Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD'nin Ankara Büyükelçiliği girişindeki patlamayla ilgili olarak, ''Suriye ile bu işin ilişkisi olacağı ihtimaline varmıyorum'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Habertürk Televizyonu'nda canlı yayınlanan ''Teke Tek Özel'' programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

ABD'nin Ankara Büyükelçiliği girişindeki patlamayla ilgili soru üzerine Başbakan Erdoğan, gelinen son noktada canlı bombanın personel bölümündeki ilk girişi geçtikten sonra kendisini patlattığını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Bu patlama sebebiyle kendisi malum akıbete uğruyor. Şu ana kadar sadece kafatasındaki bir ben onu açıkça ortaya koyuyor, oradan teşhis ediliyor, fakat yine de çok daha emin olabilmek için DNA testlerine gitmek suretiyle, DNA testlerini yarın sabah itibarıyla kesinleştirip, ondan sonra nihai neticeyi açıklamak istiyoruz. Şu anda elimizde isim ve memleket olarak bir netice var ama Başbakan olarak her zaman prensibim, son nihai şeyi de alalım, ondan sonra açıklayalım diyorum. Ama şu anda olay aslında net sayılabilecek bir yerde, DHKP-C, o kesin. DHKP-C'li olarak da böyle bir eylemi yapmasının ardında yatan gerçekler de bu DNA testiyle birlikte bunlar da çıkar. Daha önce bizim vardığımız netice ise daha önce bu kişinin yapmış olduğu bazı eylemler var. Yurt dışı çıkışlar-girişler, Türkiye'de yattığı dönemler falan var. Bütün bunlar netleştikten sonra diyoruz ki bunun açıklamasını ondan sonra yapalım.''

Programa gelmeden önce ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Riccardione'yi arayarak, ''geçmiş olsun'' dileklerini ilettiğini aktaran Erdoğan, patlamada hayatını kaybeden özel güvenlik görevlisine Allah'tan rahmet, ailesine başsağlığı, yaralanan gazeteci Didem Tuncay'a da acil şifalar diledi.

Patlamanın Suriye ile ilişkisi olup olmadığı sorulan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Suriye ile bu işin ilişkisi olacağı ihtimaline varmıyorum. Biliyorsunuz DHKP-C son dönemlerde bazı girişimlerin içerisinde, bazı adımlar atıyor. Türkiye'de şu anda teröre yönelik o da ekstra bazı adımların içerisinde. Tabii bizim en çok üzüldüğümüz nokta, biz DHKP-C ile ilgili atılan adımlara yönelik güvenlik güçlerimizin çok önemli operasyonları oldu son dönemde, İstanbul operasyonu biliyorsunuz çok ciddi bir operasyondu. Bundan dolayı polisimizi kutluyorum. Hele hele bir daireye giriyorsunuz ve bu dairede 11 çelik kapı var. Bu çelik kapıyı siz tabii kıracaksınız veya keseceksiniz, kaynaklarla bunları kesmeye çalışıyorlar. Açmakta zorlanıyorlar. Bu defa itfaiye merdiveni ile dışarıdan camlar kırılarak içeri giriliyor. İçeri girildiğinde, bakıyorsunuz sabah 5'e doğru orada 11 avukat ve evraklar... Evrakları orada bir kısmını yakılma gayretine girilmiş. Ondan sonra bilgisayarlar oradaki bütün hafızalar alınmış durumda. Ama ne yazık ki Türkiye'de bakıyorsunuz, dışarıda avukatım diye gezenler, kalkıp onları sahiplenme durumuna gidiyorlar. Bazıları adliye önünde falan gösteri falan yapıyorlar. Ana muhalefetin genel başkanı da kalkıp bu işi sahiplenme noktasına gidiyor. Nasıl olur da böyle bunlara şey yapılır diye. Bunlar biliyorsunuz bir de şöyle bir yaklaşım tarzı ortaya koydular; 'medya içeride, basın mensupları içeride'. Şu anda içerideki basın mensuplarının ciddi bir kısmı, Adalet Bakanım da bunu defaetle söyledi, DHKP-C'lidir. PKK'lı da bir kısım var. Bunlar içinde mahkum olanlar var, hükümlü olan var, tutuklu olan var. Bugünkü canlı bombanın cebinden basın kartı çıksa onun için de basın mensubuydu diyecekler. Basın mensubu bu hale düştü diyecekler. Bunu sahiplenecekler.''

Erdoğan, bunların güzel şeyler olmadığını, iyi yaklaşım tarzları olmadığını vurgulayarak, ''Teröre karşı bir ortak mücadeleyi vermemiz lazım. Teröristin iyisi kötüsü olmaz. Terörist, teröristtir. Bu mücadeleyi biz milletçe beraber, ortaklaşa omuz omuza verirsek, terörizmin belini kırarız. Terörizmin belini kırdığımız anda da Türkiye pik yapar. Her yönde yapar, demokraside de ekonomide de yapar. Bu noktada bizim önümüzü kesmeye evelallah kimsenin gücü yetmez'' diye konuştu.
Editör: TE Bilisim