“Sayın Levent Özadam,
08 Mayıs 2014 tarihli köşe yazınızda, Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi tarafından Şeyh Nazım Kıbrısi'nin ölümünden 2 dk sonra nasıl olurda böyle uzun bir açıklama yazılıp gönderildiğine ilişkin durum değerlendirmesi yapmışsınız.
Sayın Özadam,
YDÜ Hastanesi’ne tedavi olmaya gelen veya operasyon geçiren başta KKTC ve Dünya medyasını yakından ilgilendiren isimlerin tüm sağlık hizmetleri YDÜ Basın ve Halkla ilişkiler Dairesi tarafından mercek altına alınıyor... Buradaki amaç siz medya mensuplarına eksiksiz, anında ve doğru bilgileri aktararak kamuoyunu doğru bilgilendirmenizdir.
Sn. Şeyh Nazım Kıbrısi gibi İslam dünyasında milyonların takibi altında olan bir din adamını da ilk geldiği gün itibari ile YDÜ Hastanesi'nde yürütülen tetkik ve tedavileri günü gününe siz değerli basın mensupları aracılığıyla kamuoyuna duyurulmuştur.
Şeyh Nazım Kıbrısi’nin sağlık durumu, YDÜ Basın ve Halkla İlişkiler Dairesi tarafından takip edilerek zaman zaman basın toplantılarıyla, zaman zaman da yazılı açıklamalarla kamuoyunun bilgisine getirilmiştir.
Şeyh Nazım Kıbrısi'nin “Kritik” olarak adlandıracağımız vefatından önceki son üç günü ise tarafımızdan daha sıkı takip edilmiş, YDÜ Hastanesi Başhekimi ve doktorlarından alınan bilgiler en yoğun ihtimamla kayıt altına alınmıştır.
YDÜ Hastanesi Başhekimi Dr. Sevim Erkmen ve Kıbrısi’nin başından ayrılmayan doktorların “Bugün her şey olabilir, ona göre hazırlıklarımızı yapalım” demeleri üzerine kötü senaryoya karşın “basın açıklaması” dahil her türlü tedbirimizi aynı gün aldık.
Vefatın yaşandığı gün, saat 11:00 sıralarında, DHA KKTC temsilcisi beni arayarak Şeyh Nazım Kıbrısi'nin öldüğü duyumunu aldığını söyledi. Ben de böyle bir durumun söz konusu olmadığını, ancak Şeyh’in ölümü halinde herkesi bilgilendireceğimi, durumununsa çok kritik olduğunu belirttim. Ancak DHA muhabiri kendisinin, Şeyh Nazım Kıbrısi’nin ölüm haberini yolladığını belirtti.
Bu durumun ardından, Türkiye Medyası dünya kamuoyuna Kıbrısi’nin vefatını duyurmuş oldu. Şeyh Nazım Kıbrısi'nin hayatta kalma mücadelesi verdiği anlarda bu yanlış haberi düzeltmek için sürekli bizleri arayan medya temsilcilerine “o an” için doğru olan Kıbrısi’nin hayatta olduğu bilgisini anlatmaya çalıştık.
Saatler 13:30' u gösterdiğinde ise Başhekim Sevim Erkmen beni arayarak Şeyh Nazım Kıbrısi’nin son nefesini verdiğini söyledi..
Yukarıda da belirttiğim üzere durumunun bir hayli kritik olduğunu bildiğimiz, özellikle son 3 gündür de çok yakından takip ettiğimiz ve bu denli önemli bir şahsiyetin ölüm duyurusu, takdir edeceğiniz üzere çalakalem yazılamazdı. Bu nedenle sağlığın gelişim sürecinin özetlenmesi ve en kritik saatlerinde kaleme alınan ve özenle hazırlanan bir vefat metnine, sadece ölüm saati ve son anlarının eklendiği metin de, siz değerli basın mensuplarına saat 13:32’de mail yoluyla gönderilmiştir.
Tüm bu detaylar göz önünde bulundurulduğunda, böylesi hızlı gelişen bir platformda, süratten ödün vermeksizin “haberin doğruluğu”nun ön planda olduğu bir süreci siz basın mensuplarıyla başarıyla sonuçlandırdığımıza inanıyor, şahsınızda size ve gazetenize başarılarınızın devamını diliyorum…”
Hüseyin TURAN
YDÜ Basın ve Halkla İlişkiler Dairesi Müdürü



Festival karmaşası!


“Çok güzel festivallerimiz oluyor her hafta..Mesela bugün, Büyükkonuk'ta Luricina'da, Mormenekşe'de, ve adını unuttuğum bir yer daha festival vardı.
Kime gidelim diye şaşırdık. Üstelik biri Karpaz’da, biri Mesarya'da sınırda..
Hangi birine gidelim. Yok mu bu festivallerin tarihlerini koordine edecek bir makam? Bir takvim bir kılavuz hazırlansın yıllık olarak herkes bilsin ne zaman ne yapılacak...Turizm için de böyle bir festivaller programı çok önemli.Üstelik çakışmalarda giderilmiş olacak. Bunu yerel yönetimler bakanlığı mı yapacak turizm bakanlığı mı, birileri artık yapsın. O kadar da zor bir iş değil. Koordine lazım…”
(SERDAR SAYDAM)



Lefkoşa’nın makyajı akıyor!


“Lefkoşa'nın sel tehdidi altında bulunması bugünün suçu değil, yıllardır her türlü uyarımıza rağmen Lefkoşa için sadece makyaj öngörenlerin suçudur.
Bunun üzerinden politika yapmayacağız ama beklentimiz bu 1 yıl içerisinde bize su direnajı ile ilgili kapsamlı bir master plan sunulması idi.
Umarım önemli sıkıntılar olmadan Lefkoşa bugünü atlatabilir. Uyarılarımız için Mehmet Barışsever'in açıklamalarına bakılabilir.”
(MEHMET HARMANCI)



MESAJ KUTUSU

Sayın Sibel TATAR, bir televizyon programında hayli kulağımızı çınlattığınızı duyduk, ha keşke bizi de arasaydınız da bir iki laf etseydik. Arkadan atıp tutmak sizin gibi bir medya patronuna yakışıyor mu hiç?

Sayın Sibel SİBER, Meclis Başkanı sıfatıyla CTP’nin seçim çalışmalarına katılmanız kamuoyunda çok hoş karşılanmıyor. Sizin siyaset vitrininde çok özel bir yeriniz var ve bu nadide biblonun kırılmasına gönlümüz razı gelmez…

Sayın Cemal BULUTOĞLULARI, DP-UG’den Lefkoşa belediye başkan adaylığı teklifi aldığınızı ve hiç tereddütsüz kabul etmediğinizi duyduk. Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer değil mi?

Sayın Ahmet BENLİ, muhterem validenizi kaybettiğinizi üzülerek öğrendik. Merhumeye Tanrı’dan rahmet size ve yaslı aileye başsağlığı dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler versin…

Sayın Hasan SERTOĞLU, UBP içinden özellikle de gençlerden oluşan bir ekip LTB başkanlığına yeniden aday olmanız için parti içinde nabız yoklamaya başladılar. İttifakın yeniden hortlayacağını nereden bilebilirdiniz değil mi?

Sayın Kemal Deniz DANA, Gönyeli’den canını yaktığınız bir aile yerel seçimler için Lefkoşa’daki hısım ve akrabalarını harekete geçirmeye hazırlanıyor. Gönyeli inadını bilirsiniz değil mi? Hakkınızda hayırlı artık!

Sayın Ahmet KAŞİF, ADSL arızasının baş sorumlusu madem ki geçmiş hükümet bir kaşıyın bakalım olayı bunun altından kimler çıkacak. Vatandaş artık devletin ciddiyetini ayaklar altına alanları sokakta değil mahkeme koridorlarında görmek istiyor.

Sayın Bilen SAYILI, son birkaç gündür bölgede kadın seçmenler ciddi bir şekilde size doğru yöneldiler. İki tane kurt adayın arasından nasıl çıkacaksınız bilemeyiz ama bölgedeki tüm kadınların oylarını almak için bir düşünün bakalım neler yapabilirsiniz!

Sayın Çağın ZORT, İnönü’de UBP ve DP adaylar konusunda büyük bir çelişki yaşarken bunun size yaradığı ve özellikle de Dörtyol ve Korkuteli’nden büyük destek aldığınız gözlemleniyor. Bu fırsatı umarız iyi değerlendirirsiniz.

Sayın Cafer GÜRCAFER, Rum Müteahhitler Birliği ile dirsek temasının her geçen biraz daha yoğunlaştığı gözlemleniyormuş. Bir de çözül olduğunu düşünün darphane gibi para basacaksınız demektir.

Sayın Salih MENDELİ, Akdoğan DP-UG adayı olarak büyük projeler için birkaç üniversite ile temasa geçtiğiniz söyleniyor. Onlardan birini bölgeye ziraat ve hayvancılık fakültesi kurulmasına razı edebilirseniz ne mutlu size. İşte o zaman gelsin bütün oylar size!

Sayın Hulusi MANİSOY, UBP adayı Ali Güler son bir hafta içinde aradaki farkı büyük oranda kapattı. Bu arada sizin araziye ne zaman ineceğiniz de merak konusu oldu. Biraz kıpırdanın deriz ki hayal kırıklıkları yaşamayın!

Sayın Hasan ALİCİK, yeni cezaevi değişiklik tüzüğü mahkum aileleri tarafından memnuniyetle karşılandı. Bir de yeni cezaevi inşaatı ihalesine çıkmayı başarabilirseniz şamdan iyisi kayısı tatlısı olacak….

Sayın Hasan HASTÜRER, yazı yakarken frene basmayı bazen unutmuş oluyorsunuz ki uzun olunca da yazıyı okumak için okuyucuya mercek lazım oluyor. Bu soruna bir çözüm bulmak artık şart oldu değil mi?

Sayın Şahin SAPSIZOĞLU, açıklama yok, icraat yok, çiğ köfte hiç yok, bu seçimleri nasıl kazanmayı düşünüyorsunuz acaba? Hadi bakalım artık treni kaçırmadan kolları sıvayın deriz…

HP 052, plakalı aracın sürücüsü, bir kadın olarak bir markette önce iki kişinin önüne geçtiniz, sonra da aracınıza binip seyir halindeyken size tepki koyanlara hakaretler yağdırdınız. Konu polise yansıtıldı haberiniz olsun…



Günün Fıkrası

Milyarlık papağan

Üç Yahudi genç kardeş kendi işlerini kurup zengin
olmuş ve yaş gününde annelerine aldıkları hediyeleri
birbirilerine anlatarak böbürleniyorlarmış.
Birincisi demiş ki: “Ben anneme kocaman bir ev
aldım.” İkincisi: “Ben bir Mercedes aldım ve bir de şoför
tuttum.” Üçüncüsü: “Benim hediyem hepinizden güzel. Annemin Tevrat’ı okumayı ne kadar sevdiğini ve gözleri iyi görmediği için artık okuyamadığını biliyorsunuz. Ona bütün Tevrat’ı ezbere bilen büyük kahverengi bir
papağan gönderdim. Onu eğitmek için 12 haham 12 yıl boyunca uğraşmış. Bu papağan için havraya 20 yıl
boyunca her yıl 1 milyon dolar bağışlayacağım ama buna değer. Annem sadece bölümün adını söyleyecek ve papağan ona ezbere okuyacak.” Kısa bir süre sonra anneleri üçüne de birer teşekkür mektubu yazmış: Birinciye Milton, bu ev çok büyük. Bana tek bir odası yetiyor ama hepsini temizlemek zorunda kalıyorum.” İkinciye, Marvin, yolculuk etmek için çok yaşlıyım, arabayı hiç kullanmıyorum ve şoför çok kaba.” Üçüncüye Canım Melvin’im, annesini mutlu etmeyi bilen tek evladım sensin.
“Tavuk çok lezzetliydi, teşekkür
ederim!”