Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Türkiye ile Yunanistan aynen Suriyeli mülteciler gibi Suriye sorununun mağdurlarıdırlar, müsebbipleri değildirler. Biz de bir mağdur olarak yani bütün bu sorunlardan etkilenmiş taraf olarak bugün aldığımız kararlar çerçevesinde ikili bir teknik çalışma yürüteceğiz" dedi.

Davutoğlu, Türkiye'ye çalışma ziyaretinde bulunan Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ile Çankaya Köşkü'nde ortak basın toplantısı düzenledi.

Çipras'ı Türkiye'de ağırlamaktan memnuniyet duyduğunu ifade eden Davutoğlu, Çipras ile ana muhalefet partisi lideriyken Yunanistan'a yaptığı ziyarette görüştüğünü ve verimli sohbet etme imkanı bulduğunu söyledi.

Çipras ile New York'ta da bir görüşme gerçekleştirdiklerini anımsatan Davutoğlu, "Bugünkü ziyaretimiz bize iki mesajı, biri doğal biri sportif verdi. Birisi, iki gün önce Türkiye'de ve Yunanistan'da depremler oldu. Biri Marmara Denizi ve İyonya Denizi'nde. Sanki deprem kendisi hatırlatarak bize şunu demiş oldu: Türkiye ile Yunanistan'ın kaderi ortaktır. Depremler dahi ortak bir felaket olarak iki ülkeyi etkilemektedir. Dolayısıyla bu kader ortaklığını mutlaka göz önünde bulundurarak davranın" diye konuştu.

Davutoğlu, dün İstanbul'da Türkiye ve Yunanistan A Mili Takımları arasında oynanan dostluk maçıyla da sportif mesajın verildiğini belirtti. Maçın kimseyi üzmeyen, kimseyi galip, kimseyi de mağlup kılmayan bir sonuçla 0-0 bittiğini hatırlatan Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Bu da ortaklıkta ve sevinçte bir olunduğunda her iki tarafın da mutlu bir şekilde stadyumdan çıkacağını gösterdi. Bunları zikretme sebebim şu: Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunlu ilişkilerden iki tarafta da memnun olanlar veya bunu tahrik edenler çıkabilir. Hatta Avrupa'da ve dünyada bunlar üzerinden kendi hesaplarını görmek isteyenler çıkabilir. Fakat bizler Atina'da ve Ankara'da sorumlu devlet adamları olarak bu çevrelerin birtakım ön yargılara dayalı yaklaşımları yerine Türkiye ile Yunanistan arasında kalıcı bir dostluğu, komşuluk ilişkilerinin önüne geçen bir dostluğu inşa etmekle yükümlüyüz. Bu açıdan Çipras'ın ziyaretine önem veriyorum. Karşılıklı olarak birbirimizi anlamamız ve samimi bir şekilde, var olan sorunları da açık yüreklilikle konuşmamız önemli. Kendisiyle baş başa ve heyetler arası yaptığımız görüşmelerde bunu görmüş olmaktan memnuniyet duyduğumu ifade etmek isterim. Çok iyi bir iletişim ve diyalog imkânı oldu. Genel çerçevede olaylara nasıl yaklaştığımızı da paylaştık."

İLİŞKİLERİN YENİDEN İNŞASI"

Davutoğlu, Çipras ile görüşmesi esnasında da vurguladığını belirterek, 4 ana sütun üzerinde ilişkileri geleceğe güçlü bir şekilde taşıma kanaatinde olduğunu dile getirdi.

Aynı tarih ve coğrafyayı paylaşan, aynı kahveyi bile paylaşan iki komşu olarak olumlu bir gündemle ilişkilerin yeniden inşasını ele aldıklarını vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Yani turizmde, ticarette, yatırımlarda, enerjide, ulaşımda iki ülkeyi birbirine daha çok entegre hale getirmek, birlikte paylaştığımız bir ideal. İnşallah bir gün İstanbul'dan Selanik'e hızlı trenle ya da İzmir'den Selanik'e feribotla seyahat edebiliriz. Bugün mültecilerin geçişiyle anılan topraklar ya da denizler karşılıkla turizmle zenginleşen bir coğrafya haline bizim tarafımızdan getirilebilir. Bu çerçevede 2013 yılında kurulan Türkiye-Yunanistan İşbirliği Konseyi'nin 4. toplantısını inşallah önümüzdeki şubat ayının ilk haftasında, sıra Türkiye'de olduğu için Türkiye'de yapmaya karar verdik.

Bu pozitif gündemle ilişkileri inşa etmekte ikinci alan ise şimdiye kadar intikal eden kimi çok eski kimi daha yakın zamana dayanan sorunları karşılıklı anlayış içinde konuşmamız. Ege sorunları, Kıbrıs… Hangi konu olursa olsun ortak çıkarları ortak çıkar çatışmalarından daha fazla olan iki ülke olarak bütün bunlar, evrensel insan hakları ve iki ülkenin geçmişteki yükümlülükleri çerçevesinde konuşulabilir. İki gün önce İmroz, Gökçeada'dan gelen heyeti kabul ettim. Atina'ya her gidişimde, Türkiye'den giden Rum ve hala Türk vatandaşlığını koruyan vatandaşlarımızı ziyaret etmem esnasında yaşadığımız tabloları da paylaştım.

Biz bu iki halkı komşu kılan bütün o güzellikleri sorunların öncesine alarak sorunlarımızı birer birer çözebiliriz. Bu noktada Ege'deki istikşafı görüşmelerde belli bir aşamaya gelinmişti. Ancak Yunanistan'daki ve Türkiye'deki seçimler sürecin daha iyi bir noktaya gelmesine imkân tanımamıştı. Şimdi bunları, yine Sayın Çipras'ın dünkü ifadeleriyle ifade edeceğim. Dün iki takımda olduğu üzere orta sahada top çevirmek yerine, birlikte neticeye ve skora ulaşmayı denemeliyiz. Bütün bu konularda mesafe almalıyız. Kıbrıs'ta bir fırsat penceresi var, görüşmeler yoğun şekilde devam ediyor. Türkiye ve Yunanistan olarak Kıbrıs'taki müzakerelere pozitif katkıda bulunma noktasında ortak bir yaklaşımımız var."

AB'YE ÜYELİK SÜRECİ

Davutoğlu, üzerinde durdukları üçüncü noktanın da Avrupa kıtasının geleceği konusunda Türkiye ve Yunanistan'ın ortak tavır alması ve AB sürecine Yunanistan'ın bakışı olduğunu aktardı.

Yunanistan'ın, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik sürecini desteklediğine işaret eden Davutoğlu, "Kendilerine teşekkür ediyorum. Son yıllarda birçok konuda da öncülük ettiler. Bu kritik aşamada da Yunanistan'ın, Türkiye'nin AB üyeliğine verdiği katkıyı artıracağına inanıyoruz. Çünkü Avrupa kıtası hepimizin ortak kıtasıdır ve Türkiye'nin AB üyeliği Yunanistan da dâhil olmak üzere Akdeniz'in ve Güneydoğu Akdeniz'in Avrupa'daki gücünü artıracaktır. Bu çerçevede Yunanistan ile Avrupa sorunları bağlamında ciddi bir işbirliği içinde olma konusunda birlikte bir yaklaşımımız var" diye konuştu.

MÜLTECİ SORUNU

Görüşmede ele alınan dördüncü konunun ise bölgesel ve uluslararası sorunlar olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bölgesel sorunlar dediğimiz de ortak bölgemiz olan Balkanlar. Balkanlar'ın huzur, barış bölgesi olması ve 90'lı yıllarda yaşanan acıların yaşanmaması için Türkiye ile Yunanistan arasında iyi bir istişare zemini olduğu kanaatindeyiz. Ortadoğu ve Doğu Akdeniz bölgesi konusunda ise son mülteci krizinde ortaya çıktığı gibi Türkiye ile Yunanistan ve bütün Avrupa buralardan kaynaklanabilecek sorunlar konusunda ortak bir kaderi paylaşıyor. Mülteciler konusunu çok konuşuyoruz. Aslında sorun mülteciler sorunu değildir. Suriye sorunu ve Suriye'deki baskıcı bir rejimle terörist grupların baskı sorunuydu. Bunlar olmamış olsaydı mülteciler ülkelerini terk etmek zorunda kalmazdı. Dolayısıyla bugün dünya gündemini meşgul eden ve Aylan bebeğin o cansız bedeninde kendini gösteren bu büyük insani sorun Türkiye'nin sorunu değildir. Yunanistan'ın sorunu da değildir. Türkiye ve Yunanistan bu mülteciler sorununda herhangi bir sorumluluk sahibi değildir. Kimse sorumluluklarını, Birleşmiş Milletler'de, Güvenlik Konseyi'nde unutarak, meseleyi Ege sahillerinde yaşanan trajedi dolayısıyla Türkiye ve Yunanistan'ın omuzlarına atmamalıdır."

YUNANİSTAN SAHİL GÜVENLİK KOMUTANI TÜRKİYE'DE

Davutoğlu, evrensel insan hakları hukukunun Türkiye'yi bağladığı kadar Avrupa ülkelerini ve bütün dünya ülkelerini de bağladığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Yani mülteciler söz konusu olduğunda Türkiye'yi bağlayan insan hakları hukuku Avrupa'yı da bağlar. Kimse evrensel haklar söz konusu olduğunda, 'Bu hakları savunduktan sonra bütün bu hakların yükümlülüğünü Türkiye üstlensin, biz de bunun sözcülüğünü yapalım, sadece konuşalım' deme hakkına sahip değildir.

Türkiye ile Yunanistan aynen Suriyeli mülteciler gibi Suriye sorununun mağdurlarıdırlar, müsebbipleri değildirler. Biz de bir mağdur olarak yani bütün bu sorunlardan etkilenmiş taraf olarak, bugün aldığımız kararlar çerçevesinde ikili bir teknik çalışma yürüteceğiz. Yunanistan Sahil Güvenlik Komutanı Türkiye'de. Ege'de alınabilecek tedbirleri ele alıyor muhataplarıyla. Bu konuda daha düzenli bir istişare olacak. Ayrıca ilgili bakanlıklarımızın katılımıyla bir ikili mekanizma, bir çalışma grubu da oluşturacağız. Böylece yapılabilecek ve atılabilecek adımları önceden görüp, insani trajediyi engellemek konusunda da büyük bir gayret içinde olacağız." 
Editör: TE Bilisim