Evet bu bir istifa yazısıdır;
Yaklaşık 16 senedir yönetim kurulu üyeliği yaptığım Türk Ajansı Kıbrıs’tan bugünden itibaren istifa ediyorum.
Hem de yüreğim parça parça bir şekilde…
İstemeye istemeye!
Bu istifamın tek nedeni birilerinin dikkatini çekmektir…
Zira, yıllardır Kıbrıs Türk basınını besleyen Türk Ajansı Kıbrıs, gözümüzün önünde eriyip gitmektedir…
Son birkaç yıldır ne yazık ki TAK’ta çalışanlar arasında huzur kalmadığı gibi habercilik konusunda da geçmişte yaşanmayan hatalar yaşanmaya başlamış ve ajansın itibarı hızla aşağıya inmiştir.
Ve ne yazıktır ki biz yönetim kurulu üyeleri elleri kolları bağlı olarak tüm olanları sadece seyretmekle yetinmek durumunda kaldık…
Şu anda TAK’ta hemen tüm birimlerde çalışanlar birbirine düşmüş, çalışma huzuru yerle bir olmuştur…
Hemen her gün bir çalışandan gelen şikayet mektupların okurken, bir yönetim kurulu üyesi olarak insanın hiçbir şey yapamaması, yönetim kurulunun bile ayda bir toplanamaması artık bana ızdırap vermektedir…
Bu nedenle ki, TAK Yönetim Kurulu Üyeliği ve Asbaşkanlık görevimden istifa edip, hükümeti çok acil olarak TAK’ı eski günlerine döndürmek için kolları sıvamaya, müdür ve amirler ile çalışanları da ülkenin en nadide kuruluşlarından birisi olan ajansa sahip çıkmaya davet ediyorum…

Çalışanlardan gelen çok sayıda şikayet mektuplarından birini de sizlerle paylaşıp, bu konudaki ruh halimin nasıl olduğunu anlayacağınızı umuyorum;
“Amirleri kızağa alıp, yetkiyle donattığı kendisine yakın 2 editörle TAK’ı “idare etmeye” çalışan Hüseyin Yalyalı, şimdi de 1 bayan muhabire “editörlük” yaptırıyor.
Ajanstaki çalışma süresinin yarısını Hüseyin Özgürgün’ün basıncı olarak Dışişleri Bakanlığı’nda geçiren söz konusu şahıs, diğer editörle birlikte takip edilecek haber konularını belirleyip, muhabirlere görev veriyor.
Söz konusu muhabirin, Özgürgün’ün Yalyalı’yı müdür olarak atamasında da büyük katkısı olduğuna inanılıyor.
Atandığı günden beri ajansı “ben yaptım oldu” mantığıyla yöneten Hüseyin Yalyalı, şimdi de 1 müdür muavini, 3 amir ve 5 editörün bulunduğu ajansta, sırf müdür olması için çaba harcadı diye ajansın en kıdemsizi III. derece muhabir Hurşide Baybora’ya editörlük yaptırıyor.
Özellikle Yalyalı’nın işe gelmediği günlerde, yönetim kurulu tarafından asaleten atanmış müdür muavini ve amirler dururken, Yalyalı’ya yakın oldukları için işleri “idare” eden ve yasa dışı olarak amirlik yapmakla görevlendirilen 2 editörün yardımına koşan ve ajansı idare eden söz konusu muhabir, yine Yalyalı tarafından Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun son New York gezisini takip etmekle görevlendirilmişti.
İç Haberler muhabiri olup, ajanstaki 10 yıllık çalışma süresinin yarısında Dışişleri Bakanlığı’nda “Basın Danışmanı” olarak görev yapan şahsın, ajansın Dış Haberler biriminde müzakereleri yıllarca takip eden, İngilizce bilen muhabirler dururken New York’a da, bazılarınca, Yalyalı’nın “vefa borcunu ödemesi”, bazılarınca da Yalyalı’nın görevden alınmaması için Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’na yaklaşıp kulis yapması için yollandığı iddia edildi.
Yalyalı’nın müdür olarak atandığı Mayıs 2013’ten bu yana TAK bültenlerindeki hatalarda dikkat çekici bir çoğalma var. Basit dilbilgisi kurallarının dahi yanlış yapıldığı çok sayıda habere rastlanılır oldu. Farkedilip, düzeltme verilen haberlerin “düzeltmesi” dahi “düzeltme” ister oldu. En önemlisi, kendi muhabir ağı olan basın kuruluşlarının TAK haberi kullanma oranı çok düştü.
Bu arada ajansı sözde “idare” edenlerin iş bilmezliği nedeniyle bakanlık gibi resmi kuruluşların basına kapalı temaslarına, bakanlığı ziyaret eden misafirlerin davetiyle haber izlemeye gidilmesi de krize neden oldu.
Son olarak dün ajansın, (22.10.2013) Eğitim Bakanı Arabacıoğlu’nun KTÖS’ü kabulüne, bakanlıktan davet gitmemesine rağmen muhabir göndermesi ve toplantıyı gündeminde diğer basına duyurması bakanlık yetkililerinin tepkisine neden oldu. KTÖS yöneticilerinin “ricası” üzerine bakanın toplantının izlenmesine izin verdiği öğrenildi. İlgili muhabirin içeriye dönüp bunu anlatması üzerine Yalyalı’nın “amir” görevini yüklenen editörünün herkesin içinde; “O zaman bir daha Eğitim Bakanlığına muhabir göndermeyiz olur biter” diyerek vizyonunu ortaya koyduğu ve gerçekten de bugün, Eğitim Bakanı’nın Çocuk Esirgeme Kurumu’nu kabulünün izletilmediği ve haberin bakanlık basın bürosundan istendiği kaydedildi.
7-8 ay öncesine kadar ülkenin en güvenilir devlet ve gazetecilik kurumlarından olan ajansı gerçekten düşünen bir çok duayen gazetecinin gelinen noktadan endişe duyduğu ve “Bu ajans pulitzer ödüllü gazetecilerle de donatsanız bu saatten sonra kaybettiği prestiji geri kazanamaz” dediği de değerlendirmeler arasında…”

(İsmi mahfuz bir çalışan)

GÜNÜN FOTOĞRAFI


MESAJ KUTUSU


Sayın Serdar DENKTAŞ, Türk Ajansı Kıbrıs’ta şu an müdür de dahil olmak üzere bütün amir ve çalışanlar büyük huzursuzluk içindedir. Bir türlü atanmayan yeni yönetim kurulunu atayıp kurumu iyileştirmek için çaba sarf etmeniz gerekiyor. Biraz daha gecikirseniz kurum içinde bir çok olay poliste bitmeye mahkumdur, bizden uyarması…

Sayın Mustafa ARABACIOĞLU, okul taşıyan otobüs şirketlerine ödeme konusunda Maliye Bakanı ile ihtilaf içinde olduğunuz bu nedenle de şirketlerin büyük huzursuzluk içinde olduğu şikayetleri alıyoruz. Kamuoyu bu konuda açıklama bekliyor…

Sayın Biray HAMZAOĞLULARI, ya Kar-İş başkanlığından istifa edin ya da başkanı olduğunuz camiaya sahip çıkıp. Ayrıca bir vekilin bir derneğe başkan olması kadar abesle iştigal olan bir şey daha olamaz…

Sayın Hürrem TULGA, başta Maraş bölgesi olmak üzere Mağusalı esnaf kesiminden son günlerde yoğun sitem mesajları alıyoruz. Bir çoğu kaderlerine terk edildiklerini düşünüyorlar. Bölgeye daha fazla itina gösterip onları dinlemeniz isteniyor…

Sayın Gürkan KARA, sabahları fazla öten horozları bile artık size şikayet etmeye başlamışlar. Horozlara çip takma önerinize bayıldım. Daha durun bakalım meslek hayatınızda nelere şahit olacaksınız…

Sayın Kemal Deniz DANA, önümüzdeki yıl yapılacak olan yerel seçimlerde UBP’den başkan adayı olacağınızın kesinleştiğini öğrendik. Hayırlı ve uğurlu olsun. Genel seçimlerdeki başarınızı tekrarlayabilirseniz niye olmasın ki?

Sayın Ayhan KESEROĞLU, Dikmen’de bir vatandaşın bahçesindeki fırınlık odunları yanlışlıkla aldınız ama bir türlü iade etmediniz. Biraz daha gecikirseniz olay polise intikal edecek haberiniz olsun…

Sayın Teberrüken ULUÇAY, evliliklerden doğan vatandaşlıklar için nihayet gönlünüzün olduğunu dosyaları imzalayacağınızı öğrendik. Hatanın neresinden dönülürse kardır. Tebrik ederiz. Bu arada hakkı olmadan vatandaş olanlara karşı da çalışma başlatmanız bekleniyor.

Sayın Kadri FELLAHOĞLU, geçmiş yönetim döneminde bir devlet büyüğünün bahçesinin bir takım işlerinin 60 bin TL’lik faturasının belediye tarafından ödendiğini tespit ettik. Faturaları karıştırmaya başlayın bakalım kimmiş bu kadar büyük torpilli?

Sayın Başak TEKEREK, Vakıflar Bankası yönetim kurulu üyeliğiniz hayırlı ve uğurlu olsun. Uzman bir bankacı olarak büyük katkılarınız olacağından hiç kuşkumuz yok. Hem de en azından siyasetin bir ucundan bir şekilde tutmaya devam etme şansınız doğdu.

Sayın Hasan SARPTEN, Türkiye’den gelecek olan su konusunda sanırız biraz fazla abartılı açıklamalar yaptınız. Suyun ekolojik dengeye katkı sağlayacağını da ara sıra göz önünde bulundurmak lazım değil mi?

HT 383 plakalı Mercedes aracın sürücüsü
, geçenlerde Lefkoşa’da Ortaköy ışıklarında hem trafik ihlali yaptınız hem de başka sürücülere parmak gösterip terbiyesizliğin daniskasını göstermiş oldunuz. Şiddetle kınıyoruz!

Sayın Günay ÇERKEZ, Ticaret Odası’nın yeni genel kurulunda başkanlığa aday olmayacağınızı öğrendik. İyi bile dayandınız, ama yerinize yeni bir başkan bulmadan sanki de o makamdan gidemeyeceksiniz gibi geldi bize, ne dersiniz?

Sayın Simge ÇERKEZOĞLU, yeni yaşınızı kutlar sağlık ve mutlu nice yeni yaşlar temenni ederiz. Artık yolun yarısı da yaklaşıyor değil mi? Her yaşın zevkini çıkarmaya bakın…

Sayın Hasan ALTAYLIZADE, Karpaz’da Zafer Burnu’nda görülmüşsünüz. Bolca da doğa ve eşek fotoğrafı çektiğiniz söyleniyor. Artık oralardan bir küçük ev alıp yerleşmenin zamanı da geldi değil mi?



Günün Fıkrası

Hediye

Bir kadının bir süreliğine iş seyahati için İngiltere’ye gitmesi gerekmektedir.
Kadının kocası eşini havaalanına kadar götürür. Karısı:
- "Teşekkür ederim kocacığım, senin için İngiltere’den ne getirmemi istersin?" diye sorar. Adam güler ve yanıtlar:
- "Bir İngiliz kızı istiyorum hayatım..."
Kadın sessiz bir şekilde kocasından ayrılır ve yola çıkar.
2 hafta sonra adam karısını tekrar hava alanından almaya gider ve sorar:
- "Hayatım gezin nasıldı?" Karisi:
- "Teşekkür ederim hayatım çok güzeldi." Adam:
- "Peki hediyem nerde?" Kadın:
- "Ne hediyesi?" Adam: -
"Hani bir İngiliz kız istemiştim ya..." Kadın: -
"Haa hatırladım, evet elimden geleni yaptım, simdi biraz beklememiz lazım kız olup olmayacağını görmek için...