Ben de dahil, çoğu basın mensuplarının en büyük eksikliği;
Tamamen siyasete odaklanıp bu konuda yazılar yazmak!
Bu konuda geçerli bir nedenimiz var, siyaset yazdığınız zaman, daha fazla okunup daha fazla ilgi görüyor...
Ne çağdışı bir görüş değil mi?
Oysa günlük hayatımızda onlarca iş adamı ve esnaftan telefon ve mesaj alıp şikayet dinliyoruz, ama bu konulara ya hiç yer vermiyor ya da çok kısa yazıp geçiştiriyoruz...
Böyle bir ortamda özel sektörün sorunları da göz ardı edilip, sorunların çözümü yolunda çok bir şey yapılmıyor!
Sonra da özel sektör battı diye feryat ediyoruz!
...
Ticaret Odası başkanı Fikri Toros ile çoktandır tanışıp, konuşmak istiyordum...
Bu teklif ilk ondan gelince koşa koşa gittim...
Her ne kadar ekonomik konulara yazılarımızda yer vermesek de, biz de ekonominin bir parçasıyız ve Ticaret Odası'nın hareketlerini izliyoruz...
Sayın Toros ile görüşme isteğimin nedenlerinden bir tanesi de son günlerde özellikle iş çevrelerinden aldığım şikayetlerdi...
Örneğin bir banka yöneticisi aramış ve kamuda işlerin bir türlü düzgün gitmediğini, bunun kendilerine de olumsuz yansıdığını söylemişti...
Bir başkası devlet ihalelerinde, hak ve hukuk kavramının kalmadığını eleştirmiş, haksız rekabet yapıldığını söylemişti...
Bir diğeri de mahkemelerde işlerin durma noktasında olduğunu, alacaklı oldukları onlarca davanın bir türlü sonuçlanmadığından sitem etmişti...
...
Fikri Toros, gayet kibar, fazla yüksek sesle konuşmayı sevmeyen ve hoşgörülü bir yapıya sahip...
Ya da ben  görüşmemizin ilk dakikalarında onu böyle tanıdım...
Sohbet koyulaştıkça 'çıldıracak gibi oluyorum' gibi ifadelere de yer verdi...
Belli ki o da doluydu ama sesini bir türlü yükseltemiyordu!
"Benim yapım" böyle dedi...
Özel hayatı tabi ki bizi ilgilendirmez, hatta işadamı kimliğiyle ilgili tavırları da...
Ama söz konusu makam Ticaret Odası başkanlığı gibi çok ama çok önemli bir makamsa, işte o zaman bizim de ilgi alanımıza girer...
Çünkü inanırız ki pısırık bir Ticaret Odası yönetiminin iş çevreleri için yapacağı çok şey olamaz!
...
Sohbetin bir bölümünde biraz da makamın ağırlığı nedeniyle 'haddimi aşamam' dedi...
Kendince haklı nedenleri olabilir, saygı duyarım!
Ama buna katılmam ve kendisine de söyledim;
"Ticaret Odası artık haddini aşmalıdır..." diye!
"Sokaklara mı dökülelim" dedi...
"Gerekirse evet" diye cevap verdim!
Çünkü inancım odur ki bu hükümet sokağa dökülmeyene bırakın hakkını vermeyi, derdini bile dinlemiyor...
"Çare sokağa dökülmekse, döküleceksiniz" dedim...
...
Bir kere şunu hepimizin kabul etmesi gerek;
Bu ülkede her şey devlet düzeni üzerine kurulmuş.
Ülke bütçesinin yüzde 85'inin cari harcamalara gittiği bir ülkede elbette bu normaldir!
Devletten her ay 75 bin çek çıkmaktadır ve böyle bir orantı dünyanın başka hiç bir yerinde yoktur...
Onun için bütün hak-hukuk mücadelesi onlar için yapılır...
hatta siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri bundan büyük rant elde ederler, onlar için varsa kendi makam ve siyasi gelecekleridir...
...
Peki özel sektörde çalışan 85 bin kişinin hakkını ve hukukunu kim aramaktadır?
Var mı tek bir Allahın kulu?
Ya da bir sendika?
Elbette burada hayalci olmamak gerek...
Patronlar kazanacak ki yanında istihdam ettiklerinin refah seviyesini yükseltecek!
Yani devlette olduğu gibi rutin olmuyor bu konular...
Devlet kazanmasa da dağıtıyor ama patronlar kazanmayınca kapının önüne koyuveriyorlar...
Kimse kimsenin gözünün yaşına bakmıyor özel sektörde!
Çok kazanıp da yanında çalışanlara cimrilik yapıp az para verenleri bir yana koyuyorum burada...
...
Fikri Toros'a da çok açık bir şekilde söyledim;
7 aydır yönetimde olan Ticaret Odası, tam olarak üstüne düşen görevi yapmamıştır...
İş dünyası 'memleket bitti' diye isyan ederken onların sorunlarına yeteri kadar eğilmemiştir!
İşletmeler özellikle de kamu işyerlerinde ya bürokratik engellere takılıp ya da keyfi kararlara kurban ediliyorsa ve bu sön dönemde iyice artmışsa bu işte bir sakatlık var demektir...
Hükümet edenlerin tek gailesi çalışanlarını ödemek olup da iş dünyasının sorunlarına yönelmiyorsa bunda Ticaret Odası yönetimi de kendine düşen payı çıkarmalıdır...
Çalışan eksikliği nedeniyle her gün ayrı bir dairede grev yapılıp işler aksıyorsa elbette bunun da ilk sorumlusu hükümetin ta kendisi, yani siyasilerdir...
Nasıl sendikalar kendi üyelerinin hakkı için dur durak bilmeden eylem yapıyorsa, artık Ticaret Odası da gerekirse sokağa dökülüp üyelerinin sesini yansıtmalıdır...
Haddini aşmak her zaman kötü olmayabilir...
 
 
 
MESAJ KUTUSU
 
Sayın Fikri TOROS, iş adamları devlet bürokrasisi altında ezilirken hükümet tatlı dil ve güler yüzden anlamaz! Herkesi anladığı dilde cevap vereceksiniz ki sizin derdinizi anlayabilsinler. Bu konuda özellikle de sendikaları örnek alıp onların tuttuğu yoldan gitmelisiniz…
Sayın Teberrüken ULUÇAY, Mağusa Tapu Dairesi’nde bir takım alavereler dönüyor. Konunun size de aksettirildiğini ve biraz ilgisiz kaldığınızı öğrendik. O zaman bizden günah gitti bizi takip etmeye devam edin…
Sayın Kutlay ERK, Kıbrıs Cumhuriyeti konusundaki açıklamalarınız marjinal uçtaki  partilileri kızdırmaya yetti de arttı bile. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış ya siz de şimdi aynı duruma düştünüz değil mi?
Sayın Şener ELCİL, kadronuzun bulunduğu Şehit Osman Ahmet İlkokulunu ziyaret ederek onlara destek atışı yapmanız okul yönetici ve öğretmenlerini derecesiz memnun etti. Hele grevi de duyunca zevkten dört köşe oldular. Birazcık katkımız olduysa ne mutlu bize!
Sayın Mustafa ÖZDEĞİRMENCİ, DP-UG’den istifa ettikten sonra Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kudret Özersay’ı destekleyeceğinizi açıklamanız çok manidar bulundu. Ha keşke biraz daha sabretseydiniz…
Sayın Mustafa ARABACIOĞLU, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Derviş Eroğlu’na tam destek vereceğinizi beyan etmişsiniz. İnsan bükemediği eli gerekirse zamanı gelince öpmeli değil mi?
Sayın Hasan SADIKOĞLU, en mutlu ilçe İskele olduğuna göre 40 gün 40 gece şölenler düzenleyip bunun kutlamalısınız.  Demek ki artık bölge halkının hiç şikayet etme hakkı yok değil mi?
Sayın Hamit BAKIRCI, siz de niçin görevden alındığınızı bilmiyorsanız ayıptır yani! Soru işaretleri ile dolu ücretsiz tam pansiyon Marsilya gezisi  yetmez mi? Vatandaş daha unutmadı onun için bir süre sessiz kalmakta yarar var…
Sayın Ejder ASLANBABA, biz de sizi dünyadan başka bir dünyaya göz ettiğinizi sanmaya başlamıştık. Meğerse 4 sene sonra yapılacak olan belediye başkanlığı seçimlerine hazırlanıyormuşsunuz. Pes vallahi!
Sayın Hüseyin ALANLI, siz hiç bu kadar sessiz ve ıssız olmamıştınız. Fırtına öncesi sessizlik mi düşünmeye başladım artık. Umarım kulağıma gelenler doğru değildir, böyle bir şey yaparsanız sizi ilk en topa tutacağım bilesiniz!
Sayın Hasan EVREN, dünkü eyleminiz Büyükkonuk sakinlerinin büyük beğenesi kazandı. İlkokula öğretmen verilinceye kadar öğrenci ve veli eylemlerinin devamı isteniyor. Maalesef ki yönetenlere göre orası başka gezegenlerde bir köy…
Sayın Mehmet Ali TALAT, CTP dışındaki partileri tahsilleri nitelendirmeniz çok da hoş kaçmadı! Hele de işçinin ve emekçinin partisinden bir şahsa bu açıklama hiç mi hiç yakışmadı. Ne oldu da bu kadar agresif oldunuz anlamış değiliz…
 
 
 
Günün Fıkrası
 
Kestiririz 

Köyün ağasının oğlu komşu köyün ağasının kızına sevdalanır.
Oğlanın babası, amcaları toplanıp kızı istemeye giderler.
Karşılaşma faslından sonra pazarlık başlar. Kızın babası aç gözlü olduğu gibi kızı vermeye niyetleri olmadığından işi yokuşa sürmek isterler..
5 inek bir boğa isterim. Karşı taraf kızı almaya kararlıdır.
Veririz ağam.
100 baş koyun da isterim.
Veririz ağam.
dere boyundaki 5 tarlanızdan birisini de isterim.
Veririz ağam.
Kızın babası bastırır, 10 metre altın kordon isterim.
Veririz ağam.
Kızın babası kendince son darbeyi vurur;
Damatta 30 cm’lik alet isterim... deyince oğlanın babası, amcaları yerlerinden şöyle bir kımıldanıp birbirlerine kaş göz ederler
Oğlanın babası şöyle bir derin nefes alır cevabı yapıştırır;
-Kestiririz be ağam!