Akıl almaz bir şekilde maddi ve manevi tüm değerlerimiz kirleniyor, çürüyor ve yok oluyor.
Ve toplum olarak seyrediyoruz…
“Birçok şey sıfır derece çılgınlık, delilik.
Sıfır derece bencillik, taşlık, ihanet.
Bir çok şey sıfır derece utanmazlık, aptallık.
Sıfır derece ayıplı, çağdışı, gözükanlı yaşanıyor”
Ve toplum olarak hala susuyoruz, ‘dur bakalım ne olacak bu memleketin hali’ diye.
Yaşamın her alanına tam bir ‘anlam kaybı’ egemen oluyor. Her şey anlamsızlaşıyor, değersizleşiyor.
Ve toplum olarak bu anlam kaybını anlamsızlaşarak seyrediyoruz.
Böylece tüm değerlerimizi tükete tükete tükeniyoruz…

Yukarıda yazılanlar Kabare Kıbrıs adlı oyunun tanıtım broşüründe usta tiyatrocu Yaşar Ersoy’un yazdıklarının sadece giriş bölümü.
Az önce izlediğimiz oyunda, hem güldük, hem de bol bol düşündük.
Bir toplum tükenirken insan güler mi diye ayıplamayın beni.
Bunca tükenişe sessiz bir kalan toplumun içinde kalırsanız, ağlanacak halinize elbette ister istemez gülersiniz.

Aziz Nesin bundan yıllar önce Türk halkının yüzde 65’i aptaldı diyerek bütün şimşekleri üzerine çekmişti.
Bir tekinin bile dünyaya bedel olduğu bir devletin çoğunluğun aptal yakıştırması yapmak da kimin haddineydi.
Yıllar sonra Nesin haklı çıktı, işin daha da kötüsü onun yıllar öncesi söyledikleri şimdi Kıbrıs’a da sıçradı.

Kabare Kıbrıs’ı mutlaka izlemelisiniz.
Dekor olarak tarihi Girne Kapısı seçilmiş.
Ve kapının duvarlarında ne yazık ki KKTC’nin simgesi gece kulüpleri ve gazinolar resmedilmiş.
Oyun başlıyor, kapılar açılıyor, etini satan genç kadınların bacakları şov yapıyor.
Sonra dışarı çıkan kadınları görüyorsunuz, ama başlarında peçe var…
Tarihi Girne kapısı, önce kumarhaneler, sonra gece kulüpleri ve sonra da peçeli kadınlar, şeriat dersleri.
Kıbrıs’ın nerelerden nerelere geldiğinin ibret verici görüntüsü…

Ve tabi ki çanak yalayıcılar…
Mafyanın marifetleri, bet salonları.
Siyasetin ve meclisin rezaleti…
Halkın geçim sıkıntısı, zam-zum ve ham-humlar…
Çözülemeyen belediye sorunu, karanlık bir başkentten haykırışlar…
Ve tüm bunlara biz vatandaşlar olarak sessiz kalışımız…
Aziz Nesin’in yıllar önce söylediklerinin doğru olduğu gerçeği…

Ancak, Yaşar Ersoy’ı kırıldım doğrusu!
Büyük ayıp etti, beni hayal kırıklığına uğrattı…
Niçin mi?
LTB’nin minicik tiyatro salonu ağzına kadar doluydu…
Gazeteciler, sendikacılar, sanatçılar ve tiyatro severlerle.
Ama en büyük eksiklik tek bir siyasetçinin bile olmayışıydı!
Onun için Yaşar hocaya önerimdir;
Bu oyun bir geceliğine sadece siyasetçiler için oynansın ve hepsi oyuna davet edilsin.
İnanın çok merak ediyorum, oyun bitince yüzlerinin renginin nasıl olacağını.
Ya da kaçının oyuna icabet edeceğini…

Başta Yaşar Ersoy olmak üzere bu oyuna emeği geçen tüm sanatçılara binlerce kez teşekkürler.
Siyasetçileri bir yana koydum;
Vatandaşın acizliğini bize bir kere daha gösterdikleri için…