Sorunun cevabı, ‘’uyuşturucu ile mücadele etme’’ kavramına bakış açımıza göre değişir.

***

Başbakanlık Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu (UMK)’nun “Bağımlılığa İnat, Bağımsız Hayat" sloganıyla düzenlediği “KKTC 1. Uyuşturucu ile Mücadele Çalıştayı”nın açılışında konuşan dönemin Başbakan Yardımcısı Sayın Serdar Denktaş, uyuşturucu ile ilgili yapılan kontrollerde 1-2 gramın değil asıl satanın, uyuşturucu baronlarının yakalanması gerektiğini ifade ederek, kendilerinin de gerekirse idam cezasını getirebileceğini, ancak gençlerin cezalandırılmasını istemediğini vurgulamıştı. Baronlar yakalandı mı peki? Hayır!

***

Bağımlılık yapıcı maddelerin, okulların dibine kadar getirilip satılmasının, üniversitelerin bahçelerine, dersliklerine, yurt odalarına kadar sokulmasının önüne geçebildi mi güvenliği sağlamakla görevli olanlar? Hayır!

***

Okullarda, müfredatın içerisine madde bağımlılığı konusunda, çocuklarımızı ve gençlerimizi koruyucu, bilgilendirici teorik bilgiler ve pratik uygulamalar koyabildik mi? Hayır! Bin bir tartışmalarla Denetimli Serbestlik Yasası’nı hayata geçirdik ama, bu yasanın altını dolduran, madde bağımlılığı tedavi ve rehabilitasyon birimini hayata geçirebildik mi? Hayır! Uyuşturucu niteliğindeki tıbbi ilaçların denetimini etkin bir şekilde yapabilir hale geldik mi? Hayır!

***

Madde bağımlılığına geçiş maddelerinin en önemlilerinden birisi olan alkol reklamlarına (üstelik mecliste onca dini bütün, Yeşilaycı milletvekillerimiz varken) sınırlama getirebildik mi? Yol kenarlarındaki alkol reklamları ile ilgili herhangi bir önlem alabildik mi? Gazetelerde, dergilerde rakı festivallerinin ballandıra ballandıra anlatılmasının önüne geçebildik mi? Hayır!

***

Devletin tüm kurumları ile organize olarak (UMK’yı bunun dışında tutuyorum), gençlerimizin insan ve doğa sevgisiyle, bilimle, özgüvenlerini artırıcı sportif ve sosyal aktivitelerle, yaşamın güzelliklerinin farkına varmalarını gerçek anlamda sağlayabildik mi? Hayır!

***

‘’Ailenin bütünlüğünün korunması’’, ‘’çocuk hakları’’ gibi kavramları, devlet hiç ele alabildi mi? Hayır!

***

Kendi çabalarıyla ve son umutla, devletin kapısını çalıp, ‘’kurtarın beni bu illetten’’ diyenlere, devletin sistemli eli uzatılabildi mi? Onların tedavileri ve tedavi sonrası takipleri yapılarak etkin bir şekilde kayıt altına alındı mı? Hayır! *** Başbakanlık Uyuşturucu İle Mücadele Komisyonu’nun, devletin diğer unsurlarını da içine alan, daha geniş tabanlı bir teşkilat haline gelebilmesi, daha bağımsız kararlar alabilmesi, daha etkin manevralar yapabilmesi için devletin tepesindekiler gerçek anlamda çaba sarf etti mi? Devlet, UMK’yı, Başbakanlığa bağlı bir komisyon olma yerine, tabiri caizse, bir ‘’uyuşturucu ile mücadele derneği’’ imiş gibi görme hatasından vazgeçebildi mi? Hayır.

***

Demek ki, uyuşturucu ile mücadele ‘’edemedik’’! Hele hele, son yıllarda, madde kullanımı 3 kat artmışsa, maddeye başlama yaşı 6’ya kadar inmişse ülkemizde, uyuşturucu ile bırakın mücadele etmeyi, bu yılanı koynumuzda beslemişiz demektir!

Başbakanlık Uyuşturucu İle Mücadele Komisyonu (UMK) Başkanı Neden İstifa Etti?

Ömrünü uyuşturucu ile mücadeleye adayan, bu uğurda, cebinden para vermekten de öte, tüm maddi kazanımları elinin tersiyle iten, ‘’bir kişiyi kurtarsam kardır’’ diyerek, ‘’’bir kızımız’’, ‘’bir erkeğimiz’’, ‘’bir çocuğumuz’’ diye hitap ettiği çocukları, oradan buradan para toplayarak, uçak bileti için sponsorlar arayarak, İzmir’e, Ankara’ya gönderip tedavilerini yaptırmaya çabalayan, yaptığını bir iş olarak değil, toplumsal bir ödev olarak gören, şovdan nefret eden UMK Başkanı Sayın Hasan Karaokçu neden istifa etti?

Sayın Karaokçu’nun istifa nedenlerinin çoğunun, kendisinde saklı kalacağını zannediyorum. Ancak, yaptığı açıklamada, Komisyon Başkanlığı’nı, ‘’verilen imkanlar ve yaratılan olanaklar çerçevesinde yürütmeye çalıştığını’’ belirtirken, istifa gerekçelerinin bazılarının bu imkan ve olanaklarla ilgili olabileceğini düşünüyorum.

Sayın Karaokçu’nun ideallerinden birisi de, devletin tasarrufunda bulunan ve atıl vaziyette olan Kalkanlı’daki hotelin, Madde Bağımlılığı Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi haline getirilmesi idi. Sayın Prof Dr. Mehmet Çakıcı ile bu konu üzerine odaklanmışlar, hatta Sayın Serdar Denktaş’ın da desteğini arkalarına almışlardı. Ancak, biliyoruz ki, geçtiğimiz günlerde, Kalkanlı’daki bu hotelin, Sağlık Bakanlığı tarafından Yaşlı Bakım Evi haline getirileceği açıklandı. Belli ki Sayın Denktaş ile Sayın Çakıcı ve Karaokçu’nun yolları ayrıldı. Sayın Çakıcı kızgınlığını gizleyemezken, muhtemeldir ki Sayın Karaokçu da, bu ‘’son dakika menevrasını’’ içine sindirememiş olabilir.

İstifa nedeni ne olursa olsun, Sayın Karaokçu’nun bugüne kadar ülkemize katkıları ayakta alkışlanır! Mücadelesine de her platformda devam edeceğinden eminim. Devletin Sayın Karaokçu’ya ihtiyacı olmayabilir, ancak devletin, Sayın Karaokçu’nun uyuşturucu ile mücadeledeki vizyon ve fedakarlığına sahip fedailere muhtaç olduğu da bir gerçektir…

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899