Geçtiğimiz günlerde emekli bir polis müfettişi Kıbrıs Gazetesi’nde konuk yazar olarak KKTC sınırlarının güvenli olmadığını yazmıştı.
Hatta tarihler vererek yapılan kaçakçılık olaylarını da hatırlatmıştı…
Acı gerçektir ki çok uzun olmayan sınırlarımızda kaçakçılık olayları günümüzden bugüne kadar hiç eksik olmamıştır…
40 bin askerin görev yaptığı bir ülkede gayet ilginç bir durum…
Bu kadar askerin bulunduğu küçük bir ülkede tüm askerler el ele tutsa tüm sınır boylarından kuş bile uçamaz diyenleri duyar gibiyim…

Ülke küçük ama vukuatları büyük…
Kaçakçılığın her türlüsü var!
Mal kaçakçılığı, hayvan kaçakçılığı ve hiç bitmeyen insan kaçakçılığı…
Kimse alınmasın ama bu Kuzey’den Güney’e ya da Güney’den Kuzey’e kaçakçılık yapabilmenin tek yolu polisten ya da askerden geçer…
Tüm teşkilatı suçlamak büyük insafsızlık olur ama 5 parmağın beşinin de ayması meselesi…
Görevini suistimal edenler, her yerde olduğu gibi poliste de olunca kaçakçılık kaçınılmaz oluyor, insanlar sınırlardan elini kolunu sallayarak geçiyorlar.

Son olay Beyarmudu’nda gerçekleşmiş.
Şu anda Ercan’da görev yapan ama daha önce Beyarmudu’nda görevi sırasında bu insan kaçakçılığı yapan bir çeteye yardakçılık yapan S.B. adlı polis memuru, yine kendi teşkilatınca tutuklanmış ve içeri atılmış.
Tabi ki suçlu olup olmadığına mahkemeler karar verecek.
Öncelikle polis teşkilatını kutlamak gerek…
Kendi içindeki safraları temizleme konusunda hassas davrandığı için.
Ama bir de bu işin ama’sı var!
O da bu haberin basın bültenine koyulmayarak gizlenmeye çalışıldığı için…

Bu ülkede hırsızlık yapan, cinayet işleyen, dolandırıcılık yapanlar anında polis bültenine girer ve kamuoyuna deşifre edilir.
Hatta şimdi gece kulübü baskınları sonucu işletmelerin sahipleri, fuhuşu işleyenler de isim bazında açıklanmaya başladı.
Fuhuş yasaksa, bu yasağa uymayanlar deşifre edilsin…
Hoş fuhuş yaptıranın da fuhuştan tutuklayanın da devlet olduğunu bilmeyen yok ve bu çok ayrı bir tartışma konusu…
Ama biz üç gün önce insan kaçakçılığından tutuklanan polis memurunun basın bültenine konulmamasını biraz değil epey yadırgadık.
Sanırız, teşkilat içinde birileri bu arkadaşı koruma altına almış.
Hiç de iyi yapmamış!
Suçlu polis bile olsa, nasıl diğer suçlulara uygulanan bir işlem varsa ona da uygulanmalıydı…

Aklımıza nereden geldiyse geldi, geçen sene görevden el çektirilen ve isimleri de deşifre edilen 3 gümrük memuru geldi.
Üç memur gazetelere manşet olmuş ve gümrük kaçakçılığına bulaştıkları gerekçesiyle soruşturma amaçlı görevlerinden uzaklaştırılmıştı.
Hatta dönemin başbakanı İrsen Küçük bile bu konuda sanki de büyük bir iş yapmış gibi açıklama yapmıştı.
Sonra anlaşıldı ki bu üç gümrük memuru masummuş.
Onların masum olduğu ortaya çıktı ama artık iş işten çoktan geçmişti.
Bu insanlar isimleri deşifre edilerek kaçakçı ilan edilmiş ve aileleriyle birlikte azap dolu günler yaşamıştı…
İşin daha da ilginci, suçsuzlukları belli olduktan sonra bunları kaçakçı ilan edenler kalkıp da kamuoyuna bir açıklama yapmamış, bunlardan özür bile dilememiş, bu arkadaşların suçsuzluğu bizim tarafımızdan kamuoyuna duyurulmuştu.



Utanç verici bir durum!


Güney Kıbrıs’ta başlayıp KKTC’ye sıçrayan yangın.
Hepimizi üzdüğü kesin!
Ama daha da üzücüsü helikopter meselesi…
Güney’de yangın çıkıyor ve anında yangın helikopterleri söndürme çalışmalarına başladı.
Biz ise yine TC yetkililerini devreye sokup Türkiye’den helikopter çağırdık.
Demek ki daha dersimizi almamışız…
Bu devletin bir ferdi olarak ben çok utandım doğrusu..
Hatta kendimi aşağılanmış hissettim!
Sizi bilmem…


GÜNÜN FOTOĞRAFI



MESAJ KUTUSU


Sayın Ahmet CENNETOĞLU, bakanlığınız garanti şimdiden hayırlı ve uğurlu olsun ama İskele’deki partilileriniz de infial içinde. Zaten Girne’de ikamet etmeniz parti içinde epey tartışılıyordu, bakan olduktan sonra bir süre daha başınız ağrıyacak gibi görülüyor.

Sayın Turgay AVCI, DAÜ’deki eski görevinize dönmek için müracaatta bulunduğunuzu öğrendik. Demek ki Mağusa İlçe Başkanlığından da vazgeçtiniz. Hakkınızda hayırlısı artık, yeni görevinizde başarılar dileriz.

Sayın Hüseyin Avkıran ALANLI,
bölge halkı sizi bakanlık koltuğunda görmek isterken Serdar beyin seçim öncesi söz vermesi üzerine bakanlık başka bir isme gitti. Biraz bozulduğunuz ama renk de vermediğiniz gözlenmiş. Parti disiplini açısından önemli bir gelişme…

Sayın Ersin TATAR, eskisine nazaran artık daha konuşup daha az yorum yaptığınız dikkatlerden kaçmıyormuş. Ha keşke bunu daha önce yapıp sinirlerinizi bu kadar yıpratmasaydınız.

Sayın Hürrem TULGA, Lefkoşa Sanayi Bölgesi’ndeki bir çok iş yerinin yasa dışı olduğunu açıklamanız iyi güzel de bu işletmelerin hangileri olduğunu açıklamamanız doğru olmadı. Bazı işletmeler tedirgin olmuş bilesiniz.

Sayın Gencay EROĞLU
, gençliğe verdiğiniz önem nedeniyle Samsun’da ödül aldığınızı duyduk. Ne ilginç değil mi kendi ülkenizde kimsenin umurunda olmayıp başka bir şehirde hizmetlerinizden dolayı takdir ediliyorsunuz. Tebrik ederiz.

Sayın Ali Özmen SAFA,
sizin adınızı taşıyan Safaköy’de genelde İngilizler’in kaldığını bilirdik ama maşallah 28 Temmuz seçimlerinde bol miktarda seçmenin adresi Safaköy gösterilmiş. Ne mutlu size!

Sayın Ahmet ZAİM,
memlekette suç işleyen vatandaşlar polis bülteninde deşifre edilirken bir polis memuru insan kaçakçılığı yaptığı halde sanki de koruma altına alınmış gibi. Biraz kurcalayın bakalım kimler işgüzarlığa soyundu?

Sayın Ersoy İNCE,
Yeşilırmak yangınını duyunca arkadaşlarınızla birlikte bölgeye intikal ettiğinizi duyduk. Duyarlılığınız görenleri çok etkilemiş, biz de tebrik ederiz…

Sayın Moran AÇIKADA, seçimler geride kaldı ama hala aday makaslama konuları gündemdeki yerini koruyor. Geçmişe mazi deyip artık geleceğe bakmak lazım değil mi?

Sayın Halil ORUN, Doktorlar Sitesi’nden su konusunda gelen şikayetler artmaya başladı. Su kıtlığı yaşanan bir bölgede çimler için boşa giden sular vatandaşı çileden çıkarıyor bilesiniz…

Sayın Hasan ADAHAN, yerel seçimlere daha uzun bir süre var ama siz şimdiden babanızın kazanacağına dair iddialara girmeye başlamışsınız. Erhan Kaya da derinden ve hızlı çalışıyor bilmenizde yarar var.

Sayın Ahmet SANVER, üçüncü kitabınızın yolda olduğunu öğrendik. Yazarlık işi sizi epey sardı desenize! Bir de o kitapları okuyan gençlik olsa çok daha yararlı olacak ama zamane gençliği ne yazık şimdi tamamen teknolojiye kurban gitti…Verimli çalışmalarınızın devamını bekliyoruz.

Sayın Simge ÇERKEZOĞLU, BRT muhabiri olarak gittiğiniz Kormacit’teki düğünde az kalsın dayak yiyeceğinizi üzülerek öğrendik. Demek ki BRTK artık bazı durumlarda muhabirlerine koruma vermek zorunda değil mi?

Sayın Kadri FELLAHOĞLU, K.Kaymaklı’da sosyal konutlar arkasından çevre kirliliği konusunda yoğun şikayetler almaya başladık. Burada yaşayanlar çevre seferberliğinin şart olduğunu düşünüyorlar, bizden iletmesi…





Günün Fıkrası

Bisiklet


Afrika'da, çok geri kalmış olan bir köye gelen bir papaz, yerlileri eğitmeye çalışıyormuş. Her sabah insanların iyilik yapmalarını, birbirlerine karşı iyi davranmalarını vaaz ederken, öğleden sonraları da, kabilenin reisine, İngilizce öğretmeye çalışırmış.
Bir gün papaz yanına kabile reisini alıp dolaşmaya başlamış. Bu arada gördükleri şeylerin İngilizcelerini de söyleyerek reisin İngilizce bilgisini arttırmaya çalışıyormuş.
Bir kayanın önünde papaz "kaya" demiş, reis de "kaya" diye tekrar etmiş.
Bir göle gelmişler, papaz "göl" demiş, reis de "göl" deyince papaz sevinip "aferin" demiş. Biraz sonra çalılıkların arasında sevişmenin son aşamasında olan bir çifte rastlamışlar. Papaz, biraz kızarmış ve yutkunarak "bisiklete binmek" demiş.
Reis oynaşanlara söyle bir bakmış ve tüfeği ile ateş ederek her ikisini de öldürmüş.
Papaz şaşkınlık içinde bağırmış "ne yapıyorsun, bunca zamandır sizi medenileştirmek için uğraşıyorum, insanlara karşı iyi davranmanızın lâzım olduğunu, bunu Tanrı'nın istediğini anlatıyorum, şu yaptığın işe bak!"
Reis parmağı ile ölü kadını göstermiş ve şöyle demiş;
"Bisiklet benim bisiklet"