Hükümette ve kamuoyunda genel kanı YDÜ Kurucu rektörü Suat Günsel’in kendini devletin üzerinde gördüğüdür…
Dün Başbakanla yaptığımız sohbette o da bu ifadeyi kullandı ve bunun da büyük bir sıkıntı yarattığını ifade etti.
İlginç olan ise şu;
Bir başbakan ya da bakan Suat hocanın kendini devletin üzerinde gördüğünü söylüyor ama devletin birer yöneticisi olarak da kıllarını kıpırdatmıyorlar…
Zira iddialar çok büyük;
Hem izinsiz organ nakli hem de mafyaya varan söylentiler…
Hatta Sağlık Bakanı bu olayın çok daha büyük boyutlarda olduğunu düşündüğünden Uluslar arası Polis Teşkilatı İnterpol’ün bile devreye girmesi çağrısında bulunuyor!
Anlaşılan odur ki bizim polisimizin suyu çıktığını düşünüyorlar…
Hemen belirtelim;
Eğer devletin yetkilisi YDÜ’den içeri giremiyorsa bu devletin aciz olduğunu gösterir…
Ve bu devletin artık özeleştiri yapma zamanının geldiğini de gösterir…
Ne demekmiş devlet özel bir kurumun sınırlarının içinden denetleme maksadı ile giremeyecek!
Bu kadar gücün yoksa bu senin ayıbındır ve basarsın istifayı gidersin…
Zaten durum böyle olunca da sen zaten kendin Suat hocanın devletin üzerinde olduğunu kabul etmiş olursun…
Tam bir acizlik örneği yani!
Burada hoş olmayan, ‘şüphe’ üzerine YDÜ’nün üzerine gidilmeye çalışılmasıdır!
Devlet şüphe duymaz, kendisine gelen ihbarları değerlendirir ve doğru çıkarsa bunun da bedelini ödettirir!
Hatta YDÜ’nün kapısına mühür bile vurabilir…
Yasa dışılık hele de mafyalaşmış bir düzen varsa yapılacak başka alternatif bir şey kalmamıştır…
İyi de eğer şüpheler doğru değilse büyük bir kurumun ayaklar altına alınan ya da alınmaya çalışılan itibarını kim nasıl geri verecek?
Su at hocanın benden pek haz etmediğini bilirim;
Çünkü defalarca yazılar yazdım ve eleştirdim.
Eleştirmeye de devam edeceğiz!
Ama bilerek ve kasıtlı olarak da mağdur duruma düşürülmeye çalışılıyorsa ya da bunun ardında siyasi bir takım nedenler varsa işte ona da gözümüzü kapayamayız!
Ne yazıktır ki devletin acizliği Suat hocayı devletin üzerinde bir konuma getirmiştir ve şimdi çok ciddi bir şekilde intikam sürecine girilmiştir…
 
 
 
Eroğlu-Ertuğruloğlu kol kola!
 
UBP'yi DEP(Derviş Eroğlu Partisi) olmakla suçlayıp istifa eden ve parti kuran, daha sonra geri dönen Tahsin Ertuğruloğlu, olası Cumhurbaşkanı adaylarından Derviş Eroğlu'na iyiden iyiye yanaştı.
Nisan ayında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimleri için Derviş beye güçlü bir şekilde destek vermeye hazırlanan Ertuğruloğlu ekip çalışmalarına başladı bile...
Buna göre anlaşma şöyle olmalı;
Eroğlu Cumhurbaşkanı, Ertuğruloğlu Genel Başkan...
Düz mantık diye buna derler...
 
 
Sanayi arsaları kimlere verildi?
 
KTEZO Başkanı Hürrem Tulga şikayet ediyor;
Sanayi bölgesindeki arsalar hava parasına satılıyormuş!
Doğrudur, bir ekleme de biz yapalım, en düşüğünün bedeli 40 bin sterlin...
Arsa için müracaat et, arsayı kap, iki sene bekle ve hava parasına sat!
Devletin ensesinden cebini doldur!
Böyle gelmiş böyle gidecek gibi de görülüyor...
Ama gitmemeli işte!
Bir babayiğit çıksın ortaya ve son 10 yılda kimlere sanayi arsası verildiğinin dökümünü istesin!
Bu arsalar kime verildi onlardan kaç tanemi bu arsalar üzerine fabrika kurdu?
Ne isimler çıkar ortaya biliyor musunuz?
Ama nerede o yürekli, sorun da zaten burada!
 
 
Creditwest’ten şikayet!
 
“Levet bey selamlar,
 Sizden bir konuda rica da bulunacaktım, kamuda çalışan bir personelim ve Creditwestbank dan 1,5 yıl önce maaş kredisi çektim 3 ay önce faizler yükseldi diyerek taksit miktarım 250 TL. arttırıldı.
Zadece Creditwestbnak arttırdı bu gibi çok örnekler vardır bu konuda bir paylaşım yaparsanız memnun olurum lütfen ismimi saklı tutunuz…”
 
(İsmi mahfuz)
 
 
 
MESAJ  KUTUSU
 
Sayın Bilal SAN, Merkez Bankası’nda terfiler için mülakat yapacağını söylediniz sonra hiç kimseye danışmadan bunu yazılı sınava çevirdiniz. Hem de bütün soruları kendiniz hazırlayarak. Dua edin ki sendika devreye girdi ve geri adım attınız. Çok büyük bir skandal olacaktı çünkü!
Sayın Ahmet GÜLLE, devlet şüphe üzerine icraat yapmaz. Araştırır, bulur ve gerekirse kapatır. Madem ki sadece şüphe duyuyordunuz ortalığı niçin bu kadar ayağa kaldırdınız. Bu iş mahkeme giderse başınız çok ağrıyabilir…
Sayın Hamit BAKIRCI, Kalecik’te izinli bir kuyunun çok yakınına artezyen kuyusu açtırdınız ve geçimini sebzecilikle sağlan bir ailenin ocağına incir ağacı diktiniz. Konu mahkemeye taşınıyor haberiniz olsun istedik!
Sayın Özgün FARUK, birkaç yıl önce Güney’den izinsiz olarak getirdiğiniz jeneratör ve vinç olayı dosyasının kapatıldığını öğrendik. Aracı yüksek makamlarda olunda kolay oldu değil mi?
Sayın Hasan SADIKOĞLU, iki çalışanınızı zorunlu izne göndermeniz belediyede gündem haline gelmiş. Herkes şimdi birbirine soruyor bu izinlerin altından neler çıkacak diye! Vardır bir hikmeti değil mi?
Sayın Derviş EROĞLU, Dikmenli küskün UBP’lilerden mesajınız var. Sibel hanımın ziyaretinden sonra sizi de aralarında görmek istiyorlar. Artık araziye inme zamanı gelmedi mi?
Sayın Doğan ŞAHALİ, ben de uzun bir süredir kulaklarım bu kadar niçin çınlıyor diye merak etmeye başlamıştım. Mesajınızı aldım en kısa zamanda sizin evin yanındaki mekanda buluşuruz elbet…
Sayın Savaş BOZAT, hayırdır yerel seçimlerde Harmancı’ya tam destek verip onu hiç yalnız bırakmazken ne oldu da şimdi yolları ayırma kararı aldınız? Başkanın şimdi size çok ihtiyacı olduğu bir dönemde bırakıp da kaçmak olur mu?
Sayın Katip DEMİR, Atlılar, Muratağa ve Sandallar şehitliğinde suların sürekli akmaması şehit ailelerinin tepkisine neden oluyor. Sorunu en kısa zamanda çözmenizi beklediklerini belirten mesajlar gönderiyorlar…
Sayın Mehmet METÇOOĞLU, TC vatandaşı olmak için müracaat ettiğiniz ve işlemleri kısa sürede tamamlama gayretinde olduğunuz söyleniyor. Hayırdı bu memleket sizi fazla yordu da göç etmeyi mi düşünüyorsunuz!
Sayın Aykut ÜRETİCİ, bizim Lefkoşa’da randevu sistemi ağır aksak giderken Mağusa Hastanesi’nde saat gibi çalışması memnuniyet yaratıyor. Bu arada çalışanların giriş-çıkış saatlerini mercek altına almanız da memnuniyet yarattı.
Sayın Derviş DOĞAN, uzun yıllardır kalem oynattığınız Havadis ile ansızın yolları ayırmanız biraz manidar olmadı mı? Birilerinin sizi fazlasıyla kırdığı iddia ediliyor. Bu mesleğin vefasız olduğunu bilmiyordunuz değil mi?
Sayın Eşref VAİZ, dün öğlen Şekerbank müdürü ile öğlen yemeğinde görülmüşsünüz. Acaba büyük bir yatırım yapacaksınız da kredi işini mi görüşüyordunuz diye yorumlar yapılıyor.  O zaman hayırlı işler bol kazançlar dileriz…
Sayın Metin ŞADİ, 33 bin sayaç ihalesinin size kaldığını öğrendik. Şimdi hem devlet kazanacak hem de siz kazanacaksınız. Tebrik ederiz…İhale konusunda sizin elinize kimse su bile dökemez…
Sayın Tekin BİRİNCİ, uzun bir emeklilikten sürecinden sonra prefabrik ev işine girmeye hazırlandığınız söyleniyor. Bir kez daha iyi bir ticaret adamı olduğunuzu gösterdiniz. Kapış kapış gideceğinden şüpheniz olmasın…
Sayın Derviş EKŞİCİ, eninde sonunda kürkçü dükkanına dönüp Kıbrıs’ın kavurucu sıcaklığıyla kavuştuğunuz ve depresyona girdiğiniz söyleniyor. İyidir size şimdi tatil anılarınızla serinleyin bakalım…
Sayın Ahmet İKİDERELİ, şu kredi kartından para çekme işini artık öğrenseniz de milletin arkadaşlarınızın kartlarını bloke ettirmeseniz diyoruz. Bu konuda epey geri kalmışsınız değil mi?
 

 
Günün Fıkrası
 
Don meselesi…
 
Temel ile Fadime lunaparka giderler. Dolaşırlarken bir ara Fadime dönme dolaba binmek ister.
Temel karşı çıkar, "olmaz, donun gözükür" der. Fadime susar.
Az sonra Temel balonlara tüfek atarken Fadime çaktırmadan yanından ayrılır.
On dakika sonra Temel'in yanına döner.
Temel sorar: 
- Neredeydin?
- Dönme dolaba bindim. 
Deyince Temel sinirlenir.
- Ben sana binme donun gözükür demedim mi?
- Dedin ama gözükmedi. Çıkardım oni?..