Yahya Kurt’un kulakları çınlasın;
Ne zaman bir bakan ile ilgili bir eleştiri yazısı yazsak hemen telefona sarılır, önce kibar bir dille hal hatır sorar, sonra da ‘Leventciğim, senden bir ricam var, bugün yazdığın filanca bakan var ya, onun bir işim var, 15 gün kadar ona dokunmazsan sevinirim…” der sonra da ‘bilirsin ben basın özgürlüğünden yanayım, gazetenin yayın politikasında da buna çok önem veriyorum…” diye eklerdi.

Tabi bir söz dinlemez ve yaramaz gazeteci olarak, sözümüzü tutamaz, iki gün sonra yine yazar, gelen telefonların ardı arkası kesilmezdi…
Falanca bakana şu kadar, falancasına bu kadar, bizim eski patronun hiç işleri bitip tükenmezdi.

Sonuçta gazetenin müdürü bir akşam telefon açıp da ‘patron senin yazına şerh koydu’ deyince, kendileriyle yolumuzu ayırdık ve şimdi kimseye hesap vermeden, boyun eğmeden, kamuoyuna da küçük düşmeden, yazılarımıza şerh konacak endişesi taşımadan, yazıp çiziyoruz.
Olan bizim, bir yıllık sigorta ve ihtiyat sandığı yatırımları ile birkaç aylık maaşa olsa da özgür bir şekilde yazmanın tadını alıyoruz.
Bu konuda ileride çok daha kapsamlı bir yazı yazmak ve perde gerisinde yaşananları kamuoyuyla paylaşmak da boynumuzun borcudur, bundan kimsenin bir şüphesi olmasın.

Sevgili okurlar, ne yazık ki yeni değil bu ülkenin yönetiminde gazino ve gece kulüpleri sahiplerinin payı büyüktür.
Hatırlayınız daha geçen ay bir gece kulübü sahibi bir gazeteye yaptığı açıklamada kendisini doğuştan UBP’li olduğunu, ama UBP’de hep yanlış atlara oynadığını itiraf etmişti.
Yani adam açıkça UBP’li bir çok siyasetçinin karnını doyurdum demiş, hatta bazı dost sohbetlerinde de bazılarının altındaki arabayı aldım diye bunu gururla söylemişti.
Yine geçtiğimiz yıl içinde bir gazino sahibi, bir köşe yazarımızı arayarak, eğer vergilerin yükseltilmesi halinde, UBP’nin yaptığı vekil transferlerinin paralarını nasıl karşıladıklarını açıklayacakları tehdidinde bulunmuştu…
Peki bunlar yazılıp çizildi de ne oldu?
Tabi ki koskocaman bir hiç!

Geçtiğimiz hafta sonu basında yeni bir rezalet yaşandı;
Ada TV’de program yapan Ümit Bahşi’nin son programı, konuğu olduğu halde ansızın yayından kaldırıldı ve Ümit Bahşi’nin işine anında son verildi.
Hem de hiçbir gerekçe gösterilmeden, Bahşi kapı önüne konuverdi.
Allahtan Bahşi, bir devlet kurumunda geçici olarak çalışıyor da belki bu durdurmadan çok zarar görmeyecek.
Ayrıca bir devlet kurumunda çalışan bir kişinin, basında söz sahibi olması da çok ayrı bir çerçevede tartışılacak bir konu.
Peki Ümit Bahşi’nin işine niçin son verildi?
Patronun hükümetle olan ilişkileri sebebiyle…
Bunlardan biri bazı çalışanlara vatandaşlık sözü verilmesiymiş.

Ama konunun aslı sonra anlaşıldı;
Meğerse Ali Özmen Sefa da kumarhane patronluğuna soyunmuş.
İngiltere’de kazanıp buraya getirdiği yatırımlar dibini bulsa gerek, o da kolay para kazanma yolunu seçmiş ve Lapta’da 5 yıldızlı, 252 yataklı bir otel kurma kararı almış.
Nasıl olsa önümüz de kurultay ya isteyenin bir yüzü deyip gidip müracaatını yapmış.
Elinde bir Türkçe bir İngilizce gazete var, radyo ve televizyon var, bunu iyi değerlendirmiş ve kafayı kullanıp istemiş hükümetten.
Ortada daha ne otel var ne de başka bir şey!
Ama zamanlaması çok iyi, birkaç hafta içinde hem UBP’nin hem de ülkenin kaderi belirlenecek.
Ümit Bahşi, programlarda muhalefetin dozunu biraz kaçırınca, açmışlar patrona, gönder Ümit’i, al kumarhane iznini demişler.
O da öyle yapmış zaten!
Kumarhane izni tamam olunca, ülkenin en fazla izlenen programlarından birisini kesip atıvermiş, programcısıyla birlikte…
Aynen bilmem ne kağıdı gibi!
Kullan kullan şeyini sil ve at misali!

Gördüğünüz gibi daha önce sadece hükümete hükmeden gazinocular şimdi basına da hükmetmeye başlayacak.
Aslında hükümet Ali Özmen’e izin vermiş ve ağzına bir tutam bal sürmüş ama, verilen izni iyice okursanız, bu iznin kesinli daha yok.
Kurultay sonuçlanıncaya kadar da olmayacak.
Kumarhane izni için Maliye ve Turizm bakanlarına sadece yetki verilmiş.
Bu iki bakan şimdi izin konusunda bir çalışma başlatacaklar ama Ali Özmen eğer desteğini hükümetten çekerse, izni rüyasında bile göremez.
Hükümet ipleri eline almış, Ali Özmen’e derlerse o da onu yapacak!
Bu ülkede basın özgürlüğüymüş, demokrasiymiş, insan haklarıymış kimin umurunda?
Gazeteciler bir bir kıyıma uğruyormuş, kimin derdine?

Bu rezaletler basında ne ilktir ne de son olacaktır…
Dün Yahya Kurt, bugün Ali Özmen Sefa, yarın başkaları basın özgürlüğünün içine ederken, patron özgürlüğü için savaş verecekler, basın yerlerde sürünürken, kendileri basın üzerinden kazandıkları devlet olanaklarıyla hep ülkede hep söz sahibi olacaklardır.
Ta ki biz uyanıp, kendimize geleceğimiz, mesleğe sahip çıkacağımız güne kadar…


Okur Şikayeti


KV 878 plakalı araç!

“1 Şubat 2013 günü Gönyeli Mirage restoran istikametinde ilerlerken, önümde seyir halinde ilerleyen KV 878 plakalı Suzuki marka aracın sürücüsü her iki penceresinden de çöplerini yola atarak ilerliyordu.
Bir Avrupalı olmaktan bahsederiz, bir de böyle terbiyesizlikler yapıyoruz…”
(Selma YEŞİLELMA)



GÜNÜN FOTOĞRAFI


MESAJ KUTUSU


Sayın Ali Özmen SAFA, siz yıllar önce İskele’de başlattığınız oteli daha bitirememişken Lapta’da nasıl olur da 5 yıldızlı otel işine girdiniz? Kurultay piyangosu vurdu derseniz yerden göğe kadar haklısınız. Ama, Ankara’daki bazı dostlarınız bu işi hiç beğenmedi bilesiniz.

Sayın Derviş DOĞAN,
yazdıklarınızdan dolayı birileri sizi çocuklarınızla tehdit etmeye başlamış. Bunları şimdiden deşifre etmezseniz sonra pişmanlık duyabilirsiniz. Büyük geçmiş olsun diyoruz.

Sayın Haluk DOĞANDOR, 24 şubat tarihine kadar muhalefet yasaklanmış. Bundan sonra programlara masal ve şiir kitapları ile katılır, kimseye dokunmazsanız size de kimse dokunmaz. Allah sabır versin…

Sayın Tahsin ERTUĞRULOĞLU, Cumhurbaşkanı Eroğlu, hakkında yaptığınız bazı konuşmalardan sonra sizi mahkemeye vermiş. Yakında davalar başlıyormuş. Savunmayı şimdiden hazırlamakta yarar var…

Sayın Savaş BOZAT,
belediye yönetimi ile yaptığınız gizli anlaşma ilgili kamuoyu açıklama bekliyor. Çalışanlar iki aylık maaşı ödeyeceklerini duyunca geceleri kabul olmuş. Siz de kurultay kurbanı oldunuz desenize!

Sayın Şerife ÜNVERDİ, bir çok kumarhanenin kaçak işçi çalıştırdığını biliyor muydunuz? Yoksa kurultaya kadar ülkede her şey mubah mı?

Sayın Çetin UĞURAL
, son günde öyle bir açıklama yaptınız ki artık sizin için aktif siyaset kaçınılmaz oldu. CTP milletvekili adaylığınız şimdiden hayırlı ve uğurlu olsun. Şansınızı denemekte yarar var.

Sayın Ali SEYHUN, Güzelyurt’ta sizin dışınızda milletvekili adaylarını her gittiğiniz yerde kötülediğiniz yönünde şikayetler geliyor. Bu kafayla giderseniz partiniz küçük parti olmaktan asla kurtulamaz.

Sayın Hasan HASTÜRER, Cumhurbaşkanından tam 7 sayfalık bir mektup almışsınız. Derviş bey niçin bu kadar kızdı da kendini yazmaya verdi merak ediliyor. Ularız bu mektubu en kısa zamanda yayınlarsınız.

Sayın Zorlu TÖRE, yani biz de sizi vekiller içinde en uyanığı olarak bilirdik. Hoş dolandırıcılara kaptırdığınız para büyük bir rakam değil ama bundan böyle daha uyanık olmakta yarar var. Başınızın gözünüzün sadakası olsun.

Sayın Erman YAYLALI
, geçen akşam Kalkanlı’da babanızla tanıştım, maşallah 40 yıllık partisine karşı açtı ağzını yumdu gözünü. Eski tüfek olduğu her halinden belli oluyordu. Allah nazardan saklasın onu da sizi de…

Sayın Mustafa GÖKMEN
, dünürünüzün eşinin vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhumeye Tanrı’dan rahmet size ve tüm aileye sabır ve başsağlığı dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler nasip etsin.

Sayın Turgay AVCI, ÖRP kurultayı biraz geç oldu ama temiz oldu değil mi? Hele de kurultaya misafir sanatçı olarak katılmanız ve duygusal anlar yaşamanız gözlerden kaçmadı. Hele de Özlem hanım neredeyse ağlayacaktı. Hiç merak etmeyin, kurultay sonrası bakanlık koltuğuna oturunca unutur gidersiniz…

Sayın İrfan DEMİR, ciddi ciddi Karpaz’da seçim hazırlıklarına ve kulislere başladığınız gözlemleniyor. Özellikle hafta sonları ve geceleri kapı kapı gezip destek istiyormuşsunuz. Hele bir aday adayı olmaktan kurtulun gerisi kolay.

Sayın Meftun ORKUN,
kaçak taksiciler konusunda en fazla suçlanan bürokrat sizsiniz. İpleri koyuverince kaçak taksiler tavan yaptı diyorlar. Yakında kara çelengi kapınızda görebilirsiniz, bizden uyarması.

Sayın Gürcan ERDOĞAN, kurumun en talihsiz yöneticisi olarak bütün yükü omuzlarınıza aldığınızı duyduk. Bazı zamanlar üç gün üç gece eve bile gitmediğiniz söyleniyor. Memleketi siz kurtaracaksınız desenize…

Sayın Olgun AMCAOĞLU
, Cemal hocayı arkanıza aldınız ya bundan böyle sırtınız yere gelmez. Yerel seçimler için taşınacak silahı buldunuz desenize. Bir de kendisini hayırlısı ile dünya evine koyarsanız, ondan mutlusu olmayacak.

Sayın Yalçın CEMAL, adaylık başvurusun yapmış şimdi seçim tarihinin açıklanmasını bekliyormuşsunuz. Özellikle kırsal kesimden epey destekçiniz var. Kaymakamlık görevinde bulunmanız sizin için büyük avantaj. Kolay gelsin.

Sayın Mehmet MENTEŞ, Vadili İlkokulu’nda biz ortalık duruldu sanmıştık ama şikayetler yine başladı. Bu sefer de başka veliler kolej sınavı kurslarına zorla öğrenci çağrıldığından şikayet etmeye başladılar. Kelle başına 200 TL’den sizin hocalar yakında köşe olacaklar desenize…






Günün Fıkrası


Davayı kaybedeceğiz



12 yaşında bir çocuk bir kadına tecavüz etmekten yargılanıyormuş. Üstelik çocuğun avukatı da bayanmış.
Mahkemede bayan avukat, çocuğun pipisini dışarı çıkarıp eline almış ve sallayarak:
- “Hakim Bey, bu çocuk bu ufacık şeyle bu kadına nasıl tecavüz edebilir?”
Tam bu sırada çocuk avukatın kulağına eğilerek fısıldamış:
- “Avukat Hanim biraz daha sallarsanız davayı kaybedeceğiz!”