Yağmur…

Özü, bir damla su ve toz zerresi.

İnsan…

Özü, bir damla su ve toprak.

Tek iken, sadece kendisi kadar kuvvetlidir damla.

Birleştikçe artar kuvveti ve etkisi.

Birlikte sıra olup aynı yere düşerse, taşı bile deler.

Damlaya damlaya göl olur.

Birleştikçe büyür, hareketlenir. Dere, ırmak, nehir olur. Deniz, okyanus olur.

Tek iken, sadece kendisi kadar kuvvetlidir insan. Biraz daha özeldir ama damladan. Kendince yeter, yol bulur, yaşar. Düşünür hem insan. Düşündüğü kadar gücüne de güç katar.

Birleştikçe artar kuvveti ve etkisi.

El ele verirse dağlar bile duramaz karşısında. Yetmez, aşar gökyüzünü… Tanrı ilan eder kendisini adeta…

Yağmur, hem nimettir hem felaket. Damlalar, inerken tek tek, küçümsememek gerek. Birleştikçe, hızlandıkça doyar toprak damlaya. Böyle yazılmıştır doğanın kanunu. Doyunca toprak suya; göle, denize kavuşmak ister damla, yatak yatak… Ve kurar kendi dengesini tabiat…

İnsan, hem nimettir hem felaket. Güzel şeyler için ise birliktelikleri, nimet üstüne nimet… Yok değil ise şayet, tabiattan gelen en büyük felaket. Güçlendikçe, tabiatın efendisi zanneder kendisini. Yönettiğini zanneder tabiatı. İcat ettiği vana ile, suya hükmettiğinden emindir artık. Kendisinin de tabiattan geldiğini unutup, tabiatı yok ettikçe, kendi sonunu da hazırlar insan. Unutur özünü… Unutur ‘’Su akar yolunu bulur.’’ sözünü…

Işıkla başlar uyarı, şimşek şimşek… ‘’Kalk ve aydınlan!’’ der adeta insana!

Ardından gürler gök, ‘’efendin benim!’’ diyerek…

Ve yağmur yağar…

Yıkamaya başlar, tabiatın orasına burasına insanın attıkları ‘’günahları’’.

İnsan şaşkın, yağmur alışkın…

İnsan korkar, suçlu arar…

Felaket günahını yağmurun üzerine atar…

Yağmur kızar, temizliğe başlar…

Kendi eliyle felaketini hazırlayan insanı da alıp önüne katar…

Ve yağmur durur…

İnsan bitkin…

Tabiat dingin…

Her yer tertemiz olur…

Ve insan unutur…

Yüzüne atılan tabiat tokadının kızarıklığı geçmeden, 

Kendi sonunun Tanrı’lığına soyunur yeniden…

KKTC’de de olan budur…

Yağmuru değil, insanı yıkmıştır O’nu hep ezelden…

Çözülmez hiçbir sorunu, özüne dönmeden…

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899