Merak ediyorum;
TC ile KKTC arasında önceki gün imzalanan yeni protokolü başından sonuna kadar kim
okudu?
Soruyu değiştirebilirim;
Eğer bunu okuyan varsa, kim ne anladı?
Kendi adımıza konuşursam, okumaya çalıştım ama ben çok bir şey anlamadım.
Protokolün büyük bir kısmı teknik ibarelerden oluştuğu için de anlamaya çalışmadım.

Dün bütün gün bu protokole gelen tepkileri ise hem okudum hem de anladım.
Gayet temiz bir dille istisnasız tüm muhalefet partileri ile sivil toplum örgütleri çok sert bir
dille eleştirdi.
İhanetten bahsetti, hıyanetten dem vurdu, dayatma olduğu iddia etti.
Ama belli ki kimse teknik olarak değerlendirme yapmadığından, yüzeysel ve ön yargılı
açıklamalarda bulundu.
Yani, imzalanan protokolü okuyup içine sindirmeden, biraz da muhalefet rüzgarını ardına
alarak nutuk salladı.

Şuna kesinlikle katılırım ki, bu paket, bizim emeğimizden daha çok TC yetkililerinin emeği
olan bir programdır.
Sayın Küçük her ne kadar, bu paketin yerli olduğunu ve 180 kadar kişi ve kuruluşun onayı
alınarak ortaya çıktığını savunsa da buna ben de inanmam, sokaktaki çocuklar da inanmaz.
Zaten İrsen bey Ercan’a ayak basar basmaz yaptığı ilk açıklamanın hemen başında başına
gelecekleri bildiği için, böyle bir savunma psikolojisi içindeydi, bunu da saklamadı ve ‘bizim
paketimiz’ diyerek vurgu yapmaya başladı.
Ben eminim ki, Küçük Ankara’ya gidene kadar bu paketin tümünden habersizdi.
Bizi bizden daha tanıyan Türkiye’nin buradaki uzman kadrosu her maddeyi titizlikle
hazırlamış ve bu da Ankara’da İrsen beyin önüne imzalanmak üzere konulmuştu.

Ben yine de muhalefet ya da sivil toplum örgütü gibi paketin tümüne ön yargıyla bakmak
istemiyorum.
Çünkü, yıllar öncesi yapılması gereken çok şeyin bu pakette olduğunu dün basından
öğrendim.
İstihdam bunların başındaydı.
Geçmişte, her yıl devlete ne kadar istihdam yapılacağı seçimlere endeksli iken, ilk kez
2013’de yapılacak olan istihdam sayısının belirlenmesi ilk göze batandı.
Kamunun yeniden yapılandırılması da az buz bir şey değil.
Her gün onlarca vatandaştan aldığımız şikayetler bile bize hep kamunun yeniden
yapılandırılmasını, sağlıklı bir sistem kurulması zaruretini göstermiştir.
Üçlü kararnamelerin sınırlandırılması da kulağa hoş gelen kısımlardandı.
Şimdiye kadar cevizcinin çuvalından oynayan siyasetçilerin atadıkları, şimdi yüzlerce
müşavir ordusu yaratılmasını sağlamaktan öteye gidememiştir.

Programa yine yüzeysel bakıldığında, özel sektörün kalkındırılması için yapılacak olanlar da
belki de şimdiye kadar yapılanların en ciddisidir.
Kamu ve özel sektörün arasında bulunun büyük uçurumun bir şekilde azaltılarak, ülke
istihdamını özele kaydırma çalışmalarını da olumlu buluruz.
Türkiye’den deniz altından gelecek su ve elektrik de, yabana atılacak konular değildir.
Elektrik ile telefonun özelleştirilmesi kararı da zaten yeni değildir ve sivil toplum buna yeteri
kadar tepki koymaktadır.

Hatırlarsanız, Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Sayın Akça, birkaç hafta önceden, artık kamu
maaşlarına katkı yapmayacaklarını söyleyip, ilk mesajları vermişti.
Bu pakette de ağırlık özel sektör göz önünde bulundurularak için düşünüldüğünden, özellikle
iş dünyası, esnaf kesimi için tünelin ucunda bir ışık olarak görülebilir.
Bu paketi, bu hükümet sonuna kadar götürebilir mi, işte onun garantisi yok ama, aldığımız
duyumlar da İrsen Küçük başkanlığındaki UBP’nin en az iki sene daha ülkenin başında
kalması için, perde gerisinde bir takım çalışmaların yapıldığıdır.

Sonuçta;
Genel bir değerlendirme yaptığımızda artık Türkiye’yi söğüşleme döneminin geride kaldığı
ve bu konuda bir çizgi çizildiğini ilk bakışta söyleyebiliriz.
1974 sonrası Kıbrıs Türkü’nün rehabilitasyon dönemi gereğinden fazla sürmüş, bu da
iktidarların işine gelmiş ve Türkiye’den sadece 13’ncü, 14’ncü maaşlar için gidilmiş, memur
maaşlarının ödenme tehlikesinde yine çalınan kapı Ankara olmuştur.
Şimdi belli ki, Türkiye’yi söğüşleme dönemi haklı olarak bitirilmek istenmektedir.
Muhalefet ve sivil toplum bunu hissettiği için can havliyle isyan bayrağı açarken, bilerek
bardağın boş kısmına bakmakta ama dolu kısmının da olduğunu görmemezlikten gelmektedir.
Çünkü söğüşleme dönemi biteceğinden, çalışma ve hak etme zorumuza geldiği için de doğal
olarak biraz ön yargılı olarak statükodan yana tavır alma kolaylığına girmişlerdir.

Evet bu paket kesinlikle bizim değil ama, yine de bizim basiretsiz ve beceriksiz
yöneticilerimizin boşluğunu dolduran, üzerinde de tartışılması gereken bir pakettir.
Doğanın hiçbir zaman boşluk tanımayacağını da göz önünde bulundurmak gerek.
Bundan sonra artık Türkiye’yi söğüşleyerek siyaset yapan ve iktidar olmayı medet umanlar
düşünsün.
Çünkü bu halkın artık kaybedecek bir şeyi kalmamıştır.



MESAJ KUTUSU

Sayın Sami ÖZUSLU, dünkü yazınızla İrsen beyi fena halde köşeye sıkıştırdınız. Paketin
Ankara kaynaklı olduğunu ortaya çıkarmanızdan sonra dün bütün gün hükümetten açıklama
bekledik ama, daha çok bekleriz değil mi? Tebrik ederiz.

Sayın İrsen KÜÇÜK, yeni paketin hazırlanmasını 7 ay beklemediniz ama bekleseydiniz belki
de daha hayırlı olurdu. Ayrıca kamuoyu 180 kişinin listesini de merak eder oldu. Açıklarsanız
toplum olarak rahatlayacağız.

Sayın Sunat ATUN,
dün Ercan’da sizi Başbakan Küçük’ün yanında göremeyenler yine
çeşitli söylentiler çıkarıp heyecan yaptılar. Oysa siz Anadolu mahallesinde kebapları
götürüyordunuz. Yine de ha keşke Ercan’da olsaydınız.

Sayın Sami DİLEK, Kamu-İş’in 24’ncü kuruluş yıldönümünü kutlarız. Ama bütün sendikalar
Türkiye ile imzalanan protokole yorum getirirken siz biraz sessiz kalmadınız mı? Olumlu ya
da olumsuz yorumunuzu bekliyoruz.

Sayın Ayşe MİR, burs sorunu olan öğrencinin sorunun çözdüğünüzü memnuniyetle öğrendik.
Vatandaş aradı ve özellikle teşekkür mesajı yayınlamamızı istedi. Güzel iş çıkardınız demek,
tebrikler.

Sayın Sami OSMANLI, mesajınızı aldım teşekkür ederim. Ancak bize gelen duyumlar yine
sizin partinin içinde konuşulan konulardır. Malum kurultay sonucu herkesi şaşkına çevirdi.
Siz halen İrsen bey diyorsanız mutlak öyledir.

Sayın Mustafa KAYMAKAMZADE, Vakıflar İdaresi’nin paha biçilmez tarihi halılarının
akıbeti yoksa unutuldu mu? Seneler geçti halen bir açıklama yapmadınız. Bu konuda
Başsavcılığa suç duyurusunda bulunulduğundan haberiniz var değil mi?

Sayın Öcal TOPAL, devlette çalışırken istifa etmeniz ve özel sektöre yönelmeniz hem cesaret
isteyen hem de riskli bir karardı. Allah utandırmasın artık, hayırlı işler bol kazançlar dileriz.

Sayın Derviş BESİMLER, partide üst düzey bazı makamlara halen kırgınlığınızın devam
ettiği gözlemleniyormuş. Bu kadar kin yapacağınızı hiç tahmin edememişler. Siyasette böyle
şeyler olur, artık alışmanız gerekiyor.

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, sizin birleştirici başkanlık isteğiniz bu sıralar çok konuşulmaya
başlandı. Cuma günü sizin için kader günü olabilir. Biraz daha parti içi kulis yapmakta yarar
var…

Sayın Mutlu ATASAYAN, TEB’e açılan ilahiyat bölümünün müdürü neredeyse kafayı
yemek üzere. Halen bir sekreter bile verilmemiş kendisine. Bunalıp kaçarsa sakın şaşırmayın
olur mu?

Sayın Ertuğrul HASİPOĞLU, Karpaz halen ambulans sıkıntısı çekiyor, bölge halkı tepkili. Bu
arada ihmalden dolayı hayatını kaybeden üç vatandaşımızın soruşturmaları daha bitmedi mi?

Sayın Şerife ÜNVERDİ, Emine Erdoğan ile resim çektiremediniz diye epey üzüldüğünüz
gözlemlenmiş. Bu arada İrsen beyin yanında dik duruşu devam eden vekillerin başında
geliyorsunuz, bu da gözlerden kaçmıyor.

Sayın Ömer KÖSEOĞLU, Türkiye ile imzalanan protokol dosyalarını yazanların ismi deşifre
olunca epey zor anlar yaşadığınızı öğrendik. Böyle bir hata nasıl oldu yaptınız zaten kimse
anlayamadı. Geçmiş olsun.

Sayın Ozan CEYHUN, bize gelen bilgilere göre çok yakında KKTC’de aktif siyasete
soyunacağınız iddia ediliyor. İsterseniz bir dönem daha bekleyin, bu sıralar işler epey
karışacak gibi görülüyor.

Sayın Mehmet Ali TALAT, şu sıralar değil bakanlar vekillerden hatta başbakan ve
cumhurbaşkanı bile vekillerden oluşmasa bizim için hiçbir mahsuru yok. Onların ülkeyi
getirdiği nokta ortada değil mi?

Sayın Mehmet EZİÇ, engelli vatandaşlara engelli oto parkı tahsis eden tek işletmeci olarak
sizi bir kez daha kutlama gereği duyduk. Bir çoğuna umarız örnek teşkil eder.

Sayın Ercan KÜÇÜK, aylar önce yaptığımız uyarıları dikkate alıp birliğin başına geçseydiniz
bu bölünme gerçekleşmeyecekti. Şimdi ayıklayın bakalım pirincin taşlarını.

Sayın Ali Özmen SAFA, melek yatırımcıların başkanı olmak size epey yakıştı. Hoş Cemaliye
hanım olsaydı daha bir yakışacaktı ama, melekler kadın olur diye bir kural yok değil mi?

Sayın Haluk DOĞANDOR, YDÜ Hastahanesi’nde başarılı bir by-pass ameliyatı geçirdiğinizi
memnuniyetle öğrendik. Büyük geçmiş olsun diyoruz. Bir an önce görevinizin başına
dönmeniz dileklerimizle. Bu sıralar meydan boş kaldı.

Günün Fıkrası

Kahve telvesi…

Adamın biri basurundan dert yanarken
yanındaki arkadaşı;
-Benim babamda da vardı fakat kahve telvesini sürünce bir daha o derdi olmadı demiş
bunun üzerine bizimki
Gitmediğim doktor kalmadı ama yine de
çözüm bulamadılar deyince
-Bence sende dene demiş diğeri
Günlerden bir gün adam denemeye karar vermiş ve bol telveli bir kahve yapmış
ve kahvenin telvesini güzelce sürmüş fakat yine de geçmemiş hatta acayip derecede yanma
olmuş ve doğru doktorun yolunu tutmuş
Doktor;
- Eğilin bir bakayım demiş…
Bizimki eğilmiş ve sormuş neyim var doktor demiş
Bunun üzerine doktor;
- İki vakte kadar önünde uzun bir yol görünüyor kısmetin açık olacak ve daha sonra yeni bir
işe gireceksin…