İddialar müthiş;
Kamuoyu, daha da çok sosyal medyada çok ağır ithamlar yapılıyor, Maliye Bakanı ile iş adamı Günay Çerkez arasında bir takım ticari ilişkiler olduğu ortaya atılıyor.
Kimisi Zeren Mungan’ın, Çerkez’in maaşlı adamı olduğunu iddia ederken, kimisi 15 milyonluk stopaj parasının silindiğini, kimisi de taksitlere bölündüğünü iddia ediyor.
Hatta bu iddialara yorum yapan bazıları daha da ileri giderek, iki şahsın da devleti zarara soktukları için hapis yatmasını istiyor.
Bir yanda ülkenin Maliye Bakanı, diğer tarafta ülkenin önde gelen iş adamlarından bir tanesi…
Konu meclise bile taşınmış, bazı muhalif vekiller konu hakkında bilgi sahibi olmak istemişler!
Gerçekten müthiş değil mi?

Bugün öğlen karışık duygularla girdik Zeren Mungan’ın odasından içeri…
Biraz da ön yargılı olduğumuzu söyleyebilirim.
Sonuçta devletin kaybı olan 15 milyon TL iddiası vardı, sonra maaş konuları filan…
Kahve faslını beklemeden kafamızdaki soruları ardı ardına sorduk ve sustuk!
Zeren Mungan konuşmaya başladı;
Öncelikle, 15 Milyon TL meselesi…
Biz de dahil herkes rakamı epey abartmış anlaşılan!
Söz konusu para miktarı 2 milyon TL civarında, ceza ve faizleri de eklerseniz 4 milyon TL’ye yaklaşıyor…

Peki Zeren Mungan, Digitürk’ün ödemesi gereken stopaj ücreti konusunda kıyak filan geçti mi?
Mungan uzattı hemen belgeyi;
“KKTC ile TC Arasında 22 Aralık 1987 Tarihinde İmzalanan Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi ve Vergi Kaybını Önleme Anlaşmasının Uygun Bulunmasına İlişkin Yasa.
Madde 12, Gayrımaddi Hak Bedelleri şöyle diyor;
Bir akit devletten doğan ve diğer akit devletin bir mukimine ödenen gayri maddi hak bedelleri, bu diğer devlette vergilendirilebilir.
Bununla beraber, bahse konu gayri maddi hak bedelleri doğdukları akit devlette ve o devletin vergi mevzuatına göre de vergilendirilebilir ancak kendisine ödemede bulunulan kişi veya kurumun gayri maddi hak bedelinin gerçek lehdarı olması halinde, bu şekilde alınacak vergi, gayrı safi tutarın yüzde 10’unu aşmayacaktır..”

Mungan’a hemen sorduk;
Peki Digitürk’e bu yasadan sağlanan haklar Cine 5 gibi diğer şirketlere de sağlandı mı diye!
Hiç ikilemeden cevapladı, o şirketler Türkiye’de vergi iadesi aldığı için burada da vergi ödemek zorundadır.
Aynı iadeyi Digitürk te alırsa ki bu iki ülke arasında anlaşma ile çok kolay ortaya çıkıyor, bu şirketten de stopaj alınacaktır…
Yani burada kafa karıştıracak çok fazla bir şey yok!
Peki ya Günay Çerkez’den maaş çektiği iddiaları?
Zaten bunu sormasak orta yerimizden çatlardık!
Hiç istifini bozmadı, biraz gülümseyerek ona da cevap verdi…
Emekli olduktan sonra Ticaret Odası ile Başbakanlık arasında imzalan protokol gereği kayıt dışı ekonomi ile mücadele konusunda odaya yapılan bir çalışma…
Bu çalışma da Göksel Saydam gibi ülkenin önde gelen birkaç vergi uzmanı da yer almış ve her birinin aldığı ücret aylık olarak asgari ücretin biraz altında.
Zeren Mungan’ın oradaki görevi zaten bakan olduktan sonra bitmiş…
Maaş meselesi de böyle bir şey işte!

Geçenlerde bir öğretmen için yapılan taciz iddialarıyla ilgili yazımda kendim de dahil bazı basın organlarını ve mensuplarını eleştirmiştim.
Çok hassas konularda bazen amacı aşıp sırf tiraj ve reyting uğruna sansasyonel haberler konusunda!
Aynı onun gibi bir olay bu!
Ancak bunda biraz farklılık var;
Buram buram siyaset kokusu aldık biz!
Yani kasıtlı bir karalama kampanyası…
Ardında kimlerin olduğu yönünde de bazı şüphelerimiz var.
Bazı siyasiler ve iş çevreleri yani!
Onların da teyidini yaptıktan, belgelere ulaştıktan sonra sizinle paylaşırız.
Ve son söz;
Çamur at izi kalsın zihniyeti artık son bulmalı…
Hele de insanların şahsiyetleri, şeref ve namusları söz konusuysa!






MESAJ KUTUSU


Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, genel başkanlığınız hayırlara vesile olsun. Bazı güçler ve de medya organları mağlubiyetiniz ve sonrasında da hükümetin bozulması için epey gayret sarf etti ama başaramadı. Bundan sonra partiden daha çok ülkenin genelini kucaklayabilirseniz ne ala…

Sayın Asım AKANSOY, kimileri seçim kazanır ama aslında kaybeder siz ise seçim kaybettiniz ama aslında kazandınız da. Bunu birkaç ay içinde göreceksiniz ve kazanmadığınız için şükredeceksiniz. Aday olmanız bile cesaret gerektirirdi, kurultay konuşmanız ise tam not aldı…

Sayın Özdemir BEROVA,
Girne Akçiçek Hastanesi’nde doktor eksikliği hat safhaya çıkmış. Hasta ve yakınlarından yoğun şikayetler geliyor. Konuyu meclise taşımanız ve acil önlem alınmasını istiyorlar.

Sayın Mehmet EZİÇ, Ali dayının günlük yemek ihtiyacını işletme olarak üstlendiğinizi memnuniyetle öğrendik. Allah ne muradınız varsa versin. Kamuoyu adına teşekkür eder hayırlı işler dileriz…

Sayın Sibel SİBER, madem ki Cumhurbaşkanlığı makamına layık gösterilmeniz Türkiye basınına kadar girdi bunda mutlaka vardır bir hikmet. Bu konuda çok fazla mütevazi olmaya gerek yok. Olayların akışına bırakın kendinizi, gitti yere kadar…

Sayın Şahin SAPSIZOĞLU, DP Vadili belediye başkan adaylığınız hayırlı ve uğurlu olsun. Uzun bir aradan sonra aktif siyasete geri dönmeniz dostlarınızı pek sevindirdi. Çoğu da çiğ köfte partilerini özlediklerini söylüyorlar…

Sayın Ahmet DERYA
, bir kez daha şimşekleri üzerinize çekmeyi başardınız. Ancak boynuz kulağı geçeceğe benziyor. Doğuş hanım birkaç adım öne şimdiden geçti bile değil mi?

Sayın Ömer KALYONCU, kurultay çalışmalarında Asım Akansoy’a yeteri kadar destek vermediğiniz iddia edilmeye başlandı. Eğer öyle olmasaydı farkın bu kadar olmayacağı söyleniyor.

Sayın Derviş EROĞLU, Merhum liderimiz Denktaş’ın anıt mezar konusunun Türkiye basınına kadar düşmesine üzüntülerinizi belirtmişsiniz. İyi güzel de üzülmekle sorunlar bitmiyor. Hem Denktaş’ın anıt mezarı hem de dökülmeye yüz tutmuş Dr. Küçük’ün kabrini onarmak için kolları sıvamayı düşünmüyor musunuz?

Sayın Öntaç DÜZGÜN, kurultay çalışmalarında Asım Akansoy için oy istemeye gelen bir vatandaşa ‘o kazanırsa İstanbul borsası çöker’ diye yorumda bulunduğunuzu öğrendik. Espri yeteneğiniz de müthiş doğrusu!

Sayın Cemal BULUTOĞLULARI, bazı müşteriler borcunu ödemeyince siz de zorunlu olarak evlerin kilitlerini değiştirerek çare üretmişsiniz. Hatta bazılarıyla polislik bile olduğunuz söyleniyor. Geçmiş olsun…

Sayın Birikim ÖZGÜR, her ne kadar eleştirilseniz de açıklamalarınız kamuoyunda büyük rağbet görüyor. Doğrudan şaşmadığınız müddetçe halkın desteği kesilmez. Bildiğiniz yoldan şaşmayın…

Sayın Polat ALPER, medya patronluğu epey yaramışa benziyor doğrusu. Şimdi de İngiltere’den son model bir baskı makinesi siparişi verdiğinizi öğrendik. Hayırlara vesile olsun, Allah utandırmasın…

Sayın Engin YEŞİLADA
, vergi rekortmeni olmanız bir yana müthiş bir şekilde mütevazi bir kişiliğe sahip olmanız hele de pahalı arabalar yerine iş araçlarıyla seyahat etmeniz kamuoyunun gözünden kaçmıyor. Ne mutlu size…

Sayın Vedat ERBAŞ, otelinizin genel müdür yardımcısının vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhuma Tanrı’dan rahmet size ve camiaya sabır ve başsağlığı dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler versin.





Günün Fıkrası

Geyik


85 yaşında bir adam doğumhanenin kapısında beklemektedir. Doğumhaneden çıkan doktor şöyle bir bakındıktan sonra yaşlı adama sorar:
- İçerde doğum yapan bayan yakınınız mı?
- Evet, eşim.
- Ama bayan 25 yaşlarında...
Tamam işte, eşim o. Niye şaşırdınız, baba olamaz mıyım yani?
- Yoo, aklıma benim dedem geldi de.
- Nesi varmış dedenizin?
- Kendisi av meraklısı idi, sürekli ava çıkardı. Ancak yaşlanınca zorlanmaya başladı. Bir gün ava çıkacakken kendisini uyardık, aman yapma dedecim, sen yaşlandın, ava gidemezsin diye. Kendisi Israr etti ve hazırlandı. E, tabii yaşlılık, çıkarken tüfek yerine baston aldı eline. Ben de kendisiyle gittim. Ormanda bayağı yol yürüdükten sonra bir geyik gördük. Dedim ya, dedem yaşlı. Bastonu omzuna koydu, doğrulttu ve geyiğe
bastonla ateş etti. Geyik o anda vurulup yere düştü...”
- Olur mu, başkası vurmuştur onu.
- Ben de onu demeye çalışıyorum…