Ülke ile birlikte UBP de sıkıntılı günlerden geçiyor.
Ama Lefkoşalı UBP kurmaylarının durumu daha da vahim!
Kimi telefonla, kimi de mesajla birbirine sitem ediyor.
Dün bir tanesi telefonuna gelen mesajı gösterdi, şöyle yazıyordu:
“Varsa yoksa kurultay ve Lefkoşa’nın pisliği, vatandaşa söyleyecek sözümüz kalmadı…”
Bu mesaj, İrsen beye yakınlığı bilinen birinden, yine İrsen beye yakınlığı bilinen bir başka partili kurmaya gönderilmiş.
Ama hepsi o, sıradan vatandaş arasında neler konuşuyorsa, nelerden şikayet ediyorsa, UBP’li kurmayların da yaptığı başka bir şey değil.

İrsen beyin bu kadar duyarsız kalacağını tahmin etmiyorduk.
Ama müthiş bir sessizlik içinde.
Ülkeyi halen çok iyi yönettiğini ve istikrar olduğunu mu zannediyor bilemeyiz ama, artık en yakınları bile kendisine tepki göstermeye başladıysa, kafasını kumdan çıkarıp sağa sola bakmasında fayda vardır.
Kurultay kilidi de, LTB’de yaşanan sorunlarda da anahtar kendisinde olduğu halde, buna bir de parti tabanının yükselen sesi eklenince, halen anahtarı çevirmemesi, usta politikacılığına da gölge düşürmektedir.

Ülkede yaşanan diğer bütün sorunları bir yana koyuyoruz.
Öncelikle halledilmesi gereken LTB işinin kökten çözümüdür.
Dün görüştüğümüz UBP’liler aslında bu işin çoktan çözülmüş olması gerektiğini söylediler.
Daha da ileri gidersek, UBP MYK’sı LTB Belediye Başkanı Cemal Bulutoğluları’nı partiden ihraç için imzayı atmış ama, her ne hikmetse İrsen Küçük, hala ayak diretiyor, kim bilir belki de Cemal başkandan ya da belediye meclis üyelerinden gelecek birkaç delege oyunu hesap ediyor.
Hesap edemediği, giden oyların gelen oylardan daha çok olduğu.
Buna bir de Lefkoşa halkının isyanı eklenince, oylar bir o kadar daha eriyip gidiyor.

İrsen beyin anlamakta zorlandığımız bir diğer duruşu da kurultayın, dolayısıyla UBP’nin bir süre daha mahkeme koridorlarında sürünecek olması.
Hem parti başkanı hem de ülkenin başbakanı olan İrsen Küçük, bu utanç manzaralarına daha ne kadar sesiz kalacak, daha ne kadar boynu bükük resimleri boy boy yayınlanacak ve kendisi de rencide olacak, buna müsamaha göstermesi de akıl kar işi değil.
Hele de kurultayın hemen yapılmasını kendi yakınları ve güvendiği insanlar artık dillendirmeye başlamışsa, bu inadı anlamak mümkün değildir.
Hem kurultay hem de LTB konusunda alınacak kararlar geciktiği her gün, olası bir kurultayda ibrenin Kaşif’e dönmesine sebep olacak, daha da ötesi yine erken bir genel seçimde sadece kendisinin değil, partisinin de büyük yara almasını sağlayacaktır.


UBP Lefkoşa İlçesi’nin sabrı tükeniyor!

Lefkoşa’da yaşanan ve yılan hikâyesine dönen sorunlardan en fazla UBP Lefkoşa İlçesi muzdarip oluyor.
Lefkoşalı partililer İlçe Başkanı Faiz Sucuoğlu’nu telefon yağmuruna tutarak, artık yaşanan rezaletin son bulması için baskı yapılmasını istiyor.
Partide gelecek vaat eden bir isim olan Sucuoğlu ise, önceki gün örgüt başkanlarından gelen talep üzerine bir toplantı gerçekleştirdi ve örgüt başkanlarının geneli LTB Başkanının partiden ihraç edilmesi istemini dile getirdiler.
Sucuoğlu, dün akşam da ülke genelinde ilçe başkanları ile toplanıp bir durum değerlendirmesi yaptı.
Bu toplantıda da bir an önce ikinci tura gidilmesi kararı çıktığı ifade ediliyor.


100 bin Euro’luk rontgen cihazını istememişler!

Almanya’da fahri kültür ataşemiz olan Turgay Hilmi, şu sıralar dertli mi dertli.
Özellikle KKTC’ye Almanya’dan çeşitli bağışlar yapılmasını sağlayan ve bu konuda devletten tek bir destek bile görmeyen Hilmi’nin bir doktor arkadaşı KKTC’ye hibe edilmek üzere bir rontgen cihazı vermek istemiş.
Turgay Hilmi de doğal olarak önce müsteşara sonra da Sağlık Bakanı’na durumu bildirmiş.
Müsteşar Akçaba yüzüne bile bakmamış, başından savmış.
Bakan ise ‘rontgen cihazına ihtiyacımız yok, başka bir şey göndersinler’ demiş ve olayı kapamış.
Turgay Hilmi bunları bize aktarırken, hem ağlayıp hem de gülüyordu.
Allah bunlara akıl fikir ihsan eylesin.



MESAJ KUTUSU

Sayın İrsen KÜÇÜK, UBP MYK’sı son toplantısında Cemal Bulutoğluları’nı partiden ihraç etme kararı almış ama sizin talimatınızda ihraç kararı durdurulmuş. Lefkoşa’nın dünkü rezil durumundan sonra artık partili isyan bayrağı açmaya hazırlanıyor bilesiniz.

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, Mehmetçik’ten Hasan Çığ adlı vatandaş aradı, bölge taksi durağında köy dışından gelenlere izin verildiği halde köylü olduğu halde kendisine niçin izin verilmediğini sordu. Yoksa delege değil mi?

Sayın Hüda AKSOY, geçen hafta kaleme aldığımız kurultay sürecinde istihdam edilen ama işe gitmeyen çalışanları önce fırçalayıp, sonra da iş başı yapmalarını sağladığınızı memnuniyetle öğrendik. Ara sıra sertleşmekte yarar var değil mi?

Sayın Mustafa AKÇA, vatandaş bir rontgen için haftalar öncesinden randevu alırken hastaneye yapılan hibeyi nasıl olur da geri çevirirsiniz anlamak mümkün değil. Turgay Hilmi ateş püskürüyor bilesiniz.

Sayın Ahmet KAŞİF
, geçtiğimiz gün Gazimağusa'da bir cenazede Sunat Atun’a seslenip omzuna dokunmanız aranızdaki buzların erimeye başladığını gösterir gibiydi değil mi? İki günlük dünyada en doğru olanını yapmışsınız.

Sayın Süreyya GÜRSES,
kurultay sonrasında İrsen beyden desteğinizi çekip Kaşif’e yöneldiğiniz konusunda ihbarlar gelmeye başladı. Sakın Gülin hanım duymasın olur mu, çok üzülecek sonra.

Sayın Özkan YORGANCIOĞLU, CTP tabanından gelen erken kurultay çağrılarına kulak tıkayıp, ‘dere geçilirken at değiştirilmez’ diyormuşsunuz. Bu konuda başınız epey ağrıyabilir, iyi düşünmekte yarar var.

Sayın Savaş BOZAT, dünkü eylem çizmeyi aşan eylem olarak algılandı. Başkentli tepkili haberiniz olsun. Haklı konumdayken biraz daha haksız konuma düşeceksiniz.

Sayın Birikim ÖZGÜR, CTP-BG’nin Lefkoşa Belediye başkan adaylarında artık sizin adınız da anılmaya başladı. Bakalım 5 aday arasından kolayca sıyrılabilecek misiniz?

Sayın Kemal Deniz DANA, ülkenin seçilmiş muhtarlarının çöp toplama etkinliği biraz hoş kaçmadı. 4 şirket yetmezmiş gibi ha keşke onları bu konuda kullanmasaydınız.

Sayın Ahmet ÖZDEŞ, Sağlık Bakanlığı koridorlarında adınızın yeni baş hekim olarak anıldığı duyulmuş. Ama hangi hastane olduğu konusunda biz de bir şey öğrenemedik. Hayırlısı olsun diyelim mi?

Sayın Sadık ARSLANSOYU, emeklilik için izinlerinizi kullandığınızı öğrendik. En verimli çağınızda hastalarınız epey üzülecek gibi görülüyor. Hayırlı olsun diyoruz. Sağlıklı ve mutlu bir emeklilik hayatı dileriz.

Sayın Tufan ERHÜRMAN, CTP-BG genel sekreterliği için teklif aldığınız söyleniyor. Kabul eder misiniz bilemeyiz ama sizi daha ilerileri için partinin başına getirmeye düşünenler bile yok değil. Hakkınızda hayırlısı.

Sayın Hilmi AKİL, uzun bir aradan sonra sorunlarla dolu ülkemize hoş geldiniz. ABD’de o çağdaş yaşama alışmışken biraz uyum sorunu yaşayabilirsiniz. Dua edin de bizim gibi Lefkoşa’da yaşamıyorsunuz.

Sayın Resmiye CANALTAY, 15 Kasım etkinliklerinde Ozan Ceyhun ile mini bir toplantı gerçekleştirdiğiniz gözlerden kaçmamış. Merak konusu olmuş haberiniz olsun.

Sayın Ahmet ÇALUDA, Cengiz Topel Hastanesi’nin bölgede kalması için yaptığınız açıklamalar özellikle Lefke’de memnuniyet yarattı. Sağlık bakanı ne der bilemeyiz ama vatandaş biraz olsun rahatladı.

Sayın Ezcan ÖZSOY, bazı dost sohbetlerinde Ersin bey hakkındaki açıklamalarınız bizim kulağımıza kadar geldi. Saray bu konuda mutlu olabilir ama siz yine de bu hassas dönemde daha dikkatli olunuz.

Sayın Mehmet PARLAN, muhterem validenizi kaybettiğinizi üzüntü ile öğrendik. Merhumeye Tanrı’dan rahmet size ve aileye sabır ve başsağlığı dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler versin.

Sayın Erhan ARIKLI
, köşe yazılarına başladığınıza göre aktif siyasete yeniden döndünüz demektir. Oylarını her geçen gün artıran partiniz için taze kan olacaksınız. Bakalım bu sefer vekillik gelecek mi?

Sayın Burhan CANBAZ, hurma olayı epey büyüyecek gibi görülüyor. Hepsinin çekirdeklerini bahçeye ektiğiniz yönünde duyumlar alıyoruz. Yakında siz hurma ticaretine de başlarsınız değil mi?

JT 481 plakalı aracın sahibi, dün saat 10.45’de Lefkoşa’da Devpa önünden geçerken içtiğiniz su şişesini yola fırlattınız ve görenleri isyan ettirdiniz. Ayıp oldu değil mi?


Günün Fıkrası

Geyik

85 yaşında bir adam doğumhanenin kapısında beklemektedir. Doğumhaneden çıkan doktor şöyle bir bakındıktan sonra yaşlı adama sorar:
- İçerde doğum yapan bayan yakınınız mı?
- Evet, eşim.
- Ama bayan 25 yaşlarında...
Tamam işte, eşim o. Niye şaşırdınız, baba olamaz mıyım yani?
- Yoo, aklıma benim dedem geldi de.
- Nesi varmış dedenizin?
- Kendisi av meraklısı idi, sürekli ava çıkardı. Ancak yaşlanınca zorlanmaya başladı. Bir gün ava çıkacakken kendisini uyardık, aman yapma dedecim, sen yaşlandın, ava gidemezsin diye. Kendisi Israr etti ve hazırlandı. E, tabii yaşlılık, çıkarken tüfek yerine baston aldı eline. Ben de kendisiyle gittim. Ormanda bayağı yol yürüdükten sonra bir geyik gördük. Dedim ya, dedem yaşlı. Bastonu omzuna koydu, doğrulttu ve geyiğe
bastonla ateş etti. Geyik o anda vurulup yere düştü...”
- Olur mu, başkası vurmuştur onu.
- Ben de onu demeye çalışıyorum…