Türkiye Endoskopik ve Laparoskopik Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Emin Ersoy, mide kanserinin sinsi şekilde ilerlediğini belirterek, "Hastaların mideleri kazınır, hazımsızlıkları vardır, ağızlarına acı, ekşi sular gelir fakat hiç doktora gidilmez. Ne zaman anlamsız kilo kaybı ve iştah azalması olur o zaman gidilir fakat hastalık ilerlemiştir. Önemli olan küçük şikayetlerle başlayan mide kanserini zamanında yani erken olarak saptamaktır" bilgisini verdi.

Ersoy, yaptığı yazılı açıklamada, dünyada akciğer, meme ve kolon kanserlerinden sonra en çok görülen kanser tipinin mide kanserleri olduğunu kaydederek, bu hastalığa nelerin sebep olduğunun ve tedavi yöntemlerinin iyi bilinmesi gerektiğini vurguladı.

Mide kanseri hastalarının 5 yıllık sağ kalım oranının ortalama yüzde 27 olduğuna dikkat çeken Ersoy, bu hastalıkta erken tanı ve alışkanlıklardaki değişikliklerle görülme şansının azaltılmasının mümkün olduğunu, hatta beklenen yaşam süresinin uzatılabileceğini aktardı.

Ersoy, aşırı tuzlu, tütsülenmiş gıdalarla beslenenlerde mide kanseri görülme sıklığının arttığını belirterek, şunları kaydetti:

"Diyetteki nitratlar, kanser sıklığını artırır. Yüksek oranda C vitamini alanlar, sebze ve meyveyi bol tüketenler, E vitamini alanlarda ise mide kanseri daha az sıklıkla görülür. Dondurulmuş gıdalardan uzak duranlarda da daha az sıklıkla kanser gelişir. Tütün kullanımı mide kanseri görülme sıklığını artırır. Düzenli aspirin kullanımı mide kanseri oluşmasını engeller. Helikobakter pilori; kanser riskini, sağlıklı insanlara göre 3 kat artırır. Mide ülseri olanlarda kanser riski artarken, onikiparmak bağırsağı ülseri olanlarda bu oran daha azdır. Helikobakter pilori mikrobu ile birlikte midede ülser ve gastritis gibi hastalıklar varsa, bu mikroba yönelik tedavi yapılmalıdır. Epstein-Barr virüs taşıyanlarda gastrik kanser gelişme olasılığı, yüzde 10. Genetik olarak ailesinde mide kanseri olanların kendilerinde de kanser gelişme potansiyeli yüksek."

MİDE KANSERİNDEN KORUNMAK İÇİN NELER YAPILMALI?

Türkiye Endoskopik ve Laparoskopik Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Emin Ersoy, özellikle mide ameliyatı geçirmiş hastaların yakın takibinin son derece önemli olduğunu aktardı.

Mide kanserleri olan hastaların ilk olarak kilo kaybettiğini ve iştahsızlık yaşadığını belirten Ersoy, "Hastalığın çok önceden başlamasına karşın yaygın olarak hastalar bu şikâyetlerini geçmişten gelen alışkanlıklarıyla ya bir antiasid ilaç alarak ya da etraftan buldukları yöntemlerle geçiştirmeye çalışır ve en son aşamaya gelmeden doktora gitmezler. Asıl problem budur" ifadelerini kullandı.

Ersoy, hastalığın sinsi bir şekilde ilerlediğine dikkati çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Hastaların mideleri kazınır, hazımsızlıkları vardır, ağızlarına acı ekşi sular gelir fakat hiç doktora gidilmez. Ne zaman anlamsız kilo kaybı ve iştah azalması olur o zaman gidilir fakat hastalık ilerlemiştir. Bazen halsizlikleri olur, yavaşça kanayan kanser hastada kan kaybına neden olur. Renkleri bembeyaz olabilir. Bazen kanser o kadar büyür ki, yemek yiyemez, su içemez hale gelirler. Önemli olan küçük şikâyetlerle başlayan mide kanserini zamanında yani erken olarak saptamaktır. En iyi tanı erken tanı ve acil yapılacak endoskopidir. Endoskopi sırasında kansere tanı konulur ve biyopsiler alınır."

Yaşam boyunca edinilen kötü beslenme alışkanlıklarından kurtulma, sigara içmeme, tuz ve dondurulmuş gıdalar gibi maddeleri az tüketme ve mide şikâyeti olduğunda gecikmeden doktora gitmenin önemine işaret eden Ersoy, mide kanseri tedavisinde cerrahi ve kemoterapinin ana yöntemler olduğunu anlattı.

Emin Ersoy, erken tanıda yapılacak başarılı bir cerrahi girişimin hayat kurtarıcı olacağını belirtti. 
Editör: TE Bilisim