YDÜ’nün borcu nedeniyle şalterlerinin kesilmesi olayı artık çığırından çıktı…
Sanki de YDÜ, KKTC sınırları içinde olmayan, kendi sınırlarını belirleyen devlet içinde devlet konumunda.
Suat hoca son günlerde Güverlik önlemlerini arttırdı, kamuya açık bir kurum olduğu halde Kıb-Tek ekipleri sokulmuyor.
Ya da YDÜ sınırlarına girmeyi başaran Kıb-Tek yetkilileri borcu olan sayaçların şalterini indiriyor ama okulun bir bölümü kararınca da Suat hocanın talimatıyla okulun teknik elemanları şalteri kaldırıyorlar…
Bunu normal, sıradan bir insan yapsa, elektrik akımı hırsızlığından ya da kanunlara karşı geldiğinden hapis cezası yer.
Belli ki Suat hoca devletten çok daha güçlü olduğu için, bu uygulama kendisi için yapılmıyor, yapılamıyor…

Burada tabi ki Suat Günsel’i yargısız infaz edemeyiz.
Ama artık kimin haklı kimin haksız olduğu konusunda herkesin olduğu gibi bizim de kafası karışık.
Ortada üç taraf var;
Birisi Başbakan İrsen Küçük…
Hatırlanacağı üzere Başbakan İrsen Küçük, 24 Ocak 2013 tarihinde yaptığı açıklamada Bakanlar Kurulu ile YDÜ’nün alacak-verecek konusunda mahsuplaştığını, arada sorun kalmadığını açıklamıştı.
Her ne kadar rakamlar tam olarak açıklanmasa da bu mahsuplaşma sonucunda, YDÜ’nün devletten halen alacağı kaldığı biliniyor.

Taraflardan bir tanesi de Kıb-Tek…
Yani, Ekonomi ve Enerji Bakanlığı, dolayısıyla o da devletin bir birimi…
Devletin YDÜ ile mahsuplaştığı, hem de Başbakan tarafından açıklanırken, nasıl olur da devletin bir başka birimi halen borcu olduğu gerekçesiyle YDÜ’nün elektrik şalterini aşağıya indirir.
Bu devlet ile devletin kendi içinde çelişmesinden başka bir şey değildir…
Bir ülkenin başbakanı mahsuplaştık derken, altındaki kurum borcu var diye elektrik kesintisi yapıyorsa, bu ayıp yine devletin kendi ayıbıdır…

Tarafların üçüncü ayağı YDÜ Kurucu Rektörü Suat Günsel, sadece Türkiye’nin ve dünyanın en zenginleri arasına girmemiş, KKTC’de de devletin üstünde bir rol üstlenmiştir.
Kurultay sürecinde bile Başbakan Tayyip Erdoğan ile görüşüp, Cumhurbaşkanı Eroğlu’na tarihi bir mektup yazarak hizaya gelmesini isteyen Suat hocanın belli ki gücü artık ülke sınırlarının çok ötesindedir.
Çalışanlarının yatırımlarını yapmaması ya da devletin üstünde rol oynayan davranışları bir yana koyarsak, hem yaptığı istihdamlar hem de ülkeye kazandırdığı katma değer yadsınamaz.
Önceki gün yaptığı açıklamada da Kıb-Tek’i hukuksuzluk yapmakla suçlamış, devlet ile yaptığı mahsuplaşmayı hatırlatmıştır.

Olay tamamen devlet ciddiyetsizliğini gösteren kronik bir vaka haline dönmüştür.
Borcundan dolayı kendi bakanlığının elektrikleri kesildiği anda bile kamuoyuna tek bir açıklama yapmayan Bakan Sunat Atun’un sessizliği ise başka bir vakadır…
Türkiyeli bazı bakanlara yaranmak için Rumları TL bölgesi oluşturmaya çağıran ve Eoru bölgesinden çıkmalarını salık veren Bakan Atun ne yazık ki, tamamen kendisini ilgilendiren ve kaos haline dönen bir sorunda sessiz kalmayı yeğlemekte, bu da kimin haklı kimin haksız olduğu konusunda kafa karıştırmakta ve olan da devletin güvenilirliğine olmaktadır…
Sunat Atun’un bugün hemen açıklama yapması gerekmektedir.
YDÜ ile devletin alacak verecek bilançosu nedir?
Kimin kimden ne kadar alacağı vardır, eğer mahsuplaşma yapıldıysa kurum niçin gidip YDÜ’nün şalterlerini indirmekte ya da kurum yetkilileri inen şalterleri yasaları çiğneyerek kaldırmaktadır…
Ortadaki otorite boşluğu varken, otoritenin başı olan sizin göreviniz nedir?


GÜNÜN FOTOĞRAFI



MESAJ KUTUSU

Sayın Sunat ATUN, YDÜ ve Kıb-Tek neredeyse birbirini boğazlayacakken bu kadar sessiz kalmanız niye? Ortada çok değerli bir kurum ve alacaklarını tahsil etmek isteyen size bağlı bir daire varken bir tek kelime olsun açıklama yapmayacak mısınız?

Sayın Şerife ÜNVERDİ, Bakanlıktan genç bir hanımın müsteşarlığa getirilmek istenmesi çalışanlar arasında büyük huzursuzluğa neden olmuş. Eğer bu hanımefendi o göreve getirilirse emeklilik dilekçeleri havalarda uçuşacak bizden uyarması…

Sayın Talip ATALAY, Cumartesi akşamı Bağı restoranda Bakan Sunat Atun ile içkisiz bölümde tam iki saat baş başa çok önemli bir yemekli toplantı gerçekleştirmişsiniz. Yeni umre programını mı konuştunuz yoksa Mağusalı imamlar konusunda brifing mi aldınız, merak konusu olmuş.

Sayın Mehmet ZAFER, Cengiz Topel anıtının aydınlatma ışıklarının uzun bir süredir yanmadığının farkında mısınız? Bölge gençlerin kadeh tokuşturduğu yer haline geldi, bölge halkı tepkili bilesiniz…

Sayın Ali PİLLİ, önümüzdeki genel seçimlerde milletvekili adaylığına hazırlandığınızı duyduk. Bölge halkı size o kadar büyük destek veriyor ki, vekilliğiniz şimdiden hayırlı ve uğurlu olsun. Bir daha seçimlere girmeyecek olan Türkay bey de size tam destek verecekmiş…

Sayın Ahmet KAŞİF, İrsen bey her ne kadar genel seçimlere kadar kabine yok dese de bugün bir kez daha kendisi ile yeni bakanlıkları konuşacakmışsınız. Bu arada bize gelen bilgelere göre sizden başkasına bakanlık verilmeyeceği söyleniyor. Diğer vekiller buna ne der acaba?

Sayın Gürkan KARA, Cuma günü Girne vergi Dairesi önünde oturup çalışanların giriş çıkış saatlerini mercek altına almışsınız. Dairedeki disiplinsizliğin hat safhada olduğunu duymuştuk, demek ki doğruymuş değil mi?

Sayın Hasan BOZER, eski vekillerden Erden Özaşkın, İzmir’de çok zor şartlarda bir yaşam mücadelesi veriyor. Meclisin patronu olarak bu duruma el atmanız bekleniyor. Sonuçta bu ülkede vekillik yapan birisidir ve hepinizin bunda sorumluluğu vardır.

Sayın Rasıh REŞAT, Salı günü Başbakandan müdürlük sözü alıp Çarşamba günü sözün yerine getirilmemesi sonrasında hayal kırıklığı yaşadınız ama özellikle Gülin hanım ve damat Uçaner sizi epey teselli etmiş diyorlar. Ne kadar sitem etseniz haklısınız. Ama belli ki bu işin ucu başka yerlere uzanıyor…

Sayın Mehmet METCOOĞLU, son olaylar o kadar sizi üzmüş ki gözünüzden ameliyat olmak için izne ayrılmışsınız. Büyük geçmiş olsun, umarız en kısa zamanda sağlığınıza kavuşursunuz…

Sayın Suat GÜNSEL,
okul içindeki güvenlik çalışanlarını o kadar bir arttırmışsınız ki artık uçan kuşa bile kimlik sormaya başlamışlar. Bu işi Başbakanla oturup bir çözüme kavuşturmaktan başka bir çare kalmadı. Ya da hepsini Tayyip beye şikayet edeceksiniz, hadlerini bilsin herkes…

Sayın Kadri FELLAHOĞLU, Pazar günü kurulan açık pazara katılan üreticiler bu iş için terminal bölgesinin en iyi yer olduğunu söylüyorlar. Fuar alanında artık pazarcılık değil, zibilcilik bile yapılmazmış, bizden iletmesi…

Sayın Erdem ÖZAŞKIN
, eski bir vekil olarak başınıza gelenleri üzüntü ile öğrendik. Borcu yüzünden insanın ülkesinden uzak bir yerlerde sefir bir düzende yaşaması ne acı değil mi? Umarız İrsen bey bu duruma müdahale edecektir…

Sayın Deniz GÜRGÖZE
, sıkı bir diyet programı uygulamaya başladığınız gözlemleniyormuş. Yaş artık 40’a dayanınca bazen mecburi oluyor değil mi? Bakalım bizim yaşa gelince ne yapacaksınız?

Sayın Cemal YORULMAZ, devletin neredeyse hiç olmadığı atıl durumdaki Yeşilırmak köyüne yaptığınız milyon dolarlık otel yatırımı nedeniyle sizi kutlarız. Umarız devletimiz bu cesaretinizi göz önünde bulundurur. Tebrik ederiz…

Sayın Mehmet TEMİZ
, tek kişilik motosiklet alınca hahım fena bozulmuş diyorlar. Siz o motosiklete tek bayınıza biraz zor binersiniz, ikinci koltuğun siparişini vermekte acele ediniz…

Sayın Tekin SÖYLEMEZ
, sanki de sihirli bir el HAK’ı ortadan kaldırmak için harekete geçti diyorlar. Duruma kısa sürede el koymazsınız ortada ne hak kalacak ne hukuk…

Sayın Hüseyin UMAY,
organik yumurta üretiminin hayli başarılı geçtiği ve piyasaya yumurta yetiştiremediğinizi duyduk. KKTC gelecekte organik üretim merkezi olacağına göre artık yatırımları büyütmekte yarar var değil mi?

HL 340 plakalı aracın sahibi, dün öğlen saatlerinde Ortaköy-Göçmenköy kavşağında aracınızdan önce boş su şişesi sonra da gazoz şişesini milletin gözünün içine bakarak yola fırlattınız. Yanınızdaki minik çocuklara kötü örnek oldunuz. Çok ayıp doğrusu!



Günün Fıkrası

Dünyanın en zekisi


Uçakta beş kişi varmış. Pilot, Michael Jordan, Bill Gates, Dalai Lama ve bir hippi.
Oldukça yüksek bir irtifada uçarlarken, uçağın motorları birdenbire bozulmuş ve uçak hızla düşmeye başlamış. Pilot büyük bir telaşla yolcuların yanına gelmiş. "Beyler" demiş "biraz sonra yere çakılacağız ve sadece dört tane paraşütümüz var, biri bende!" deyip paraşütü ile uçaktan atlamış.
Michael Jordan hemen ayağa fırlayarak "Beyler" demiş "Biliyorsunuz ben dünyanın en büyük sporcusuyum ve dünyanın benim gibi insanlara ihtiyacı var" ve bir paraşüt kapıp uçaktan atlamış.
Derken, Bill Gates de hemen ayağa fırlamış "Beyler" demiş "Biliyorsunuz ben de dünyanın en zeki adamıyım ve dünyanın benim gibi zeki insanlara ihtiyacı var" ve o da paraşütlerden birini kapıp atlamış.
Dalai Lama ve hippi birbirlerine bakmışlar. Dalai Lama "Evlat, ben oldukça verimli ve bereketli bir hayat yaşadım, gerçek aydınlığı buldum. Oysa senin önünde uzun ve güzel bir hayat var. Paraşütü al ve atla, kendini kurtar" Hippi gülmüş:
"Endişelenme dede, kendini dünyanın en zeki adamı sanan, az önce benim sırt çantamla atladı!"....