler…
Ben bu işlerin hep gizli tutulduğunu bilirdim ama falcı kadın maşallah ne gizlilik bıraktı ne de meslek etiği, saydıkça saydı…
Ve ansızın konuyu değiştirip siyasete atladı;
“Levent bey bu hükümet Mart’ta gider…”

Gider gitmez onu bilemem;
Ama hiç de zor bir olasılık değil bu!
Hele de Nisan ayında yerel seçimlerin olacağını göz önünde bulundurursak, buna bir de 2015’te Cumhurbaşkanlığı seçimlerini dahil edersek, birileri isterse gider mi gider!
İster gitsin isterse gitmesin bu da hiç umurumuz değil!
Ben bir KKTC vatandaşı olarak önce ülke ekonomisine bakarım…
Son iki gündür hele de 13’ncü maaşlar yatınca çarşıdaki hareketliliği hep berber yaşadık ama yılın diğer 363 gününde esnafın acınacak durumunu aklıma getiririm…
İstihdamlar konusundaki krize şimdi de PGM müdürü kerizinin eklendiğine şimdilik sümen altına itildiğini düşünür, sonrası ne olacak diye kendime sorarım….
Akaryakıtın, elektriğin, tüp gazın nasıl kışın ortasında insafsızca zamlandığını ortaya koyarım.
Hatta daha da ileriye giderek, Lefkoşa belediyesinde neler vaat edildiğini şimdi nelerin yapıldığının muhasebesini yaparım…
Sonra da yüzümü buruşturup, ‘giderse gitsinler, zaten bunların da diğerlerinden farkı yok’ diye gerekçemi ortaya koyarım.

Zaten Başbakan ne diyor;
2014 yılının 2013 yılından daha zor geçeceğini söylüyor!
Bütçe açığımız malum, 300 küsur milyonluk açığı bacadan girecek olan Noel Babalar kapatacak değil ya!
Eh Başbakanın dediği gibi, 2014 yılı geçen yıldan daha zor olacaksa, bu da halk dilinde okkalı zam demektir, geçim darlığı demektir, ızdırap demektir…
Onun için 2013’ü lanetli görüp bir an önce bitsin diye feryat edenler fazla heveslenmesin…
2013 yılını arar hale gelirsek de kimse şaşırmasın…

2013 yılı KIBRIS TİME ailesi için çok verimli geçmiştir…
Bir çoğunun aksine biz sadece gazetecilik ve habercilik yaptık.
Bunun da karşılığın gördük, her gün birlerce kişi ile buluştuk.
Günlük 10 bine yaklaşan okurumuz ile 2014’de de gazetecilik ilkelerimizden bir adım bile geri adım atmayacağımızın garantisini verebilirim.
Başta KIBRIS TİME okurları olmak üzere tüm yurttaşlarımızın yeni yılını kutlar, sağlıklı ve esenlik dolu 2013’ü aratmayan bir 2014 yılı temenni ederiz.
Özgür habercilik ve doğru yorumculuk, her ne kadar bazılarını rahatsız etse de, okurlarımızın memnuniyeti en büyük onur kaynağımızdır.


Günün Fotoğrafı



Günün Fıkrası

Noel Baba’ya mektup


Postanede çalışan görevliler mektupları ayırırken bir adres dikkatlerini çeker. Adres "Noel Babadır." Böyle bir adres olamayacağı için mektubu açıp okurlar.
-Sevgili Noel baba ben kimsesizler yurdunda kalan bir çocuğum. Geçen senede seni geleceksin diye çok bekledim ama gelmedin. Bu sene gelirsen bana bir ayakkabı bir boyama kalemi bir de kalem kutusu getir. Seni çok seviyorum.
Tüm postacılar çok duygulanır. Bu yetim yavrunun isteğini yerine getirmek isterler. Aralarında para toplayıp bir ayakkabı bir boyama kalemi takımı alırlar ancak paraları kalem kutusu almaya yetmez.
Aldıklarını çocuğun adresine gönderirler. Bir hafta sonra çocuktan Noel babaya yeni bir mektup gelir. Postacılar merakla açıp okurlar;
-Sevgili Noel baba. Gönderdiğin hediyeleri aldım çok teşekkür ederim. Ancak içinden kalem kutusu çıkmadı. Herhalde postanedeki şerefsizler açıp aldılar.