Siyasette vefa olmadığını bir kez daha gözler önüne seren bir süreç yaşıyoruz.
Aslında bu vefasızlıktan da öte siyasetin kirli yönü!
Makamda otururken, çevrenizde o kadar gerekli gereksiz insan birikir ki nefes bile alamazsınız…
Yalakalar, yağdanlıklar ve dalkavuklar sırtınızı sıvazlar, koparabildiklerini alır giderler.
Elbette İrsen beyden bahsediyoruz!
Koca başbakanın seçim kaybettikten sonra yapayalnız kalışını…
Şimdi onun yanında tek bir tane dalkavuk bulamazsınız, bırakın onu telefonları bile artık çalmaz, ne ararlar ne sorarlar…
İster siyasetin kirliliği deyin, isterse acımasızlığı…

İrsen bey günah ve sevaplarıyla gitti ama, asıl sıkıntı şimdi başlıyor…
Genel merkez yapacak paramız var denmişti ama şimdi kasa tam takın kuru bakır!
Metelik yok, borçlular da kapıda!
UBP, gerçekten de seçimlerde 5 milyon TL harcadı mı?
Ya da 5 milyon harcasaydı, bu kadar başarısız olur muydu?
UBP’li resmi kaynaklar harcanan nakit paranın 3.9 milyon TL olduğunu söylüyor…
İyi de bu para nereden geldi?
Önce buna bir açıklama getirmeli UBP’liler sonra da 1 milyon TL’lik borca!

Bu konuda bir de komite kurdular;
Tamam, Sayın Çavuşoğlu’nun dediği gibi belki bu konu UBP’nin iç meselesi olabilir ama, sonuçta haberdir de…
Bu konuda çeşitli şaibeler dolaşıyor UBP çevrelerinde.
İleri tarihli kesilen çekler epey sıkıntı yaratacak cinsten!
Ve çekler kesildikten sonra verilen talimatlar;
Bu paralar tarihi geldikten sonra, nasıl ödenecekse ödenecek ama, bazı şahıslara da ‘komisyon’ verilecek!
Yanlış duymadınız, üst düzey bir parti yetkilisinin açıklamaları bunlar!

Tam anlamıyla seçim fareleri!
Sözde partilidirler onlar…
Ama seçim zamanı geldi mi en fanatik partili olurlar.
Seçim bu ya, partiler kesenin ağzını açar ve işte seçim fareleri o zaman iş başı yapar!
Ödenecek olan ileri tarihli çeklere komisyon vermek ne demek?
Seçim farelerinin cebini doldurmak, onları ihya etmek demek!
Hiçbir hizmet alınmadan ödenen paralar, naylon faturalar ve kesilen çeklere ödenecek komisyonlar…

Hani Seçim ve Halkoylaması Yasası değiştirilmeli diye tutturduk ya…
Bizce çiçeği burnunda hükümetin ilk görevi bu olmalı…
Siyasi partiler özellikle de seçim dönemlerinde mercek altına alınıp, harcadıkları paraların hesabı tek tek sorulmalı…
Geçmişte yapılan açıklamaları daha unutmadık;
Milletvekili transferlerinde para döken gazinocuları, yanlış siyasetçiye yatırım yapıp sonra da hayal kırıklığı yaşayan ve ‘yanlış ata oynadım” diyen gece kulübü sahiplerini…

GÜNÜN FOTOGRAFI



MESAJ KUTUSU


Sayın Serdar DENKTAŞ, siz her ne kadar bir bütünüz deseniz de UG kanadında gözle görülür bir kıpırdanma var. Eğer bürokrat atamalarında da onları sevindirmezseniz birkaç tane fire verebilirsiniz.

Sayın Ergun SERDAROĞLU,
şu sıralar epey mutsuz ve umutsuz olduğunuz gözlemleniyormuş. Yakın dostlarınızla paylaştığınız konular kısa sürede ülke genelinde duyuluyor haberiniz olsun…

Sayın İrsen KÜÇÜK, UBP kurultayında ne aileden birisi ne de yakın çevrenizden birisi vardı. Çok içerlediğiniz ve isyan ettiğinizi duyduk. Ne deseniz haklısınız, musluk kapanınca yanınızdakiler de tek tek gemiyi terk ederler.

Sayın Birikim ÖZGÜR, vekilliğin ilk günlerine Saray’ı bombalamakla başladınız. Şu sıralar epey prim yapıyor değil mi? Gazanız mübarek olsun…

Sayın Kemal ÇAĞAN, UBP’den Dikmen belediye başkanlığı için nabız yokladığınızı duyduk. Bu sıralar aday enflasyonu yaşanıyor, ne vardır bu başkanlıkta bir türlü anlayamadık. Hayırlı olsun…

Sayın Ergun VEHBİ, KKTC ziyaretiniz bu kez epey zor ve duygusal oldu ama bir çok dostunuzla da bolca hasret giderdiniz. Özellikle Serdar Denktaş’ın korkulu rüyası olarak bir kez daha anımsandınız. Sağlık ve afiyetler dileriz…

Sayın Hamit BAKIRCI, bölge halkını bir bölümü bakanlığınızdan dolayı bayram yaparken bir bölümü de şimdiden kara propagandaya başladı bile…Siyasette çok yeni birisi olarak işiniz epey zor ama imkansız değil. Bölge halkını arkanıza alın gerisini düşünmeyin.

Sayın Bengü ŞONYA, DP-UG’nin önemli isimlerinden birisi olarak sizin de mutsuz olduğunuzu ve her an bir çılgınlık yapabileceğiniz konuşulmaya başlandı. Pire için yorganı yakmazsınız umarız. Sizin için siyaset daha yeni başlıyor.

Sayın Mehmet Ali YÜKSELEN, LAÜ rektörlüğünüz hayırlı ve uğurlu olsun. Otoriter bir yönetici olarak tanındığınızdan çalışanlar biraz heyecan yapmış, hakkınızda bilgi toplamaya çalışıyorlar. Başarılar dileriz.

Sayın Zorlu TÖRE, Meclis’de genelde UBP grup odasında olmanız gözlerden kaçmıyormuş. Söylentilerin ayyuka çıktığı bu dönemde biraz dikkatli olmakta yarar var. Bazı CTP’lilerin sizi çok sevdiğini de unutmamak lazım değil mi?

Sayın İsmet AKİM, ciddi bir mide kanaması geçirdiğinizi üzülerek öğrendik. Büyük geçmiş olsun diyoruz. Sıkı bir diyetle çabuk toparlanacağınızdan kuşkumuz yok. Allah şifalar versin…

Sayın Şahap AŞIKOĞLU, fotoğrafçılıkta epey aşama kat ettiğiniz ve yakında bu işi daha profesyonel yapacağınızı duyduk. Bu arada kendinize yeni bir makine daha almışsınız, hayırlı uğurlu olsun…

Sayın Oya TALAT, kadın bakanlara yer vermediği için CTP yönetimine ateş püskürdüğünüz söyleniyor. Erkek bakanların en büyük dayanaklarının evdeki eşleri olduğunu da unutmamak lazım değil mi?

Sayın Hüseyin MACİT, 52’nci yaş gününüz hayırlı ve uğurlu olsun. Maşallah en az 10 yaş daha genç gösteriyorsunuz. Gençliğin sırrını paylaşmak ister misiniz yoksa aramızda mı kalsın? Nice sağlıklı yaşlara…

Sayın Buran ATAKAN, yeni hükümet de iş başı yaptığına göre artık şu eski defterleri açma zamanı gelmedi mi? Bir çok KTHY mağduru sizden bu konuda büyük bir açılım bekliyor. Zira hepsi de daha devletten alacaklı.

Sayın Halil FALYALI, maşallah senin oğlan Cahit dünyaca ünlü dergilere kapak olunca sizden daha ünlü oldu bile…Bunun keyfini yaşamaya bakın, evlatların başarısını görmek kadar insana huzur veren bir şey daha olamaz…

Sayın Mehmet BÜYÜKOĞLU, DP’den Dikmen belediye başkan odayı olmayı hedeflediğinizi kulislere başladığınızı duyun. Bölgede kulis yaparken ara sıra da parti içinde ki kulisleri de unutmayın. Zira şimdilik 3 tane aday adayı var.





Günün Fıkrası

Adem ile Havva


Tanrı Adem’le Havva’yı yaratalı birkaç saat olmuştu ve ikisi üzerindeki son rötuşları yapıyordu. Elinde sadece monte edilecek iki parça daha kalmıştı. Bunları hangisine takacağı konusunda kararsızdı. Sonunda onlara sormaya karar verdi. Elimde iki parça daha var, dedi. Bunları da sizlere monte edeceğim. Bunlardan biri ayakta işemeye imkan veriyor. Bunu hanginiz ister? Adem büyük bir coşkuyla atıldı: Ben, ben! Bana ver onu. Çok eğlenceli olacak. Onunla ayakta işeyebileceğim. Ne olur bana ver onu. Adem’in ısrarları ve çocuklar gibi zıplayıp durmasına fazla dayanamayan Tanrı, Havva da bu konuda çok heyecanlı görünmeyince o parçayı Adem’e monte etti. Adem sevinçten çılgına dönmüştü. Hemen etrafta koşturup her yere işaretini bırakmaya başladı. Bir kayayı ıslattı. Sonra kuma adını yazdı. Sonra da ilerideki bir taşı vurmaya çalıştı yeni
oyuncağıyla. Nihayet sakinleştiğinde Tanrı diğer parçayı monte etmek
için Havva’nın yanına gitti. Havva sordu:
- Bana takacağın parçanın adı ne?
- Beyin…