Bir gazeteci dostumuz mesaj göndermiş, şöyle diyor;
“Ben Talat’ı yalan söylemekten büyür oranda kaçan biri sanırdım.
Dün, basında ‘Türkiye son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ne beni ne Eroğlu’nu destekledi şeklindeki sözlerini okuyunca bu düşüncem yıkıldı, Allah bize amma siyasiler bahşetti böyle.
Tutarsızlığın bini bir para!
Kaos ve politik arenada yıpranmışlık için herkes alabildiğine gayret sarf ediyor.
Acaba maya mı bozuldu, yoksa herkes bilmeden kurgulananlara yaptıkları ile alet mi oluyor?
30 senedir siyasetin göbeğindeyim, böylesini hiç görmemiştim.
UBP genel başkansız, Lefkoşa Belediyesi yönetimsiz, memleket bir dediği diğerini tutmayan, bakanları, milletvekilleri ve delegeleri üzerinde ancak ‘Türkiye beni istiyor’ havası ve dağıttıkları, göz yumdukları ile etkin olan, Cumhurbaşkanı ile Türkiye istedi diye kavga eden ve ondan uzaklaşan bir başbakanın yönetiminde.
Ve en önemlisi bir inat ve hırs yüzünden gerçek olması gereken konumunda olacağı yerde yavrusunun ölmesini ister gibi.
Neredesin ey aklı selim?
Eğer varsan, Ankara ve Lefkoşa’ya bir uğra…”

Rica ettiği için ismini buradan yazmıyoruz.
Ama, aslında söyledikleri tüm ülkenin genel ruh halini gösteriyor.
Tepede bir Cumhurbaşkanı-Başbakan kavgası!
İkisi de aynı partiden, ikisi de partide çok önemli görevler üstlenmiş, ama sonuçta partizanlığın mimarı diye bildiğimiz köklü bir parti bile, artık partizanlığı, ülkenin diğer partileri için değil, kendi içinde yapmaya başlamış.
Sanki de akılar tutulmuş!
Hırs, kin ve intikam duyguları, ihtiraslar ön plana çıkmış!

Lefkoşa Belediyesi ona keza!
Aylardır süren bir rezalet filminin biteceği yok…
Kimin eli kimin cebinde belli değil, kim başkan, kim istifa etmiş, kim yönetimi devralacak, dahası bizim sokaktaki çöpler ne zaman toplanacak, kimsenin umurunda bile değil…
Aylardır maaş alamayan ve sinirleri bozulmuş çalışanlar da cabası…
Ülkeni yerel yönetimlerden sorumlu bakanı Lefkoşa ile Gönyeli’yi birleştirip, yönetimi muhalefete devretmeye hazır…
Belediyenin mezbahası ise, ülkenin herkes tarafından bilinen en büyük et kaçakçısına peşkeş çekilmek üzere…

Ya, Sayın Talat’a ne dersiniz?
Dürüstlüğü, efendiliği ve işbilirliği ile herkesin gönlün kazanmış ama geçmişi inkara kalkıyor.
“AKP beni desteklemedi” diyebiliyor…
Hem de gözümüzün içine baka baka!
Gururuna mı dokunuyor acaba?
Zira, Sayın Erdoğan’ın beyin takımı, şu anda İrsen Küçük, bir kez daha başkan olsun diye İstanbul-Ankara-Lefkoşa üçgeninde cirit atıyor…
Sahi Sayın Talat, şimdi sormazlar mı size;
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gelen onlarca kişilik ekip kimin için adayı fersah gezdi?
Ya da nar rengi kimin aklıydı?
Tişörtler, şapkalar ve atkıları size kim yaptı?

Sevgili okurlar;
Siyasette akılların tatile çıktığı bir süreçten geçiyoruz.
Akıllara durgunluk veren gelişmeler, açıklamalar ve inkarlarla karşı karşıyayız.
Ama, benim insanım ‘çocuklarımla birlikte en yüksek binaya çıkıp atlayacağız’ derken…
Rum kesimine geçip, KKTC kimliğini yakacağım, derken!
Gözü yaşlı ana, telefonda hüngür hüngür ağlayıp, iki çocuğu bir türlü özel sektörde bile iş bulamazken, kötü niyetler içine girerken…
Siyasette ve devlette akıl tutulması böyle bir şey olsa gerek…
Bunun başka bir izah tarzı yoktur!

GÜNÜN FOTOĞRAFI


MESAJ KUTUSU



Sayın Mehmet Ali TALAT
, son açıklamanız hem bomba etkisi yarattı hem de bir çok kesimde hayal kırıklığı yarattı. AKP ile ilişkilerinizin bu kadar olduğunu hiç tahmin etmezdik. Meğerse sizin üstünüzde çizilmiş de bizim haberimiz olmamış.

Sayın Ahmet BENLİ,
Lefkoşa ve Gönyeli belediyelerinin birleştirilmesi gündeme gelince uykularınızın kaçtığını söyleniyor. Bu arada Gönyeli’nin muhafazakar halkı birleşme söylentilerinden rahatsız olmuş, kötü konuşmaya başladılar bile…

Sayın Mehmet ÇAĞLAR,
artık tamamen kurultaya endekslendiğiniz ve kendinize bu konuda sağlam bir de ekip kurduğunuzu duyduk. Sizin parti biraz sert başkan ister onun için artık açıklamaların dozunu biraz arttırmakta yarar var.

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, Lefkoşa ile Gönyeli belediyesini birleştirme fikri parti içinde büyük infial yarattı. Çok sayıda partiliniz bunu basiretsizlik olarak nitelendirdi. UBP yerel ara seçimde kaybederse kabak sizin başınıza patlayacak bilesiniz.

Sayın Aydan BAŞKURT, Bostancı’da sakin vatandaşımız için gösterdiğiniz duyarlılıktan ötürü teşekkür eder, başarılarınızın devamını dileriz.

Sayın Mehmet ÇAKICI
, hafta sonu yine Karpaz yollarında görüldünüz. Bu arada yazlık bir ev satın almak için emlak şirketleri ile bir araya geldiğiniz görülmüş. En az kirlenmiş bölgeyi seçtiğiniz için pişman olmayacaksınız.

Sayın Hasan HASTÜRER, LTB başkan adaylığı için önemli bir kesimin desteğini aldığınız söyleniyor. Bu arada son Ankara ziyaretinde de yetkililere danışıp el sıkıştığınız iddia ediliyor. Basın desteğini alırsanız, niye olmasın ki?

Sayın Zorlu TÖRE, dün yine Lefkoşa pazarında hem vatandaş hem de üretici ile koyu sohbetlerde görülmüşsünüz. Bir de o kravatı takmadan artık çarşı Pazar gezerseniz çok daha iyi olacak. Hatta eşofmanla bile olur…

Sayın Ejder ASLANBABA, Ahmet Kaşif’e tam destek vermeniz karşı cephede epey rahatsızlık yaratmış ve yeni bir operasyon için düğmeye basılmış. Taarruz her an başlayabilir aman dikkat…

Sayın Mahmut ÖZÇINAR, Kaya Artemis’teki 3 günlük belediye başkanları çalıştayının faturası Belediyeler Birliği’ne kesilecekmiş. Vatandaş niçin başkanlar cebinden ödemiyor diye sitem ediyor.

Sayın Ali Özmen SAFA, kanalınızda çalışanların vatandaşlığı konusunda epey sigortalar atmış ve biraz sesinizi çıkarınca bazı bakanlar bir takım tekliflerde bulunmuş. Bu konuda çalışanlarınızdan büyük destek var. Kurultay öncesinde ne koparabilirseniz.

Sayın Turgut AVŞAROĞLU, ülke siyasetinde yaşanan son rezillikler sizi yazı yazma ambargosuna itmiş ve uzun bir süre yazmama kararı almışsınız. Siz bile pes ettiyseniz artık vatandaş ne yapsın?

Sayın Mine GÜRSES,
önceki gün Cim-Bom yenilince bir kez daha herkesi mesaj bombardımanına tuttunuz ama Elazığ maçından sonra artık yemin billah ettiğiniz söyleniyor. Komşuya gülmenin bedeli ağır oluyor değil mi?

Sayın Nurçin ARIKBUKA
, 14 Şubat Sevgililer gününde sadece dans etme teklifine bazı bayanlardan sitem mesajı geldi. İlla ki eşlerinden ve sevgililerinden hediye de istiyorlarmış. Ne de olsa kadın milleti değil mi?

Sayın Tahir SEROYDAŞ,
komşusunun 120 servi ağacı kestiren yargıç bayanın peşine düştüğünüz ve işi takibe aldığınızı duyduk. Hele bunu makamına güvenerek yapan birisi sizin camiadan olunca epey gücünüze gitti değil mi?

Sayın Erhan BAŞAY, mekanı artık başka emin ellere kiralayarak erken emekli olma yolunu seçmişsiniz. Hayırlı ve uğurlu olsun. Siz yine boş durmaz bir yerlerde mekan sahibi olursunuz. Allah utandırmasın…

Sayın Haluk DOĞANDOR, göreve başlar başlamaz torpilli taksi izinlerinin peşine düşmüşsünüz. Hiç akıllanmayacaksınız değil mi? Doktor tavsiyelerine uymanızı öneririz. Bu memleketi siz kurtaracak değilsiniz ya.

Sayın Kudret ÖZERSAY
, Alayköy’den bir okurumuz aradı, öyle bir etkili konuşma yapmışsınız ki, etkilenmemek elde değilmiş. Artık bazı merkezlere ofis açma zamanı gelmedi mi? Aktif siyaset için bundan daha iyi bir zamanlama bulamazsınız.



Günün Fıkrası


Bakan


Ülkenin birinde bakan, kendisini gazetecilere hiç sevdirememişti. Ne yapsa makbule geçmiyor, basın her gün kendisiyle uğraşıyordu.
Nihayet; öyle bir şey yapayım ki, gazeteciler mat olsun, diye düşündü ve
ilan etti; pazar günü saat 10.00’da bakan denizin üzerinden yürüyerek geçecek.
Pazar sabahı saat 10.00’da tüm basın mensupları toplandılar orada. Bakan geldi ve elinde bastonuyla denizin üzerinde yürümeye başladı. Karşı kıyıya kadar da yürüdü geçti. Herkesin gözleri dehşetle açılmıştı.
Fakat ertesi gün tüm gazetelerde şu başlık okundu:
Bakan yüzme bilmiyor!