Birileri gelip bana,bir devleti yerle bir edip, o ülkede yaşayan milleti vatanından, bayrağından,askerinden politikalarından,polisinden,bürokratlarından.toprağından soğutmak için neler yapılmalı diye sorsa cevap vermekte hiç zorlanmam...
Çünkü bu ülkede yapılanlar zaten bire bir  bu sorunun cevaplarını hep içinde taşıyor.
Örnek mi istiyorsunuz..İşte her şey gözümüzün önünde ve yine gözümüzün içine sokula sokula,göstere göstere yapılıyor.
En başta yıllardan beri esnetile esnetile sakıza döndürülen ana yasayı,yasaları,onun maddelerini,fıkralarını hiçe sayar ve herkesin yaptığını yanına bırakarak bir güzel çiğner ezer elerim.Eğer siyasi isem,devletin olanaklarını kullanarak devleti yıkmak adına,kalkınması için yapılması gereken 5 yıllık kalkınma planlarını  5 yılık KALKINMAMA planı olarak hazırlar ve kalkınıyormuş gibi yaparak sinsi sinsi kalkınmamasını sağlarım. Hatta bunun için seçildikten sonra Meclis kürsüsünden yemin ederken ya  bunu kendi kafama göre yapar, ya da ettiğim yeminin bir şeref meselesi olduğunu unutur o  yeminin içinde geçen verdiğim sözlerin tam tersini yaparım.
Sonrasında da gelsin icraatlar..Artık yetki bende,erk bende,kılıç bende ve mühür bendedir. Yani Süleyman benimdir...
Önce ekonomiden başlarım..Mesela Organize Sanayii bölgesinin girişini tarımar eder 10 günlük bir çalışmayı 10 ayda bile bitirmeyerek  gerek işverenlerin,gerekse işçilerin işyerlerine gitmesini bile zul haline getiririm. Omladı koca bir sanayi bölgesini bazen lağım suları içerisinde bırakır bölgeyi iğrenç bir hale getiririm.Baktım hala daha millet 4 elle işine sarılmış hala çalışmaya gayret ediyor,baraj kapaklarını açar, su bendlerini  iş makinalarıyla açarak tüm iş yerlerini sular seller altında bırakırım. Bu sayede vatandaşı devlete sövdürürüm.
Çiftçiyi, Tarımcıyı gerek ödemeyerek gerekse desteklemeyerek salla pati bir politikayla, ,ya da tarlalarını satmaya zorlar hayatı onlara zindan ederim.
Böylece hem  üreticiyi hem de tüketiciyi  de devlete sövdürürüm
Eğitimde her okula 2 adette olsa 2 nifakçı öğretmen sokar öğrencileri geleceğe isyankar birer gençlik olarak hazırlarım. İstiklal marşı çalarken kıçını başını oynatarak o marşla dalga geçen öğrencinin sırtını sıvazlayıp, aynı şeyleri bayrağınada yapmasını sağlayarak milli duyguların haşadını çıkartırım.Böylece hem velileri hemde aklı selim,yurdunu seven,tertemiz öğretmenlerimi devlete sövdürürüm.
Çarşıdaki esnafın ucuza mal satamaması için onları ağır vergiler altında ezer,vatandaşın gelirine göre alışveriş edememesini sağlıyarak dağıttığım maaşları başka pazarlarda harcamasını sağlarım. Böylece hem esnafı,hem tüccarı,hemde vatandaşı devlete sövdürtürüm.
Buz gibi havalarda elektirikleri keserek hem sanayi bacalarının tüten bacalarını söndürür,hem de evlerinde iş yapamamalarını,hastalarının iyice hasta olmalarını sağlar karşılığında  "elektirik veriyom " diyerek ceplerindeki paraları çeker alır genel anlamda herkesi devlete sövdürürüm..Ana yollardaki aydınlatma hizmetlerini vermeyerek trafik kazalarının olmasını sağlar yakınlarını kaybeden tüm aileleri devlete sövdürürüm.
Boru döşüyorum diyerek iş bilmeyenlere ihale verip,yolları köstebek yuvasına çevirip milletin toplu taşıma hizmeti olmadığı için, milyarlarca borç altına girerek aldıkları arabaların 6 ay içerisinde hurdaya çıkmasını sağlar bu dertten muzdarip olan herkesi devlete sövdürtürüm.
Vergi diye topladığım her kuruşu kafama göre harcar bütçeyi tepe taklak ederek ikide bir Anavatandan para isteyip, onları "Biraz kendiniz yeni kaynaklar yaratmak için çabalayın" demeye mecbur ederim.Para gelmeyincede "Para gelmediği için hizmet veremiyoruz" diyerek Anavatana'da sövdürtürüm.
Kısacası verdiğim hiç bir sözü hem tutmayıp hem de "Dere akarken göstere göstere  kendi testimi doldururarak her işlediğim suçuda başkalarının üztüne atıp Meclisin saygınlığını ve otoritesini baş aşağı edip herkasi her şeye sövdürtürüm.
Hani bunarı yaşamamış biri olarak böyle bir soruyla karşılaşsam doğrusu bu ya bu kadar rahat cevap bulamazdım..
Ama yinede tüm bu yaşananların vatandaşa  hiçmi  faydası  dokunmuyor devleti idare eden hükümetin diye soracak olursanız,
Elbette  derim..Elbette dokunuyor..
Bakın ne kadar güzel sövmeyi öğretiyorlar bize değilmi....