Sabahın erken saatlerinde bir markette alış verişteyim.
Kasada sıramı beklerken bir beyefendi önce uzaktan seslendi, yanıma gelirken de ‘ne olacak bizim halimiz Levent bey ’ diye sitemli konuştu.
İsmini söyleyip kendini tanıtsa da önce tanıyamadım, sonra gümrük memuru olduğunu söyleyince durumu anladım.
Sizin de hatırlamanız için 8 Mart tarihinde çıkan haberlerden bir alıntı yapalım:
“Gümrük ve Rüsumat Dairesi’ne bağlı antrepolarda yolsuzluk ve usulsüzlük yapıldığına ilişkin ihbarları değerlendirmek üzere bugün Başbakanlık’ta gerçekleştirilen toplantıda, ilgili antrepolarda görev yapan Hüseyin Eligön, Yusuf Akgüç ve Nesrin Öner’in hakkında soruşturma başlatılmasına ve soruşturma sonuçlanıncaya kadar bu görevlerinden el çektirilmesine karar verildi.
Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden yapılan yazılı açıklamada, son günlerde basın yayın kuruluşlarında yer alan ve Maliye Bakanlığı Gümrük ve Rüsumat Dairesi’ne bağlı antrepolarda yolsuzluk ve usulsüzlük yapıldığına ilişkin gelen ihbarları değerlendirmek üzere bugün Başbakanlıkta bir toplantı gerçekleştirildiği belirtildi.
Başbakan İrsen Küçük’ün başkanlığındaki toplantıya Maliye Bakanı Ersin Tatar, Başbakanlık Müsteşarları, Maliye Bakanlığı Müsteşarı ve Personel Dairesi Müdürü’nün katıldığı ifade edilen açıklamada, şöyle denildi:
“Toplantı sonucunda, konunun aciliyetine binaen, Kamu Görevlileri Yasası’nın 102. maddesi gereğince ilgili antrepolarda görev yapan Hüseyin Eligön, Yusuf Akgüç ve Nesrin Öner’in hakkında soruşturma başlatılmasına ve soruşturmanın selameti için adı geçen kamu görevlilerinin soruşturma sonuçlanıncaya kadar bu görevlerinden el çektirilmesine karar verilmiştir…”

Bu haber basında yayınlanınca biz de ertesi gün şöyle bir köşe yazısı yazmıştık;
“Gazetelerden birkaç haber;
“46 yaşındaki K.E (E-46) önceki gün öğle saatlerinde 1. Derece askeri yasak bölgeyi ihlalden suçüstü tespit edilerek tutuklandı…
Güzelyurt’ta evinde kaçak tabanca, şarjör ve mermi bulunduran bir kişi tutuklandı. Polis açıklamasına göre 20 yaşındaki H.K.’ye ait evde önceki gün yapılan polis tarafından yapılan aramada , kayıtsız hava tabancası, şarjör, 13 gaz basınç tüpü ile 129 hava tüfeği mermisi bulundu…
Lefkoşa sanayi bölgesinde bir iş yerinde 72 yaşındaki A.İ. bir kişiye şiddet tehdidinde bulundu…
Yeşilköy’de 27 yaşındaki M.K. iki hırsızlık olayı ile ilgili olarak tutuklandı…”
Yukarıdaki haberleri her gün gazetelerimizden takip ediyoruz..

Şimdi de lütfen önceki akşam Başbakanlık tarafından yapılan açıklamayı bir okuyun;
“…Toplantı sonucunda, konunun aciliyetine binaen, Kamu Görevlileri Yasası’nın 102. Maddesi gereğince, ilgili anteropolarda görev yapan Hüseyin Eligön, Yusuf Akgüç ve Nesrin Öner’in hakkında soruşturma başlatılmasına ve soruşturmanın selameti için, adı geçen kamu görevlilerinin soruşturma sonuçlanıncaya kadar, bu görevlerinden el çektirilmesine karar verilmiştir…”
Hüseyin Eligön
Yusuf Akgüç
Nesrin Öner…
Üçü de gümrük memuru, üçü hakkında da aynı sebepten dolayı soruşturma başlatıldı…

Sanırım anlamışsınızdır;
Ülkede hırsızlık yapan, darpta bulunan, sahtekarlık yapanların polis bülteninde ‘zanlı’ oldukları için sadece isim ve soy isimlerinin baş harfi kullanılırken, gümrük kaçakçılığı ile soruşturma açılan aslında görevden alınmayan ama görev yerleri değiştirilen 3 kişinin isimleri açık açık kamuoyuna duyuruluyor, onlar da sadece ‘zanlı’ oldukları halde hiç de insaf kurallarına uygun olmayan bir tavır içine giriliyor…

Şimdi hep birlikte empati yapalım lütfen;
Hepimiz kendimizi bu üç gümrük çalışanının yerine koyalım.
Ve sabah uyandığınızda gazetelerde bu haberin içinde ismimizin yayınlandığını düşünelim.
Ve sabahın ilk saatleriyle birlikte gelen telefonları…
Eğer çocuğunuz okuyorsa arkadaşlarının kendilerine sorduğu soruları…
Markete girdiğinizde üzerinizde gezinen şüphe ile bakan gözleri…

Ve sabahın ilk saatleriyle birlikte gelen telefonları…
Eğer çocuğunuz okuyorsa arkadaşlarının kendilerine sorduğu soruları…
Markete girdiğinizde üzerinizde gezinen şüphe ile bakan gözleri…
Ya da bu çalışanların işyeri değiştirildiği için, yeni görev aldıkları birimlerdeki çalışma arkadaşlarının arkadan fısıltıyla konuşmalarını…
Değil bu olayı yaşamak, kendinizi onların yerine koymak bile insanı ürkütüyor değil mi?

Hükümet belki gümrükte yaşanan bazı olaylara karşı ne kadar ciddi olduğunu ima etmek istiyor ve iyi de yapıyor ama kaş yaparken de göz çıkarmayı ihmal etmiyor…
Suçu sabit olmayan yılların devletin çalışanlarını, yargısız infaz edip, kamuoyunun önüne basın vasıtası ile atıveriyor…
Biz gazeteciler de sansasyonel haber diye kimsenin kişilik haklarını bile düşünmeden, teraj ve reyting uğruna olayın üstüne balıklama dalıyor, Başbakanlığın yaptığı hatanın üstüne hatalar ekleyerek aslında büyük bir insanlık suçu işliyoruz.

Peki şimdi sormazlar mı adama;
Bu üç isim soruşturma sonunda aklanır ve eski görevlerine geri gönderilirlerse, bu süre zarfında yapılan manevi işkencelerin hesabını kim verecek?
Başbakan mı Maliye Bakanı mı yoksa biz basın mensupları mı?

Sevgili okurlar;
Hüseyin Eligön, Yusuf Akgüç ve Nesrin Öner, dün öğrendik ki 15 gün önce görevlerinin başına dönmüşler…
Yani suçsuz bulunmuşlar!
Biz de bunu tesadüfi olarak öğrendik…
Ne yazık ki bu üç gümrük görevlisinin suçsuz oldukları ve görevi başına döndüklerini hiç kimse açıklamadı…
Peki bu üç kişinin çektiği manevi işkencenin hesabını şimdi kim verecek?
Başbakan mı, Maliye Bakanı mı yoksa Gümrük Dairesi Müdürü mü?

GÜNÜN FOTOĞRAFI


MESAJ KUTUSU


Sayın Ahmet KAŞİF, İrsen beyden böyle bir hamleyi hiç beklemiyordunuz değil mi? Şimdi parti de kuramayacağınıza göre bütün gözler DP’ye çevrildi değil mi? Yuvaya dönüş yakın mı dersiniz?

Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, KÖGEF grubu istedi ve böyle oldu. Hem parti içinde hem de kamuoyunda epey itibar kaybettiniz. Ayıklayın şimdi pirincin taşlarını…

Sayın İrsen KÜÇÜK, siz her ne kadar yeni bir parti kurulmasın diye seçimi iyice erkene aldınız ama birkaç güne kadar öyle bir parti ismi duyacaksınız ki bu kez de sizin hesaplar alt üst olacak diyorlar…

Sayın Ömer KALYONCU, parti içinde ÜTK’lılara karşı başlattığınız operasyonun ilk bölümünde zafer elde ettiniz. Ama böyle devam ederse Sayın Talat’ın dedikleri gerçek olacak ve hızla UBP’lileşme sürecine gideceksiniz…

Sayın Ersin TATAR, görevlerinden uzaklaştırılan üç gümrük memuru suçsuz bulunup görev başı yapmışlar. Ancak onurları fazlasıyla incindi umarız onlardan özür dilersiniz. Bu arada Cemal hoca da size tepkili seçimlerde hiç yanıma uğramasın diyor, bilesiniz…

Sayın Afet ÖZCAFER, bir çok erkek milletvekilinden çok daha erkek gibi yürekli olduğunuzu bir kez daha göstermiş oldunuz. İki ay sonra eve bile dönseniz tarih bunu kalın harflerle yazacaktır hiç kuşkunuz olmasın…

Sayın Ersan SANER, Yenişehir Posta dairesinde hala pul satışı başlamamış. Vatandaşlar başka postanelere yönlendirilince kan beyinlerine sıçrıyormuş. Bir ham çaresi bulmanızı istiyorlar…

Sayın Vakkas ALTINBAŞ, holdingin yönetim kurulu başkanlığına getirildiğinizi duyduk. Tebrik ederiz. Bu arada yeni sektörlere girmek için yeni bir ekip kurduğunuz söyleniyor. Hayırlı uğurlu olsun…

Sayın Serdar DENKTAŞ, evdeki hesap çarşıya uymayacak gibi görülüyor. İrsen beyin beklenmeyen çıkışı sizi de epey şaşırtmış diyorlar. Kurt politikacılarla uğraşmadan önce birkaç kez düşünmek gerek değil mi?

Sayın Ejder ASLANBABA, DP’liler sizin dışınızda diğer isyancı vekilleri kabul ediyor ama sizin için kırmızı kart gösteriyor. Londra biletini tek gidiş almakta yarar var, en azından ucuza mal olur…

Sayın Kudret ÖZERSAY, şimdiye kadar partiyi kurmadınız belki de siyasetteki en büyük hatayı yaptınız. Biraz büyük sözü dinleseydiniz şimdi aranan ve ilgi gören bir parti olacaktınız. İnşallah bir dahaki sefere artık…

Sayın Ramazan ÖZÇELİK,
memleket tam karıştı siz ABD’ye uçtunuz. Turgay bey danışmansız kalınca acaba kimlerin kapısını çalsın?

Sayın Özdemir TOKEL, Kaşif takımının beyin takımlarından birisi olarak siz de büyük bir taktik hatası yaptınız. Şimdi çalıştırın bakalım saksıyı bu işin altından nasıl çıkacaksınız?

Sayın Mehmet TANCER, yakınlarınız sizi iyi bir siyasi kumarbaz olarak gurmeye başladılar. Girne’de hem önemli iki vekili ekarte ettiniz hem de İrsen beyin gözüne girerek puan topladınız.

Sayın Kemal Deniz DANA, TMT Mücahitler Derneği soruşturması bitecek gibi görülmüyor. Her gün bu konuda en az birkaç mesaj geliyor, birileri de ellerindeki üç ayrı video kaydını sosyal paylaşım sitelerinde yayınlamaya hazırlanıyorlar…

Sayın Ahmet ZENGİN, erken genel seçimlere katılmayıp Karadeniz’in yüksek yaylalarından birisine yerleşeceğinizi duyduk. Ömrünüzün ikiye katlanacağından kuşkunuz omlusun. Zamanında ve doğru bir karar verdiniz…

Sayın Raziye KOCAİSMAİL,
bir gazetemizdeki yazı nedeniyle epey rencide olmuş ve bunu yakın dostlarınızla paylaşmışsınız. Ara sıra böyle arızalar normaldir, sizi bilen bilir bilmeyen de nasıl olsa öğrenir…







Günün Fıkrası

Şoför

Bir gün taksiye binen bir müşteri şoföre bir şey sormak için hafifçe omzuna dokunur.
Şoför bir çığlık atıp, direksiyonun kontrolünü kaybeder. Bir otobüse çarpmak üzere iken direksiyonu kırar, kaldırıma çıkıp, bir vitrinin önünde arabayı durdurur. Arkaya dönüp müşteriye:
"Hayatta bir daha bunu yapmayın!" diye bağırır.
Müşteri ise; sakinlikle bir ufacık dokunmanın onu bu kadar korkutup, sıçratacağını düşünemediğini söyler. Bu arada kendini toparlamış olan şoför, müşteriye dönüp:

"Haklısınız, aslında sizin kabahatiniz yok" der. Bugün benim ilk taksi soförlüğüm, 25 senedir cenaze arabası şoförüydüm de..."