Bugün yaşadığımız ekonomik sorunların temelinde ne  yazık ki israf geliyor.


 

İsrafın ülke ve aile bütçesine zararlarını yaşıyoruz.


 

Ama farkındamıyız .


 

 O muamma. 


 

Ülkemizde İnsanların, yeme-içme ve giyim-kuşamda olduğu gibi, zaman, sağlık ve çevre gibi konularda israfının dikkat çekici boyutlara ulaştığını görmemek için kör olmak lazım.


 

Yapılan bir araştırmaya göre besin maddelerinin onda biri çöplüğe atılmaktadır. Bu oran turizm işletmelerinin yoğunlukta olduğu bölgelerde kat be kat artmaktadır. Bir kişinin günde tüketebileceği azami kalori miktarı 1500 gr iken, açık büfelerde kişi başına 5 kiloya kadar yemek servisi yapılmaktadır.

Dünyada her yıl üretilen gıdanın üçte biri çöpe atılıyor. Gıda israfının yıllık bedeli 1 trilyon dolar.

Yaklaşık 800 milyon insan açlıktan etkileniyor, 1.2 milyar insan susuzluk sorunuyla boğuşuyor. Geleceğe dair senaryolarda mevcut kaynakların yetersiz kalacağı, gıda ve su savaşlarının çıkacağı öngörülüyor. 

Dünyadaki gıda israfının üçte biriyle halihazırda bütün insanları doyurmak mümkün olabilir

20’nci yüzyıl sonrası kapitalizmle tüketimin her alanda sürekli artmasının pek çok çevresel, toplumsal ve etik sonucu var. Her alanda giderek artan israf, kıt kaynakları yok ederken insanlık ve dünyayı da ciddi risklerle karşı karşıya bırakıyor

Fransa, Japonya ve Kanada, gıdaların üretimi, dağıtımı ve tüketimi açısından Dünyada en yüksek puanları alan ülkeler.

Bunun nedeni ise bu üç ülkede; sürdürülebilir tarım, gıda israfı ile mücadele eden yenilikçi politikalar, insan sağlığı ve gezegenin korunması konusunda bilinçli ve dengeli beslenme rejimleri uygulanıyor olması.

Bizdeki sorunun da temeli işte tamda bu son cümlede gizli .Sürdürülebilir tarım, gıda israfı ile mücadele eden yenilikçi politikalar ,insan sağlığı ve gezegenin korunması konusunda bilinçli ve dengeli beslenme rejimleri bizde ne yazık ki yok.

Bir turizm cenneti olan ülkemizde turizm işletmeleri sayısı düşünüldüğünde, gıda israfı miktarı hesaplanamayacak boyutlara ulaşmaktadır.

Hesapsız ve çarşıda pazarda gezmede tozmada her gördüğünü alan bizler  aldıklarımızın  büyük bir kısmınıda çöpe atmaktayız.Farkındamıyız.Bir tek bir günde evimizden çöpe attıklarımıza bakmamız yeterli.


 

Bu hesapsızlığının bedelinide  ülke olarak  sonunda bir gecede cebimizden yarı yarıya azalan para ,borçlu insanlar, bozulan ve tüketeceğimizden daha fazla  alarak çöpe ve dolayısı ile çevreye attığımız atıklarla ödemekteyiz.

Yani bile bile lades olmaktayız.

Görünen o ki bundan böyle hep  başkalarından yardım umarak beklemenin medyaya çıkıp yetkilileri göreve çağırmanın 'Bilinçli Tüketici Olun '',‘Çevrenizi temiz tutun çünkü ....‘ gibi sloganlar atmanın bir faydasıda yok.

Görünen o ki ne Devlet  nede Hükümet edenlerde birşey yapmayacak.

Evimizin dışındakiler .Yollar denizler ovalar dereler , ormanlar ,evimizden farklı yerler değil.Ama biz bunu göremiyoruz.Halbuki ne kadarda %99 okuryazarlığımızla, çağdaşlık, ilericilik ve medeni seviyemizle övünüyorduk!

Yere çöp atanı ,denize derelere atık dökeni ,yediğini içtiğini arabasının camından fırlatanı ,yere tüküreni ister hakim ister hekim kim olursa olsun bizler herbir birey olarak uyaracak cesareti bulmadıkça  ‘’Yapılanın çevresini ve yurdunu seven bir vatandaşın yapacağı hareket olmadığını ‘ söyleyecek sorumluluğu hissetemedikçe   çöpler arasında yaşamaya çocuklarımızıda yaşatmaya  hertürlü hastalıkla uğraşmaya ve çevrenin bize sunduğu nimetleri yavaş yavaş kaybetmeye razı olacağız.

Yapacağımız tek birşey var.Tasarruf , çevre bilinci ve biraz cesaret.


 

Ya bunu herbiriniz dert eder bilinçli tüketici nasıl olur öğrenir daha az tüketir tükettiklerimizide sağa sola atmayarak çevreyide  koruruz 


 

Ya da topyekün tükeniriz.