2012 yılında Türkiyede yayınlanan bir tebliğle  Lipid Düşürücü(kan yağı) ilaçların kullanım İlkeleri Değişiyor!!!

 Ve Trigliseritte güvenli sınır 150mg/dl iken artık lipit düşürücü ilaçların  Triglisirit   500 mg/dL’nin üstünde olduğu durumlarda kullanılması söyleniyor.

Peki o güne kadar mesela; Trigliseriti 400 mg /dl iken statin türü ilaçlar kullanmaya mecbur edilenler.

Doktorları tarafından kendilerine Ator, Crestor reçete edilenler.

"Küçük bir hatırlatma yapmakta fayda var. Bildiğiniz gibi röntgen ışınları sağlıklı bir insan için son derece kanserojendir. Söz konusu ışınlara gereksiz yere maruz kalırsanız hücreleriniz bundan zarar görür, kanser riski artar. Fakat aynı ışınları siz kanserli hastalarda, kanserli bölgelerdeki hücreleri öldürmek için kullanabilirsiniz. Aynı mantık sistemi söz konusu kolesterol düşürücü ilaçlar (statinler) için de geçerli...

 Bu  ilaç şirketlerinin hoşuna gidecek bir durum değil. Çünkü kanser hastalarının oranı şimdilik kolesterolü yüksek olanlara göre oldukça az. Yani statinler kanser ilacı olursa, ilaç şirketlerinin gelirleri düşecek, gelirleri azalacak.

Kanser hücrelerinin metabolizması, normal hücre metabolizmasından çok daha hızlı olduğu için kolesterol düşürücü ilaçlar, hücre öldürücü özelliğinden dolayı kanser ilacı olacak."

Doç. Dr. Şakar; "Statin türü ilaçların hücre öldürme etkisi var. Bu yüzden kanser tedavisi yönünde çalışmalar yapılıyor ama o da sadece karaciğer kanseriyle ilgili... Ama onay almış değil. Bu ilaçlar kemoterapinin yerini alamaz sadece belli bir oranda yardımcı olabilir" diyor.

 Mevlüt Durmuş ise, "İnternetteki arama motorlarında İngilizce olarak 'cancer statin' kelimelerini yazdığınızda karşınıza birçok yayın çıkacaktır. Göğüs kanseri, lenf kanseri, prostat kanseri ve birçok kanser türlerinde statinler üzerinde çalışmalar başladı, yayınlar yapılıyor. Bizde yapılan bir çalışma bulamadım. Çok geriden gidiyoruz. Bilim üretmiyoruz, başkalarının yaptıkları taklit ediyoruz. Sonra da bilimin öneminden dem vurup sağda solda nutuklar atarak kendimizi kandırıyoruz" diyor.

Konu şu ki kolesterol ilaçlarının dünyada 30 milyar dolarlık bir pazarı sözkonusu.

 2017 yılı sonunda büyüklüğü 1,1 trilyon dolara ulaşan dünya ilaç pazarı başlıbaşına bir ekonomi. ABD, Çin, Japonya, Almanya ve Fransa dünya ilaç endüstrisinin en büyük 5 pazarı durumunda.

Türkiyede 2010 yılında, tüm kalp damar hastalıkları ilaçlarına 1.8 milyar dolar harcanırken, bu miktarın 394 milyon 500 bin TL‘sini yani yüzde 4.5’ini kan yağlarını(kolesterol,trigliserit) düşürmek için kullanılan ilaçlar oluşturdu.

KKTC’ de durum bundan farklı değil. 2015 yılında ülkeye kamu sağlık servisleri kullanımı için yaklaşık 33 milyon dolarlık ilaç ithal edilirken Sağlık Bakanlığı’nın 2015 yılında ülkeye ithal ettiği ilaçlara bakıldığı zaman bizdede satılan ilaçların %5’ i kolesterol ilaçları.

2013 yılında Dünyaca ünlü kolesterol uzmanı Philippe Even, "kötü kolesterol"ün ilaç endüstrisinin ürettiği bir yalan olduğunu iddia ederken İlaç şirketlerinin son 15 yılda "kolesterol yalan"ı ile 300 milyar dolar kazandığı belirtti.


Texas Üniversitesi’nden Howard Brody, statinlerin sadece kalp hastalığı geçmişi olan insanlarda işe yaradığını belirterek, “Ama bu hasta grubu ilaç üreticileri için hiç de geniş bir potansiyel değildi” derken San Diego Hasta Güvenliği Merkezi’nden Bryan Liang ise, “İlaç firmalarındaki kurnaz insanlar dünyayı kolesterolün kötü bir şey olduğuna ve düşürülmesi gerektiğine ikna ettiler.

Bu marketing (pazarlama) stratejisi işe yaradı ve satışlar patladı. Ama aslında bunun bilimsel bir temeli yoktu” diye konuştu. 

Yüksek Trigliseritin damarlarda plak oluşumu ve tıkanmayı kolaylaştırdığı olası en büyük etkisinin ise  pankreas

 üzerinde olduğu söyleniyor. Pankreas bezi iltihaplanması –pankreatite sebep oluyor.

Buna rağmen Pankreasta bir sıkıntı olup olmadığı ise  amilaz ve lipaz testlerini değerlendirme ile çok daha kolayca anlaşılabilmektedir.

Serum Lipaz enziminin yüksek olması ise en doğru tanıyı koydurur.

Kalp damar hastalığı varlığı şüphesi elektrokardiyografi (EKG; kalbin elektriksel faaliyetlerinin değerlendirilmesi) 

ve ekokardiyografi (EKO; kalbin anatomik ve fonksiyonel yapısının ultrasonografi ile değerlendirilmesi) kullanılarak ortaya konulabilir.

Fakat hiçbir Doktor Trigliseriti yüksek olan bir hastaya bırakın Omega 3 balık yağının etkinliğinden bahsetmeyi  ,steroid içeren ilaç yazmadan önce hastasını ,öncelikle 6 aylık süreler ile kontrol altına alıp amilaz ve lipaz testlerini  yaptırıp getirmesini söylemez.EKG ve  EKO ile izlenmesi tavsiyesini vermez.

En azından ben şimdiye kadar şahit olmadım.

Kolay olanı yapar ve ölümcül statin türü ilaçları reçete eder.

Diğer hastalıklarda olduğu  gibi Kolesterol ve Trigliserit gibi  kan yağlarında da insan sağlığını tehdit eden bir

 durum varsa temel sorumluluk aslında Doktorlara düşüyor.

Ama ilaç şirketleri ile organik bağ kurmamış  , kendini sürekli yenileyen bilgiyide redetmeyen Doktorlara….

Şu bir gerçek ki hernekadar Hipokrat yemini etsede  Doktorlarda  önce  bir insan ve insanoğlu için para icat

 edildiği  günden beri  insandan daha önemli..

Hepsi için olmasada genel kaide bu….

Trigiliserit diye bir yağ makale dizimiz bu 4.bölümle sona eriyor.

Kim bilir belki bir gün Kolesterol gibi Trigliseritinde   aslında o kadar kötü bir şey olmadığı söylenecek .Lakin o güne kadar siz siz olun  her konuda olduğu gibi sağlığınız içinde  önce okuyun ,araştırın ,öğrenin ve  öncelikle  kendi kendinizin Doktoru olun.

Son not:

Prof.Dr.NesrinYILDIZ‏ 

Bildiğim 30 yıldır kolesterolüm 300 , kötü kolesterol 200 altına düşmez.. ama bu gibi ilaçları asla kullanıp metabolik stratejime müdahale etmem... Kolesterolümü seviyorum.