Sayın Başbakan Yorgancıoğlu ve Sayın Serdar Denktaş;
Bu yazıyı ister açık mektup olarak algılayınız isterseniz bir dikkat çekme ya da uyarı olarak.
Bizim görevimiz, bize gelen ihbarları hem sizinle hem de kamuoyuyla paylaşarak, olası yanlışlık ve suistimallerin önüne geçmektir.
Bunu değerlendirip değerlendirmemek ise size kalmış artık…
Yarın, her Çarşamba günü olduğu gibi Bakanlar Kurulu toplantısı var.
Bu toplantıdan yeni bir zam kararı çıkar mı bilemeyiz, inşallah da çıkmaz ama sizi uyarmak istediğimiz konu da az buz önemsiz değil.
Bugün toplantı masasına önünüze bir dosya konulacak;
Bafra Turizm Projesi kapsamında aynı bölgede verilen bazı arazilerin iptali istenecek.
Çok büyük ihtimalle de üç ayrı arazi söz konusu olacak.
İkisi konusunda bilgimiz yok ama 12’nci parsel olarak adlandırılan bölge konusunda ciddi ihbarlar var elimizde, belgeler de yolda geliyor.
Burası, 2005 yılında Koçoğlu Holding’e verilmiş.
Söz konusu şirket 2010 yılına kadar yükümlülüklerini yerine getirmediği için elinden alınmış, zira yasalar çerçevesinde.
Aynı arazi 2011 yılında Zafer İnşaat şirketine tahsisi edilmiş.
Bu şirket de 29 Kasım 2013 yılında tüm yükümlülüklerini yerine getirmiş ve inşaat ruhsatını da almış.
Bu süre zarfında da bazı gecikmeler olmuş ve bu da devletten kaynaklandığı için ek protokol imzalanmış.
Ek protokolün altında da Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hamit Bakırcı’nın imzası var.
Buraya kadar her şey normal seyirde gitmiş ve Zafer İnşaat tam da temel atma aşamasına gelmişken, ki buradaki tüm yatırımcılar inşaat izni almadan inşaata başlamıştı, Koçoğlu Holding yeniden devreye girerek elinden alınan araziyi yeniden kendilerine verilmesi için düğmeye basmış.
Ve sizin içinizden bir bakanı bu konuda temsilci seçmiş, çeşitli vaatlerde bulunmuş.
Bu vaatler sadece duyum teşkil ettiğinden, şimdilik bende saklı kalacak.
Elime somut veriler ulaşırsa elbette sizinle ve kamuoyuyla paylaşacağım.
Yani demem odur ki;
Bugün önünüze konulacak olan iptal dosyalarını, bir bakanın dolduruşuna gelmedğrafıen önce ince eleyip sık dokuyup mercek altına almanızdır…
Bu olay oldu bittiye getirilmeyecek kadar ciddi ve konudur!
Devletten kaynaklanan gecikme nedeniyle imzalanan ek protokolün iptalini sizden hangi bakanınız isteyecektir, buna yarın ki toplantıda kendiniz şahit olacaksınız!
Biz bu olayı mercek altına aldık ve elimizdeki tüm bilgileri de sizinle paylaşarak, birilerinin haksız ve ahlak dışı rant elde etmesinin önüne geçmek için mücadele edeceğiz.
Siz de kendinize düşen görevi yapın ve gözünüzü dört açın!
Zira artık bu toplumun haksızlığa, hukuksuzluğa ve hırsızlığa dayanacak tahammülü yoktur.
Bizden uyarması, gerisi size kalmış!


Günün Fotoğrafı


MESAJ KUTUSU

Sayın Hamit BAKIRCI, pek ahbap olduğunuz bir bakanımız altında sizin imzanız olan protokolü gerekçe gösterip Bafra’da 12’nci parselin iptalini isteyecek. Bu konuda sadece Başbakan ve yardımcısı için değil sizin için de önemli bir sınav fırsatı olacak. Bizden uyarması!

Sayın Ali Özmen SAFA, Kalecik’teki Aksa santralini mahkemeye verme cesaretini gösterdiniz ya aklınızla bin yaşayın. Bu konuda korkak hükümet ve eski hükümetlerin yapamadığını yapıyorsunuz. Sonuna kadar devam…

Sayın Ahmet KAŞİF, Karayolları Dairesi’nin yeni müdürü de ne tesadüftür sizin köylü çıkmış ve uzaktan da akrabanızmış. Bu sıralar Nergisli’ye nur yağıyor sayenizde, ne mutlu bölge halkına değil mi?

Sayın Hasan KARAHASAN
, müdür muavini olarak makam tabi ki sizin en doğal hakkınızda ancak sizin arkanızda dayınız olmadığı için öyle bir şansınız da olmadı. Başka bir baharı bekleyeceksiniz artık, geçmiş olsun…

Sayın Arif ALBAYRAK,
yeni zam olursa bisiklete bineceğim dediniz ve hükümet hem akaryakıta hem de gaza okkalı zammı oturttu. Hadi bakalım velesbit selesi sizi bekliyor. Biz yine Kıbrıs eşeğine binmenizi beklerdik. Teper diye korktuysanız onu bilemeyiz işte!

Sayın Süleyman İRVAN, internet gazetelerini disiplin altına almak için başlattığınız girişimi taktirle karşılıyoruz. Ancak bazı maddeler var ki oturup uzun uzun tartışmak gerek. Bu konuda geniş katılımlı bir toplantı yapmanızı öneririz.

Sayın Erhan ARIKLI,
genel başkan-genel sekreter kucaklaşması sonrasında derin bir nefes almışsınız. Başkan ile dünür arasında kalmaktan kurtuldunuz ya horoz kesip kan akıtmakta yarar görüyoruz.

Sayın Güliz KANER, sizin büyük ortağın başı büyük dertte. Umarız bu durumdan siz de olumsuz etkilenmezsiniz. Soruşturmanın Kıbrıs’a kadar genişleyeceği iddia ediliyor. Hakkınızda hayırlısı artık…

Sayın Kutlay ERK,
genel sekreterliğe geri dönüşünüz partide bazı kesimlerce ‘efsane geri döndü’ şeklinde yorumlanmaya başladı. Siz yine de dolduruşa gelmeyip sağlam basmaya bakın. Siyasetin vefasız bir illet olduğunu siz iyi bilirsiniz.

Sayın Cemal BULUTOĞLULARI,
Çetinkaya’daki mali krizi atlatmak için taraftarlara kombine kartı satmaya başlamışsınız. Nerde o eski günler değil mi? Parasızlığın gözü kör olsun…

Sayın Mehmet DEMİRCİ, eğer eşek sütünün kilosu gerçekten 60 TL ediyorsa şimdiye kadar olan zararınızı bir hesap edin hele…Hadi bakalım kovaları hazırlayıp kolları sıvayın. Eşek tepmesini de hesaba katmayı unutmayın sakın!

Sayın Sunat ATUN, seçimlerde ittifak yaptığınız Erdal Özcenk ve Dursun Oğuz ile seçim sonrasında da yapışık üçüz olarak devam ediyormuş. Geçenlerde Dereboyu’nu teftiş ettiğiniz gözlemlenmiş. Ara sıra da tebdili kıyafet gezmekte yarar var.

Sayın Mehmet CEYLANLI, sigara veda edip bir daha da dokunmamak için kendi kendinize söz vermişsiniz. Dün Eziç’te çok sinirli ve agresif bir şekilde görülmüşsünüz. Acaba birden kesmeseydiniz mi?

Sayın Aslan BIÇAKLI,
siz sendikalcılar kazıklı eylemler yaptıkça o kazıklar vatandaşın canını fena halde acıtıyor. Genel grev zamanı daha gelmedi mi?

Sayın Mustafa ARABACIOĞLU, bakanlıktan dışarı sızan haberlerde müdürlerinizi suçlamanıza hiç gerek yok. Haberler eski bakanın eski müdürleri tarafından bir şekilde servis ediliyor. İstihbarat çok kuvvetli yani…

Sayın Bengü ŞONYA
, siz her ne kadar adaylığa talip olduğunuzu söyleseniz de sizinle iddiaya gireriz ki aday olmayacaksınız. Var mısınız bahse?




Günün Fıkrası

Kredi kartı

Uluslararası bir toplantı için bir Alman, bir Fransız, bir İngiliz, bir İtalyan ve bir Türk Atina’da tavernaya giderler.
Biraz sonra bir dansöz sahne alır. Alman’ın önüne gelip bel kıvırmaya başlar.
Alman ne yapacağını bilmez. Türk Alman’a para basmasını söyler.
Alman cüzdanını çıkarır ve 100 Euro’yu dansözün sağ sütyeninin içine sokar.
Dansöz Fransız’ın önüne gelir. O da 100 Euro’yu dansözün sol sütyeninin içine sokar.
Sıra İngiliz’e geldiğinde o da 100 Euro’yu dansözün göbeğine yapıştırır.
İtalyan’da 100 Euro’yu dansözün alnına yapıştırır.
Sıra Türk’e gelir. Türk cüzdanını açar bakar ki beş para yok.
Dansöze arkasını dönmesini ve eğilmesini söyler.
Dansöz eğilince külotunu aşağıya indirir ve cüzdanından çıkardığı kredi kartını dansözün poposunun arasından geçirir ve şöyle der;
-“Çek istediğin kadar!.”