Seçimler denilince ilk onun adı akla geliyor.
Hem araştırmacı hem de sosyolog.
Yaptığı anketler bazen her ne kadar tartışılsa da doğruya en yakın anketleri ile ülkenin en ciddi araştırma şirketinin patronu.
Muharrem Faiz ile dün tesadüfi bir şekilde karşılaştık.
Böyle bir dönemde bizim için bulunmaz bir fırsattı.
Hoş kendisini özellikle seçim sonuçları konusunda çok fazla üstü kapalı konuştu ama açık ve net konuştuklarını bile burada kaleme almak ülke gerçeklerini görmek açısından bize yararlı geldi…

Başlıkta da yazdığımız gibi 28 Temmuz genel seçimlerinde oy kayıplarını en fazla hesaba katması gereken iki parti UBP ve DP-Ulusal Güçler.
Faiz bunu geçmiş seçimlere de dayanarak söylüyor.
UBP ve DP seçmeni sandıkta en fazla oy yakan iki partiyi teşmil ediyor.
Oy yakma derken, bilerek değil bilmeyerek oy yakmaktan bahsediyoruz.
Bu biraz tahsil ve kültür seviyesi ile ilgili.
Bir genel seçimde oyların nasıl kullanılacağını, ne kadar tercih yapacağını bilmeyen çok sayıda seçmen var ve bunların bir çoğu UBP ve DP’ye oy verenler.
Oy kullanma işlemi yeteri kadar iyi anlatılmadığı ya da seçmen bunu iyi idrak edemediği için partisine oy verirken bile hatalı kullanıyor ve bilinçsiz olarak oylar yanıyor.
CTP ve TDP bu konuda çok daha şanslı çünkü seçmen kitlesi yada bilinçli.

Duyunca biz de çok şaşırdık;
Şu anda seçmen sayısının yüzde 12’si Faiz’in tabiriyle ‘ölü’ seçmenler.
Ölü derken tabi ki içlerinde ölü de var ama asıl çoğunluk yıllarca yurt dışında çalışanlar ve oy kullanmayanlar.
Örneğin, 28 Temmuz seçimlerinde oy kullanma oranı yüzde 60 olarak ortaya çıktığını düşünürsek, asıl rakam yüzde 70 olmalı, çünkü seçmen listesinin yüzde 12’si sürekli olarak oy kullanmıyor.
Demek ki burada YSK’ya büyük bir sorumluluk düşüyor.
Hadi bu seçimde belki düzelmez ama bir dahaki için şimdiden çalışma yapılıp, ülkenin gerçek seçmen sayısı ortaya çıkarılmalı.

Bir de karma meraklılarına kötü bir haber var;
Ya da toplumu karma oylara yönlendirmek isteyenlere desek belki daha doğru olacak.
KADEM’in sahibi Muharrem Faiz’in araştırma sonuçlarına göre bir genelleme yapacak olursak ülke seçmeninin yüzde 7.5’i sürekli karma oy kullanıyor ve mühür vurmuyor.
28 Temmuz seçimleri öncesinde bu rakam ilk defa yüzde 15’lere kadar çıkmış ama son günlerde hızlı bir düşüş yaşanıyor.
Bir çok partili her ne kadar yıllardır oy verdikleri partilere artık mühür vurmayacağını söylese de, bu konuda çeşitli eleştiriler yapsa da bir çoğu yine kendi partisine mühür vuracak.
Karma oy oranının yüzde 10’un altına ineceği tahmin ediliyor.

Faiz’in yine çok yararlı bir çalışması var ki bu da UBP ve CTP’yi yakından ilgilendiriyor.
Örneğin bundan 20 sene önce her iki partide kendi kulvarlarında uç sayılırken, geçen zaman iki partiyi de merkeze çekmiş ve bu da bir en koyu UBP’linin CTP’ye, en koyu CTP’linin de UBP’ye oy verme sürecine kadar gelmiş.
Onun için hele de bu seçimlerde hem seçim tahmini yapmak çok zor, hem de anket şirketlerinin doğruya çok yakın sonuç bulması mühim bir iş.

Farkındaysanız ilk kez bu seçim öncesinde hiçbir gazetede hiçbir anket yayınlanmadı.
Bunun da nedeni halen şu anda hiçbir partinin ciddi bir anket çalışması yapmadığı.
Partiler ankete pek yanaşmıyor, ya da kendi çaplarında anket yaptırıp bunları kamuoyuyla paylaşmıyor ala kişisel bazda durum öyle değil.
Şu ana kadar 28 Temmuz seçimleri için onlarca anket yapıldı ama bunlar tamamen adayların ya da bazı kurumların yaptırdıkları anketler.
Özellikle adaylar kendi bölgelerinde durumlarını görmek ve bölge sorunlarını tespih etmek için anket yaptırmışlar buna göre bir çalışma yürütüyorlar.

Muharrem Faiz ile yaptığım dost sohbetinde beni en çok etkileyen ise şu bölüm oldu.
Kıbrıs Türkü’nün şükretme duygularının her geçen gün erozyona uğradığı.
İnsanımızda şükretme duyusu neredeyse hiç kalmadı.
Ülkedeki olumlu olaylara değil de hep olumsuz olaylara bakıp yorum yapması, isyan etmesi.
Örneğin eğitimden şikayet ediyoruz ama şu anda sırf Avrupa ve ABD’de 900, Türkiye’de ise 1800 öğrencimiz okuyor ve ülkelerine çok donanımlı olarak geri dönüyor.
Yine yapılan duble yollar, okullar ve göletler, yurt dışlarında yapılan tatiller yoğunlukta olduğu halde insanlar şükretmiyor ve böyle olunca da hayata hep negatif açıdan bakıyor.
Bir de göz haset konusu var!
Bu da sevginin her geçen gün azaldığına işaret ediyor.
Komşuluk ilişkileri neredeyse hiç kalmamış, ama kıskançlık ve çekememezlik en yüksek dereceye çıkmış.
Başkalarının başarılarına sevineceğimiz yerde, üzülüyoruz.
Bence de şu anda toplumun en büyük eksikliği bu;
Sevgiden yoksun, fesat ve hasede açık, çekememezliğin hüküm sürdüğü, ucube bir insanlar topluluğu…
Kusura bakmayın ama böyleyiz!



DP’nin Lefkoşa’da ilk 5’i!


DP’li bir iş adamı para kıyıp Lefkoşa’da kişisel bazda anket yaptırmış.
Bütün listeli istedik ama vermedi, ilk 5’i açıkladı.
Buna göre yapılan ankette DP Lefkoşa’da sıralama şöyle olacak;
1.Dr.Mustafa Arabacıoğlu
2.Serdar Denktaş
3.Bengü Şonya
4.Hasan Taçoy
5.Serhat Kotak

Tabi bu demek değildir DP Lefkoşa’da 5 vekil çıkaracak.
Bize gelen başka bilgilere göre ise DP’nin şu anda Lefkoşa milletvekili sayısı 3.
Ayrıca, DP Mağusa ve İskele’de gözle görülür bir yükselişte.
Ama Girne ve Güzelyurt çok iç açıcı değil.


Güzelyurt’ta 460 seçmen silindi!

CTP-BG, LTB seçimlerinde yaptığı gibi bu seçimlerde de aynısını yapıyor ve ikametgah adresi değişen bir çok kişiyi seçmen listesinden sildiriyor.
UBP’lilerin uyduğu Güzelyurt’da tam 460 seçmenin adres değişikliği nedeniyle CTP’nin müracaatı nedeniyle silindiği haberi geldi.
Ve bunların büyük bir kısmı da UBP’li…
Buna göre, bir çok UBP’li 28 Temmuz tarihinde sandık bayına gidecek ama oy kullanamayacak.
Gaileyi de Ahmet Çaluda çeksin artık…


DP’nin seçim bütçesi 1 trilyon!


Seçimler biraz ani olunca siyasi partiler de hazırlıksız yakalandı.
Artık eskisi gibi gazinolar ve gece kulüplerinden de çok fazla para çıkmıyor.
Onun için hepsi de paranın peyine düştüler.
UBP piyangodan bekliyor, TDP iş adamları ile görüşüyor.
DP de adaylara 20’er bin TL’lik senet imzalattı.
Kazananlar bu parayı partiye bağış yapacak ve seçim borçları ödenecek.
DP’nin toplan seçim bütçesinin 1 trilyon olduğunu duyduk.



GÜNÜN FOTOĞRAFI



MESAJ KUTUSU


Sayın Zafer NİYAZİ,
İrsen bey aleyhine propagandaya başladığınız ve bunun da kendisinin kulağına gittiğini duyduk. Yakında Güzelyurt’a ani bir baskın yapacakmış haberiniz olsun…

Sayın Ahmet ÇALUDA, 28 Temmuz günü bir çok UBP’li oy kullanamayacak ve siz hala ayakta uyursunuz. Kabak da başınıza patlayacak gibi görülüyor bilesiniz. Yaz rehavetine düştünüz gibi sanki de…

Sayın Sibel SİBER,
çevreci bir gurup vatandaş en kısa zamanda Beşparmak’taki taş ocakları konusunu masaya yatırmanızı içeren bir mesaj göndermişler. Bölgeye bir ziyaret gerçekleştirmeniz ve rezilliği kendi gözlerinizle görmenizi istiyorlar.

Sayın Kutlay ERK, TAK’da mesaileri kısarak tasarruf tedbiri yönüne gitmişsiniz. O zaman ne olur bilir misiniz? Ne kadar para o kadar haber. Hem de böyle bir seçim sürecinde umarız böyle bir hataya düşmezsiniz.

Sayın Mehmet HARMANCI,
teşvik çetesi konusunda kulağıma bazı şeyler fısıldandı. Sizin de ilgili olduğunuz bir şirketin adı anılmaya başlandı. Acente sahipleri bu işin peşine düşmüşler bizden uyarması.

Sayın Nazmiye ÇELEBİ, İskele bölgesine kamp kurduğunuz ve Nazım Çavuşoğlu için oy istediğinizi duyduk. Bu arada yanınızdaki bazı TC’li memurlarda epey merak konusu olmuş.

Sayın Zehra ELBASAN, İskele’de aile olarak Dr.Hamit Bakırcı’ya destek kararı vermişsiniz. En azından oylar başka partiye gitmeyecek diye DP’liler hayli memnun görülüyorlar…

Sayın Ali Özmen SAFA, eski bir bakana verdiğiniz destek için 40 dönümlük araziyi öne sürüyormuşsunuz. Haksız da değilsiniz, denize sıfır bir arazi için desteğin sözü mü olur? Peki ya 28 Temmuz sonrası bu arazi elinizden alınırsa ne olacak, hiç düşündünüz mü?

Sayın Ali MAHŞEKER, baskınlarda başka gece kulüplerinin sadece müdürleri tutuklanırken nasıl oldu da sizi tutukladılar anlamadık doğrusu. İşte şimdi yanlış vekillere oynadığınıza ben de inanmaya başladım. Büyük geçmiş olsun.

Sayın Hüseyin YALYALI,
müdür odasına otomatik kilit taktığınızı duyduk. Çalışanların bir kısmı epey rahatsız olmuşlar, sitem mesajları göndermişler…

Sayın Yakup KILGÖZ, istifa mektubunu uzun bir süredir cebinizde taşıyormuşsunuz ama bir türlü partiye göndermemişsiniz. Hayırdır yoksa seçim sonuçlarına göre yeni bir strateji mi belirleyeceksiniz?

Sayın Çetin ALKAN, UBP Karakol örgütü olarak son kararı vermişsiniz ve mühürlerin DP’ye vurulması kararı çıkartmışsınız. İyi de istifa etmeyi hiç aklınızdan geçirmiyor musunuz? Nasıl bir iştir bu anlamadık gitti…

Sayın Mustafa GÖKMEN, bölgenizde lakabınız artık ‘Tikçi Gökmen’ olarak anılmaya başlandı. Hemen her partiden karma oylarla ipi ilk iki sırada göğüsleyeceğiniz kesinleşmiş. Şimdiden tebrik ederiz.

Sayın Aziz DAYI, bölgenizde karmacıların en gözde adayları arasında yer aldığınız belirtiliyor. Ancak dikkat etmek gerekir ki karma oyların yoğunluğu her geçen düşüyor. Mühre ağırlık vermeniz sizin de yararınıza olacak gibi görülüyor.

Sayın Ömer TATLI, geçen akşam sizi DP kurmayları arasında ağır sohbetlerde görmüşler. Biz sizi de karmacı biliyorduk hayırdır eski partinize geri mi döndünüz yoksa?

Sayın Mehmet ÇAĞLAR,
Güzelyurt’da CTP’nin en rahat vekili durumundasınız. Duruşunuz ve vizyonunuz sizi diğerlerinden bir adım öne çıkarıyor. Şimdiden hayırlı ve uğurlu olsun.

Sayın Başak TEKEREK, televizyon programlarında özellikle ekonomik konulardaki görüşleriniz nedeniyle epey ilgi görmeye başladınız. Belki bu seçimlerde olmaz ama bir dahakiler için güzel bir taban oluşturdunuz.

Sayın Mahmut KUŞ, sosyal paylaşım sitelerinde Tayyip beyle çekilmiş resimleriniz ters tepeceğe benziyor. Kucağınıza bir kasa hamsi alıp görüntü verseniz daha fazla işe yarayacak diyorlar.



Günün Fıkrası

Bakış açısı


Bir matematikçi, bir muhasebeci ve bir ekonomist ayni ise başvururlar.
Görüşmeci matematikçiye sorar:
- İki kere iki kaç eder?
Matematikçi cevap verir:
- Dört!".
Görüşmeci sorar:
- Kesin dört mü?
Matematikçi kendinden emin cevaplar:
- Evet, kesin dört!
Matematikçi çıkar ve ekonomist odaya girer. Bu sefer görüşmeci ayni soruyu ekonomiste yöneltir.
Ekonomist yanıtlar:
- Ortalama dört eder, yüzde 10 aşağı veya yukarı oynayabilir, ama ortalama dört eder!.
Ekonomistte de çıkar, muhasebeci odaya girer, ayni soru ona da sorulur. Muhasebeci ayağa kalkar, kapıyı kilitler, panjurları indirir ve görüşmeciye yaklaşarak sorar:
- Kaç etsin istersiniz?