Bir seçim öncesi ilk kez bu kadar kararsızım.
Daha önceleri, seçimden günler önce kararımı verir, hangi partiye mühür vuracağımı ya da hangi adayları tercih edeceğime çoktan karar verirdim.
7 Nisan’da yarışacak 4 tane ciddi aday var.
Dördü de birbirinden iyi isimler, hatta partilerinin bile çok üstündeler.
Örneğin bu dördü birleşip bir parti kursa, gözüm kapalı peşlerine takılırdım
Ama şimdi dördü de ayrı partiden ve birbirlerine rakip olmuş durumda.
Mustafa Arabacıoğlu’nun siyasette dürüstlüğü, Kadri Fellahoğlu’nun partisinin yerel yönetimlerdeki başarısı, Hasan Sertoğlu’nun düzgün bir iş adamı olması, Suphi Hüdaoğlu’nun ise tertemiz bir geleceğini göz önüne alırsak, eğer takım tutar gibi parti tutmuyorsak ki öyle olmalıdır sanırım sadece benim değil bir çak seçmen için zor bir karar olacak.

Lefkoşa Belediyesi’ndeki sorunlar aslında bizim bildiğimizden çok daha vahim duruma gelmiş.
Hatta kronikleşmiş!
Bu dört aday da 8 Nisan tarihinden itibaren kısa bir sürede sorunlara çözüm bulacağı vaatlerinde bulunsalar da işte buna hiç aklım yatmıyor.
Çünkü bu ülkede yaşayan herkes bilmektedir ki siyasette hiçbir zaman söylemler ve eylemler birbiriyle uyuşmamış, hiçbir siyasetçi halka verdiği sözleri tutmamıştır.
İşte bu nedenledir ki bu kez yerel bir ara seçim olsa bile, fanatik partililer dışındaki büyük bir çoğunluk oy vereceği aday konusunda kesin kararını vermemiştir.
Karar verdim diyenlerin bile bir çoğu, ikinci defa sorduğunuzda değişik bir adayın ismini söylemektedir.

Lefkoşa, 7 Nisan’da beyaz atlı prensini beklemektedir.
Beyaz atlı prensler nasıl sadece birer hayal ürünüyse aslında bizim bu seçimde de beklentilerimiz objektif olmaktan çok uzaktadır.
Ben de dahil bir çoğumuzun kafasında en az bir beyaz atlı prens olsa da belediyedeki sorunların artık normal boyuttan çok daha büyük boyutlara çıkmasından dolayı kafalarda oluşan beyaz atlı prensin atı kısa sürede tökezlemekte, hayallerin bile içine edilmektedir.
İlk kez bu kadar kaliteli adayın yarışacak olması da kararsızların bu kadar çok olmasının sebebidir…

Bu beyaz atlı prens işine bu gün çok fazla kafayı taktım ama o da bu sabah Toparlanıyoruz Hareketi adına program konuğu olan Salih Cengaver Cem’den musallat oldu bana…
Cengaver dedi ki;
“Kimse beyaz atlı prensi beklemesin çünkü öyle bir şey yok, beyaz atlı prens insanın kendisidir…”
Bu söz çok tuttuğum için gün boyu takıntı yaptım ve bu yazının da başlığını oluşturdu.
Belki de son günlerde hoşuma giden en güzel sözlerden bir tanesi oldu bu…

Lefkoşa belki 7 Nisan akşamı beğense de beğenmese de ya da sonuçları ne olursa olsun bir beyaz atlı prense sahip olacaktır ama, Kıbrıs Türkünün sorununun sadece Lefkoşa olmadığı gerçeğini de gözlerden kaçırmamak lazım.
Sonuçta LTB seçimleri aslında Lefkoşalı’ya hizmetten çok siyasi partilerin bir yarışıdır ve partiler bu seçim propaganda döneminde vaat ettikleri bir çok şeyi aslında yapamayacaklarını çok iyi bilmektedirler.
Ama ülkemiz geleceği için bunu söylemek, ya da böyle bir bıkkınlık ve bezginlik içine girme gibi bir lüksümüz asla yoktur…

Cengaver’in de dediği gibi, halkın büyük bir kesimi sadece şikayet etmekte, şikayetler sonucunda marazi bir toplum ortaya çıkmakta ama yapılan bu şikayetler, sorunların çözülmesi ve ülkede değişim yaşanması, sistemin yeniden kurulması için yeterli olmamaktadır.
Bir çok insan, beyaz atlı prensi beklemekten ve hayatından şikayet etmekten öteye hiçbir şey yapmamaktadır.
Oysa bu beklenti devam ettiği sürece beyaz atlı prens hiçbir zaman gelmeyecek ve geçen her gün bir önceki günü aratacaktır.
Hiçbir zaman gerçekleşmeyecek beyaz atlı prensi bekleme hikayesi artık son bulmalıdır.
Herkes, ama herkes asıl beyaz atlı prensin aslında kendi olduğu gerçeğini kavramalı ve farkında olmadığı ama elinde aslında birer sihirli değnek olduğunu daha fazla gecikmeden anlamalıdır.

GÜNÜN FOTOĞRAFI



MESAJ KUTUSU

Sayın İrsen KÜÇÜK, partiniz 7 Nisan seçimlerine Habeş ordusunu aratmayacak biçimde darmadağın hazırlanırken sonunda dayanamayıp tüm bakanlara birer ültümatom gönderip harekete geçme çağrısı yapmışsınız. İyi de dünkü toplantıya 4 bakan katılırken diğer 6 bakan neredeydi acaba?

Sayın Kemal Deniz DANA, bu sıralar UBP binalarında fazla sık görülmeye başladınız ve bu da görenlerin epey gözüne batıyor. Kaymakamlık binası çoktandır uğramadığınız yönünde mesajlar geliyor, acaba adresi mi şaşırıyorsunuz?

Sayın Ünal ÜSTEL, kardeşiniz Ali Üstel’e büyük kıyak geçip Esentepe’de tahsis ettirdiğiniz arazinin emirname kapsamından çıkarılması için büyük bir uğraş verdiğiniz ve Bakanlar Kurulu’na konuyu taşıdığınız söyleniyor. Yemeyen domuz olsun değil mi?

Sayın Özel KADIOĞLU, sonunda inadınız kırılmış ve sizin mekanı UBP bayrakları ile donatıp araziye inme kararı almışsınız. Biraz geç oldu ama zararın neresinden dönerseniz kardır değil mi?

Sayın Sümer AYGIN, kardeşinizle birlikte Ozanköy’de 72 dairelik bir site inşasına başladığınızı duyduk. Hazır makamdayken bundan daha iyi bir zamanlama olamazdı. Hayırlı işler bol kazançlar dileriz.

Sayın Özdemir TOKEL, seçim sloganları İzmir’deki geçmiş seçim çalışmalarıyla aynı olunca tepki aldığınız ve sloganları değiştirmeye başladığınızı duyduk. Yanlış hesap Bağdat’tan döner diyenler boşuna dememişler…

Sayın Asım AKANSOY, belediye içindeki mafyanın yine devreye girip kendini hissettirmeye başladığını açıkladınız ama bu kez hangi adaya destek verdiğinizi açıklamadınız. Merak konusu olmuş vatandaş hem mafya mensuplarını hem de destek verdiği adayın ismini öğrenmek istiyor.

Sayın Talip ATALAY, Mağusa’daki imam krizini çözmek için bir kişi tayin etmişsiniz ama bu imam arkadaş geçici bir çalışan olduğu için bölgede tepki toplamış. Daha yetkili ve etkili birisine görev vermeniz bekleniyor…

Sayın İbrahim YAZICI, memlekete nihayet teşrif etmişsiniz. Hoş geldiniz sefa getirdiniz. Ancak öyle kişilerle birlikte görülüyorsunuz ki ileride sırf bu yüzden başınız ağrıyabilir. Bizden uyarması.

Sayın İrfan DEMİR, Orman Dairesi’nin adamların Erol Ergün’ün kiraladığı arazide çalışması bölgede tepki ile karşılanmış. Kendisiyle hemşeri olmanız acaba ona özel muamele yapma gereği mi doğuruyor? Gözler üzerinizde bilesiniz…

Sayın Kazım AND, ilk bakışta bankalara karşı bir zafer kazanmış gibi görünseniz de avukatlar başlayan eyleminden sonra başkalarının da devreye gireceği ve yasa da değişiklik yaptırılacağı iddia ediliyor. Gözünüzü dört açın olur mu?

Sayın Mehmet ERKUL, olaylı sahil şeridinde yasa dışı bir işlem olmasın diye 24 saat nöbet tuttuğunuz görülüyormuş. Nöbet esnasında mangal da yanarsa birkaç saatliğine nöbeti devralabiliriz.

Sayın Aksel ATAKARA,
Vakıflar’dan aldığınız kredi ile 3 adet villa satın aldığınızı öğrendik. Sade vatandaş 5 bin TL kredi alabilmek için sürünürken siz ne kadar şanslısınız değil mi? Siyasetin gözü kör olsun…

Sayın Mehmet ASENA, dün 60’ncı doğum gününüzü kutladığınızı öğrendik. Maşallah en az 10 yaş daha genç gösteriyorsunuz. Allah sağlıklı ve mutlu nice yıllar nasip etsin.

Sayın Ali BİZDEN, kızınız Başak Bizden’in TC milli takımına seçilmesini memnuniyetle öğrendik. Artık boynuz kulağı çıktı desenize. Başarılarının daim olmasını dileriz…Koltuklarınız kim bilir nasıl kabarmıştır…

Sayın Orhan GÜNHANLAR, oğlunuz Erhan Gühanlar’ı Alsancak belediye başkan adayı yapmak için yoğun kulis içinde olduğunuz gözlemleniyormuş. Yücel Atakara umarız bu mesajı okumaz. Bakalım bölgede değişimi sağlayabilecek misiniz?

Sayın Sümer KIZILDERE, Güzelyurt Vergi Dairesi müdürü olarak kaçak narenciye fidesi olayı size hiç yakışmadı. Bakalım bu işi nasıl temizleyeceksiniz biz de merak ediyoruz.

Sayın Ramadan DERVİŞ, korumalarınıza oğlunuzun okuldaki hasımını eşek sudan dövdürmekle asıl oğlunuza büyük bir kötülük yaptınız. Ha keşke gençler aralarındaki sıkıntıyı kendileri çözseydi…Delikanlılığa yakışmadı!

Sayın Ramazan ÖZÇELİK,
bir aylık tatil bitmiş ve kürkçü dükkanına geri dönmüşsünüz. Yüzünüze renk geldiği söyleniyor ama hiç merak etmeyin bu ülke şartlarında eskiye çabuk dönersiniz.


Günün Fıkrası

Kazık

Temel paraşütle atlarken birden ipi kopmuş ve serbest düşüş yapmaya başlamış.fakat tam düşeceği yerde bir kazık bulunuyormuş.bunu gören temel aşağıdakilere seslenmiş
-çekin ula şu kazugu
fakat aşağıdakiler bir türlü çekememişler.200 m kalınca temel gene bağırmış
-çekin ula şu kazugu
aşağıdakiler gene çekememişler.kalmış 100 m
temel gene bağırmış
-çeksenize şu kazugu
tabiki gene çekilememiş.bakmış temel 50 m kaldı.gene bağırmış.
-o zaman yaglayın ula!!!