DP’nin kurucularından ve kurucu başkanı Mustafa Adaoğlu, geçenlerde bir televizyon programına çıkmış ve Serdar Denktaş’a ağır eleştirilerde bulunmuş…
Sonra da sormuş;
“Biz DP’yi niçin kurduk’ diye…
DP’nin kuruluşu bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti…
Tamamen zamanın UBP genel başkanı Derviş Eroğlu’na yönelik yapılan bu hareket fazlasıyla başarılı olmuş ve o zamanlar daha yeni kurulan DP ilk seçimlerde UBP ile başa baş bir seçim geçirip yüzde 29 ile 15 vekil çıkarmıştı…

Aradan yıllar geçti ve bu sürecin başlarında kıyasıya bir UBP-DP kavgası yaşandı.
Hatta UBP ile DP’nin ortak kurduğu koalisyon hükümetinde bile kavga bitmemişti…
Ama sonuçta bizde siyaset, başka ülkelerindekine hiç benzemiyor…
Serdar bey ister kabul etsin, ister etmesin belki partisi değil ama kendisi Derviş Eroğlu ile neredeyse aynı çizgiye oturdu…
Hatta geçen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ‘elini bile öperim’ dedi…
Öptü mü bilemeyiz ama, şu anda da kamuoyunda ki intiba, DP’nin Saray’ın yönetimine geçtiği şeklinde, hatta bazı adayların bile ortak belirlendiği yönündedir…

DP, Birleşmiş Milletler gibi bir partidir…
Her ne kadar Süreyya Gürses’in iddia ettiği gibi ulusal çizgide olduğu söylense de geniş bir mozaiğe sahiptir, her görüşten partili bulmak mümkündür…
Hatta iktidarda olduğu dönemde, kişisel menfaatler ön plana çıktığı için en uçta olan solcular bile zaman zaman DP çatısı altına girmiş, hatta aday bile yapılmıştır…
Şimdi de bir zamanlar DP’nin tabanını oluşturup, meclise giren ve sonra da çeşitli menfaatler yüzünden ayrılanlar, bir kez daha geri dönmüş ve bu kez de hedef İrsen Küçük başkanlığındaki UBP seçilmiştir…

Onun içindir Serdar Denktaş’a sözümüz;
Daha önceleri bir çok defa ‘asla’ dendiği halde, bizde ki siyasetin sefilliğinden ötürü söylenenler hep unutulmuş ve etik kurallar siyasetin keskin dişlileri arasında un ufak olmuştur…
Serdar bey, şimdi bir kez daha ‘Ejder, asla DP’den aday olamaz’ demektedir…
Yaparlar ya da yapmazlar, umurumuz bile değil!
Ama artık siyasette olgunlaştığına inandığımız, ya da inanmak istediğimiz Serdar Denktaş’a sadece bir hatırlatma yapmak istedik…

DP’nin sonuna Ulusal Güçler eklendikten sonra, belli ki eski partililerde büyük bir huzursuzluk ortaya çıkmıştır.
Serdar bey her ne kadar bunu basının uydurduğunu iddia etse de, gerçek aday sıraları belli olmaya başladıktan sonra yeniler ve eskiler arasında büyük tartışmalar yaşanmaya başlamış, bunu kırgınlıklar ve ağır eleştiriler izlemiştir…
DP Genel Sekreteri Bengü Şonya daha dün çıktığı bir televizyon programında yeni gelenlere atıfta bulunarak, ‘geldilerse oylarıyla gelsinler’ diyerek hem rahatsızlığını hem de endişesini dile getirmiştir…
Huzursuz olanlar sadece eski DP’liler değil, dışlanmaya başlayan yeni DP’lilerdir de…
UBP’den kopup gelenler, sıcak bir yuva beklerken hiç de beklenmedik bir şekilde ciddi bir şekilde dışlanmaya başlamışlar, bunu da son günler de bizim yanımızda da dahil olmak üzere gittikleri her yerde dillendirmektedirler…

Sözümüz Serdar beyedir;
Siyasette belki de tarihin en büyük fırsatını eline geçirmiştir…
UBP’yi yine UBP’den gelen mermilerle vurmaya hazırlanırken, hele de Eroğlu gibi siyaset ustası ağır bir topun desteğini almışken, bu fırsatı kaçırmasın…
Ve siyasette ‘asla’ olmadığını unutmasın…



Safa: Doğandor’un görev yeri değişti!


Ada TV ve Star Kıbrıs Gazetesi yönetim kurulu başkanı Ali Özmen Safa, dün Haluk Doğandor’un nerede olduğuna yönelik yazımıza açıklama yapmış. Safa bu konuda şöyle diyor;
“Sevgili Levent,
Star Kıbrıs medya grubuna olan yakın ilginden dolayı teşekkür ediyorum. Kurumumuzun değerli çalışanı Haluk hakkındaki endişelerini internetten okuyorum. Keşke duyduklarınla yetinmeyip işin doğrusunu öğrenmek için beni arasaydın. Bilirsin sana her zaman kapım açık. Senin de bildiğin gibi grubumuzda sadece Ada TV yok. İki İngilizce bir de Türkçe gazetemiz var. Kurum içindeki ihtiyaç doğrultusunda Haluk Doğandor İngilizce ve Türkçe gazetede görevine devam ediyor. Haberlerini düzenli olarak Star Kıbrıs, Cyprus Star ve Turkey Star’da takip edebilirsin. Bunun adı sansür değil mevki değişikliği olarak algılanırsa sevinirim. Umarım bu konudaki dedikodulara daha fazla itibar etmezsin…”
(Ali Özmen SAFA)

Kenan Akın, bağımsız çıkmaya hazırlanıyor!


28 Temmuz 2013 genel seçimlerinde DP-Ulusal Güçler’den İskele milletvekili adayı olması beklenen ancak listeye giremeyen Kenan Akın’ın seçimlerde bağımsız milletvekili aday olmak için bölgede kulis yaptığı belirtiliyor.
Kenan Akın, bu konudaki son kararını Cumartesi günü verecek…




MESAJ KUTUSU


Sayın Serdar DENKTAŞ, İskele’de Elbasan ailesi aday listesine giremedikleri için epey rahatsız oldular. Aile olarak partiden istifaya hazırlanıyorlar bilmenizde yarar var…Bakalım gönüllerini nasıl alacaksınız?

Sayın Fuat NAMSOY, bazı basın mensupları ile konuşurken daha dikkatli olun…Konuşmalarınız kayıt altına alınıyor, sonra ben söylemedik dediğiniz şeyler başınıza çorap örebilir…

Sayın Kenan AKIN, İskele’de bağımsız aday olarak çıkıp Serdar beyi kendi silahı ile vurmaya hazırlanıyormuşsunuz. Deniz kenarında karavanda keyif yapacakken bu sıcakta nelerle uğraşıyorsunuz…

Sayın Zorlu TÖRE, DP’de çok da aradığınızı bulamadığınızı ve bunu da yakın dostlarla paylaştığınızı duyduk…Umarız sıralama açıklanınca küsüp de eve gitmezsiniz…

Sayın Bengü ŞONYA, DP’ye yeni katılanlar konusunda fikirlerinizi bu kadar açık olarak söylediğiniz için tebrik ederiz. Ancak siyasette biraz daha geniş ve ılımlı olmak gerek değil mi?

Sayın Menteş GÜNDÜZ, Kaymakamlık makamının da verdiği destekle bölgede favoriler arasına girmişsiniz. Siz yine de sırt sıvazlamalara bakmayın, siyaset nankör kedi gibidir…

Sayın Okyay SADIKOĞLU, Lefkoşa adaylığınız hem parti içinde şok etkisi yarattı hem de makaslamalar şimdiden başladı… Nasıl bir hengamenin içine girdiğinizin farkındasınızdır umarız…

Sayın Asım İDRİS,
Bağlıköy ilkokulunun halen işgal altında olduğunu size söyleyen oldu mu hiç? Bir kaşıyın bakalım karşınıza kimler çıkacak?

Sayın Sami DAYIOĞLU, yanlış bir görevlendirme hem bakanlıkta hem de TDP içinde epey tepkilere neden olmuş. Bakan olmak öyle dışarıdan görüldüğü gibi kolay bir iş olmasa gerek değil mi?

Sayın Mehmet ÇAKICI, parti içi muhalefet diş göstermeye başladı. Yakın kalkın dua edin ki seçimler bitinceye kadar herkes konuşmama kararı aldı. Ama seçimlerden sonrası tufan olabilir…

Sayın Tahsin MERTEKÇİ, sabah aday olmayacağınızı açıklayıp akşama da çark etmeniz kafaları epey karıştırdı…Bakan ataması sizin de canınızı fazlasıyla sıkmışa benziyor değil mi? Seçim sonrası açıklamalarınızı dört gözle bekleyeceğiz…Bu arada liste kaldığınızı üzülerek öğrendik, gelmiş geçmiş olsun…

Sayın Mehmet Salih KARALIM, petrol dolum tesisi elinizden gitti gidiyor…Karar kara düşünüp bunalıma girdiğiniz söyleniyor. Haydan gelen huya gidermiş değil mi? Geçmiş olsun…

Sayın Ata TAHİROĞLU
, İrsen bey önce sizi 11’nci sıradan aday göstermiş ama sonra listeden çıkararak özür dilemiş. Hiç itiraz etmediğinize göre gerçek partili olmak böyle bir şey değil mi?

Sayın Ertan BİRİNCİ, kanalın önündeki bayraklar uzun bir süre geçmesine rağmen yerine takılmamış. Görenler eksiklik hissetmiş ki bir kez daha uyarma gereği duymuşlar, bizden hatırlatması…

Sayın Kutlay ERK, bazı bakanlıklarda makam aracı krizi yaşanınca sizin bakanlıkta boşta olan Jaguar marka bir aracı teklif ediyormuşsunuz. O araç nasıl benzin yutar biliyorsunuz tabi ki değil mi? Bakalım elden çıkarabilecek misiniz?

Sayın Ahmet MURATOĞLU,
dışarıdan olan özel kalem oluyor ama müşavir olan olamıyor. Bu nasıl bir çelişkidir değil mi? Daha durun bakalım neler göreceğiz. Aman Sibel hanımı sakın yalnız bırakmayın…

Sayın Alihan PEHLİVAN, tamam Kurtlar Vadisi dizisinin müdavimleri arasındasınız ama Polat Alamdar’a bu kadar hayran olmak da ruh sağlığınızı bozabilir…Ara sıra Öyle Geçer Zaman ki’yi de izlemekte yarar var…

Sayın Suphi HÜDAOĞLU, son dakika adaylıktan çekilmeniz parti içinde üzüntü ile karşılandı. Acaba birileri bir adım önde olduğunuz için rahatsız mı oldu dersiniz?




Günün Fıkrası

Tren ve dolap

Kadın yatak odasına bir dolap ısmarlamış. Dolabı kadının yatak odasına monte edip gitmişler. Evin yanından tren yolu geçiyormuş.
Mobilya şirketinin adamları gittikten bir süre sonra, bir tren geçmiş ve dolap en küçük parçalarına kadar dağılmış. Kadın çok şaşırmış, mobilya şirketine telefon etmiş ve durumu anlatmış. Hemen birilerini göndermişler ve dolabı tekrar monte etmişler.
Adamlar gittikten bir sure sonra tekrar bir tren geçmiş ve dolap yine dağılmış.
Kadın bu sefer çok kızmış ve genel müdürle konuşmak istediğini söylemiş telefonda. Genel Müdür kadını dinledikten sonra,
"Hanımefendi bu inanılmaz bir şey, durumu incelemek için bizzat ben geliyorum" demiş.
Genel müdür kadının evine vardığında durumu incelemiş, kendi elleriyle dolabı tekrar monte etmiş ve "Bu sefer bir trenin geçmesini bekleyeceğim hanımefendi, üstelik dolabın içine girip öyle bekleyeceğim. Sorunun ne olduğunu kendi gözlerimle görmek istiyorum" demiş ve dolabın içerisine girip beklemeye başlamış. Genel müdür dolabın içinde beklerken, kapı açılmış ve kadının kocası eve gelmiş. Adam zaten çok sinirliymiş, yatak odasına girip dolabı
görünce daha da sinirlenmiş.
Karısına, "Bu dolap ta nerden çıktı" diye bağırarak dolabın kapısını açmış.
Genel müdürü görünce daha da sinirlenmiş ve kızgınlıkla "Sen de kimsin" diye bağırmış. Genel mudur, iri yari adama şöyle bir bakmış ve
"Simdi, tren bekliyorum deseeem... inanmazsın"